Sarih Lafız, Kinaye Lafız :

Nikâh aktinde kullanılan îcap ve kabul tafizlarr İki nevidir:
1- Sarih Lafız: Manası karineye mırhtaç olmadan, derhal anla­şılan açık lafız.
2- Kinaye : Anlaşılması, karineye veya nîyyete muhtaç, olan kapah iafız.

Nikâhta sarih olan lafız, «tenekküh - tenkiti» veya «tezevvûc -tezvîc» kelimeleri ve bu kelimelerden müştak olan (= türeyen) diğer

kelimelerdir.

Bu lafızların dışmda'ki lafızlar ise, kinayedir. Kinaye de, bir şeyin aynını mülk edinmeyi ifâde eden; bey'i, -şıra (= satma, satın alma) sadaka, atıyye temlik gibi sözlerdir. Bu lafızlarla da, nikâh kıyılmış olur. Mebsût'ta da böyledir.

Hibe lafzı İle de, nikâh kıyılmış olur. Hidâye'de de böyledir.

Bir kadın, bir erkeğe : «Nefsimi sana hibe ettim.» demiş olsa, erkek de = «Aldım, kabul ettim.» dese, bu durumda bu nikâh akdedil­miş olmaz; denilmiştir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir şahıs, diğer 'bir şahsa : «Kızımı sana, hizmet etmesi için hibe ediyorum.» dese; o şahıs da : «Kabul ettim» demiş olsa, bu ni­kâh sayılmaz. Zehıyre'de de böyledir.

Bir erkek, bir kadından zina talebinde bulunsa, bunun üze­rine kadın da: «Nefsimi sana hibe ettim,» dese; erkek ise: «Kabul ettim.» demiş olsa, bu da nikâh olmaz. Fetâvâyî Kâdîhân'da da böy­ledir.

Temlik (— mülk edinme), sadaka ve satma lafızları ile de nikâh aktedilir. Sahih olan budur. Hidâyefde de böyledir.

Keza, «satın almak» lafzı ile aktedilen nikâh da sahih olur. Fetâ^ vâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Keza, «...kılmak, etmek» lafzı ile aktedilen nikâh da sahih-. tir. Kenz Şerhi'nde ve Tebyîn'de de böyîedir.

Bir erkek, bir kadına : «Sen benimsin» veya : «Sen benim oî-dun.» dese; kadın da : «Evet» veya : ^Ben senin oldum» demiş olsa. bunlar nikahlanmış olurlar. Vecîzü'l Kerderî'de de böyîedir.
Bir erkek, bir kadına: «Bin dirhem karşılığında,    senin bir kısım [yerlerin) den faydalanma hakkı benim oldu.» dese; kadın da : «Kabul ettim.» demiş olsa, bu sahih bir nikâh olur. 2ehıyre'de de böy­ledir.

Bir kadın, bîr erkeğe : * Nefsimi sana tarla ettim.* dese, er­kek de : «Kabul ettim,» demiş oisa, bu — sözleri — nikâh olmuş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Mûîıâne (— Talâk-t 'bâîn ile boşanmış olan bîr ka­dın, kocasına : «Nefsimi sana geri döndürüyorum.» dese, kocası da, iki şahit huzurunda : «Kabul ettim.» demiş olsa, bu, nikâh olur, Serah-sî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Nâtifî'nin Ecnâsı nda : «Bir adam karısını, talâk-ı seîâse veya taiâk-ı kâine ile boşadığı sırada, «...bunun üzerine, bir şartla sana müracâat ederim [= dönerim.)» dese; kadın da buna, şahitler huzu­runda razı olsa, bir mal zikredilmemiş olsa bile, nikâh sahihtir. An­cak, bu nikâhın sahih olması için, kocanın şartının yerine gelmiş ol­ması gerekir; aksi takdirde, nikâh sahih olmaz. Zehıyre'de de böyle­dir.

