Kâmil Paşa İngiliz Sefaretine Sığınıyor!
Onbir sene İzmir valiliğinde bulunduktan sonra yine Almanya imparator ve sefiri ile o sıralarda sadaret makamında bulunan, Avlonyalı Ferid Paşa hz.leri, rakibi saydığı Kâmil Paşa'yı bu vilâyetten azletmeye muvaffak oldukları gibi iki defa sürgün demek olan Rodos'da ikamet etmesi hususunda irade-i seniyye elde edebilmişdi. Bunun üzerine İzmir' den muhafızların gözetiminde Rodos'a gidebilmesi için, İzmir fırkası kumandanı Ferik Tevfik Paşa ile eşkıya takipçisi Mirliva Kara Said Paşa'nın vazifelendirilmelerini öğrendiğinde, Kâmil Paşa İngilterenin İzmir Konsolosluğuna giderek, konsolos; Mister Hanri Alfred Kombrbac cenaplarına da bir hafta kadar misafir olduğundan, Osmanlı ve İngiliz devletleri hâriciye nezaretleri arasında cereyan eden haberleşmeler neticesinde, Kâmil Paşa hz.leri, her türlü saldırıdan masun ve azade kalmak ve muhterem aile efradı hak-kında da, aynı muameleyi görmek üzere İstanbul da, ikametlerine karar verildiğinden Dersaadete avdet etmiş ve padişah tarafından hazırlatılmış Nişantaş'ındaki konakda ikamet etmeye başlamışdir.
Kâmil Paşa meşrutiyet inkılabının başlangıcına kadar bir seneye yakın burada ailece*ikamet etmişlerdir. Kıbrıslı Meh-med Kâmil Paşa, tanzimatın üç rüknü de denilen Mustafa Reşid, Alî ve Fuad Paşalar gibi milletimizin büyük siyasi dehâlarından olmasına rağmen, kıymetini takdir edilmesinde bir hayli geç kalındığı inkâr götürmez. Kâmil Paşa hz.leri yukarıdan beri nakle çalıştığımız düşünce ve teşebbüslerin sa-nıbı olarak, ülkemize çok güzel, faydalı işler sağlayacak antlaşma'ar yapmayı sonuçlandırmak üzereyken kabinesinin böyle gaddarane cinayetler sergilenerek sükût ettirilmesi üzerine, bir müddet için Mısır'a gitmişti.
Bilahire Dersaadet'e dönmüş ancak, İttihat ve Terakki cemiyeti ülkenin üzerinde tesis etmiş olduğu diktatörce idare altında, bu usta siyaset adamına öyle bir saldırdı ki, Paşa İstanbul'da ancak üç-dört gün kalabildi. Yeniden Mısır'a gitdi. Orada bir miktar kaldıktan sonra dünya'ya geldiği yer olan Kıbrıs'a gidip, uzletgâhına çekilmiştir. Kâmil Paşa sevdiği vatanımıza daha fazla hizmet verememiş olmanın ızdırabları, ilerleyen yaşının vücudu üzerinde çoğalan tahribatianyla, günden güne artan rahatsızlıkları akabinde, bir sekte-i kalbin son darbesini yiyerek dünya dağdağasını tamamlamış ve beka âlemine intikal etmiştir. Kıbrıs'ın Lefkoşe şehrinde bulunan Arab Hasan Camii Şerifinin haziresinde defnolunmuştur.
Merhum Mehmed Kâmil Paşa'nın Said Paşa İle olan münasebetlerinde hep ihtilafa düştükleri gözlenmiştir. Bu siyasi tercih usûlünün neticesidir ve insanın tabiatıyla meydana gelen hususlardır. Aşağıya buna aid malumattan ziyade Kâmil Paşa'nın, Said Paşa tarafından yapılan ve hatıratında yer alan hususa dâir bir kısım cevabını göreceksiniz.
Aydın Valiliği esnasında, İngiliz konsolosluğuna dehalet eden Kâmil Paşa'nın, yerine gönderilen vekâlete memur zât, padişahın gönderdiği şifreli talimatı çözebilme hususunda düştüğü müşkülden, çareyi ilticaya giden Kâmil Paşanın yanında götürdüğü şifre anahtanyla çözmek şansını bulmuştu. Gelen talimata eklediği son derece saygılı ifadelerle yazıp gönderdiği pusula, Kâmil Paşanın eline ulaşmıştı.
