14- NAFAKADAN ACZ SEBEBİYLE, KARI-KOCANIN ARASININ AYRILMASI DA'VÂSININ KAYDI

Bir küçüğün nikâhının altında, bir küçük kız bulunduğunda, bu küçük koca, karısını infakdan âciz olur ve fakirlikten dolayı bir şeyi bulunmazsa; yaşı küçük olan hanım, durumu babasının niyabetiyîe hâkime arz eder. Hâkim, şifahi olarak, hadiseyi dinledikten sonra, infakdan aczi sebebiyle, ayrılmalarını caiz görürse; besmele ve tahiyyeden sonra, hâdisenin suretini yazdırır ve küçük hanımın naibi olan babasının, kimin oğlu kim olduğunu kaydettirir. Kızın kocasının da kim oğlu kim olduğunu yazdırır. Mehrini de belirtir. Şahitlerin huzu­runda yapılan nikâhın sahih olduğunu da söyler. Her ikisinin baba­larının niyabet ve velâyetleriyle nikâhın yapıldığını ve küçük kocanın, dünyada bir şeye sahip olmadığını; kazancının, sanatının bulunmadığını, ve şahitlerin de şehâdetiyle karısının nafakasından âciz olduğunu; şahitlerin âdil bulunduklarını; bunların tamamının yanında toplandıklarım" yazdırır.

Küçük kızın babasının, hâkimden, Allahu Teâlâ'nın fazlından bun­lara ihsanda bulunmasını talep etmek üzere duâ etmesini istediğini, hâkimin de duâ ederek yüce Allah'ın yardım ve tevfiki ile yazılan yazının bir suretinin, kendisinin şafiî bir hâkimin halefi olduğundan, bu da'vâyı asıl olan Şafiî hâkimine gönderir. Yazı o hâkime ulaşınca, her iki küçüğün babaları da hanefî olan hâkimin huzurunda söylediklerini tekrar ederler ve "küçük kocanın, fakir olup, bir şeyinin bulunmadığını; geçimden aciz kaldığım; o yüzden karısının ayrılma talebinde bulunduğunu; bunu şâfiî olan hâkimden istediklerini" söylerler. Bunun üzerine şâfiî olan hâkim, bu ikisinin arasını ayırarak, bu surette tescil ettirir ve: "Şâfî olan, filan oğlu filan, bana, filan oğlu filandan Buhara şehrinden, hükümdar tarafından bir yazı getirdi. Bu yazının şümulü şudur: Filan oğlu filanın küçük kızı, filâne kızı fulan için da'vâ açarak, onu filan oğlu filan kocasından (sahih nikahla şahitler huzurunda belirli mehriyle evlendikleri halde) kocasının fakir, nafakaya muhtaç durumda olması ve onun aczinin daha önce yapılan mahkemede meydana çıktığı ve kızın babasının, durumu bana yazmasını talebi üzerine, o hâkimin yazının suretini bana gönderdiğini ve da'vayı benim de diyleyip, mes'eleye hükme bağlamamı istemesi üzerine, yazıyı okudum ve anladım ve emre imtisalen, huzurumda toplanmalarını istedim. O küçük kocanın babası ile küçük hanımın babası geldiler. Kan koca olan küçükler de geldiler. Küçük hanım, kocasının aczini beyan eyledi ve âdil şahitler de buna şehâdette bulundular ve: "Hakikaten, kocası, karısını beslemekten acizdir.*' dediler. Küçük hanımın babası benden "bunların ayrılmasını" talepde bulundu. Ben de iyice düşündüm; nafakadan acizilkleri sebe­biyle, kan kocanın birbirinden ayrılmalarına selef âlimlerinin cevazı olduğundan, acizlikleri sebebiyle, aralarını ayırdım. Bu ayrılık, nikahları ve kocanın aczi belirlendikten sonra vâki oldu. Ayrılığın sıhhatin dan dolayı, hüccet olmak üzre, tescil edilmesini emreyledim." der.

Şayet, kan koca küçük değil; büyük ve buluğa erişmiş olurlar da; koca, nafakadan âciz kalırsa; bu hususta yol, küçükler hakkında söylediğimizin aynıdır.

Yalnız burda da'vâ, kan ve koca arasına Şafiî hâkimin huzurunda yapılır. Karı, "kocasının aczini" iddia eder ve şayet kocası onu tasdik ederse; o takdirde, hâkim, kocanın ikrarı, karısının da talebi üzerine, aralarını hemen ayırır.
Eğer koca doğrulamaz ise, hâkim, karısının isbat etmesini talep eder. Kadın, beyyinesiyle kocasının aczini isbat ederse; hakim onları ayırır. Zehıyre'de de böyledir. [30]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..