Bir kimse, —yukarıdaki— bu sözü, aralarında nikâh bulun­mayan yabancı bir kadına şahitler huzurunda söylemiş olsa; kadın da: «Razı oldum.» dese, bu sözlerle nikâh aktedilmiş olmaz. Fetâ-vâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Ancak, bu erkek.o kadına : «Benim karım oldun mu?» dese; kadın da : «Oldum.» cevabını verse, bu sözlerle nikâh kıyılmış olur. Örf hükmüne göre, bu kavil açık bir kavildir. Hulâsa'da da böyledir.

Bîr şahıs, başka bir şahsa : «Kızını bana ver.- dese! kızın babası da: «Verdim.* dese; bu durumda, isteyen şahıs: «Kabul et­tim.» demese bile, nikâh kıyılmış olur/

Ancefk, ilk şahıs, kızın babasına : *Bsna —-kızını— sen verdin.» demiş olsa da, o da : «Sana —kızımı— ben verdim.» demiş bulunsa: !bu durumda, kızı isteyen şahıs : «Kabul ettim.» demedikçe nikâh ak­dedilmiş olmaz. Fakat, bu şahıs, kızın babasına : «Sen, kızını bana, kart olarak verdin.» demiş bulunur ve İsteği de bu kavlinden belli olur­sa, kızın babası; «Sana kızımı verdim.» deyince, İsteyen kimse; «Kabul ettim.» demese bile nikâh kıyılmış olur.

Mecmûu'n * Nevâzîl'de,    Şeyhü'I - İmâm   Neemü'd dîn   en  Nesefî'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: «İsteyen şahsın; «Kızını bana 'kanlığa ver.» demesi ve kızın 'ba'basimn da = «Karılığa verdim» demesi gerekir; bu kavillerin haricînde nikâh sahih olmaz.»

Bazı âlimlerimize  göre, durum (böyledir:  bazılarına göre ise bu nikâh  da  sahih olur. Ancak,  Nefesî'nin dediği gibi, «Kanlığa ver». «Karılığa verdim.» sözleri İlâve edilirse,   bu durumda nikâhın, caiz olacağı hususunda bir ihtilâf yoktur. Muhiyt'te de böyledir.

Bir şahıs, bîr 'kadıma : «Nefsini, filan adama zevce olarak verdin mi?» dese; kadın da : «Verdim.» dese; bunun üzerine adam : «Kabul ettin mi?» diye sorunca, kadın : «Ka!bul ettim.» cevabını ver­miş olsa; burada her ne kadar «müvekkilim filan'a» diye vekâlet hu­susu belirtilmiş olmasa bile, bu nikâh kıyılmış olur.

Bir kadına : «Kendi nefsini bana zevce kıldın mı?» denilse; kadın da : «Kıldım» dese, nikâh kıyılmış olur.

Bir şahıs, bir kadına: «Kendi  nefsini bana zevce kılıyor musun?» dese; kadın da:  «Kılıyorum.» dese nikâh akdedilmiş olur, Zehıyre'de de böyledir.

Bir kadına : «Nefsini, filan adama tezvîc eyledin mi?» denil­se; o da : «Hayır» dese; sonra da, söz arasında : «Gerçekten ona nef­simi tezvîc eyledim.» demiş olsa; adam da : «Kabul ettim.» dese, bu nikâh sahih olur. Hulâsa'da da böyledir.

Necmü'd - dîn'den soruldu :

—  Bir erkek, bir kadına: «Nefsini bana, bin dirhem mehir kar­şılığında, tezvîc için verir misin?» dese; kadında: «Duydum ve kabul eyledim,» dese, ne olur? O :

—  Nikâh kıyılmış olur, cevabını verdi. Muhıyt'te de böyledir.

