Siyonistlerin Kongresinden Açiliş Konuşmasından Pasajlar
Rusya'da ki museviler hakkında reva görülen mezalim ve haksız zülumlar günden güne daha tahammül edilmez raddeye gelmektedir. Romanya hükümeti ülkesindeki musevi-lerin ıslah ve ahvali hakkında bazı ankâm-ı muahedata rağmen kendi arazisindeki musevileri bütün hukuk-u siyasiye ve medeniyelerinden mahrum bırakır. Başka ülkelerin bazıların da musevilere karşı, doğru sayılmaz batıl fikirler gösteriliyor. Gün geliyor, en ehemmiyetsiz bir hadise münasebetiyle musevilere karşı hakiki bir nefret gösterildiği gözleniyor. Yegâne ümidimiz Türkiye'dedir.(î) Bir gün olup da ahvalimizde bir iyileşme eseri görülürse bunun Türkiye saye-_ sinde(!) olacağına şüphe yoktur. Senelerin inkilâbat-ı siyasesiyesi üzerine diğer ülkelerdeki gibi din kardeşlerimiz öteki ,. Kavimlerin hâiz oldukları hukük-u menafiin aynına mazhar olmuşlardır. Musevilere Türkiye de verilmiş hukuk eşitliğinin ciddiyetinden emin olmak lâzım gelir. Zâten ötedenberi museviler hakkın da iyi niyetli davranmışlardır. Her yerde bize nazar-ı istihkar ile bakıldığı ve hak kımızda çeşitli ve haksız zülumlar reva görüldüğü halde, geçmişde Türkiye İspan ya'-dan tard olunan museviler için sığınacak bir yer olmuştu. Museviler; o zaman Türkiye'nin misafirperverliğine nasıl gü-venmişlerse şimdi de öyle güveniyorlar. Vakıa Türkiye de si-yonizm aleyhinde bir cereyan-ı efkâr peyda olmuştur. Tek tük kişilerden bazılarının cahil bedhahlığı neticesinden olan bu hareket ve cereyan uzun müddet süremez. Zira bu cereyan bir takım muhakemâtı bâtıla, doğru olmayan istihbarattan doğmuştur. Bizim en çok teessüf ve teessürümüze mucib olan şey; bizim gibi musevi olan bazı kişilerin, efkâr-ı umûmiyeyi bizim aleyhimize çevirmeye yardım etmeleridir. Bu gibiler bu hareketleriyle bütün musevilerin refah ve saadetini duçar-ı tehlike ettiklerini hiç düşünmüyorlar. Mamafih bir gün gelecek ki hakikat meydana çıkacak ve o zaman "siyonizm" hareketinin gerek museviler ve gerek Osmanlı devleti için büyük bir ni'met(!) olduğu anlaşılacakdir. Osmanlı memleketleri iktisat nokta-i nazarından asırlarca ihmal edilmiştir. Türkiye bu gün her zamandan fazla dışarıdan gelecek ve faydalı bir unsur(!) teşkil edecek muhacirlere muhtaçdır. Türkiye için, melcesiz museviler kadar sadık(!) fai deli muhacirler bulunamaz. Türkiye'nin anayasası bizim emniyet-i şahsiyemiz(î) için bir zaman-ı kefalettir.
Osmanlı devletinin topraklarının tamamlayıcı bölümünden olan Filistin topraklarında sığınacak bir yer tedâriki-ne(!) hedeflenmiş düşünce gereği kendi mukad deratımızı Türkiye'ninkine rapt etmiş bulunuyoruz. Göya (Filistin toprağını) devlet-i Osmaniye'nin cisminden koparmağa ve müstakil bir musevi devleti kurmaya çalıştığımızı iddia edenler bunu ya kara bir cehalet(!) veya büyük bir hİ-yanet(!) sâikasıyla söylüyorlar. Güya bütün mesâi ve teşeb-büsatimız(!) müstakil bir musevi hükümetinin teşkiline dönük ve masruf(!) bulunduğu hakkındaki masallara halkı inandırmak için doktor Herçil (gazeteci Dr.Teodor Herzl) tarafından kaleme alınan "Hükümet-i Museviye" nâmındaki eser öne sürülüyor. Bahse konu eserde bast-ı temhid edilen nazariyat ve mütalaat bizim hatt-ı hareketimize esas olmak üzere gösteriliyor. Halbuki bu muhakeme-i akliye(!) yukarıdaki iddiaların bâtıl olduğunun en sarih delilidir.
