Ahmed Tevfik Paşanın Sadareti
Ahmed İzzet Paşa hz.lerinin istifası vukubulduğunda, sada-zamlık fahametlü, devletlü, Ahmed Tevfik Paşa hz.lerine tevcih buyurulmuş ve Paşa yeni kabineyi tesbit edip, tâyinleri padişahın tasdikine arz olunmuştur. Hemen de vazifeye başlanmıştır.
İttihatçıların başı ne zaman sikışsa hemen sadarete Tevfik Paşanın tâyinleri artık alışılır hâllerden oldu. Bu bakımdan İttihatçılar da, Paşanın bu sadaretinden dolayı memnun olduklarını saklamaz oldular. Zaten bunlarda yalnız sadrazam hz.ierinden değilde, kabinede mateessüf çoğunluğu teşkil eden ittihatçı vekillerden yardım bekleyip müstefid olmak isterlerdi.
Mamafih bu defa ümidlerinin pek boşuna gideceğini yardım beklemeleri şöyle dursun görevdeki ittihatçıların mevkii memuriyetlerini muhafazaya şansları olmadığını, çekilme mecburiyetinde kalacaklarını umduk. Zira bundan böyle Zât-ı şevketmeab Cenâb-ı padişah! ile teba-i sadıka-i şahaneleri olan millet-i masume, ülkede ittihat ve terakki namı altında bir cemiyet görmek istemedikleri gibi o cemiyete mensup olanlarıda devlet hizmetinde bulundurmak istemiyorlardı. Buna açık bir deli! olmak üzerede derizki; cemiyetin ve reislerinin zülumlarına nihayet verilmesi için Osmanlı topraklarında bulunan tebâ-i sadıka-i şahane ile bu zülumlarına tahammül edemiyerek, terk-i diyar eden ve ülke içinde bulunan vatanperveran-ı millet, hz. padişahiye müracaattan hâli kalmıyorlar. Buna bağlı olarak da Mısır'da bulunan hakiki vatanperverler tarafından bir çok imza ile de 8/ara-hk/1918'de aşağıdaki sureti yazılı arıza-i telgrafiye Fransiz-caya tercüme edilip takdim kılınmıştır.
Telgrafnâme Suretidir
Cenâb-ı Hakk' ömür ve şevket-i şahanelerini müzdad buyursun.
On senedenberi ittihad ve terakki cemiyetinin dahiîi ve harici takib etdiği siyaset-i sakime, memleketi bu günkü hâl-i felâkete vardırmış ve bu müddet zarfında hakiki vatan-perveran tarafından ıslah-ı idare nâmına ibzal olunan mesâi maalesef muvaffakiyet-i bahş olamamıştır.
Taht-i âlî baht-ı Osmaniye cûlus-u hümâyûnları memleketimiz için fathaisaadet olduğunda şüphemiz olmadığından ittihad cemiyetinin hatimei ömrü makamında, telâkki olunmuş ve bianenaleyh mevaddı atiyenin hâkipayî şahanelerine arzına cü'ret edilmiştir.
Evvelâ: İntihabı muvafik-ı meşrutiyet olmayan meclis-i mebusanın feshi ve memalik-i mütemeddine de olduğu ve-cihle kanun dâiresinde serbest intihabat icrası.
Saniyen: Heyet-i âyan'a evsâf-ı kanuniye'yi hâiz olmayarak cemiyet tarafından taayyin ettirilen azaların ihracı.
Sâlisen: Yeni teşekkül eden Tevfik Paşa kabinesinde, ittihada mensup rical bulundurulmaması.
Râbian: İttihat ve terekki cemiyeti tarfaından on sene-denberi ceraim-i siyasiye ile mahkum edilenlerin bilâ istisna ve bilâkayd ü şart afvi.
Hâmisen: Cemiyet- i ittihadiyenin; ceraim-i siyasiyyeye tatbik edememesinden nâşî ağrazen ceraim-i adiye ile mahkûm ettiği eşhasın iâde-i mahkemeleri.
Sâdisen: Milleti bilâlüzum harb-i umûmîye sevk eden kabine ile on seneden beri gelen ve birçok ceraim irtikab eden ve cemiyetin ef al-i cinaiyesine müsaade ve iştirak eyleyen ittihad kabinelerinin ve her hususda icrayı nüfuz ile kabineleri ellerinde bulunduran rüesayı ittihadiyenin hemen hepİ-siyle taht-i muhakemeye alınmaları.