Bir kadın, birerkeğe : «Nefsimi sana tezvîc eyledim.» dese; erkek de : «Hanımefendiliğe kabul ettim.» dese, bu nikâh sahih olur. Erkek böyie demese de; sadece: «Güzel.» demiş olsa; eğer bunu is­tihza yolu İle söytememişse, yine nikâh sahih olur. Hulâsa'da da böy­ledir.
Icâre ( — kiralama], iare (= ödünç verme), ibâhe t= mübâh kılma, serbestlik tanıma), ihlâl (== hela! kılma), temettü' (= kâr et­me, kazanma), İcâze ( = izin verme) rıza (= razı olma, hoşnud olma) ve benzerleri gibi lafızlarla nikâh akdedilmiş olmaz. Tebyîn'de de böy-ledfr.
ikâle [= denilmemiş bir sözü,    söyledin diye İddia etme), hal' t~ soyma) sulh (= barışma, uyuşma, uzlaşma) ve berâet (= bir dava sonucu temiz ve alakasız çıkma) lafızları ile de nikâh sahih ol­maz. Fetâvâyİ Kâdîhân'da da böyledir.

Şirket, ve  kitabet (= ortaklık ve  yaşızma)   lafızları   İle de nikâh sshih olmaz. Serahsı'nin Muhıyî'İnde de böyledir.

Feda (= bir şeyi, birinin uğrunda verme, gözden çıkarma) lafzı ile de nikâh sahih olmaz. Bahrü'r - Râık'ta'da böyledir.
d l'tak [= azad etme, azad edilme), velâ (= Efendisinin azad ettiği köle veya cariyesi üzerinde olan hakkı; onlarla münasebeti), îdâ' (= emânet olarak verme) lafızları ile de nikâh sahih olmaz. Gâ-yetü's - Sürûcî'de de böyledir.

Vasıyyet lafzı ile de nikâh akdedilmiş olmaz. Çünkü bu lafız,

ölümden sonra mülkiyeti ifade eder. Hidâye'de ve Kâfî'de de böyle­dir.

Bir 'kimse : «Cariyemin nikâhını, bin dıYhem karşılığında va­sıyyet ediyorum.» dese; başka bir kimse de: «Kabul ettim.» demiş oîsa, nikâh kıyılmış olur. Nihâye'de de böyledir.

Bir kimse, diğer bir kimseye : «Filan kızını bana, şu şeyin ibedeli karşılığında tezvîc eyle.» dese; küçük kızın babast da : «Kaî-dir; istediğin yere götür.» demiş olsa, bu durumda nikâh kıyılmış ol­maz. Hulâsa'da da böyledir.

Bir kadın, bir erkeğe: «Nefsimi sana tezvîc ettim. Ve iste­dim ki sen, «yüz dinar» diyesin.» dese; erkek de : «Kabul ettim.» dese fakat «yüz dinar» sözünü söylemese, bu nikâh akdedilmiş olmaz.   ' Zehıyre'de de böyledir.

Bir erkek, bir topluluğu, kızım kendisine nikahlamaları için bir adama gönderse; cemâat de, kızın babasına ; «Kızını filan adam İstedi.» demiş olsa, kızın babası da = «Verdim.» dese; cemâat ise: «Kabul ettik» deseler; bu durumda nikâh kıyılmış olmaz. Çünkü, kızı istenen şahıstan, «kabul etme» sözünü söyleme hususunda, bir emit almadılar,

—Aslında; kan - koca olmayan—bir erkekle bir kadın; şa­hitler huzurunda, nikâhlarını ikrar edip farsca olarak: «Biz karı - koçayız.» deseler, muhtar olan kavle göre, bu sözle aralarında, nikâh kıyılmış olmaz. Hulâsa'da da böyledir.

