Sultan Aziz Hakkındaki Fetva
TTK'yâni Türk Târih Kurumunca neşredilen Osmanlı Târihinin İsmail Hakkı Gzunçarşılı'nın vefatı üzerine devam ettiren Prof.Dr. Enver Ziya Karal, adı geçen eserin 7. Cildinde 106. sahifede hâl fetvasına dâir bilgileri şöyle naklediyor, ve biz de meâlen nakle çalışalım: "Çalışmamızın başka fasıllarında nakletiğimiz gibi Serasker Hüseyin Avni Paşa'nin Sultan Aziz hân hazretlerine düşmanlığı, onun izalesine kafi karar eyleyecek dereceye kadar vardırmıştı işi. Serasker bu halde iken, devletin o sırada en popüler adamlarının başında gelen Midhat Paşa, Mirabo'nun Fransa kralına gösterdiği duruma benzer. Bu zâtın kafasında bir ideal hâline getirdiği teşkilat-ı esasiye yapmak ve parlamenter sistemle monarşik bir idareye geçmek idi. Padişaha genellikle bu fikri aşıla ma gayretleri içinde olmuştu. Zâten bu ısrarı Âlî ve Fuad Paşaların vefatı yüzünden hu şule gelen devlet adamı kısırlığı padişahın, Mİdhat Paşa yerine, Mahmud Nedim Paşaya iltifatkâr olmasını sağladı. Nitekim, eski sadrıazamlarımn ısrarlı tutumlarını hatırlıyarak, Mahmud Nedim Paşa'daki bu ubudiyeti karşılaştırdığında, Alî ve Fuad Paşaları der hatır eden Sultan Aziz bunlara benzerliği Midhat Paşa da da görmekteydi. Bir gün huzurda el pençe divan durmakta olan Mahmud Nedim Paşaya dikkat eden padişah, kendi sinin sağ ayağının başparmağı hizasına doğru baktığını hissettiği vezirine, durumu sordu ğunda aldığı cevap, Efendimiz, kula düşen padişaha hürmet onun ayak ucuna nazardan başlar demek suretiyle fevkalâde bir tabasbus gösterir ve Sultan İbrahim'in sadrı-azamı, Semin Mehmed Paşa'nın, beyan ettiği: "Siz afitab-ı cihansınız Efendimiz! Sizden hata südûr edermi?" cümlesini târihde yanlız bırakmayan bir ifade de bulunmuştur.
Yine bu padişahımızın dönemi hakkındaki çalışmamızın başka bir bölümünde bahsettiğimiz medrese talebelerinin kıvamı günü, H.Avni Paşa ve Midhat Paşanın hâl hususundaki tasavvurlarının kayıtlarına rastlandığı sayın E.Z.Karal Hoca mezkûr eserinde belirtiyor.
Sultan Aziz, medrese talebesinin kıyamı sonrasında sadarete getirdiği Mehmed Rüştü Paşa, bir gün padişahdan para talebi geldiğinde, eş dost arasında para yok ben nereden bulayım diye yüksek sesle düşünürken,- duruma şahid olan Midhat ve H.Avni Paşaları bu hâl hususunda Rüşdü Paşayı iknaya çalıştıklarını öğreniyoruz ve Rüşdü Paşanın en baştaki tereddüdünü göz önüne alan Midhat Paşa, sadrıazama: "Eğer maksatta ittifaktan ayrılırsan Bayezid Meydanında milletin seni pare pare edeceğini düşünmelisin"diyede tehdit ettiğini kaydeder, Prof.Karal.
Prof.Karal; bu safhadan sonra Şeyhülislâm Hayrullah Efendinin ikna edilmesine geçildi haberini verirken, Midhat Paşanın konağında Anadolu Kazaskeri Kara Halil Efendi'nin, yapılan toplantı esnasında, Padişahın, mülk ve milleti tahrip, beytülmali israf ettiği öne sürülerek hâl'i için fetva meselesi görüşüldüğünde adı geçen Kazaskerin, "..bu eırtr-i hayra, çarşaf kadar bir fetva veririm" demesiyle birlikte, işin şer'î tarafı da yoluna sokulmuş oluyordu.
Yine bu esere göre, ahalinin vaziyeti hakkında, şu gözlemler ileri sürülmektedir: basın üzerinde sansür azaldığından dolayı, dikkat çekici makalelerin ve haberlerin, yazıldığı görüldü. Padişah hakkında net bir tenkit görülmemekle beraber, M.Nedim Paşa hakkındaki neşriyat, Rusya taraflısı politika ve Rus elçisi İgnatiyef'le alâkalı neşriyat pek kesif idi en-. teresandır ki bu arada sadaret M.Nedim Paşa da değildir. Ancak anlaşılan o dur ki, padişah, bu kendine muti devlet ada5 mini yeniden sadarete getirme tasavvurundadir böylecede yapılan neşriyat bu tâyini önlemek veya işi kızıştırmak için yapılmaktadır, hükmüne varılabilir.
