Yetim İçin Vekil

Yetim İçin, vekil tayini caizdir. Kendi nefsi için her ne yapabile-cekse, vekil onu yetim içinde yapar. Siraciyye'de de böyledir.

Eğer yetim için bir vasi varsa; o vasi, her hususta yetim için vekil tutar. Ve her vekil, müvekkili yerine vekil olur. Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İmâm Muhammed (R.A.)'e göre böyledir. Ancak, bu veka­letten adetli eşyalar hariçtir. Mebsût'ta da böyledir.
3) Vekaletin şartlarından biri de vekile müracaat etmektir. Ancak, bunun için vekilin aklının başında olması gerekir. Mecnunun ve aklı yetmeyen çocuğun vekaleti caiz değildir. Fakat buluğa erişmiş kişinin hür olması şart değildir. Vekaletin sıhhati için, bunlar da vekil olurlar. Bunlar,   ticarete  me'zun  olsalar  da,   olmasalar  da  vekaletleri, şahindir. Bedâi'de de böyledir.

Bir sabi veya köle, bir köleyi azat etmeye vekil olsalar; —ister malı olsun ister başkasının irialı olsun; isterse, kitabeti olsun— bu caizdir.

Bu, Mebsut'un Vekâlet, Kitabet ve Itk babında zikredilmiştir.

Bir vekilin aklı, içtiği nebiz (= şerbet) sebebiyle, karışık olur; fakat ahm-satımı, alma ve vermeyi bilirse, işte bu şahıs, vekalet üzeredir. Eğer, akıl, karışıklığı bene sebebiyle olursa, vekaleti caiz olmaz,Çünkü c bunaklık verir. Hızânetü'l-Müftm'de de böyledir.

Vekil tayininde, —hilafsız— bilgi şarttır. İster vekalet ilmini bilsin; isterse muamelat ilmini bilsin fark etmez.

Hatta bir adam, bir köle satmaya, birini vekil eylese, vekil de onu sattığı adamı bilmeden, satsa; satın alan da onun vekil olduğunu bil­mese; müvekkili izin vermedikçe, bu ahm-satım caiz olmaz. Vekil, bunu sonradan öğrenmiş olsa bile böyledir.

Fakat vekalette tayin ilmini bilmesi gerekli midir, değil midir?

Evet şarttır. Ziyâdat'ta böyle yazılmıştır. Vekalete gelince işte o şart değildir. Bedâi' 'de de böyledir.

Bir kimse, diğerine: "Bu elbisemi filana götür de satsın." veya: Filana git; benim bu elbisemi sana satsın." dese işte bu caizdir. Ve, bu o adamın, o elbiseyi satmasına bir izindir.

Şayet muhatab, mal sahibinin ne dediğini bilirse; satışında, bir rivayet vardır.

Eğer bilmezse; iki rivayet vardır. Şayet mal sahibi müvekkil: "Git bu elbiseyi temizlikçiye ver; temizlesin" veya: "Terziye götür; bir gömlek diksin." derse; bu, temizleyici ve terzi için izindir. Me'mur böyle hareket eder ve yaptığı işten dolayı tazminat gerekmez.

Bu Mebsût'un caiz olmayan vekaletler babı'nda zikredilmiştir.

Aslın vekaletinde, kölesine:"Filana git; seni azad eylesin." veya "Seni mükateb yapsın." deyince, o adam da o köleyi azad ederse, işte bu caiz olur, ve, o filan vekil olmuş sayılır. Onun ıtak'ı (= azad etmesi)   de geçerlidir.   İster  bilsin,  ister.se  bilmesin  fark  etmez.   Zehiyre'de  de böyledir.                                                                                    

Keza bir adam karısına: "Filana git; seni boşasın" der; o da onu boşarsa bilmese  bile  talak  vaki  olur.   Serahsî'nin  Mumytıînde  de böyledir.