Sâbia: Memâlik-i şehanelefinde mevcud ittihat kulübleri-nin sed-ü bendleri ve şimdiye kadar asayişi ihlâlden baş bir işe yaramayan bu cemiyetin mesleğinde ki anarşi fikri ve ruhunun imhası neye mütevafık ise onun icrasiyla memleket ve millete rahat yüz gösterilmesi.
Saadet-i millet ve selâmet-i memleket nâmına mevadd-ı mâruzamn biran evvel, mevkii tatbike vaz'i hususuna müsa-ade-i seniyyelerinin şayan buyrulması, bâ-bmda ve katı'bei ahvalde emir ve ferman padişahımız efendimizindir.
"Yukarıdaki telgrafın içinde bulunan beyanlardan anlaşılacağı gibi milletin hissiyatı büsbütün değişmiş, memleketi anarşi, istibdad, haydutluk ve asayişin bozukluğunun ta vana vurmasının müsebbib ve teşvikçisi olan ittihatçıları ve onların reislerini bu zülumlann bir daha yaşanmaması için bir dakika bile görmeğe tahammülleri olmadığını ve olmayacağını ortaya koymaktadır.
Farmasonluk, siyonistlik gibi halkı aldatıcı ve uyutucu cemiyetlerden doğup hayat bulan ittihad ve terakki cemiyeti on seneden beri gösterdiği şahsî ihtiraslar ve adî cinayetler ile devlet ve milleti bu günkü hâle getirmiş olduğundan, bunu anlamayan hiç bir millet evlâdı kalmamıştır. Bundan böyle milletimiz, bu cemiyet ve benzeri cemiyetler gibi olanlarından nefret edecek ve kendi milleti terbiyesinin gereği ve ica-batından olacak davranış ve yaşayışı nazara dikkate alacak hiç bir anarşi ve zülüm işleyecek cemiyet ve de organizasyonlara fırsat tanımıyarak, cihanda parlak mazisinden aldığı güzelliği, gelecekte de yaşamaya ve yaşatmaya elbette devam edecektir.
Bütün bu söylediklerimiz, kuruluşundan henüz beş - on gün geçmiş bulunan Tevfik Paşa kabinesinin icraatının neticesi olarak ortaya serip, isbat etmektedir. Eğer Tevfik Paşa, kabine mensupları içinde yer almış bir kaç tane ittihatçıyı nâzirlıkdan uzaklaştırırsa, icraatı dahada güzel yürüyecektir. Çünkü; bir mânada hükümette olmak ayakta kalmaya hizmet etmekde, bu çete cemiyetinin reisleri, bu desteği ellerinin altında bulamadıkların da, siyasete veda edecekler böylece de, ne izleri nede nişanlan kalacaktır.
Bundan böyle, bu mazlum ve masum ahaliyi ayakları altına alıp, onu tabanca ve çeşitli silahlar ile sindirecek, devleti onun bunun keyfine bilhassa Almanya İmparatoru Wilhe!m'e bir cemile olsun diye onun arzuyu heveslerine hayat bahşetmek için milleti savaşa şevke cesaret edecek güç bulamayacaklardır. Şimdiye kadar bu Almanlardan millet adına aldıkları borçlan, yine Almanlardan aldıkları silahlara ödemişler ve bu alış verişden kendilerine milyonlarca liralık contalar çıkarıp, milleti aç, susuz ve çıplak bırakan ne bir zihniyet nede cemiyet kurulması asla mümkün olmayacaktır.
