Vekâletin Rüknü

Vekâletin rüknü: Kendisi ile vekaletin sabit olduğu lafızdır. "Seni, şu köleyi satmaya (veya almaya) vekil ettim." demek gibi...

Sirâcü'l-Vehhâc'da da böyledir.

İstihsanen— vekilin vekaleti kabul etmesi, vekaletin sıhhatinin şartlarından değildir.

Fakat vekil vekaleti reddederse; o vekalet reddedilmiş sayılır. Bunu, İmâm Muhammed (R.A.), el-Asi'da zikretmiştir. Zehıyre'de de böyledir.

Şayet: "İstersen kabul eyle." der de o da, susar ve satış da yaparsa caiz olur.

Şayet: "Hayır, kabul etmem." derse batıl olur. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.

Bir adam, diğer birini kadın boşamaya vekil etse; o da bundan kaçınıp kabul etmese, sonra da boşasa talak vaki olmaz.

Eğer reddetmez; sarahaten (= açıkça) da kabuletmez fakat kadını boşarsa; istihsanen talak vaki olur. Onun ikdamı (= azmi) talakın veka­letini kabul ettiğine delalettir. Muhıyt'te de böyledir.

Bir adam, gaib birisini vekil yapar; bir şahıs da, ona onun vekale­tini, haber verirse, bu vekalet sahih olur.
Haber veren ister adil oslun; isterse, fasık olsun müsavidir. Çünkü o elçilik yoluyla haber vermiştir. Vekil, ya onu tasdik eder (= inanır); veya tekzib eyler (= yalanlar) Zehıyre'de de böyledir. [2]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..