Kâmil Paşa yerine gelen zâtın bu davranışından pek memnun kalmıştı. Daha sonraları da bu zata her zaman müşfik davranmıştır. Çünkü insana kolay zamanlarda yardımcı olmak her kişi işi idi, amma zor zamanda muavenet er kişi işidir der atalarımız. Kâmil Paşa bu kadirbilirliği unutmadı. Kıbrıslı Mehmed Kâmil Paşa; günümüzün meselesi gibi sayılmakta olan Midhat Paşa ve arkadaşlarının cinayet mahkemesi davası ve sonuçlan elan bir kesin hükme kavuşturula-bilmiş değildir efkâr-ı umûmiye nezdinde. Bu bakımdan Said Paşa'nın hatıratında kendisine yapılan dokundurmalara cevap verme yoluna gittiği gibi, bunda da çok hassas davranmayı ihmal etmemiştir. Kâmil Paşa diyorki: "..Hatıratın 31. sahifesinde başlayıp, 32, sahlfenin bir kısmını işgal eden: <mütercim Rüşdü Paşa mazul ise de hayat da idi, Midhat Paşa Suriye, Hamdı Paşa Aydın, Sadık Paşa Cezayir ve Bahr-i sefid, Ahmed Vefik Paşa Hüdavendigar (Bursa) vâliliklerin-de, Edhem Paşa Viyana sefaretin de, Mahmud Nedim Paşa dahiliye nezaretinde, Arifi Paşa Şura-yı Devlet riyasetinde ve Safvet Paşa da dâireler müfettişliğinde bulunuyorlardı. Tu-nus'lu Hayredin Paşa mazulsa da habire huzur-u hümayuna layihalar göndermekteydi. Bu on zât, sadaretten infisal etmiş kimselerdi. Bunlardan bazıları, imtiyazlarını, bazıları da, rahatlarını, kimileri de haysiyeti izafiye ve fâidei zâtiyel erini sadarete dönmelerinde aradıkları ve benim bu memuriyetimden nahoşnud olduğumu bilmedikleri bilakis ona haris olduğuma ve varlığımın, kendi ikballerine mâni bulunduğunu düşündüklerinden yaptığım icraata itiraz etmeden duramazlardı. Tervici iltimaslar ve kolaylık- lar, şahsi menfaatlere kendimi kapalı tuttuğumdan, saray'm içinden de dışından da bir takım kimseler aleyhimde idiler.
Mehmed Kâmil Paşa; Said Paşa'nın bu ifadesine şunları söylemekten kendini alamamıştır; "Bu makaleden bir hüküm çıkarmaya kalkışan bazı kimselerin (görülüyor ki Said Paşa, bu günde müntakil, sözü dinlenir, diğerlerinin içinden istisna biridir derler. Devlet adamının yetişmesi milletin isteğidir. Geçmişteki büyüklerimiz, belki bütün havas ve avamı kendilerine rakip ve hilafgir addedecek kadar vehime mağlup imişler. Şu halde Said Paşa hz.lerinin on rakibinin ehemmi olan Midhat Paşa'yı hiç değilse hayat-i siyasiyeden bütün bütün uzaklaşdırmak için mahkeme-i mâlumeden azıcık istifade eylemiş olmasını hâttâ Midhat Paşa'nm hasm-ı canı olup, hatıratın 7. sahifesinin şehadetiyle Said Paşa hz.lerinin-de dostu olmaması lâzım gelen Mahmud Nedim Paşanın dahiliye nezaretine getirilmesine rıza gösterilmesinin bu mak-sadla alakadar sayılmasına mahal varmıdir? Midhat Paşa'nm pek dedikodulu irtihah Said Paşa'nm sadaretine tesadüf ve hatıratında evinin ve aile içi dedikodu lar tafsilatla anlatılırken, Midhat Paşa hakkında 154. sahifede<301 senesi receb ayının 14. Günü(l 1/Mayıs/1884) mabeyn başkitabetinden hususi bir tezkere alındı. Mealinde Midhat Paşanın irtihali (ölüm) şayi olduğundan tahkikat yapılması lüzumu beyan ediliyordu. Midhat Paşa'nm 25/nisan/1300/1883 tarihinde vefat ettiğine dâir Hicaz vilâyetinden dahiliye nezaretine gelen telgraf dahiliye nezaretinden batezkere gönderildiğinden arzolundu> Fıkrası ile iktifa olunması tuhaf değilmidir? Demeğe kadar ileri vardıkları duyulmuşsa da bu gibi şâyiatı bir tarafa bırakıp, sırf tarihe hizmet için Said Paşa hz.lerinin ortaya koyduklari muammayı lütfen kendileri hâl ile cennetme-kân Sultan Abdülaziz hân'ın vefatı hakkında o vakit ki vukuf ve itikadlarının açıklanması münasib olacağı düşüncesini tekrar ederim."