Sadrıazam Ahmed Tevfik Paşa hz.leri taşımış olduğu bütün mükemmel sıfatlan ile yukarıda saydıklarımızı ortadan kaldıracak icraatı yapabilecek evsafda olduğu gibi bir daha, böyle teşkilât ve cemiyetlerin Önünü kapayacak kanunları bulabilecekdir. Buna bağlı olarak, Tevfik Paşa gerek sefir olarak gerekse bundan önceki sadaretlerinde gösterdikleri çalışma disiplini ve adalete önem veren tarzı, beklenenleri yerine getireceği intîbamızi hayli güçlendirmektedir. Velhasıl Tevfik Paşa'dan pek çok muvaffakiyet gösterecek ümmidini taşıyoruz. Yapacağı ilk İşin ise ittihatçıların .melanetinden ülkeyi kurtarması, asayiş-i milletin}vekarına uygun hâle getirmesi hususudur." Diyen 2.Abdülhamid'in şifre kâtibi Meh-med Selâhaddin Efendi, Bildiklerim adlı eserindeki bu satırlarla o günün efkâr-1 umûmiyesinin beklentisini ne kadar güzel ve akıcı bir ifadeyle ulaştırıyor, değilmi muhterem okuyucularım.
Sultan 5.Mehmed Reşad hân hz.lerinin; dâr-ü bekaya intikali üzerine Osmanlı tahtına oturup, aynı zamanda hilafet-i islâmiyyeyi temsile hak kazanan, 6. Mehmed Vahideddin han-ı adlî hazretleri, sadrıazam Tevfik Paşa hz.lerinin başarmasını istediğimiz hususları işaret ederek, kendisine yardımcı olacağını beyan edip yüksek selahiyetini takviye edeceğini söyleyerek isabet dolu ifade de bulunmuştur. Diyen Mehmed Selâhaddin Efendiye katılmamamız mümkünmü?
Çünkü Sultan Vahideddin; millet ve memleketimizin duçar olmuş bulunduğu esef verici durumdan kurtaracak tedbirleri bulmaya gayret sarfedip, başarabilecek kimse olarak görülmektedir. Varlığı; milletimizin yükselmesini temin için, refah ve saadetini sağlamada gayret göstereceği şüphesiz olduğu gibi bu yolda gayret için bir hediye-i ilâhi olduğu gözlenmektedir. Çünkü padişahımız efendimiz hz.lerini gören gözler, kendisinde harikulade zekâ pırıltılarını müşahede etmektedir. Ayrıca da, pek cesur bir kimse olup, fevkalâde silah kullanma maharetinede sahiptir. Derin düşüncelere dalan, bunları tahlil edip, pek güzel ifade edecek yüksek kabiliyete sahiptir. Ve de; keşke milletin talihi olaydı da, taht-ı âlî Osmaniye'ye, çok daha önce oturmuş olsaydı. Böylece memleket ve millet bu gün içinde bulunduğu durumu çok büyük ihtimalle yaşamaya bilirdi,
Sözün kısası halife-i müslümiyn ve padişah olan Sultan Vahideddin hân, şu sıkıntı ve kahredici buhranlar döneminde, bir takım yenilikler ihdas ederek, çareler aramaya koyulduğu görülmektedir. Ki; Cenâb-ı Mevlâ yâr ve yardımcısı olsun. Diyen Mehmed Selâhaddin Efendi,o devrin yaşayan insanı olarak şu temennisini de şu sözlerle satırlarına dökmüş:
Yukarıda; evsaf-ı celilelerini serde çalıştığımız Sultan Vahi-deddin'in yapısı ve olaylara bakışında rol oynayacak haleti ruhiyesi, cennetmekân biraderi Sultan Reşad gibi İttihatçıların oyuncağı olmayacak görüntü ve kanaati pek net ortaya koymaktadır. Bu yüzdende bu haydutlar çetesinin, artık do-lablarını memleket sathında kolay kolay döndüremeyecekle-ri pek tabiidir. Bütün bu açıklığa karşı zâten hükümet çarkını ellerinde bulundur ma şansını elde edemeyecek olan ittihatçılar, dünya defterinden silinip gideceklerdir ve böylecede farmason ve siyonizmin menfaatlerine hizmet etmek için kurulmuş olan bu cemiyetin; kendi şahsî menfaatlerine el uza-tamayacakları gibi, hizmetine girdiklerinin ihtiyacatı oları ülkeyi; zaif düşürme plânalarını da tatbike koyamayacaklardır. Memleketi harebeye çevirmiş bu adamlara milletin hiçmi hiç ihtiyacı yoktur. Millet-i necibenin artık bu gibi güzel sözlerle kandırılmasına imkân yoktur, çünkü millet butür boş sözlere kulak vermemek kararını verip, uygulamaktadır. Hürriyet vede, meşrutiyeti muhafaza, padişahın emanetindedir o da, bu koruma görevini titizlikle yerine getirmeye kararlıdır. Bunun böyle olacağına; Japonların Mikado'suna benzer şekilde meşrutiyeti seven bir kişi olarak, hepimizi ümidlendirmekte-dir. Çünkü bizim razı geleceğimiz hususda öyle farmason ve Siyonistlerin arkasına sığınıp da, meşrutiyet görüntüsü altında, zulüm ve istibdad görmemektir." Demek suretiyle meş-rutiyet'in meşveret olması ve istişarenin genişliğini hatırlatıp, milletin benimsediğini ifade etmesi, Abdülhamid Hân'ın cidden sevenle ri arasında bu hükmü deklare eden pek kimseye rastlamadığımızı belirtirken, bu ifadeyi mühimsemek durumunda olduğumuzu hatırlatmak isterim.
