10- CENÎN (= ANA KARNINDAKİ BEBEK)

Müslüman olsun, kâfir olsun, hamile bir kadının karnına vurulur da, çocuk ölü olarak düşer ve o hür olursa; (ister erkek olsun, ister kız olsun) vuranın âkilesinin gurre (= beş yüz dirhem) ödemeleri gerekir.

Bu gurre, vârislere ferâiz usûlüne uyularak taksim edilir.

Şayet, vuran şahıs vâris ise, ona miras düşmez. Bunda, keffâret de yokdur. Sirâciyye'de de böyledir.

Düşen cenin, iki ölü çocuk olursa, o zaman iki gurre lâzım olur. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir.

Cenin: Henüz ana karnında bulunan çocuk demektir. Saç yerinde olursa, Ahkâmın —hükümlerin— tamamına sahibdir.
Yaratılışı tebeyyün etmiş ve azası belirmiş olan cenin, ahkâmın tamamına sahiptir. Kâfi1 de de böyledir.

Cenin, şayet vurma neticesinde sağ olarak düşer de sonra ölürse; işte onun hakkında —gurre değilde— tam diyet ve bir de keffâret gerekir. Mebsût'îa da böyledir.

Eğer cenin, ölü olarak düşer ve sonradan, o yüzden anası ölürse; ananın ölümü için tam diyet; cenin için de gurre gerekir.

Şayet, vurma yüzünden, önce ana ölür; sonra cenin düşer ve o sağ çıkar da, sonra ölürse; bir diyet anası için, bir diyet de cenin için olmak üzere, iki diyet lâzım olur.

Şayet, ana ölür; cenin de ölü çıkarsa; o cenin için bir şey gerekmez. Anası için ise, bir diyet gerekir. Hidâye'de de böyledir.

Çocuğun başı çıkar ve ağlar; bir adanı da gelerek onu boğazlarsa, ona gurre gerekir. Çünkü cenindir. HızAnetü'l-Müftln'de de böyledir.

Bir adam, bir kadının karnına vurduğunda iki cenin düşer ve bun­ların birisi Ölü olur; diğeri de düştükten sonra Ölürse; vuran şahsa, onlardan ölü doğan için, gurre; sağ doğan için de tam diyet gerekir. Zahîriyye'de de böyledir.

Müntekâ'da şöyle zikredilmiştir:

Bir kimse, kendi karısının karnıma vurunca, bir sağ çocuk düşer; sonra da o çocuk ölür; arkasından bir de ölü cenin düşer; bilâhare de anaları ölür; o adamın, başka karısından oğulları da olur; fakat, o ölen kadından, başka çocuğu olmaz; bu katimin» ana baba bir kız kardeşi bulunursa; o babanın âkiîesi sağ doğan çocuk için, tam bir diyetin altıda birine anası vâris olur. Geride kalanına» diğer baba bir kardeşleri vâris ölürler.

Bu baba iki de keffâret gerekir; birisi sağ doğan çocuk için; diğeri de onun anası için. Ölü düşen çocuk için de bu babanın âkilesinin beş yüz dirhem gurre Ödemesi gerekir. Ana ondan da südüs (= altıda bir) hisse alır.

Sağ düşen çocuk içinde, gurreden südüs (- altıda bir) hisse alır.

Ölen kadının bütün hisseleri, o öz bacısının olur. Mebsût'ta da böyledir. • Şayet, karnındaki iki cenin olur ve onlardan biri ölmeden önce çıkar; diğeri de öldükten sonra çıkar ve sağ çıkan da Ölürse; onun için gurre vardır; diğeri için yoktur.

Anası öldükten sonra, Ölü çıkan için diyet hakkı yoktur. Anasının ondan dolayı mîras hakkı vardır/

Şayet anasının ölümünden sonra, sağ doğmuş olsa da sonradan ölseydi, anasına vâris olurdu. Anasının, onun kardeşinden dolayı vâris olduğu gurreye de vâris olurdu. Baba bir kardeşi olmasaydı, kardeşinin de mirasına vâris olurdu. Mebsût'ta da böyledir.

Bir adam, bir cariyenin karnına vurur ve b ir Ölü cenin düşer; anası da sağ olursa; duruma bakılır: Eğer hami o cariyenin efendisinden ise, gurresi ona ait olur.

Eğer, cenin, köle ise, zahirim'r-rivayede: ";İlimlerimizin rivayetlerine göre tam teşekküllü düşmüşse, kıymetine bakılır. Erkek ise, kıyme­tinin onda birinin yarısı; kız ise, kıymetinin onda biri gerekir." denilmiştir. Muhıyt'te de böyledir.

Cenin'in anası cariye ise, Hasan bin Ziyâd'm rivayetine göre, vuranın malından, o anda gurresi alınır.

Anası hür ise, o zaman, gurresi vuranın âkılesinden bir seneye kadar alınır. Tahâvî Şerhı'nde de böyledir.