Herçel; "Hükümet-i Museviye" unvanlı eserini yazdığı zaman siyonizmin henüz ne olduğunu bilmiyordu.(!) Dr. Herçel, meselesini dünyanın lalettayin bir köşesinde bir hükümet-i museviye vücuda getirmek suretiyle, hâl etmek fikrindeydi. Mamaafih; Herçel, Siyonistler ile münasebete giriş-dikten ve hareketimizin mahiyetini(î) lâyıkıyla anladıktan sonra müstakil bir hükümet (sevgili okurlarım burada biz metne bağlı kalma gayreti içinde hükümet yazıyoruz. Aslında sizlerin bunu devlet olarak mü-talaa etmesini hatırlatmaya cü'ret ediyorum.M.H)-i museviye teşkili meselesini bir daha ağıza almadı.(!) Programımızda emellerimizi, ümidleri-mizi, maksadımızı kısa ca izah eyledik.
Siyonizm, arz-ı Filistinde museviler için hukuk-u umumi-yenin taht-ı temininde olacak bir melceyi tedarikine matuf bir hareketdir. Dikkat edilsin, bir hükümet-i museviyeden değil, ancak ecdadımızın vatanında bir melce teşekkülünden^) bahs ediyoruz. Öyle bir melce ki, orada musevi sıfatıyla yaşayabileceğimiz hiçbir mu amele-i itisafkâraneye maruz kalmaksızın evsaf ve hasail-i milliyemizi muhafaza edebileceğiz.
Biz, yeni ve hür Türkiyede(!) emniyet-i şahsiye ve milliye-mizin meşrutasında(î) görüyoruz. Mamaafih; bizim, hükümet-i Osmaniye'den taleb etmeye mecbur olduğumuz bir şeyi varsa o da musevilerin bilâ kayd ü şart tâbiyyet-i Os-rnani'yeYe dâ hil olmalarına imkân bırakılması ve kendilerinin, bilâ mânia(!) musevi milletinin adâb ve âdetine göre yaşayabilmeleridir. Bizim gaye-i âmalimiz(!) mâmur ve kudretli bir devlet-i Osmaniye içinde müreffeh bir millet-i museviye hâlinde demgü-zar olmaktır.
Siyonist kongresi reisi mösyö Volkon'un bu nutku çok dikkatle mütalaa olunursa, Siyonistlerin kimler olduğu ve siyo-nistlik ne demek ve ne maksad için te'sis ve teşekül ettiği tezahür eder. Mösyö Volkon'un nutkunda: <yegâne ümidimiz Türkiye sayesinde olacağına şüphe yokdur.> demekte.
Şu cümlelerle demek istiyor ki; Türkiye hükümeti bizim olmamızdır. Plânımız mucibin ce onu alt-üst ettikmi bizde bir iyileşme eseri görülüyor, yâni arzu ettiğiniz yahudi hükümeti olur, bu da ancak Türkiye sayesinde olacaktır demek İttihad ü Terakki cemiyeti hükümeti sayesinde demektir. Mösyö Vol-kon diyorki: <Türkiye'de musevilere tanınan hakkı hukukun, ciddiyetinden emin olmak lâzım gelir> Bu tabiidir. Memleketimiz zâten kendi ellerinde olduğundan, istedikleri gibi hukuklarını tanzim ve temin ettiler.
