6- Kitabet (=Yazma) Yolu İue Talâk

Kitabet, iki çeşittir:
1- Kitâbet-I mersûme,
2- Kıtâbet-i gayr-i mersûme.

Biz, kitâbet-î mersûme ile; gâib olana (= hazır olmayana, hu­zurda bulunmayana) yazılan yazıyı; kitâbet-i gayri mersûme ile de, gâib olmayana (= hazır olana, huzurda bulunana) yazılan yazıyı kas-dediyoruz.

Kitâbet-f gayr-i mersûme, iki çeşittir :
1)  Müstebîne,
2)  Gayr-i müstebîne.

Müstebîne : Kâğıt, duvar ve yer gi!bi şeylerin üzerine yazılıp; okunması ve anlaşılması mümkün olan yazılardır.

Gayr-i müstebîne ise : Hava ve su üzerine yazılıp, okunması ve anlaşılması mümkün olmayan yazılardır.

Gayr-i müstebîne olan yazılarla, niyyet edilmiş olunsa bile, talâk vâki olmaz.

Gayr-i mersûme ilan müste'bîne yazilsria, talâka niyyet edllmosi halinde, talâk vâki olur. Fakat, talâka niyyet edilmezse, bu ya^ı ile de, talâk vâki olmaz.

Fakat .müstebîne olan yazılar, m-ersûme olursa; taîâka niyyet edilsin veya edilmesin, bunlarla talâk vâki olur.

«Sen, boşsun.» diye yazıp gönderilmeden, gâib olan f= hazır ol­mayan, huzurda bulunmayan) kadın, boş oimaz. Böyle yazılınca, talâk vâki olur. Bu yazının yazıldığı zamandan itibaren, kadının İddet bekle­mesi lâzım gelir.

Eğer koca, kadının talâkını, mektubun ona ulaşması şartına bağlamışsa; mektup kadına ulaşınca, onu ister okusun, ister okuma­sın, talâk vâki olur.

Meselâ: Erkeğin : «Bu mektubum sana geldiği zaman, işte sen boşsun.» diye yazdıktan sonra; ihtiyaçlarını yazması gibi... Hulâsa'da da böyledir.

Bir kimse, karısına, İhtiyaçlarını yazdıktan sonra, mektubun-sonuna : «... Bundan sonra : Bu mektubum, sana ulaştığında, artık sen boşsun.» diye yazarsa; talâkla ilgili yazıyı süse bile; mektup kadına ulaştığı zaman, bu kadın boş olur.

Fakat, koca; ihtiyaç yazısını silip mahvederde; talâk yazısını bı­rakır; sonra da, bu mektubu kadına yoilarsa; kadın boş oimaz. Çünkü, koca, ihtiyacı- mahvedince, mektup batıl (= geçersiz) olmuş olur. Şart tahakkuk eylemez.

Şayet, koca, mektubun boş tarafına : «Bu mektubum, sana gelin­ce; örtık sen, 'boşsun» yazar; sonra da ihtiyacı yazarsa; bundan sonra da, talâk yazısını mahvedip, geride kalanı bırakırsa; kadın boş olmaz.

Fakat, mektubun sonunu, silip mahveder ve mektupta talâk lafzı kalmış olursa; kadın boş olur. ZahMyye'de de böyledir.

Koca, talâk lafzını, mektubun ortasına yazar; bundan önce ve sonrada ihtiyaçları yazdıktan sonra; talâk lafzını silip mahvedip bu mektubu karısına gönderirse, talâk vâki olur. Bu durumda, talâktan önce yazılmış olan şeylerin az veya çok olması da müsâvîdir. Fetâ-vâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, karısına yazdiğı mektupta : «Sen, üç talâk boşsun înşâllâhu Tebâreke ve Teâlâ.» der ve inşaallah lafzını, talâk lafzına bitiştirmiş (araya başka bir şey yazmamış olursa; ayrı yazılmışsa (aralarına başka bir keiime yazılmışsa); taiâk vâki olur. Zahîriyye'de de böyledir.

Bir kimse, karısına yazdığı mektupta : "Bu mektubum sana geldiği zaman, artık sen boşsun.» der; mektup da, kadının babasına gelir ve o, bu mektubu alıp yırtar ve kızına vermezse; şayet baba, kızının bütün işlerinde yetkili, tasarrufta seiâhiyetii ve mektup da kı­zının bulunduğu beldede, babasının eline geçmişse; bu durumda, ka­dın, boş olur. Durum böyle, değilse, kadın boş olmaz.