4/Mart/1919'da Ahmed Tevfik Paşa'nin yerine Osmanlı devletinin 215.sadrıazamı olarak, Mediha Sultanhanimın 2. zevci, Sultan Vahideddin'in eniştesi olan Dâmad Mehmed Ferid Bey getirildi ve Paşalık ünvanıda birlikte verildi. Bu zâtın sadaretinin tamamı beş defa olmuştur. İlk üçü biribirinin peşisıra olmak üzere 2/Ekim/1919'a kadar temadi ettiği görülmüştür. Bu târihde M. Kemâl Paşa'nında tavsiyesine uygun olarak Ali Rıza Paşa 216. sadrıazam olarak mührü hümayuna sahip olmuş ve 5 ay, 7 gün sonra infisal etmiştir. Buda 8/Mart/1920 târihini bulmuştur. Bu zatdan sonra da, Salih Hulusi (Kezrak) Paşa makam-ı sadarete gelmiş bu zât'da aynen Ahmed İzzet Paşa gibi 28 gün vazifede kalabilmiştir. Sâüh Paşa infisal ettiğinde târihler 5/Nisan/1920'yi gösteriyor Dâmad-ı Şehriyâri Mehmed Ferid Paşa sadaretinin 2. merhalesine ayak basıyordu. Bu sefer ise birbiri peşi-sıra iki kabine kurdu. Bu kabinelerinin ömrü tükendiğinde takvimler, 21/Ekim/1920 târihini göstermekteydi. Ferid Paşa'nın beş sadaretinin müddet-i ömrü, 1 sene, ] ay, 15 gün olmuştu.
Sultan Vahideddin'in tahta geçişinden sonra geçen günler, ülkemizin târihte Timur'un Anadolu'yu istilâsında ve Hazreti Yıldınm'in Ankara Çubuk Ovasında 1402'de uğradığı mağlubiyetten sonra yaşadıklarını târihimizde yalnız bırakmamıştır. Sulh kapısını aralamak, Mondros mütarekesini imzalamak, Düşman kuvvetlerinin işgalleri mütareke ahkâmına riayet etmeden sürdürmek, meclis-i mebusanı basmak, ülkemizde yayaşayan dini ayrı azınlıkların milletin asıl sahiplerine hakaret ve hayatlarına kast etmeye yardım eylemek gibi tahammülü zor zaman dilimi olarak geçmiştir. Şimdi aşağıya alacağımız Damad Paşa'nın serüvenini, önemli bir arka plân kaynağı olan Sultan 2. Abdülhamid'in şifre kâtibi olan Mehmed Selahaddin Bey'in Bildiklerim adlı kitabından Osmanlı-cadan sadeleştirerek naklediyoruz:
İttihatçıların başı ne zaman sikışsa hemen sadarete Tevfik Paşanın tâyinleri artık alışılır hâllerden oldu. Bu bakımdan İttihatçılar da, Paşanın bu sadaretinden dolayı memnun olduklarını saklamaz oldular. Zaten bunlarda yalnız sadrazam hz.ierinden değilde, kabinede mateessüf çoğunluğu teşkil eden ittihatçı vekillerden yardım bekleyip müstefid olmak isterlerdi.