Yine mösyö Volkon diyorlar ki; oiyonizm hareketinin gerek museviler gerekse devlet-i Osmaniye için büyük bir niğ-met olduğu anlaşılacakdır> İşte bu cümle en ziyade nazar-ı dikkati çekmesi gerekendir. Zira mösyö Volkon, biz yahudiler yâni Siyonistler Almanya' yi elde ettik. Türkiye'yi ele onunla ittifak ettirdik ve Almanya'yı harb-ı umûmî için hazırlamaktayız. Bir harb-i umûmî zuhurunda Türkiye'ye vaad ettiğimiz ve onunla ahalisi-ni iğfal ettirdiğiniz (Turan) yapılırsa, Türkler için bir nimet olur bize de vaad edilen Arz-ı Filistin verilir. Yahudilerde bu niğmetten müstefid olur. İtikadında olduğundan bu cümleyi dermiyan ediyoruz. Bununlada dediğimiz gibi Almanya hükümeti ile ittihad ü terakki cemiyeti siyonistie-rin emellerine ve emirlerine amade birer âlet olduğu anlaşılıyor.
Bir de kongre reisi mösyö Volkon'un: <yeni ve hür Türki-yede, emniyet~i şahsiyyemizin ve milliyemizin kefil ve kefaletini Türkiyenin müessesat-i meşrutisinde görüyoruz> demekte. Zira on senedir Türkiye hükümeti demek Siyonistler demektir. Buna hiçde şüphe miz yok. Meşruti müessese tâbiriylede ittihad ü terakki cemiyetini imâ eden mösyö Volkon'a biz de sual edelim ki; yeni ve hür dediği on senelik cemiyet-i ittihadiyeyi ve Siyonist hükümeti olmadan evvel, acaba eski Türkiye, yahudiler hakkında mezalim ittisafatında bulundu mu?
Yoksa inkılabdan beri kendilerinin terbiye ettiklerinden olan reisler mütegallibesinin cemiyeti ittihad ü terakkinin, yaptığı cinayetler ve zülumlardan yüzbinde birini yaptitni? Eski Türkiye; ittihad ü terakkinin, hristiyanlar hakkında reva gördüğü davranışlardan birini yapmak veya mâbed ve mez-heb-i diniyeleriyle musevilerinkine tariz ve müdehale ettim i? Yalnız; eski Türkiyenin kabahati, Siyonistlere bende olmadığı ve "Arz-ı Filistinli onlara vermeği vaad eylemediği değilmi-dir?
Bu meseleye uzun uzadıya temas ve tetkıyke şu eser mü-said olmadığından sözü uzatmadan, vakit israfına lüzum görmüyorum. Sayfalarımıza aldığımız nutkun bazı bölümlerinin tercümesini ve bu hususdaki beyan olunan görüşü İstanbul'da yayımlanan "Beyan-ül Hak" ceridesinin, Trabzon'daki "İkbâl" gazetesinden nakille yazdığı makale ve beyan-ı mütalaası, okuyucularımızın düşünce dünyasında aydınlanmağa kifayet eder.
Osmanlı devletinin topraklarının tamamlayıcı bölümünden olan Filistin topraklarında sığınacak bir yer tedâriki-ne(!) hedeflenmiş düşünce gereği kendi mukad deratımızı Türkiye'ninkine rapt etmiş bulunuyoruz. Göya (Filistin toprağını) devlet-i Osmaniye'nin cisminden koparmağa ve müstakil bir musevi devleti kurmaya çalıştığımızı iddia edenler bunu ya kara bir cehalet(!) veya büyük bir hİ-yanet(!) sâikasıyla söylüyorlar. Güya bütün mesâi ve teşeb-büsatimız(!) müstakil bir musevi hükümetinin teşkiline dönük ve masruf(!) bulunduğu hakkındaki masallara halkı inandırmak için doktor Herçil (gazeteci Dr.Teodor Herzl) tarafından kaleme alınan "Hükümet-i Museviye" nâmındaki eser öne sürülüyor. Bahse konu eserde bast-ı temhid edilen nazariyat ve mütalaat bizim hatt-ı hareketimize esas olmak üzere gösteriliyor. Halbuki bu muhakeme-i akliye(!) yukarıdaki iddiaların bâtıl olduğunun en sarih delilidir.