Vekilin,  vekaletini bilmesi şarttır.  Ve onun vekaletiyle amel olunur.   Hatta,  bir  adam,  bir  başkasını,   "kölesini  satmak"  veya "karısını boşamak" üzere vekil yapsa; o adam da, vekil olduğunu bil: meşe ve kadını boşasa veya bir şeyini satsa; satışı da kadını boşayışı da batıldır. (= geçersizdir.)

Bunu, İmâm Muhammed (R.A.) Cami'i Sağîr'de söylemiştir. Zehiyre'de de böyledir.

Bir kimse, diğerini, onun bilgisi olmadan tevkii ederse; o şahıs vekil olmuş sayılmaz. Muhtar olan kavil budur. Cevâhiru'l-Ahlâtî'de de böyledir.

Müslüman ve islam diyarında bulunan bir şahıs dar-i harbde olan bir harbiyi vekil yapsa; bu vekalet batıldır.

Keza dar-i harbdeki bir harbî, dar-i islamda olan bir müslümanı Harbî birisi, bir müslümanı veya zimmîyi yahut bir harbiyi borç alıp vermede —dar-i islamda— vekil yapar; buna karşı da, islam ehlinden bir şahit bulunur; bu vekili de dar-i harbe çıkarsa, vekaleti bozulur.

Keza, alım-satım hakkında veya bir emanet almaya yahut benzeri, bir şeye vekil yapar ve bu vekil de dar-i harbe giderse; vekaleti bozulur.

Bir kimse, bir müslümanı veya güven altında olan ver dar-i islamda bulunan bir zimmiyi davası veya alim-satımı yahut başka bir işi için vekil tayin etse, bu caiz olur. Şayet o vekil, dar-i harbe iltihak ederse; vekaleti batıl olur. Havî'de de böyledir.

Mürtedin vekaleti caizdir.

Şöyleki: Bir müslüman, bir mürtedi vekil yaptığında, eğer onu vekil yaptığı vakit, o adam müslüman idi de, sonradan mürted olduysa; işte o vekaleti üzerinedir.

Ancak, mürted dar-i harbe iltihak ederse;' vekaletten düşer. Bedâi*'de de böyledir.

İbnü Semâa'mn Nevâdir'inde İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un şöyle buyurduğu zikredilmiştir:

Mudarib, bir köle satarak, yerine bir adamdan mudarebe malı satın alsa ve müşteri, mal sahibini, o malı teslim almaya vekil eylese; bu caiz olmaz.

Keza müşteri, satıcının ortağını, onu teslim almaya vekil etse; o da müfaveda ortağı olsa; yine bu vekalet caiz olmaz.

Veya inan ortağını vekil yapsa; bunlar ortak oldukları için, vekalet yine caiz olmaz.

İmâm şöyle buyurmuştur: Nerede kölenin satımına izin verilirse, onun müşterisi, onun teslim alınması için, vekil yapılmaz. Muhiyt'te de böyledir.

Bir müste'men diğer bir müste'meni davası hakkında vekil yapsa; sonra da vekil yapan dar-i harbe gittiği halde, vekil dar-i islam da kalsa, bu davaya bakabilir. Eğer vekil, harbî için hak iddiasında bulunursa husûmeti (= davası) kabul olunur.

Eğer harbî olan, davalı ise kıyasda o dar-i harbe dahil olunca vekalet kesilir. Biz, bunu alırız. Çünkü davadan maksud hükümdür ve hakim için de ehl-i harbi ilzam yoktur. Şayet müste'men şahıs, bir zimmîyi bir alım-satım hakkında veya karşılıklı borç alıp vermekte —ancak, davanın dışında— vekil tayin eder; sonra da dar-i harbe iltihak ederse; bu caiz olur. Mebsût'ta da böyledir.
4) Vekâletin Şartlarından birisi de müvekkelün bih'e müracaat etmektir.
1) Hakku'Uah (= Allahu Tealanın hakkı)
2)Hakku'l-abd( = kulların hakkı) [5]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..