Önceden aralarında nikâh bulunmayan bir erkekle bir kadın; evli olduklarını söyleseler; yani erkek: «Bu benim kanındır.»; kadın da :    «Bu !benim kocamdır.» dese; 'bunların durumu hakkında âlimler arasında ihtilâf vâki olmuştur; ancak sahih olan kavil, bunların nikah­lanmış olmayacağıdır. Zahîriyye'de de böyledir,

Cessâs'ın   Muhtar Şerhi'nde  ise:   «Bunların   arasında   yeni nikâh akdedilmiş olur. Veya, şahitler, bu erkekle kadına : «İkiniz nî-kîhlandıniz mı?» deseler de onlar da :  «Evet», cevabım vermiş ol­salar, aralarında  nikâh   kıyılmış olur,» denilmiştir. Muhtiru'I - Fetâ-vâ'da da böyledir.

Yetîme'de zikrediidiğine göre, Ali es-Sâidî'den soruldu:

— Bir erkek, bir kadına selâm verirken : «Selâm üzerine olsun, ey karım.» derse; kadın da : «Selâm senin de üzerine olsun; ey efen­dim, kocam,» dersa, bu sözleri şahitler de işitirse, durum ne olur? O. şu cevabı verdi:

— Aralarında nikâh kıyılmış oîmaz. Tatârhâniyye'de de böyiedir.

Bir sahsa : «Kızını, oğluma hizmetçi kıldın mı?» denilse; o da : «Kıldım.* dese, nikâh akdedilmiş oîmaz. Zehıyre'de de böyledir.

Küçük bir kızın babası: -Şahit olunuz, gerçekten ben, kü­çük kızım filânı, şu kadar mehirle, filanın küçük oğluna verdim.» de­se; o 'küçük oğlanın 'babasına da: «böyle olmadı mı?» diye sorulsa, o da: «evet böyledir.» dese ve başka bir söz ilâve etmese; evlâ olan, bu ni­kâhı yeniden kıymaktır. Ancak, yeniden kıyılmasa bile, bu nikâh caiz olur, Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir,
Bir kadın, bir erkeğe :  «Nefsimi sana ,'bin dirhem mehirle tezvîc eyledim.» dese; erkek de:1 «kabul ettim.» dese, bu nikâh ak­dedilmiş olur. Fakat, kadın bunu farsca kelimelerle söylese de, sözü — kasdetmiş olduğu— bu manâyı ifâde etmese, bu nikâh sahih ol­maz. Tecnîs'de de böyledir,

Bir kimse, bir kızın babasına : «Kızını, bana tezvîc eyledin m!?» dese; o da: «eyledim.» dese veya «evet» dese; bundan sonra, ilk şahıs: «Kabul ettim.» elemezse, nikâh kıyılmış olmaz. Çünkü: ...tezvîc eyledin mi?» sözü, —durumu— haber almak İçindir. Fe-tevâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Karz (= ödünç verme, ödünç alma; borç) ve rehin lafızları ile,.nikâh akdedilip edifmeyeceği hususunda da, âlimler arasında ih­tilâf vardır. Ancak sahih olan, bu sözlerle nikâh akdetmenin caiz ol­mamasıdır, Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

«İmâm Ebû Henîfe (R.A.) ve İmâm Muhammed fR.A.)'in ka­villerine göre ve kıyas üzere karz lafzı ile nikâh akdedilir. Çünkü, bu iki İmamımıza göre, karz, temlik (= mülk edinme) dir.» denilmiştir. Bu görüş muhtardır. Muhtâru'l - Fetâvâ'da da böyledir.

Selem (= parayı peşin verip, malı veresiye alma) lafzı ile nikâh kıyılır da denilmiştir; kıyılmaz da denilmiştir. Sarf (^harca­ma) lafzı hakkında daf —yukarıdaki gîbi— iki kavil vardır, Kenz Şerhi'nde de böyledir.

«Onu sana, yarın nikâh ettim.» sözünde olduğu gibi, nikâhı •bir şeye izafe etmek sahih değildir,

Keza, bir erkek, iki şahidin yanında, bir kadına : «Eğer baban müsâade ederse, seni şu kadar menide nikâh ettim.» dese; kadın da : «Kabul ettim.» dese, bu nikâh da akdedilmiş olmaz.

