Esbâb-I Mücıbeler
1) Arapyarım Adası Osmanlı devleti için istinadgâh olarak seçilebilecek bir unsur olmakla beraber coğrafi vaziyeti dahi müstesna bir vaziyeti pek makbul bir İdareye hâizdir. Yanmada on ilâ onbeş milyon aynı ırkdan müslüman insana sahibdir. Bu millet zekî, cengâver ve cevval ve de müstaid bir milletdir. Bu nüfus askerlik menbaı olarak kuvvetli bir as-keriyye teşkil eder. Kötülük getirmesi muhtemel başka bir kavim ile karışık değildirler. Yanmada insanını fâidesiz ve belki Osmanlı devletine ve milleti islâmiye'ye bugün muzır bir unsur hâlinde tutan sebeb evvelâ idrâk seviyeleri ikinci olarak sosyal durumlarıdır. Bu taraflarının ıslahı hâlinde o necib millet hakikaten islâm âleminin medar-ı istinadı olacak bir hâl-i heybet-i kıymete vasıl olur.
Arap Yarımadasının coğrafi mevkii târihi bakımdan da müsbet olup kara yolu, taarruz hareketi yapılmasına uygun olmayan bir çöl ile çevrili olduğu gibi cihet-i sâireside denize ve sahillere uzaklığı, su ve havası ecnebilerin tasallutuna müsaid değildir. Târih bize isbat ederki, Yarımadayı hiçbir cihangir devlet istilâ edememiştir ve ayak atanlar ise Ceziret ül Arab'da barınamamışİardır. Yine târih isbat eder ki Arablar şerefi islâmla irşad olunduktan sonra Arab Yarımadasının Roma ve İran gibi iki muazzam cihangir devleti perişan ederek, Çin hududundan, Fransa hududuna kadar cihangir bir devlet kurmuşlardır. Her zaman için bu yaradılışdan beri taşıdikları istidatı ispat etmişlerdir. Bilenlerce takdir edileceği üzere müstesna bir harb vasfına sahip olduğu gibi kırk sene-denberi pek mühim bir vaziyet hâkimiyeyi de kazanmıştır. Arab yarımadası Süveyş Kanalının açılışından beri avrupanın müstemleke ve iktisadi yolu olduğu aşikâr bulunan Süveyş, Kızıl Deniz, Babulmendep deniz yoluna uzaklığına hâkim bir vaziyet-i mühimme-i mümtâzade bulunmaktadır. İşte bu yarımadanın Osmanlı devletine istinadgâh olarak seçiimesine uygun ve matlub hâle getirilmesi yolundaki arzunun ve temininin hikmeti budur. Böyle görünüşte kuvvetli bir kuruluş sağlanırsa yalnız devlet-i Osmaniye'nin değil bütün islâm dünyasının hayat ve selâmet-i müstakbelesi teminat altına alınabilir.
Yukarıdaki satırlarda beyan olunan Esbâb-i Mucibe ara başlığıyla 1. sebebi yazmıştık.
2.ye gelince; Sâadat ailesinin hanımlarıyla izdivaç yapılmasından maksat: Osmanlı hânedan'ının, kudsî bir hanedan olan Nebîzişan Efendimizin hanedanıyla akrabalık tesis ederek, istikbalde Halife olacak Osmanlı padişahları, anne tarafından bu süîâlei tâhire-i Nebevî'yeye, baba tarafından da hânedan-ı Osmaniye'ye intisaplarını temine dönüktür Bundan da maksat, Arap Yarımadasının insanları olan Arap kardeşlerimiz arasında hilâfet-i Arâbiye gibi gerek kendileri için gerek bütün âlem-i İslâm için pek büyük bir felâketi ve izmihlali intaç edecek bir mesele-i mühlikenin (tehlikeli meselelerin) zuhuruna meydan vermemek ve millet-i İslâmiy-ye'nin pek mühim birer rüknü, pek mühim bir muhteremi muazzam-ı biraderi olan Arap ile Türk'ün birleşmeyi kuvvetlendirmek, uhuvveti (kardeşliği) ve bu suretle bütün âlem-î İslâm'ın yaşadığı zillet ve'hâli hazırdaki esaretten kurtulmayı temin içindir. 3.ye gelince; İstanbul' dan başka ikinci bir payitahtın kurulmasından maksat budurki: Yukarıda Osmanlı ülkesinin vaziyet-i coğrafyası hakkında beyan ve izah olunduğu üzere Dersaadet, Avrupa kavimlerinin deniz ve kara yoluyla üzerinde kuvvet toplayabileceğini gördüğümüz ve Osmanlı hududunda son zamanlarda meydana gelen değişiklikler savaş noktai nazarından başşehir olarak seçilmesine uygun bir mevkii sayılamaz.