Müntekâ'da şöyle zikredilmiştir:

Bir adam, bir cariyenin karnına vurunca, bir ölü cenin düşer ve bu câriye de Ölürse; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.): "Vuran adam üç sene içinde, o cariyenin kıymetini öder." buyurmuştur. Zehıyre'de de böyledir.

Karnına vurulan bir câriye ile onun karnındakini efendisi azâd eder; sonra da o câriye, sağ olarak bir cenin düşürür ve bu cenin son­radan ölürse, diyet değil, onun kıymeti tazmin edilir. Azâd edildikten sonra da olsa, diyet gerekmez. Kâfî'de de böyledir.

Vurduktan sonra cariyeyi satar; o da Ölü bir cenin düşürürse; gurresi satıcıya aittir.

Eğer vurulduğu zaman ceninin babası köle olduğu hâlde, sonradan efendisi onu azâd eyledi ve daha sonra da câriye, cenin düşürdü ise, baba için bir şey yoktur. İtibar, vurulduğu zamanıdır. Muhıyt'te de böyledir.

tbnü Semâa'nın Nevâdiri'nde, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.

Bir adam, hâmile olan cariyesine: "Karnında olan iki çocuktan birisi hür'dür." dedikten sonra bu adam ölür ve bir adam da o cariyenin karnına vurunca, biri erkek, biri kız olan iki cenin, Ölü olarak düşerse; İmâm Ebû Yûsuf (R.A.): "Cânî, erkek için yarı gurre verir. Bu da beşyüz dirhemin yarısıdır. Aynı zamanda, erkeğin kıymetinin onda birinin dörtte birini verir. Şayet sağ düşseydi, o takdirde cani beşyüzün yarısı ile kıymetinin onda birinin yarısını verecekti." buyurmuştur. Muhıyt'te de böyledir.

Bir kadın, kendi karnına vursa veya kasden çocuğu düşürmen için ilaç içse yahut fercine ilaç koysa da çocuk düşse, onun gurresini âkılesi tazmin eder.

Eğer bunu, kocasının izni olmadan yaparsa, böyledir.

Şayet, kocasının izniyle yaparsa kadına bir şey gerekmez. Kâfi'de de böyledir..

Bir kadaın, çocuk zayi etmek için değil de, bir derdi için ilaç içtiğinde, çocuk düşerse, o kadına bir şey gerekmez. Zahîriyye'de de böyledir.

Fetâvâyi Nesefî'de şöyle zikredilmiştir:

Bir kadın, iddetini bitirmek maksadı ile çocuk zayi etse; eğer bunu kendi isteğiyle yaptı ise, gurre gerekir ve o kocasının olur. Muhıyt'te de; böyledir.

Bir adam, bin dirheme bir câriye satın alıp, ona cima' eder; o câriye hâmile kalır; sonra da efendisi, onun karnına kasden vurur veya çocuğu zayi etmesi için, ona ilaç içirir; bu câriye de ölü bir cenin düşürür; sonra da, o cariyeye bir hak sahibi çıkıp, hâkim de, cariyeyi ve onun mehrini ona hükmederse; müşteri, satıcıya baş vurup, parasını İster. Sonra da hak sahibine:  "Gerçekten senin cariyen, çocuğunu Öldürdü. O da hür idi. Çünkü, o aldatılanın çocuğudur ve çocuk hürdür." denilir. Müşteriye de: "Gurre veya çocuğun kıymeti, sana teslim edildi mi? Eğer sağ idiyse, kıymetinin tamamını haksahibine vereceksin. Eğer gurre ise (= beş yüz dirhemdir) onu ödeyeceksin." denilir.

Hür veledin kıymeti, eğer oğlan ise on bin dirhemdir. Şayet kız ise, beş bin dirhemdir.

Hak sahibi, bu durumda ister, satıcıya müracaat eder; isterse, müşteriye müracaat eder.

Satıcıya müracaat edince, o da müşteriye müracaat eder.

Müşteriye müracaat edince, o da satıcıya müracaat edemez.

Ancak, çocuğun kıymetinden dolayı, —kendisini aldattığı için— müracaat eder. Ziyâdat Şerhı'nde de böyledir.

Bir adam, hamile olan bir cariyeyi satın aldığında; onu karnındaki azad edilene kadar teslim almaz; sonra da, o cariyenin karnına birisi vurur ve bu câriye ölü bir cenin düştirürse; müşteri muhayyerdir: ister, parasının tamamıyla, cariyeyi teslim alır ve düşen çocuğun gurresini caniden hür olarak talep eder ve bu fazlalık müşteri için halaldır; dilerse, satışı fesheder.

Şayet, çocuğun babası hür birisi ise veya efendisinden Önce başka bir vârisi varsa, erş (diyet) için, iki durumda da müşteri için bir hak yoktur. Muhıyt'te de böyledir.
Bir adam, hâmile bir kadının karnına bıçak vurduğunda; bıçak anasının kanundaki çocuğun eline isabet edip, onu keser ve sonra da kadın, onu sağ olarak doğurursa; bu hatâen olduğu için, vuran şahsın âkılesinin nısıf (= yarım) diyet Ödemesi gerekir. [32]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..