Öte yandan efkâr-i umumiye basının yazdiğıyla kendini yönlendirirken, Süleyman Hüsnü Paşa'nın, fetva makamına gittiği görüldü. Müşahede olunan oydu ki, Hayrullah Efendi yeniden tereddüde düştüğü idi. Sert ve asabi mizaçlı Süleyman Paşa, şeyhülislâma: "Efendi hazretleri artık iş işten geçti. Şu dakikada bir çok muhterem paşalar bir dâimi tehlike içinde bulunuyorlar. Bunların hayat ve selameti sizin'elinizdedir" şeklinde ki beyanıyla Şeyhülislâm Hayrullah Efendinin işi yapmayacak hâle gelmesini bu sözlerle önlemiş oldu. Halifenin hâl'i için ya mecnun (ne yaptığını bilmez olması) veya küfrüne karar verilebilecek hareketlerin sahibi olmasıydı fetva tanzim edilmesi için. Birinci yol yâni, mecnunluk bahsini öne almak tarafını seçti ve şu sözlerle fetvanın yazıldığı kâğıdı donattı: "Emirilmü'minin olan Zeyd, muhtelişşuûr ve umuru siyasiyeden bibehre olup, emuâl-i miriye'yi mülk ve milletin takat ue tahammül edemeyeceği mertebe masarifi nefsaniyesine sarf ue umuru diniye ue dünyeuiyeyi ihlâl ue teşviş ve mülk ue milleti tahrip edip bekası mülk ue millet hakkında muzır olsa,hâl'i lâzım olurmu? Elceuap otur " Şeklinde tanzim olunan fetvaya göre; Abdülaziz hân, şuuru muh-tel yâni mecnun idi bundan dolayı da siyaset işlerinden anla-mıyordu. Buna bağlı olarak böyle halife mülk ve millete zararlı idi. Bu bakımdan azli gerekirdi! Peki bu fetvayı vereni, isteyenleri bulundukları göreve getiren o zâtın tâyin ettikleri kimselerdi ki bu da hayli mühimce bir tenakuz idi!
Sultan Abdülaziz; avrupa'ya seyahat yoluyla giden ilk ve son Osmanlı padişahıdır. Diğerleri ise, ya savaş, ya fetih ya da vatan^üda olduklarından gitmişlerdir bu kıta'ya. Sultanın gezisine katılmış bulunan İstanbul Şehremini Ömer Faiz Ffendiye, sadrıazam Âlî Paşa ve Hâriciye nâzın olan Dr.Büyük Mehmed Fuad (Keçecizâde) Paşa, Faiz Efendiye müşahedelerini bir müsvedde hâlinde yazmasını ve devlete vermesini istediler bunun önemli bir vatan hizmeti olduğunu hatırlattılar. Hafız Ömer Faiz Efendi cidden münevver bir kimse olarak gördüklerinden dersler çıkarabilecek kapasiteye hâiz bir insandı. Sahifelerimizi bu zâtın tutmuş olduğu notları, bize "Avrupa'da Sultan Aziz"adlı kitabı okuma şansı vermiş bulunan Midhat Cemal Kutay'ın bu eserinden ilk olarak Faiz Efen dinin şu müşahedesini, böylecede ne kadar hassas bir vatanperver olduğunuda ortaya koymasını anlatan satırları, sahi-femize dercederek sizlere duyuralım muhterem okurlar" "..Burada büyük bir acı kalbimizi parçaladı. Sarayın bahçesinde meuzi tutmuş Fransız müstemleke askerleri içinde Cezayir taburunu da gördük. (İçyüz yıl bizim olan Barbaros Hayreddin'in diyarının eulâtları şimdi eski Hakan'larını başka bir deuletin silahları elinde, başka bir devletin üniforması ile selâmlıyorlardı..."
Konular
- Mahmud Nedim Paşa Siyaseti
- İç Buhran
- Otluk Köyü Vakası
- Abdülazizin Hal Vakasına Doğru
- Girid'den Seraskerliğe
- Hüseyin Avni Paşa Avrupa'da
- Kadronun Lideri Midhat Paşa
- Mıdhat Paşa - Elyot Gizli Buluşması
- Doktor Kapoleon (Kapolyone)
- Hüseyin Avni Paşanın İstihbaratı
- Valide Şefkati'nin Sonucu
- Sultan Abdülaziz'in Şahsiyeti
- Taht'ın Esareti
- Diplomatik Tesbitler!
- Medrese Talebesi
- Sultan Aziz Hakkındaki Fetva
- İngilizlerin Dizbağı Nişanı
- Sultan Aziz'in Özellikleri
- Kutay'ın Kaleminden Hâl Ve Katl
- Sultan Abdülaziz'in Hanımları Ve Çocukları
- Abdülaziz Hân'ın Sadrıazamları
- Abdülaziz Hân'ın Şeyhülislâmları
- Abdüllaziz Hân'ın Muasırları
- Hâin İhanetle Geberir
- Büyük Devletlerin Deniz Staratejileri
- Henry Feliks Wood
- Abd Deniz Stratejisi
- Alman Deniz Stratejisi
- Fransız Deniz Stratejisi