Bulgar-Sırp Karşıkarşıya

Bütün bunlar biz de olup, biterken balkan ittifakı devletle­rinden Sırp ve Bulgarlar arasında Makedonya ve Alban-ya(Arnavutluk)'nın taksimi meselesinden zuhur eden an­laşmazlık, bu iki devletçik'in birbiriyle kapışmasına vardı. Bu kapışmadan balkan devletleri ittifakının, diğer bir rüknü olan Yunanlılar fırsatı ganimet bilerek Kavala ve Drama ile bazı şehirlerle, kasabaları zapt etti, Romanya'da bunların gerisin­de kalmıyarak Dobruca'yı zapt eyledi. Bu biribirine düşen balkan devletlerinin ortaya koyduğu zaaf, devlet-i âli'yenin bu durumdan istifade ederek kaptırmış olduğu şehir ve top­rakların geri alabilmesi mümkün yerleri geri alma mesaisine başlaması tabii olduğundan ordu-yu hümayun derhal -Edirne üzerine yürüyüşe geçerek düşmandan temizledi. Yeniden Os­manlı vilâyeti olarak hayata c^önmüş oldu. Yaşanan bu hâl hangi hükümet başda olursa olsun tabii takdire değersede o kadar abartılacak bir husus olmadığı da görülmektedir. Ne varki İttihatçılar, bu normal harekâtı öyle bir şarlatanca kul­lanmaya başladılar ki, bunun la ahalinin gözünü boyamağci kalktılar. Peşinden de bundan nice postlar ürettiler. Halbuki; balkan harbinin çıkmasından kısa bir müddet evvel Trablusgarb Bingazi ve oniki adaları İtalyanlara kaptıran bu cemiyet, balkan savaşında da İşkodra, Selanik, Kosova, Manastır, Yanya vilayetleriyle "Girid bizim canımız feda olsun kanımız" nağmeli nakaratlarla yüzbinlerce ahaliyi kandırıp, sokak so­kak dolaştırdığını unutmuş olmalı ki, Girid vilayetini de müt­tefik devletlerin istilâsına terk eyledi.
Ancak Edirne'yi aldık demeleri zulümlerinin ve hükümet­lerinin devamına yaradı. Tuhaftır ki bu ittihatçılar inkılab meydanına atıldıkları günden beri bu aziz vatan'ın mühim bir bölümünü düşmana terk edip vermiş olduğu halde, genei zihniyeti kendine râm etme maharet-i harikuladesine aldan-mayan hiç bir millet evlâdı yok gibidir. İttihatçıların bu şarla­tanlık ve propoganda başarısı, hok kabazın gürültücü ve şar­latanlığına benzemesi, hususunu kimse aklına getiremedi. Bununla beraber gerek ittihat ve terakkinin gerekse yayımla­yanın fikirlerini yaymaya çalı- şan Tanin (merhum yazar: Tanin, kelimesinin manasını vermiş, sinek vızıltısı veya kaz avazesi olduğunu belirtmiş.M.H) paçavrasından çıkan gürül­tü ve yaygaralara kapılacak ve Tanin'in milli şâiri, ismi kim­seye benzemez Gökalp beyin, bu gazetenin 26/temmuz/ I330-8/ağustos/1914 tarihli 2021 nomerolu nüshasında:    ..

"Düşmanın ülkesi viran olacak !

Türkiye büyüyüp Turan olacak !"

Tarzında başdanbaşa hezeyan benzeri "kızıl destan"nına aldanacak artık memleketimizde safdil bir ferd düşünülemez. İşte bu yaygaracı şarlatanlar on seneyi aşkın zamandan beri ülkemiz turan olacak ve devlet büyüyecek ve evc-i âlâya çı­kacak gibi safsata dolu hezeyanlarla ahaliyi iğfal ederek, devlet-: âliyye-i Osmaniye'yi bu günkü hâl-i felâket ve iz­mihlale düşürmüşlerdir. Memleketin yarısını vermek ve Edirneyi almak fütûhatına(î) mazhar olan Mahmud Şevket Paşa kabinesinin fethetme neş'esiyle vatanımızda etmediği mezâ-lirn kalmamış olduğundan bunalmış olan hamiyyetperver ve vatanperveran, M.Şevket Paşa ile kabinesi üyelerinden bazı­larının, ittihat cemiyetinin kaatiller komitesi azalarının varlık­larından devlet ve memleketi kurtarmak ve merhum Nâzım paşa'nın intikamını almak için gizli bir cemiyet meydana ge­tirdikleri işitilmişdi. İşitilenlere göre bu cemiyete hamiyyet erbabı ve vicdan sahibinden çok kişi katılmıştı. Özel tertible karar aldıkları vücudlan ortadan kaldırılması gerekenleri be­cermeye teşebbüs etmişlerse de, her işde olduğu gibi bunda da acele veya yanlışlık yüzünden bir takım hatalara düşül­müş ve kendilerini erbab-ı hamiyyet ve vicdan göstererek cemiyete dâhil olan ittihad ve terakkinin gizli fedailerinin çe­virdikleri tezvir ve yalan dolabı, bu maksadın tamamen yapılmasına engel olmuştur. İttihatçıların bazılarını ortadan kal­dırmak için kurulmuş bu cemiyete giren ittihatçılar bir taraf-dan gizli cemiyetin sırlarını, İttihat ve Terakki reisleriyle, o sı­rada İstanbul Muhafızı olan Suriye Kasabı Cemâl Paşaya ih­bar eylemek, öte taraftan da bahse konu cemiyetle beraber hareket etmek gibi ihanet ve alçaklığı sergilemekten kaçın­mamışlardır.