Kâmil Paşa meşrutiyet inkılabının başlangıcına kadar bir seneye yakın burada ailece*ikamet etmişlerdir. Kıbrıslı Meh-med Kâmil Paşa, tanzimatın üç rüknü de denilen Mustafa Reşid, Alî ve Fuad Paşalar gibi milletimizin büyük siyasi dehâlarından olmasına rağmen, kıymetini takdir edilmesinde bir hayli geç kalındığı inkâr götürmez. Kâmil Paşa hz.leri yukarıdan beri nakle çalıştığımız düşünce ve teşebbüslerin sa-nıbı olarak, ülkemize çok güzel, faydalı işler sağlayacak antlaşma'ar yapmayı sonuçlandırmak üzereyken kabinesinin böyle gaddarane cinayetler sergilenerek sükût ettirilmesi üzerine, bir müddet için Mısır'a gitmişti.
Bilahire Dersaadet'e dönmüş ancak, İttihat ve Terakki cemiyeti ülkenin üzerinde tesis etmiş olduğu diktatörce idare altında, bu usta siyaset adamına öyle bir saldırdı ki, Paşa İstanbul'da ancak üç-dört gün kalabildi. Yeniden Mısır'a gitdi. Orada bir miktar kaldıktan sonra dünya'ya geldiği yer olan Kıbrıs'a gidip, uzletgâhına çekilmiştir. Kâmil Paşa sevdiği vatanımıza daha fazla hizmet verememiş olmanın ızdırabları, ilerleyen yaşının vücudu üzerinde çoğalan tahribatianyla, günden güne artan rahatsızlıkları akabinde, bir sekte-i kalbin son darbesini yiyerek dünya dağdağasını tamamlamış ve beka âlemine intikal etmiştir. Kıbrıs'ın Lefkoşe şehrinde bulunan Arab Hasan Camii Şerifinin haziresinde defnolunmuştur.
Merhum Mehmed Kâmil Paşa'nın Said Paşa İle olan münasebetlerinde hep ihtilafa düştükleri gözlenmiştir. Bu siyasi tercih usûlünün neticesidir ve insanın tabiatıyla meydana gelen hususlardır. Aşağıya buna aid malumattan ziyade Kâmil Paşa'nın, Said Paşa tarafından yapılan ve hatıratında yer alan hususa dâir bir kısım cevabını göreceksiniz.
Aydın Valiliği esnasında, İngiliz konsolosluğuna dehalet eden Kâmil Paşa'nın, yerine gönderilen vekâlete memur zât, padişahın gönderdiği şifreli talimatı çözebilme hususunda düştüğü müşkülden, çareyi ilticaya giden Kâmil Paşanın yanında götürdüğü şifre anahtanyla çözmek şansını bulmuştu. Gelen talimata eklediği son derece saygılı ifadelerle yazıp gönderdiği pusula, Kâmil Paşanın eline ulaşmıştı.
Kâmil Paşa yerine gelen zâtın bu davranışından pek memnun kalmıştı. Daha sonraları da bu zata her zaman müşfik davranmıştır. Çünkü insana kolay zamanlarda yardımcı olmak her kişi işi idi, amma zor zamanda muavenet er kişi işidir der atalarımız. Kâmil Paşa bu kadirbilirliği unutmadı. Kıbrıslı Mehmed Kâmil Paşa; günümüzün meselesi gibi sayılmakta olan Midhat Paşa ve arkadaşlarının cinayet mahkemesi davası ve sonuçlan elan bir kesin hükme kavuşturula-bilmiş değildir efkâr-ı umûmiye nezdinde. Bu bakımdan Said Paşa'nın hatıratında kendisine yapılan dokundurmalara cevap verme yoluna gittiği gibi, bunda da çok hassas davranmayı ihmal etmemiştir. Kâmil Paşa diyorki: "..Hatıratın 31. sahifesinde başlayıp, 32, sahlfenin bir kısmını işgal eden: <mütercim Rüşdü Paşa mazul ise de hayat da idi, Midhat Paşa Suriye, Hamdı Paşa Aydın, Sadık Paşa Cezayir ve Bahr-i sefid, Ahmed Vefik Paşa Hüdavendigar (Bursa) vâliliklerin-de, Edhem Paşa Viyana sefaretin de, Mahmud Nedim Paşa dahiliye nezaretinde, Arifi Paşa Şura-yı Devlet riyasetinde ve Safvet Paşa da dâireler müfettişliğinde bulunuyorlardı. Tu-nus'lu Hayredin Paşa mazulsa da habire huzur-u hümayuna layihalar göndermekteydi. Bu on zât, sadaretten infisal etmiş kimselerdi. Bunlardan bazıları, imtiyazlarını, bazıları da, rahatlarını, kimileri de haysiyeti izafiye ve fâidei zâtiyel erini sadarete dönmelerinde aradıkları ve benim bu memuriyetimden nahoşnud olduğumu bilmedikleri bilakis ona haris olduğuma ve varlığımın, kendi ikballerine mâni bulunduğunu düşündüklerinden yaptığım icraata itiraz etmeden duramazlardı. Tervici iltimaslar ve kolaylık- lar, şahsi menfaatlere kendimi kapalı tuttuğumdan, saray'm içinden de dışından da bir takım kimseler aleyhimde idiler.