Mamafih bu defa ümidlerinin pek boşuna gideceğini yardım beklemeleri şöyle dursun görevdeki ittihatçıların mevkii memuriyetlerini muhafazaya şansları olmadığını, çekilme mecburiyetinde kalacaklarını umduk. Zira bundan böyle Zât-ı şevketmeab Cenâb-ı padişah! ile teba-i sadıka-i şahaneleri olan millet-i masume, ülkede ittihat ve terakki namı altında bir cemiyet görmek istemedikleri gibi o cemiyete mensup olanlarıda devlet hizmetinde bulundurmak istemiyorlardı. Buna açık bir deli! olmak üzerede derizki; cemiyetin ve reislerinin zülumlarına nihayet verilmesi için Osmanlı topraklarında bulunan tebâ-i sadıka-i şahane ile bu zülumlarına tahammül edemiyerek, terk-i diyar eden ve ülke içinde bulunan vatanperveran-ı millet, hz. padişahiye müracaattan hâli kalmıyorlar. Buna bağlı olarak da Mısır'da bulunan hakiki vatanperverler tarafından bir çok imza ile de 8/ara-hk/1918'de aşağıdaki sureti yazılı arıza-i telgrafiye Fransiz-caya tercüme edilip takdim kılınmıştır.
Telgrafnâme Suretidir
Cenâb-ı Hakk' ömür ve şevket-i şahanelerini müzdad buyursun.
On senedenberi ittihad ve terakki cemiyetinin dahiîi ve harici takib etdiği siyaset-i sakime, memleketi bu günkü hâl-i felâkete vardırmış ve bu müddet zarfında hakiki vatan-perveran tarafından ıslah-ı idare nâmına ibzal olunan mesâi maalesef muvaffakiyet-i bahş olamamıştır.
Taht-i âlî baht-ı Osmaniye cûlus-u hümâyûnları memleketimiz için fathaisaadet olduğunda şüphemiz olmadığından ittihad cemiyetinin hatimei ömrü makamında, telâkki olunmuş ve bianenaleyh mevaddı atiyenin hâkipayî şahanelerine arzına cü'ret edilmiştir.
Evvelâ: İntihabı muvafik-ı meşrutiyet olmayan meclis-i mebusanın feshi ve memalik-i mütemeddine de olduğu ve-cihle kanun dâiresinde serbest intihabat icrası.
Saniyen: Heyet-i âyan'a evsâf-ı kanuniye'yi hâiz olmayarak cemiyet tarafından taayyin ettirilen azaların ihracı.
Sâlisen: Yeni teşekkül eden Tevfik Paşa kabinesinde, ittihada mensup rical bulundurulmaması.
Râbian: İttihat ve terekki cemiyeti tarfaından on sene-denberi ceraim-i siyasiye ile mahkum edilenlerin bilâ istisna ve bilâkayd ü şart afvi.
Hâmisen: Cemiyet- i ittihadiyenin; ceraim-i siyasiyyeye tatbik edememesinden nâşî ağrazen ceraim-i adiye ile mahkûm ettiği eşhasın iâde-i mahkemeleri.
Sâdisen: Milleti bilâlüzum harb-i umûmîye sevk eden kabine ile on seneden beri gelen ve birçok ceraim irtikab eden ve cemiyetin ef al-i cinaiyesine müsaade ve iştirak eyleyen ittihad kabinelerinin ve her hususda icrayı nüfuz ile kabineleri ellerinde bulunduran rüesayı ittihadiyenin hemen hepİ-siyle taht-i muhakemeye alınmaları.
Sâbia: Memâlik-i şehanelefinde mevcud ittihat kulübleri-nin sed-ü bendleri ve şimdiye kadar asayişi ihlâlden baş bir işe yaramayan bu cemiyetin mesleğinde ki anarşi fikri ve ruhunun imhası neye mütevafık ise onun icrasiyla memleket ve millete rahat yüz gösterilmesi.
Saadet-i millet ve selâmet-i memleket nâmına mevadd-ı mâruzamn biran evvel, mevkii tatbike vaz'i hususuna müsa-ade-i seniyyelerinin şayan buyrulması, bâ-bmda ve katı'bei ahvalde emir ve ferman padişahımız efendimizindir.
"Yukarıdaki telgrafın içinde bulunan beyanlardan anlaşılacağı gibi milletin hissiyatı büsbütün değişmiş, memleketi anarşi, istibdad, haydutluk ve asayişin bozukluğunun ta vana vurmasının müsebbib ve teşvikçisi olan ittihatçıları ve onların reislerini bu zülumlann bir daha yaşanmaması için bir dakika bile görmeğe tahammülleri olmadığını ve olmayacağını ortaya koymaktadır.
