logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

Mehmed Ferid Paşa'nın Biyografisi


Avlonyali Mehmed Ferid Paşa 1852 yılında Yanya'da dün-ya'ya gelmiştir. Pek olgun dönemi olan ve altmışiki yaşların­da San-Remo'da hayata veda etmiştir. Babası Mustafa Nuri Paşa Avlonya mutasarrıfıdır. Bilindiği gibi mutasarrıflık, Kay-makamiıkdan büyük, vâlilikden dûn bir makamdır. Ferid Pa­şa'nın validesi Yanya'lı meşhur Tepedelenli Ali Paşa sülâlesi­ne mensupdur.
Ferid Paşa; tahsil hayatına Yanya'da başlamış olup, orta öğretimde diyebileceğimiz liseyi Rumların yönettiği bir mektepte okumuştur. Ayrıca özel dersler almak suretiyle bilgi ve becerisini arttırmıştır. Devlet-i âliye okur-yazar insana pek değer vermektedir. Bunun net bir misâlinin Ferid Paşa'nın daha 15 yaşında iken intisab ettiği Girid Adasının Resmo Be­lediye meclisinde kâtip olarak vazife almasında belli olmak­tadır. Târih 1870'i gösterdiğinde 18 yaşındaki Mehmed Fe-rid'i yine Girid'in Kandiye sancağı kitabet kaleminde görevde görmekteyiz. Girid Valisi Rauf Paşa kabiliyetini gördüğü genç Ferİd'i maiyetine almış bulunmaktadır. Bu arada Mustafa Nuri Paşa Mostar'a tâyin edil diğinden mahdumu Mehmed Ferid'i de yeni vazifesinin bulnduğu Mostar'a beraberinde

götürür.
Genç Mehmed Ferid, Gaçka Sancağı yazıişleri müdürü ol­du. Târihler 1875 olup, yaşı 23 olmuştur.  1877 de kayma­kam olmuştur. Yaş 25 dir. Görev yeri ise Tiber'dir. 1293 rûmi tarihin karşılığı olan 1877de çıkan meşhur Osmanh-Rus sa­vaşı,ülkemizin Rumeli topraklarını yakıp kavururken askerî ve sivil ortak görevlere daima Ferid Paşa getirilir olmuştur. Bosna ve Hersek Tümenlerinin başkâtipliği de ona emanet olunuyordu. Özel statülü Bulgaristan Prensliğini bir nevi gö­zetleme vazifesi olan komiser muavinliği Ferid Paşa'nın uh­desinde olduğu halde karşımızda görülüyor. Oradan Diyarıbekir Adliye müfettişiliği peşinden de Konya Valiliğinin Meh­med Ferid Paşa'nın dirayetli idaresine tevdi olunduğunu gör­mekteyiz. Târihler 1893'ü gösterdiğinde ise; Rumeli İslah Komisyon Reisliği uhdesine tevcih olunuyor.
1903 yılında makam-ı sadaretden infisa! eden Küçük Mehmed Said Paşa'nın yerine ma kamı sadarete nail olduğu görüldü. 2.meşrutiyetin ilânı olan, 23/temmuz/1908 önce­sinde istifa ettiğinde yaptığı hizmet-i sadaret, aralıksız ve 6 yıla yakın bir zaman sürmüştü. Bu Abdüihamid döneminin aralıksız en uzun süren sadaretidir dense yeridir.
Ferid Paşa; sadaretinden sonrada, Tevfik Paşa kabinesin­de dahiliye nazırlığı görevinde bulundu. 1912 senesinde ise ayan reisi oldu. Bir ara Mısır'a gitdi. İstanbul'a dönmesi itti­hatçıların işine gelmedi. Dolaysıyla İstanbul'da kalmasına adetâ izin vermediler. Avrupa'ya geçen Ferid Paşa, 1914 se­nesinde San-Remo'da-vefat etdi. Şurada hemen istidraten belirtiyim ki; bilindiği gibi Rumeli fütuhatımız daima Anado­lu'dan islâmî hayata pek önem veren aileleri ve hanedanları, "Evlâd-ı Fatihan" olarak muhaceretle vazifelendirme hayli rol oynamıştır. Bu evlâdı fatihan mânai münifi münasebetiyle vakayı ve sistemi pek güzel aksettiren bir ifadedirki, bu mâ­nayla yapılan ecdadımızın o güzel işlerine bu güzel terkibi bulup yakıştırma şerefi, merhum şâif Yahya Kemâl Beyatlı' ya aiddir. Böylece şâir bu güzel isim babalığı ile Osmanlı devletinin medeniyyet ve edebiy yat ve sanayii alanındaki 3. Ahmed ve Nevşehirli Damad İbrahim Paşa döneminin o gü­zel atılımlarını görmezden gelip de Lâle Devri diye adlandır-masmdaki haksızlığı yukarıdaki "Evlâd-ı Fatihan" tâbiri ile az çok, tamire muvaffak olmuştur. İşte bu evlâdı fatihan taifesi­nin Rumeli topraklarında ki, islâmi temsildeki güzellik oram, gayri müslimlerin fevç fevç yâni dalgalar halinde islâmla müşerref olmalarıyla orantılıdır.         ,
Biyografisini sunmaya çalıştığımızi206. Osmanlı sadnaza-mı Avlonyalı Mehmed Ferid Paşa merhumun sülâlesi de, Konya civarından nakle çalıştığımız vazife ile Balkanlara göçmüş misyon sahibi ailelerden biridir. Dört asrı aşan bir zaman diliminde bölgede hayat sürmek, izdivaçların çeşitli akvama mensuplarla yapılması, anlayışlara ve tarza çevre­nin etkisi, nice te'sirler husule getirdiyse de Islâmiyetin yüce­liği ve yegâneliği dini rabıtayı kopmadan sürebilmeyi sağla­masını şükranla karşılamak lâzımdır.