4- İcarlanan Şeyin, Bir Başkası Tarafından Meşgul Bulunması Halinde İcârenin Fesadı

Bir adam, bir ev içarladığmda, o evde, icara veren şahsın eşyası bulunursa, Kerhî, Muhtasarında İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'den gelen rivayette bu icare caizdir; "evin eşyasının çıkarılıp, öyle teslim edilmesi söylenir.'' demiştir.

Fetva da buna göredir.

Ancak, eşyayı çıkarmak fazla zarar veriyorsa, o müstesnadır. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

İçinde ekili bir şey bulunan yeri ve bağı icarlamak ziraata mani ise, bu icare fasid olur.

Eğer sahibi, onu söker de teslim ederse, o zaman caizdir. Çünkü ,-mani zail olmuştur.

Şayet mahsul yetişmiş ve onun hasadı da zarar vermiyorsa, icare caizdir ve hasadın kaldırılması söylenir.

Eğer, icare müddetinden bir müddet, dava edilmeden geçer ve hasad kaldırılırsa, müste'cir muhayyerdir: İsterse, o yeri teslim alır ve ücretini verir; isterse, almaz; vaz geçer.

Bu, içinde oturmak için kiralanan evin hilafınadır. îcara veren bir müddet teslim edemezse müstecire muhayyerlik yoktur; yeniden akid yaparlar Serahsî'nin Muhiytı'nde de böyledir.

Bir adam, içinde bir sene duracak sebzesi olan bir yeri, icarlarsa, bu icare fasid olur.

Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre böyledir.

Şayet yer sahibi, onları söker; müstecir de: "Ben, böylece boş olarak teslim alıyorum." derse; işte bu caizdir.

Bundan önceki yapacakları icare hükmünün husûmeti batıldır. Sonra sökerse, icare sahih olmaz. Yeniden akid yaparlarsa, o müstes­nadır.

Şayet icare müddeti, —husûmetten önce— bir gün veya iki gün geçer; sonra da adam sökümünü yaparsa, müste'cir muhayyerdir. Dilerse, aynı icare üzerinden teslim alır; yalnız geçen günlerin hissesini düşer; dilerse, vaz geçer, almaz, Sirâcü'l-Vehhâc'da da böyledir.

Ziraat yetişmemiş olur; adam da icarenin cevazını dilerse bu durumda, çare şudur:

Eğer ziraat tarla sahibinin ise, icarciya orda çalışmak üzere, orayı verir; emeğinin karşılığı çıkacak mahsulün bedelinden yüzde onunu ona verecek olur. Sonra da, mal sahibi, adama verdiği yeri teslim eder. Bila­hare de istediği yeri ona icara verir.

Eğer ziraat mal sahibinin değilse; uygun olanı ziraat senesi geçtikten sonra, icara vermektir. O zaman, icare caiz olur. Zira gelecek zamana izafe edilmiş olur. Bağ ve bahçede de çare böyledir. Muhıyt'te de böyledir.

Diğer bir çare: Eğer ziraat mal sahibinin ise, belirli bir bedelle, o yeri satar; karşılıklı teslim-tesellüm yaparlar. Sonra o yeri, ona icara verir..

Şayet o mezrûat başkasına geçmiş, olursa, o müddettea sonra, orayı icara verir.

Eğer bu çarelerin dışında icara verirse, sonra da hasad toplanmadan teslim ederse, bu icare caiz olur. Hulâsa'da da böyledir.

Bir adam, arazisinin bir kısmı ekili, bir kısmı boş olarak, icara verirse, işte bu icare fasidedir.

Önceki rriezrûatın fesadiyle boş olan yerin icaresi de fasiddir. Cev-heretü'n-Neyyire'de de böyledir.

Fadlî'nin Fetvâlan'nda şöyle zikredilmiştir:

Bir adam, bir yerini bir kısmı ekili, bir kısmı boş olarak icara verirse, meşgul olan yerin dışında kalan, boş yerin icaresi caiz olur. Eğer aralarında ihtilaf çıkarsa, icara verenin sözü geçerli olur. Muhıyt'te de böyledir.

Ziraata elverişli olmayan yeri icara vermek caiz değildir. Çünkü, orada ziraatten bir fayda beklenmez. Bedâi"de de böyledir.

Yeşil hâldeki arpayı, biçmek üzre birisi satın alır veya açık akid yaparlarsa, bu satın alım sahih olur.

