1- Nikâhta Vekâlet

Bir  kimsenin  karısı,   başka  bir  şahsa:   "Ben,   nefsimi,  mal karşılığında ihtila' etmek (= boşamak, ayırmak) istiyorum." der ve öyle de yapar; iddeti bittikten sonra da, o şahsa: "Beni, filanla nikâhla" derse; bu sahih olur. Hulâsa'da da böyledir.

Evlendirmeye vekil olan bir kimse, başkasını, —bu iş için— vekil yapamaz.

Ancak, bu vekil, başka birini vekil yapar ve bir ikinci vekil, ilk vekilin huzurunda, —vekâlet vereni— öldürürse, Bu caiz olur.

Bir kimse, diğerinin bir sözleşme ile, "iki kadın nikah eylemeye" vekil eder; bu vekil de, sözleşme ile, üç kadın nikahlarsa; bazı rivayet­lerde, "bunun caiz olduğu" hususunda tevakkuf edilip, bir şey söylen­medi.

Keza, bir kadın nikahlamaya vekil edilen kimse, iki kadın nikah ederse, bu da yukardaki gibidir.

Keza, amir üç kadın nikahlamayı emrettiği halde, vekil de dört kadın nikah eylese; bu da yukarıdakilerin aynısıdır. Bazı rivayetlerde ise: ' 'Bu, caiz değildir." denilmiştir. Zahir olan da budur.

Bir kimse, diğer birini, bir kadın nikahlamaya vekil eder; o da, onun dediği gibi, bir kadın nikahlarsa; bu nikah caiz olur.

Bir kadın, kendisini nikahlamak üzre, bir erkeği vekil yapsa; ve yapacağı bütün işe yetki verse; o adam da, başka bir adamı, onu nikah­lama hususunda vasi tayin etse ve sonra da "asıİ vekil" ölse; vasi, bu kadını evlendirebilir.

Diğer vekaletler de böyledir.

Bir kimse, "filan yerli bir kadını nikahlamak üzere" veya "filan kabileden bir kadım nikahlamak"^ üzere bir şahsı vekil tayin eder; vekil de o beldenin veya o kabilenin haricinde bir yerden, bir kadın nikah­larsa; işte bu caiz olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Ticaretten men edilmiş bir köle, bir adamı vekil ederek, kendisine bir kadın nikahlamasını istese; sonra da onun evlenmesine, efendisi izin verse veya bu köleyi azad,eylese; vekilin vekaleti caiz olur. Eğer bir kadın, o köleye nikahlarsa, o da caiz olur. Zehıyre'de de böyledir.

Bir kimse, "belirli bir kadıın nikahlamak üzere", birisini vekil tayin ettikten sonra, bu amir irtidat eder (= dinden çıkar) ve dar-i harbe iltihak eder; vekil de: "Ben, o müslüman iken nikahladım." dediği halde, varisleri onu yalanlarlar; sonra da müvekkil müslüman olarak gelirse; vekilin de, kadınında sözlerini kabul etmeyebilir. Çünkü, vekil amirin irtidadından sonra, vekaletten azledilmiş olduğunu haber vermesi gerekti.

Şayet beyyine getirirlerse, kadının beyyinesi kabul edilir.

Eğer beyyinesi yoksa, varisler onun yemin etmesini ister.
Eğer, varisler, o kadının iddiasını ikrar ederlerse ilzam olunurlar. Hakim, yemin etmelerini müteakip mirasla hükmettikten sonra, amir müslüman olarak geri gelirse; kadının —isterse— ona, yemin vermek hakkı vardır. Çünkü, mehrini alacak olarak talep edebilir. Mebsût'ta da böyledir. [23]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..