Farmasonluk, siyonistlik gibi halkı aldatıcı ve uyutucu cemiyetlerden doğup hayat bulan ittihad ve terakki cemiyeti on seneden beri gösterdiği şahsî ihtiraslar ve adî cinayetler ile devlet ve milleti bu günkü hâle getirmiş olduğundan, bunu anlamayan hiç bir millet evlâdı kalmamıştır. Bundan böyle milletimiz, bu cemiyet ve benzeri cemiyetler gibi olanlarından nefret edecek ve kendi milleti terbiyesinin gereği ve ica-batından olacak davranış ve yaşayışı nazara dikkate alacak hiç bir anarşi ve zülüm işleyecek cemiyet ve de organizasyonlara fırsat tanımıyarak, cihanda parlak mazisinden aldığı güzelliği, gelecekte de yaşamaya ve yaşatmaya elbette devam edecektir.
Bütün bu söylediklerimiz, kuruluşundan henüz beş - on gün geçmiş bulunan Tevfik Paşa kabinesinin icraatının neticesi olarak ortaya serip, isbat etmektedir. Eğer Tevfik Paşa, kabine mensupları içinde yer almış bir kaç tane ittihatçıyı nâzirlıkdan uzaklaştırırsa, icraatı dahada güzel yürüyecektir. Çünkü; bir mânada hükümette olmak ayakta kalmaya hizmet etmekde, bu çete cemiyetinin reisleri, bu desteği ellerinin altında bulamadıkların da, siyasete veda edecekler böylece de, ne izleri nede nişanlan kalacaktır.
Bundan böyle, bu mazlum ve masum ahaliyi ayakları altına alıp, onu tabanca ve çeşitli silahlar ile sindirecek, devleti onun bunun keyfine bilhassa Almanya İmparatoru Wilhe!m'e bir cemile olsun diye onun arzuyu heveslerine hayat bahşetmek için milleti savaşa şevke cesaret edecek güç bulamayacaklardır. Şimdiye kadar bu Almanlardan millet adına aldıkları borçlan, yine Almanlardan aldıkları silahlara ödemişler ve bu alış verişden kendilerine milyonlarca liralık contalar çıkarıp, milleti aç, susuz ve çıplak bırakan ne bir zihniyet nede cemiyet kurulması asla mümkün olmayacaktır.
Sadrıazam Ahmed Tevfik Paşa hz.leri taşımış olduğu bütün mükemmel sıfatlan ile yukarıda saydıklarımızı ortadan kaldıracak icraatı yapabilecek evsafda olduğu gibi bir daha, böyle teşkilât ve cemiyetlerin Önünü kapayacak kanunları bulabilecekdir. Buna bağlı olarak, Tevfik Paşa gerek sefir olarak gerekse bundan önceki sadaretlerinde gösterdikleri çalışma disiplini ve adalete önem veren tarzı, beklenenleri yerine getireceği intîbamızi hayli güçlendirmektedir. Velhasıl Tevfik Paşa'dan pek çok muvaffakiyet gösterecek ümmidini taşıyoruz. Yapacağı ilk İşin ise ittihatçıların .melanetinden ülkeyi kurtarması, asayiş-i milletin}vekarına uygun hâle getirmesi hususudur." Diyen 2.Abdülhamid'in şifre kâtibi Meh-med Selâhaddin Efendi, Bildiklerim adlı eserindeki bu satırlarla o günün efkâr-1 umûmiyesinin beklentisini ne kadar güzel ve akıcı bir ifadeyle ulaştırıyor, değilmi muhterem okuyucularım.
Sultan 5.Mehmed Reşad hân hz.lerinin; dâr-ü bekaya intikali üzerine Osmanlı tahtına oturup, aynı zamanda hilafet-i islâmiyyeyi temsile hak kazanan, 6. Mehmed Vahideddin han-ı adlî hazretleri, sadrıazam Tevfik Paşa hz.lerinin başarmasını istediğimiz hususları işaret ederek, kendisine yardımcı olacağını beyan edip yüksek selahiyetini takviye edeceğini söyleyerek isabet dolu ifade de bulunmuştur. Diyen Mehmed Selâhaddin Efendiye katılmamamız mümkünmü?
