Ezine Redif Tabürü Kumandanı


Muhterem okurlarım; bu risale 1 .dünya harbinden önce yazılıp yayınlanmış olması gereken bir düşünce mahsulüdür. Din ve vatan ve de millet kavramlarını pek güzel hallihamur etmiş, adı geçen kumandanın ve o kumandanın böyle bir ri­saleyi fütursuzca yazıp yayımlamasının önemi ayrıca hürri-yet-i fikr ve cesaret-i medeniyye açısından da gıpta oluna­cak bir hususdur. Böylece kenarda köşede kalmış bir Os­manlıca risaleyi lâtinize edip meraklısının bilgisine Osmanlı Târihi içinde sunmanın bahtiyarlığı içindeyim.

Şu nakle çalıştığımız iki beyanname bize hatırlatmaktadır-ki; şeriatı mutahharai islâmiyeden güzel adetlerden olan ve arabların aynı zamanda ananatından olanlara dahi asla bir bağılık ve saygı göstermeyen ittihatçı mütegallibenin bilinen davranışları yüzünden Şerif Hüseyin kıyam ederek istiklâlini ilân etmiştir.

Yine harbin ilk döneminde en mühim ve büyüklerinden olan dolaysıyla eyâlet-i mümtaze denilen Mısır kıtasıyla, Anadolu ve Süveyş Kanalının kilidi sayılacak kadarmühim olan Kıbrıs Adası dahi bu yol kesici şakilerin kurbanı olarak İngilizlerce ilhak edildi. Akdenizdeki adalarımız, Trablusgarp ve Bingazinin yine bunların döneminde eiimizden çıkışı kaaie alınırsa bu denizdeki hâkimiyetimiz değil, varlığımız dahi nis-yana gömüldü. Ve İttihatçı haydut çetesinin dünya haritasın­daki yerlerimizin yok olmasına sebeb olan bu savaşa girişleri olmuştur, dendiğinde bir cevap gelememesi icâb eder! Bu-

OSMANLI TARİHİ nurûada bu belâları görmüş nesiller on yılda memleketi yok edenleri bir daha iktidar mevkiine getirmemelidirler.Osmanlı devletinin savaşa girmesinin müsebbiblerinden Prens Said Halim Paşa kabinesi, bu savaşın neticesini harb ilânının hemen akabinde fark etmeye başladı. Uzun zaman süren münakaşa ve karşılıklı itirazın sonunda Said Halim Pa­şa münferid olmak üzere sulh kapısını araştırmaya teşebbüs etti. Fakat ittihatçıların o bilinen takımı buna da yanaşmadı­lar. Kapıların değil açılmak, çalmamayacağının dahi ihsası üzerine Prens sadrazam istifa etmek yoluna başvurdu. Fakat bu istifa pek geç ve güç geldiğinden ülkeye bir fayda temin etmedi.

Prens hz.lerinin aflanna mağruren; bu hususda birkaç söz beyan etmek isterim

Vazifelerinde hürriyet içinde hareket edemeyeceklerini pek âla bildikleri halde, niçin sadareti kabul buyurdular? Kendile­ri Mısır'ın en büyük prenslerinden Halim merhumun mah­dumları ve elan, Mısır'da mevcud prenslerin büyüklerinden oldukları halde neden bu aslı ve nesilleri gayri malum ittihat­çı haydutlarla mesai yapmaya tenezzül buyurdular? Yoksa tabiyyet ve ubudiyyet-i kadimeleri; bağlısı oldukları devlet-î âliye-i Osmaniyeye hizmet etmek mi istediler?

Bize kalırsa; hiç şüphe yokki eskiden beri var olan bağlı­lıkları dolayısıyla Osmanlı devletine hizmet arzusu bu ağır yükün altına girmelerine sebeb olmuştur. Mamafih Said Ha­lim Paşa, durum ve zamanı göz önünde bulundurmamış ol-maliki ittihatçılarla beraber oldukça ve makamı sadarete on­ların desteği İle çıktıkça serbest hareket edebileceği düşün­cesine saplanmış olabilir ki esas yanlışı buradadır. Hatta îttihatçılann elinde bir oyuncak olabileceğini dahi hesaplamamıştır.

İstidrat: "Yazar merhum Mehmed Selatıaddin Bey, her ne-kadar savaşa girilme haberini ertesi sabah alan sadrıazam, durumuna düşürülmüş olan Said Halim Paşa'ya saygılı davranıyorsada, Enver Paşa ile bir mükalemesinde,bahse konu paşanın, Mısır'ın İngilizlerin elinde olduğundan, dolayısıyla oradaki arazilerinizin endişesini taşımaktasınız yollu iğneli İfadesiyle karşılaşmış olmasına rağmen görevinden çekilme gayreti göstermişse de, çekilmeğe muvaffak olamadığını her halde hatırlayama- mış biz, daha önce yapmış olduğumuz Meulânzâde Rıfat bey'in Türk İnkılabının İç Yüzü adlı eserin­deki sadeleştirmemizde metnin içinde bulmuştuk. Bu esere, pek nâdir bir hitap olan Enver bey'in bu tür nezaketsiz ve mesnedsiz beyanını ayıplıyor ve buraya dercetmeyide böyle­ce lüzumlu gördük. M.H"

Evet; Prens Said Halim Paşa bunlardan daha önceleri ay­rılmış olsalar idi, değerli şahsiyetleri, Osmanlı devletinin ta­lihsizliğinin ifadesi olan bu karanlık sayfalarda yer alma­yacaklar, kıymetli fikirleri daha bir saygı ile mütalaa oluna­caktı. İttihatçılar başta kaldıkları on sene içinde getirmiş ol­dukları sadnazamlara verdikleri emirler dışında bir icraat yaptırmamışlar kendilerinden olmasına rağmen göz açtırma-mışlardi. Neredeki onlarla olmayan Said Halim Paşa'ya bu hususda icraat serbestisi vermiş olabilirlerdi? İşte bunları Said Halim Paşa hz.İerinin sadrıazam olmadan görmesi icab ederdi. Said Halim Paşa, altes unvanlı, bir hayli zengin ve son derece münevver bir zât iken, bu tulumbacı takımının benzeri ittihatçılarla münasebetleri hiç bir mânâya sığma­maktadır. Anlaşıldığına göre Said Halim Paşa münferid sulh yapma araması münasebetiyle, Paşa ve de ittihatçılar arasındaki anlaşmazlık sadrıazamın çekilmiş bulunmasından sonra makam-i sadaret tamamen cemiyetin eline kalmıştır. Said Halim Paşa'nın münferid sulh yapma şansını arama gayretleri yüzünden, sadaret ile kabine ve dolayısıyla ittihat­çılar kumpanyasının arasında zuhur eden ihtilaf diğer zevat tarafından duyulmuş bulunduğundan yine gelecek sadnazam cemiyetin haricinde bir kişi olduğu takdirde,o sadnazamda ülkenin içinde bulunduğu ahvali idrak ile, münferid sulhun arayıcısı olur ve böyle bir hâl ise, İttihatçı güruhunun koruyu­cusu olan Almanya İmparatoru Wilhelm'in üzülmesine sebeb teşkil edeceğinden, bu gücenikliğin vukuu bulmaması için cemiyetin öz deyişi olan, Talat Bey sadareti bizzat uhdesine almaya karar verdi.


Eser: Büyük Osmanlı Tarihi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Büyük Osmanlı Tarihi

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..