Herçel; "Hükümet-i Museviye" unvanlı eserini yazdığı zaman siyonizmin henüz ne olduğunu bilmiyordu.(!) Dr. Herçel, meselesini dünyanın lalettayin bir köşesinde bir hükümet-i museviye vücuda getirmek suretiyle, hâl etmek fikrindeydi. Mamaafih; Herçel, Siyonistler ile münasebete giriş-dikten ve hareketimizin mahiyetini(î) lâyıkıyla anladıktan sonra müstakil bir hükümet (sevgili okurlarım burada biz metne bağlı kalma gayreti içinde hükümet yazıyoruz. Aslında sizlerin bunu devlet olarak mü-talaa etmesini hatırlatmaya cü'ret ediyorum.M.H)-i museviye teşkili meselesini bir daha ağıza almadı.(!) Programımızda emellerimizi, ümidleri-mizi, maksadımızı kısa ca izah eyledik.
Siyonizm, arz-ı Filistinde museviler için hukuk-u umumi-yenin taht-ı temininde olacak bir melceyi tedarikine matuf bir hareketdir. Dikkat edilsin, bir hükümet-i museviyeden değil, ancak ecdadımızın vatanında bir melce teşekkülünden^) bahs ediyoruz. Öyle bir melce ki, orada musevi sıfatıyla yaşayabileceğimiz hiçbir mu amele-i itisafkâraneye maruz kalmaksızın evsaf ve hasail-i milliyemizi muhafaza edebileceğiz.
Biz, yeni ve hür Türkiyede(!) emniyet-i şahsiye ve milliye-mizin meşrutasında(î) görüyoruz. Mamaafih; bizim, hükümet-i Osmaniye'den taleb etmeye mecbur olduğumuz bir şeyi varsa o da musevilerin bilâ kayd ü şart tâbiyyet-i Os-rnani'yeYe dâ hil olmalarına imkân bırakılması ve kendilerinin, bilâ mânia(!) musevi milletinin adâb ve âdetine göre yaşayabilmeleridir. Bizim gaye-i âmalimiz(!) mâmur ve kudretli bir devlet-i Osmaniye içinde müreffeh bir millet-i museviye hâlinde demgü-zar olmaktır.
Siyonist kongresi reisi mösyö Volkon'un bu nutku çok dikkatle mütalaa olunursa, Siyonistlerin kimler olduğu ve siyo-nistlik ne demek ve ne maksad için te'sis ve teşekül ettiği tezahür eder. Mösyö Volkon'un nutkunda: <yegâne ümidimiz Türkiye sayesinde olacağına şüphe yokdur.> demekte.
Şu cümlelerle demek istiyor ki; Türkiye hükümeti bizim olmamızdır. Plânımız mucibin ce onu alt-üst ettikmi bizde bir iyileşme eseri görülüyor, yâni arzu ettiğiniz yahudi hükümeti olur, bu da ancak Türkiye sayesinde olacaktır demek İttihad ü Terakki cemiyeti hükümeti sayesinde demektir. Mösyö Vol-kon diyorki: <Türkiye'de musevilere tanınan hakkı hukukun, ciddiyetinden emin olmak lâzım gelir> Bu tabiidir. Memleketimiz zâten kendi ellerinde olduğundan, istedikleri gibi hukuklarını tanzim ve temin ettiler.
Yine mösyö Volkon diyorlar ki; oiyonizm hareketinin gerek museviler gerekse devlet-i Osmaniye için büyük bir niğ-met olduğu anlaşılacakdır> İşte bu cümle en ziyade nazar-ı dikkati çekmesi gerekendir. Zira mösyö Volkon, biz yahudiler yâni Siyonistler Almanya' yi elde ettik. Türkiye'yi ele onunla ittifak ettirdik ve Almanya'yı harb-ı umûmî için hazırlamaktayız. Bir harb-i umûmî zuhurunda Türkiye'ye vaad ettiğimiz ve onunla ahalisi-ni iğfal ettirdiğiniz (Turan) yapılırsa, Türkler için bir nimet olur bize de vaad edilen Arz-ı Filistin verilir. Yahudilerde bu niğmetten müstefid olur. İtikadında olduğundan bu cümleyi dermiyan ediyoruz. Bununlada dediğimiz gibi Almanya hükümeti ile ittihad ü terakki cemiyeti siyonistie-rin emellerine ve emirlerine amade birer âlet olduğu anlaşılıyor.