Bir erkek, bir kadınla, —ona da, boşama hakkı vererek-— evlenmiş olsa, İmâm Muhammed (R.A.)'in Cami' isimli eserinde zik­rettiğine göre : Bu nikâh caiz olur; talâk İse batıldır.

Fakîh Ebû'l-Leys ise: «Bu hüküm; :—nikâh ekdine— erkeğin önce başlayıp, «boşama hakkı senin elinde olarak, seni nikahladım.-demesi halindedir.

Ancak, —nikâh akdine— kadın önce başlar ve erkeğe:    «Ben nefsimi san:a nikahladım; boşama emri benim elimdedir; kendimi is­tediğim zaman boşarım.» derse; kocası da : «Bunu kabul ettim.» der­se; ibu durumda nikâh caiz olduğu gibi, kadının boşama hakkı da elin- . de olur,

Keza, ;bir efendi, bîr cariyesini, bir 'kölesi İle evlendireceği zaman, eğer köle, söze önce başlar ve : «Cariyeni bana, bin dirhem mehirle nikâhla; boşama hakkı da senin elinde olsun; istediğin za-

NikAh

man boşa.» derse, efendisi de, onu nikâhlasa bu nîkâh caiz olur; an­cak bu durumda, boşama işi efendinin elinde olmaz. .

Fakat, söze önce efendi başlar da: «Cariyemi sana... nikâh ey­ledim; ancak boşama hakkı benim elimde kalacak; ben istediğim za­man onu boşarım.» der ve isteyen şahıs da: «Kabul ettim.» derse, bu durumda, hem nikâh caiz olur ve hem de efendinin boşama hakkı olur.

Köle, efendiye : «Onu bana nikahladığın zaman, işi dâima senin elindedir.» derse; efendisi de nikahlarsa, bütün selâhiyet efendinin eünde olur; o kölenin efendinin emrinden çıkması kat'iyyen mümkün olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Şemsü'I - Eimme Serahsî: «Bir erkek, bir kadını, hasad za­manında vermek üzere, bin dirheme tezvîc etse; bu mes'ele hakkın­da âlimler arasında görüş ayrılığı vardır. Bana göre, bu nikâh akde­dilmiş olur; mehir ise, bahsi geçen harman zamanında sabit olur.» demiştir. Muhtaru'i - Fetâvâ'da da böyledir.
0 Koca için, kadın için veya her ikisi için, nikâhta özür ve sai-reden dolayı muhayyerlik yoktur. Taraflardan birinin veya her ikisinin 'birden, üç gün veya daha az veya daha çok muhayyer olması söz ko­nusu değildir. Hatta, muhayyerlik şartı ile nikâh akdedilmiş olsa bile, bu şart batıldır; nikâh geçerli olur.

Ancak özür, erkeğin, zekerinin veya husyelerinin kesik olması veyahut da zekerinin harekete geçmez hali olursa, bu durumda İmâm Ebû Hanîfe ÎR.A.) ile İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un kavillerine göre, ka­dın muhayyerdir. Tahâvî Şerhi'nde de böyledir.

Nikâhta, taraflardan biri, diğerinin; gözünün kör olmasını elinin çolak olmasını, kötürüm olmasını, güzel olmasını, veya erkek, kadının kız olmasını şart koşar da durum, bunların aksi çıkarsa; yine bu nikâhta muhayyerlik sabit olmaz. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Bir erkek, bir kadını şehirli diye nikâhlar; kadın ise köylü olursa, bu nikâh caiz olur. Küfüv olunca, muhayyerlik yoktur. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Ebû'I - Leys'in Fetâvâ'inda : «Bir kimse, babası muhayyer ol­mak kaydı ile, 'bir kadını tezvîc etse; bu nikâh sahihtir. —Babasına da — muhayyerlik yoktur. Zehıyre'de de böyledir. [7]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..