Çünkü Sultan Vahideddin; millet ve memleketimizin duçar olmuş bulunduğu esef verici durumdan kurtaracak tedbirleri bulmaya gayret sarfedip, başarabilecek kimse olarak görülmektedir. Varlığı; milletimizin yükselmesini temin için, refah ve saadetini sağlamada gayret göstereceği şüphesiz olduğu gibi bu yolda gayret için bir hediye-i ilâhi olduğu gözlenmektedir. Çünkü padişahımız efendimiz hz.lerini gören gözler, kendisinde harikulade zekâ pırıltılarını müşahede etmektedir. Ayrıca da, pek cesur bir kimse olup, fevkalâde silah kullanma maharetinede sahiptir. Derin düşüncelere dalan, bunları tahlil edip, pek güzel ifade edecek yüksek kabiliyete sahiptir. Ve de; keşke milletin talihi olaydı da, taht-ı âlî Osmaniye'ye, çok daha önce oturmuş olsaydı. Böylece memleket ve millet bu gün içinde bulunduğu durumu çok büyük ihtimalle yaşamaya bilirdi,
Sözün kısası halife-i müslümiyn ve padişah olan Sultan Vahideddin hân, şu sıkıntı ve kahredici buhranlar döneminde, bir takım yenilikler ihdas ederek, çareler aramaya koyulduğu görülmektedir. Ki; Cenâb-ı Mevlâ yâr ve yardımcısı olsun. Diyen Mehmed Selâhaddin Efendi,o devrin yaşayan insanı olarak şu temennisini de şu sözlerle satırlarına dökmüş:
Yukarıda; evsaf-ı celilelerini serde çalıştığımız Sultan Vahi-deddin'in yapısı ve olaylara bakışında rol oynayacak haleti ruhiyesi, cennetmekân biraderi Sultan Reşad gibi İttihatçıların oyuncağı olmayacak görüntü ve kanaati pek net ortaya koymaktadır. Bu yüzdende bu haydutlar çetesinin, artık do-lablarını memleket sathında kolay kolay döndüremeyecekle-ri pek tabiidir. Bütün bu açıklığa karşı zâten hükümet çarkını ellerinde bulundur ma şansını elde edemeyecek olan ittihatçılar, dünya defterinden silinip gideceklerdir ve böylecede farmason ve siyonizmin menfaatlerine hizmet etmek için kurulmuş olan bu cemiyetin; kendi şahsî menfaatlerine el uza-tamayacakları gibi, hizmetine girdiklerinin ihtiyacatı oları ülkeyi; zaif düşürme plânalarını da tatbike koyamayacaklardır. Memleketi harebeye çevirmiş bu adamlara milletin hiçmi hiç ihtiyacı yoktur. Millet-i necibenin artık bu gibi güzel sözlerle kandırılmasına imkân yoktur, çünkü millet butür boş sözlere kulak vermemek kararını verip, uygulamaktadır. Hürriyet vede, meşrutiyeti muhafaza, padişahın emanetindedir o da, bu koruma görevini titizlikle yerine getirmeye kararlıdır. Bunun böyle olacağına; Japonların Mikado'suna benzer şekilde meşrutiyeti seven bir kişi olarak, hepimizi ümidlendirmekte-dir. Çünkü bizim razı geleceğimiz hususda öyle farmason ve Siyonistlerin arkasına sığınıp da, meşrutiyet görüntüsü altında, zulüm ve istibdad görmemektir." Demek suretiyle meş-rutiyet'in meşveret olması ve istişarenin genişliğini hatırlatıp, milletin benimsediğini ifade etmesi, Abdülhamid Hân'ın cidden sevenle ri arasında bu hükmü deklare eden pek kimseye rastlamadığımızı belirtirken, bu ifadeyi mühimsemek durumunda olduğumuzu hatırlatmak isterim.