Eğer baba; bu mektubun geldiğini kızına bildirir ve yırtık mektu­bu ona verirse; parçalanmış o!an bu mektubun, okunması mümkün olduğu takdirde; kadın boş olur. Aksi takdirde ,'boş olmaz. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Bir kimse, talâk sözünü yazdiğı halde, dili ile istisna [25]  ederse veya talâk lafzını dili ile söylediği halde, yazı İle bunu istisna ederse, sahih olur mu? Bu mes'ele hakkında bir rivayet yoktur. Fa­kat, uygun öten, bunun sahih olmasıdır. Zahîriyye'de de böyledir.

Bir kimse; filan oğlu filanın kızı olan karısını boşaması için zorlanır ve hapsedilir ve o da, bu zor karşısında, karısına mektup ya­zıp «Filân oğlu filanın kızı filan, boştur.» derse; bu durumda karısı, boş olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, bir başka şahsa : «Kanma, mektup yaz. Ve de ki: Eğer, evden çıkarsan; işte sen, boşsun.» Bu adam, mektup yazar; kadın ise, mektup yazıldıktan sonra; fakat henüz, onu okumadan önce evinden çıkarsa; bundan sonra da, mektubu yazan şahıs, yazdıran şah­sın karşısında onu okur ve kadına gönderirse; kadın daha önce, evden çıkmış olmasından dolayı, boş olmaz.

Keza, vekil, bunun üzerine, bir mektup yazıp, onu kocaya okur ve o da, «bir aya kadar veya bir ay sonra evden çıkarsan...» diye bir şart kor; mektup da, şart koşulan, bu müddet içinde, kadına uiaşirsa; yine kadın, daha önce, evden çıkmış olmasından dolayı, boş olmaz. Serâhsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.

Bir kimse, karısına mektup yazıp : «Senden ve filâneden baş­ka karım boştur.» der ve sonra da, son ismi silip mektubu gönderir­se; talâk vâki olmaz. Zehiyre'de de böyledir.

Müntekâ'da şöyle zikredilmiştir:

Bir kimse, karısına bir mektup yazıp ; «Bu mektubum, sana gelin­ce; artık sen boşsun.» der; sonra, — aynı mektuptan — başka bir nüs­ha daha yazarsa veya bir başka şahıstan, kendisinin yazdığı mektubu bozmasını istediği halde, o şahıs, bunu yapmazsa; bu iki 'mektubun da, kadına ulaşması hâlinde bu kadın, iki talâkla boş olur.

Koca, bu İki mektubu da, ikrar eder ve durumu isbat için oeyyine getirirse; bu durumda, hüküm bakımından bir talâk vâki olur. Diyanet bakımından ise, durum, kendisi ile Allahu Teâlâ arasındadır.

Mektupların birisi kadına gelince; bir talâk vâki olur. Diğer mek­tup İse, bâtıldır. (= Geçersizdir.) Çünkü, bu mektuplar, aynı mektu­bun, nüshalarıdır.

Keza, bir kimse, diğer bir kimseden; karısına bir mektup yazma­sını ister ve : «Onun talâkını yaz.» deyince; o adam, mektubu yazıp, isteyen şahsa karşı okuduktan sonra; koca, mektubu alıp, dürer mühürler ve adresini yazarak, karısına yo!!arsa;bu mektup, kadına ulaşıp, kocada, durumu ikrar edince;, kadın, boş olur.

Keza, koca, diğer şahsa: «Bu mektubu, ona, sen yolla.» veya «... Sen yaz ve ona yolla.» dediği halde; bunun üzerine beyyine getire­mezse; mektup yazdığını ikrar.etmez ve fakat ne söylediğini vasıflar-sa; hüküm bakımından, yine talâk vâki olmaz. Gerçek, kendisi ile Al­lahu Teâlâ arasındadır.

Kendisinin yazmadığı ve bizzat yazdırmadığı mektuplarda da, du­rum böyledir. Yani, —onu yazdığını veya yazdırdığını ikrar etmedik­çe— bunlarla, talâk vâki olmaz. Muhıyt'te de böyledir.
En doğrusunu ise, ancak, Allahu Teâlâ bilir. [26]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..