Bir kısım genç vatanseverin, idamına vede binlerce ahali­nin İstanbul'dan sürgün edilmelerine sebebiyet vermişlerdir. Gizli cemiyetin verdiği karar icâbı, bir gün içinde Mahmud Şevket Paşa ve diğerlerinir öldürülmesi tasarlanmışken yal­nız M.Şevket Paşanın öldürülmesine tahsisi yapılan fedailer vazifelerini ifa etmişlerdir. Diğerlerinin bir tarafa savuşup git­mesi, bazılarının da hükümet tarafından ya kalanmış olması işin tamamının gerçekleşmesi önlenmiştir diye hayli konu­şuldu.

Mahmud Şevket Paşanın öldürülmesine vazifelendirilen ki­şi, M.Şevket Paşanın otomobilinde ve yanında sadaret yaveri bahriye yüzbaşılarından İbrahim ve Harbiye Nezareti yaverle­rinden süvari yüzbaşısı Eşref beyler bulunduğu halde Beya-zıd taraflarında karşı laştıklarından, Topal Tevfik ile arkadaş­ları tarafından, ateşlenen tabancanın kurşunları sadrıazam Mahmud Şevket Paşa hz.Ieri ve yaveri İbrahim bey maktul düşmüşler ve failleri de firara muvaffak olmuşlardır. Mahmud Şevket Paşanın hayatının böyle bir sonuçla tamamlanması tabii ki müteessif bir hadise olmakla beraber, M.Şevket Paşa inkılab hareketlerinin başındanberi İttihat ve Terakki cemiyeti çetesinin kan dökücü, insafsız icraatlarında onların arzu ve emellerine uygun davranışların sahibi olduğundan, bir ba­kıma bu akıbeti kendisi hazırlamıştır dense pek yanlış olmaz.

(Rahimellahu aleyh rahmeten vasiaten) Kurşunlardan birine hedef olan yaver İbrahim bey, vazifesi esnasında ve uğrunda şehid olmuş vatansever bir genç idi. Yaradılış itibarıyla nâzik, halim selim bir kimseydi. Kader, nâ­zik vazifesi sırasında şehadeti, istikbâlde memleket için bir çok hizmeti yapabilecek değerde bulunmasından dolayı mü­him bii kayıp sayılıp cidden teessüre mucibtir.

(Mevlâ ğarik-i rahmet eylesin)
Maktullerin naaşları emsali az görülmüş bir alay ile kaldın larak Şişli'de Hür"riyet-i Ebediye Tepesinde İttihatçılar tarafın­dan yaptırılmış kabirlerine defnolundular. Mahmud Şevket Paşanın 1 l/Haziran/1913'de ölümüyle sonuçlanan bu'vaka­da ittihatçıların memnuniyetini mucib olmuş, Paşanm ebedi­yen kaybından sonra kendilerince büyük tanıdıkları ve çekinecekleri kimse kalmadığından hükümet sahnesinde mem­leketi kan dökücü ve delicesine bir anlayışla makbul olma­yacak şekilde idareye başlamışlardır. Bir suikast neticesinde öldürülmüş bulunan Mahmud Şevket Paşa'dan boşalan ma­kamı sadarete ittihat ve Terakki cemiyetine para ve bedence hizmet etmiş olan ve bunların bir ara umumi kâtipliğini yap­mış Mısırlı ileri gelen zevattan Arnavut asıllı Hâlim Paşa mer­humun oğullarından olan Prens Said Halim Paşa hz.lerini tâ­yin ettirdiler.


Eser: Büyük Osmanlı Tarihi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Büyük Osmanlı Tarihi

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..