4/Mart/1919'da Ahmed Tevfik Paşa'nin yerine Osmanlı devletinin 215.sadrıazamı olarak, Mediha Sultanhanimın 2. zevci, Sultan Vahideddin'in eniştesi olan Dâmad Mehmed Ferid Bey getirildi ve Paşalık ünvanıda birlikte verildi. Bu zâtın sadaretinin tamamı beş defa olmuştur. İlk üçü biribirinin peşisıra olmak üzere 2/Ekim/1919'a kadar temadi ettiği görülmüştür. Bu târihde M. Kemâl Paşa'nında tavsiyesine uygun olarak Ali Rıza Paşa 216. sadrıazam olarak mührü hümayuna sahip olmuş ve 5 ay, 7 gün sonra infisal etmiştir. Buda 8/Mart/1920 târihini bulmuştur. Bu zatdan sonra da, Salih Hulusi (Kezrak) Paşa makam-ı sadarete gelmiş bu zât'da aynen Ahmed İzzet Paşa gibi 28 gün vazifede kalabilmiştir. Sâüh Paşa infisal ettiğinde târihler 5/Nisan/1920'yi gösteriyor Dâmad-ı Şehriyâri Mehmed Ferid Paşa sadaretinin 2. merhalesine ayak basıyordu. Bu sefer ise birbiri peşi-sıra iki kabine kurdu. Bu kabinelerinin ömrü tükendiğinde takvimler, 21/Ekim/1920 târihini göstermekteydi. Ferid Paşa'nın beş sadaretinin müddet-i ömrü, 1 sene, ] ay, 15 gün olmuştu.
Sultan Vahideddin'in tahta geçişinden sonra geçen günler, ülkemizin târihte Timur'un Anadolu'yu istilâsında ve Hazreti Yıldınm'in Ankara Çubuk Ovasında 1402'de uğradığı mağlubiyetten sonra yaşadıklarını târihimizde yalnız bırakmamıştır. Sulh kapısını aralamak, Mondros mütarekesini imzalamak, Düşman kuvvetlerinin işgalleri mütareke ahkâmına riayet etmeden sürdürmek, meclis-i mebusanı basmak, ülkemizde yayaşayan dini ayrı azınlıkların milletin asıl sahiplerine hakaret ve hayatlarına kast etmeye yardım eylemek gibi tahammülü zor zaman dilimi olarak geçmiştir. Şimdi aşağıya alacağımız Damad Paşa'nın serüvenini, önemli bir arka plân kaynağı olan Sultan 2. Abdülhamid'in şifre kâtibi olan Mehmed Selahaddin Bey'in Bildiklerim adlı kitabından Osmanlı-cadan sadeleştirerek naklediyoruz:
Konular
- Osmanlı Devleti Avrupa Devletleri Arasında Denge Kurarak Siyasi Varlığını Sağlayabilirmi.
- Almanya Ve Avusturya Devletlerine Gelince
- Osmanlı; Hayat Ve İstiklâliyetini Nasıl Teminat Altına Almalı?
- Esbâb-I Mücıbeler
- Vakti Kaybetmeye Gelmez
- Ceziretülarab Dayanak Olarak Nasıl Kazanılır?
- Ittıhad-I İslam Hakkında Düşüncelerin Mütalaası
- Ezine Redif Tabürü Kumandanı
- Talat Paşanın Sadareti
- Sultan Hamid Ve Reşad'ın Vefatları
- Sultan Reşad'ın Hanımları Ve Çocukları
- Sultan Reşad'ın Sadrıazam Ve Şeyhülislâmları
- SULTAN 6.MEHMED VAHİDEDDİN
- Cihan Savaşının Sonu Ve Mütareke
- Ahmed İzzet Paşanın Sadareti
- Ahmed Tevfik Paşanın Sadareti
- Damad Mehmed Ferid Paşa
- Damad Mehmed Ferid Paşa'nın Kısa Biyografisi
- Hürriyet Ve İtilaf Cemiyeti İktidarımı?
- İzmir'in İşgali Bildiriliyor!
- Anadolu Kaynıyor!
- Damad Paşa'nın Sadarete Avdeti
- Hüseyin Kâzım Bey Ve Padişah
- Hüseyin Kazım Bey'ın Anlamadığı!
- Irade-I Seısıyye Mehmed Vahideddin
- Bir Suikast Teşebbüsü
- Sürre-İ Hümayun Mes'elesi
- Şürây-I Saltanat Toplantısı
- Toplantıya Katılan Zevat-I Kiram
- 5. Kabinenin Anadolu Harekatına Tavrı