Sonra da o yeri belirli bir müddete kadar, o yeşil arpayı terk etmesi için icarlarsa, caiz olur.

Eğer icarcı orayı terk eder; mahsul yetişirse, ücreti satanın olur. İcare sahih olduğundan, fazlalık da helal olur.

Şayet o yaş arpayı satın almak için, o yeri icarlar, arpa olgunlaşana kadar, ma'lum bir müddet de koymazlarsa, müddet belli olmadığından, bu icare fasid olur.

Eğer o yerde, o arpayı terk eder; o da olgunlaşırsa, ecr-i misil gerekir.

Hurma ağacı bunun hilafınadır. Ona, asla ücret gerekmez. Fiatı kadar meyvesi de helal olur.

İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve imâm Muhammed (R.A.)'e göre, bu fazlalığı tasadduk eder.

Fakat, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, her halde de helâl cîur. Zehıyre'de de böyledir.

Bir adam, hurma ağacının üzerindeki hurmayı satın aldıktan sonra, o hurmalar yetişene kadar, ağacını icarlasa, bu caiz olmaz. Çünkü bu, insanların yaptığı bir icare şekli değildir. Muhıyt'te de böyledir.

Eğer parasını peşin ödemişse, geri alır. Meyvedeki artım da helal olur. Zehıyre'de de böyledir.

Bir adam, hurma ağacında bulunan meyveyi satın aldıktan sonra, —o hurma ağacı hariç—, o yeri icarlarsa, bu da caiz olmaz. Çünkü hurma ağacı, onunla meyvesi arasında bir haildir. Zira, müste'cir, icara verenin mülkünde meşguldür.

Keza, önce yaş hurmaları satın alsa, sonra da yerlerini icarlasa, bu caiz olmaz. Çünkü yaş hurmaların kökü, icara verenindir.

Şayet hurma ağacını satın alır ve onun üzerinde de meyvesi bulunur ve satın alan zat, o ağacı sökmek ister; sonra da ağaç yerinde kalsın diye, o yeri icarlarsa, işte bu caiz olur.

Keza, yaş hurmaları satın alıp, kökleri kalır; sonra da o hurmalar yetişsin diye, o yeri icarlarsa, bu da olmaz. Fakat, yaş hurmaları ağaçları ile birlikte onları sökmek için satın alır; sonra da onları sökmemek için ve hurmaları yetişsin diye, o yeri icarlarsa bu da caiz olur. O yeri her haliyle icarlarsa, yine caiz olur. Muhiyt'te de böyledir.

Yetime'de zikredildiğine göre; babamdan soruldu:

Bir adam, diğerinden, bostan ekmek için, belirli bir şey karşılığında, bir yer icarlar ve o yerin yanında, ıslahı için toprak ve gübre bulunur; müddeti belirtmezler ve o gübrenin fiatını da konuşmazlarsa, bu icare sahih olur mu?

Babam şu cevabı vermiş:

—Sahih olmaz.

Ona denilmiş ki:

—Müste'cir onu, tohum ve saire masrafına sarf ettikten sonra, onu açıklasa, isti'car fasidedir. Mal sahibine, onun bedelini öder mi?

— "Evet." buyurmuş. Talarhâniyye'de de böyledir.

Bir adam, bir şahsın, kölesini kendisine sattığı halde, -teslim etmeden Önce, onu, o şahıstan, bir aylığına, bir dirheme, ekmek pişirmeyi veya dikiş dikmeyi öğretmesi için icarlarsa, işte bu caizdir. Onun ücreti verilir.

Eğer bu köle, satanın yanında iken, o ay tamam olmadan önce veya sonra ölürse, satıcının malı olarak ölmüş olur. Bu bir teslim alış olmaz.

Keza, bir kimse, satın aldığı köleyi, çamaşırı yıkamak, elbiseyi dikmek için icarlarsa, bu da caizdir. Bu köle de ölürse, müşterinin malı olarak ölmüş olur.

Şayet müşteri muhafaza etmek için, şu fiata diyerek icarlarsa, bu icare de fasid olur. Çünkü, teslim edene kadar, onu korumak satıcıya aittir.

Keza, rehin alan şahıs, onu icarlarsa, eğer ona bir şey öğretmek için İcarlamışsa, bu caizdir.

Keza mal sahibi, gasbolunan malım icarlarsa, tafsilat yukarıdaki gibidir. Graye'de de böyledir.
Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah'u Teâlâ, en doğrusunu bilir. [30]                 


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..