Bununla beraber üzerinde taşıdığı vasıflarıyla rnülkiyevi meziyetleri, bazı ehemmiyyetli siyasi düşüncelerden dolayı da başşehir olarak kullanmaktan vazgeçilemez. İstanbul; gerek kara gerekse deniz gücü bakımından üstün olan bir düşmanın dâima tehdidine maruzdur. İstanbul; düşman bir devletin ordu ve donanması için hemen hedef alınması ve buna müsait bir mevkidedir. İslâm siyaseti açısından da İstanbul, gerek hilâfet merkezi gerekse Saltanat merkezi olmaya uygun bir yer değildir. Savaşın olacağı göz önüne alınırsa, İstanbul'un devletin beyni olarak bulundurulması bu devletin faaliyetine mahsus 2. bir payitah tın tesisi (münasip bir zamanda) lâzımdır.
Kurulacak bu 2. başşehrin yeri en önce her bir ihtimâle karşı savaş tehlikesine maruz kalmayacak bir bölge içinde bulunmalı. 2.olarakda, dayanılacak yerin seçilmesi düşünülen ve temenni edilen, Ceziret'ül Arap'ın siyasî ve idâri rabıtasının Makam-ı Hilâfet-i üzmâya takviye teminine yâni İslâm siyaseti bakımı dan uygun, tesir-i kuvvetli korumalı bir yerde bulunmalı.
Konular
- Tuzak Kuruluyor
- Birinci Cihan Harbi
- Marne Savaşı
- İsmet İnönü'nün Tahlili
- 1.Cihan Savaşında Ermenilerin Manciplecileri
- Bunlar Türkiye'ye Düşmandır!
- Ünderholm Ne Diyor?
- 1.Cihan Harbi Hakkında Malumat
- Almanlar Galip Gelselerdi
- Hicaz Meselesi - Şerif Hüseyin
- Bismillahirrahmanirrahim
- Beka-İ Osmanjyye Mütalaası
- Osmanlı Devleti Avrupa Devletleri Arasında Denge Kurarak Siyasi Varlığını Sağlayabilirmi.
- Almanya Ve Avusturya Devletlerine Gelince
- Osmanlı; Hayat Ve İstiklâliyetini Nasıl Teminat Altına Almalı?
- Esbâb-I Mücıbeler
- Vakti Kaybetmeye Gelmez
- Ceziretülarab Dayanak Olarak Nasıl Kazanılır?
- Ittıhad-I İslam Hakkında Düşüncelerin Mütalaası
- Ezine Redif Tabürü Kumandanı
- Talat Paşanın Sadareti
- Sultan Hamid Ve Reşad'ın Vefatları
- Sultan Reşad'ın Hanımları Ve Çocukları
- Sultan Reşad'ın Sadrıazam Ve Şeyhülislâmları
- SULTAN 6.MEHMED VAHİDEDDİN
- Cihan Savaşının Sonu Ve Mütareke
- Ahmed İzzet Paşanın Sadareti
- Ahmed Tevfik Paşanın Sadareti
- Damad Mehmed Ferid Paşa
- Damad Mehmed Ferid Paşa'nın Kısa Biyografisi