Mehmed Kâmil Paşa; Said Paşa'nın bu ifadesine şunları söylemekten kendini alamamıştır; "Bu makaleden bir hüküm çıkarmaya kalkışan bazı kimselerin (görülüyor ki Said Paşa, bu günde müntakil, sözü dinlenir, diğerlerinin içinden istisna biridir derler. Devlet adamının yetişmesi milletin isteğidir. Geçmişteki büyüklerimiz, belki bütün havas ve avamı kendilerine rakip ve hilafgir addedecek kadar vehime mağlup imişler. Şu halde Said Paşa hz.lerinin on rakibinin ehemmi olan Midhat Paşa'yı hiç değilse hayat-i siyasiyeden bütün bütün uzaklaşdırmak için mahkeme-i mâlumeden azıcık istifade eylemiş olmasını hâttâ Midhat Paşa'nm hasm-ı canı olup, hatıratın 7. sahifesinin şehadetiyle Said Paşa hz.lerinin-de dostu olmaması lâzım gelen Mahmud Nedim Paşanın dahiliye nezaretine getirilmesine rıza gösterilmesinin bu mak-sadla alakadar sayılmasına mahal varmıdir? Midhat Paşa'nm pek dedikodulu irtihah Said Paşa'nm sadaretine tesadüf ve hatıratında evinin ve aile içi dedikodu lar tafsilatla anlatılırken, Midhat Paşa hakkında 154. sahifede<301 senesi receb ayının 14. Günü(l 1/Mayıs/1884) mabeyn başkitabetinden hususi bir tezkere alındı. Mealinde Midhat Paşanın irtihali (ölüm) şayi olduğundan tahkikat yapılması lüzumu beyan ediliyordu. Midhat Paşa'nm 25/nisan/1300/1883 tarihinde vefat ettiğine dâir Hicaz vilâyetinden dahiliye nezaretine gelen telgraf dahiliye nezaretinden batezkere gönderildiğinden arzolundu> Fıkrası ile iktifa olunması tuhaf değilmidir? Demeğe kadar ileri vardıkları duyulmuşsa da bu gibi şâyiatı bir tarafa bırakıp, sırf tarihe hizmet için Said Paşa hz.lerinin ortaya koyduklari muammayı lütfen kendileri hâl ile cennetme-kân Sultan Abdülaziz hân'ın vefatı hakkında o vakit ki vukuf ve itikadlarının açıklanması münasib olacağı düşüncesini tekrar ederim."
Konular
- Almanya İmparatoruna Hulus Mu?
- Gazi Sadrazamın İkna Çalışması
- Balkan Savaşında Nümayişçiler Arasındaki Mebuslar Ve Reisler!
- Kâmil Paşanın 4. Sadareti
- Topçu Mirlivalarından Ferid Paşanın Suali
- Edirne İçin Sarayda Toplantı Ve Bir İhanet!
- Bâb-I Âlî Baskını
- Babıâli Baskını Tasviri
- Son Darbe '
- Üzerinde Durulacak Soru!
- Kâmil Paşanın İstifası
- Bir Başka Yönüyle Babıali Baskını
- Ömer Naci Bey'in Ayıbı!
- Osmanlı-İngiltere Mutasavver İttifakı
- Sultan Reşad'a Kâmil Paşanın Layihası
- Kâmil Paşa İngiliz Sefaretine Sığınıyor!
- Mısır Meselesi
- Mahmut Şevket Paşanın Sadareti
- Balkan Savaşının İkincisi
- Bulgar-Sırp Karşıkarşıya
- Prens Said Halim Paşanın Sadareti
- Almanya'nın Gücüne Bir Bakış
- Beyaz Kitabdan Vesika-1
- Vesîka-2
- Gizli Ve Harici Görev
- Hattı Hümayunun Sureti Veziri Meali Semirfm Mehmed Said Paşa
- Devlet Görevi Aksatılamaz
- Hattı Hümayunun Sureti Vziri Meal* Semirim Mehmed Said Paşa
- Almanya Tarafında Savaşa Giriş
- Enver- Walkenhaim Dansı