Bir de kongre reisi mösyö Volkon'un: <yeni ve hür Türki-yede, emniyet~i şahsiyyemizin ve milliyemizin kefil ve kefaletini Türkiyenin müessesat-i meşrutisinde görüyoruz> demekte. Zira on senedir Türkiye hükümeti demek Siyonistler demektir. Buna hiçde şüphe miz yok. Meşruti müessese tâbiriylede ittihad ü terakki cemiyetini imâ eden mösyö Volkon'a biz de sual edelim ki; yeni ve hür dediği on senelik cemiyet-i ittihadiyeyi ve Siyonist hükümeti olmadan evvel, acaba eski Türkiye, yahudiler hakkında mezalim ittisafatında bulundu mu?
Yoksa inkılabdan beri kendilerinin terbiye ettiklerinden olan reisler mütegallibesinin cemiyeti ittihad ü terakkinin, yaptığı cinayetler ve zülumlardan yüzbinde birini yaptitni? Eski Türkiye; ittihad ü terakkinin, hristiyanlar hakkında reva gördüğü davranışlardan birini yapmak veya mâbed ve mez-heb-i diniyeleriyle musevilerinkine tariz ve müdehale ettim i? Yalnız; eski Türkiyenin kabahati, Siyonistlere bende olmadığı ve "Arz-ı Filistinli onlara vermeği vaad eylemediği değilmi-dir?
Bu meseleye uzun uzadıya temas ve tetkıyke şu eser mü-said olmadığından sözü uzatmadan, vakit israfına lüzum görmüyorum. Sayfalarımıza aldığımız nutkun bazı bölümlerinin tercümesini ve bu hususdaki beyan olunan görüşü İstanbul'da yayımlanan "Beyan-ül Hak" ceridesinin, Trabzon'daki "İkbâl" gazetesinden nakille yazdığı makale ve beyan-ı mütalaası, okuyucularımızın düşünce dünyasında aydınlanmağa kifayet eder.
Konular
- Mehmed Ferid Biyoğrafisi!
- Ferid Paşa; Padişahı Anlamaya Çalıştı
- Şerif Hüseyin Hakkındaki Tesbiti
- Bomba Vak'ası
- 5.Murad'ın Vefatı
- Ferid Paşa'nın Sisam İsyanını Bastırması
- Azim Ve Zafer
- Akabe Olayı
- Ferid Paşa'nın Böldüğü Çâre!
- Şartların Yardımı
- İttihatçıların Tabancaları
- Olayın Bamteli
- Potemkin Zırhlısı Va'kası
- İttihad (İ Terâkkimin İnkişâfı
- Siyonist Toplantısından Esinlenme
- Siyonistlerin Kongresinden Açiliş Konuşmasından Pasajlar
- Sureti
- Beyan Öl Hakk Ceridesinin Mütalaası Suretidir
- Masonluk Ve Farmasonluk Cemiyeti
- Avlonyalı Ferid Paşa Sadareti Ve Meşrûtiyet
- Zekiye Sultan Hanımın İfşaatı
- Meşrutıyet-I Sanı (2.Meşrûtiyet)
- Müfettişin İhmâli Varmı?
- Babıâli'nin İç Yüzü!
- Babıâli'nin İç Yüzü
- Bâbıâlî! Ne Sihirbaz Terkib!
- Babıâli'nin Saray'a Teslimi!
- İstibdad Ve Tagallüp
- Babıâli'nin Sadr'ları
- Sıralama Devam Ediyor