Birinci Mesele
Mâniler iki türlüdür:
a) (Aklen) Laleple birlikte bir arada bulunması kabil olmayan mâniler.
b) Taleple birlikte bir arada bulunması kabil olan mâniler.
Bu ikinci türden olan mâniler de iki nev'idir:
ba) Talebin aslını kaldıran mâniler.[1]
bb) Talebin aslını kaldırmamakla birlikte, kesinlik kazanmasını engelleyen mâniler.
Bu da iki kısımdır:
1) Talebi kaldırması, kudreti dâhilinde bulunan mükellef için o şeyi muhayyer hale getirmesi [2]anlamında olur.
2) Talebe muhalefette bulunan kimse üzerine bir günah terettüp etmez anlamında olur.
Böylece mâni için dört kısım ortaya çıkmaktadır:
1. Kısım:
Bunlar uyku, delilik vb. gibi bir sebeble aklın zail olması gibi mânilerdir. Bu kısımdan olan mâniler talebin aslını tümden ortadan kaldırmaktadır. Zira hitabın taallukunun (mükellefiyetin sabit olmasının) şartlarından birisi de, onun anlaşılması imkanıdır. Çünkü hitâb, iltizâm (üstlenme) gerektiren bir ilzamdır (bağlayıcılıktır). Aklı olmayan kimsenin ilzamı (yükümlü kılınması) ise mümkün değildir. Nitekim hayvan ve diğer cansızların ilzamla yükümlü tutulmaları mümkün olmamaktadır. (Aklı olmayanlarla ilgili gibi gözüken) bir maslahatın celbini ya da bir mefsedetin defini gerektiren bir talebin taalluku söz konusu ise, bu bir başkasına râci ol-[286] maktadır.[3]Tıpkı hayvanların eğitilmesi ve öğretilmesi gibi. Bu konuyla ilgili yeterli açıklamalar usûl kitaplarında bulunmaktadır.[4]
2. Kısım:
Hayız ve nifas gibidir. Bu kısımdan olan mâniler, talebin her ne kadar mâni ile birlikte husulü mümkünse de aslını kaldırmaktadır. Ancak bu kısımdan olan mâniler talebi, kesinlikle bir daha talepte bulunulmayan namaz, mescide girmek, mushafa dokunmak vb. gibi şeylere nisbetle kaldırır. Mâni'in kalkmasından sonra talebi söz konutu olan şeylere[5] gelince, bu konuda usulcüler artımdaki ihtilaf moıjlıûrdur. Hiiim burada onları zikretmemin bir gerek yoktur.
Mâni'in mevcudiyeti durumunda talebin bulunmadığı* nın delilleri: Eğer mani ile birlikte talep de bulunacak olsaydı, o takdirde iki zıddın bir arada bulunması gibi bir "netice gerekecektir. Çünkü hayızlı bir kadının namaz kılması yasaklanmıştır. Nifas hâlindeki bir kadının durumu da aynıdır. Eğer bu* haldeyken bunlar namaz ile memur olsalardı, o takdirde aynı şeye nisbetle[6] htm emredilmiş hem de yasaklanmış olacaklardı. Böyle bir netice İM muhaldir.
Keza eğer bunlar yapîrfakla memur olsalardı, öbür taraftan da yapmaktan yasaklanmışlardır; bu durumda şer'an aynı anda bir şeyi hem yapmaları hem de yapmamaları lâzım gelecekti. Bu ise muhaldir.Sonra mâni'in mevcudiyetiyle birlikte ne yapılması, ne de daha sonra kazası sahîh olmayan bir şeyi emretmenin bir mânâsı yoktur; abesle iştigal olur. Çünkü hayız ve nifas halindeki kadınlar ittifakla namazın kazasıyla memur değillerdir.
3. Kısım:
Bunlar cum'a ve bayram namazlarına , cihâda nisbetle kölelik veya kadınlık gibi mânilerdir. Çünkü köle ve kadınların, (kendileri hakkında) dînde tahsînî ve tezyînî unsurlardan sayılan[7] bu tür
m kendileri lıuUkırıda kesinlik kazanması için bir mânileri ı.ıklıulır. Çünkü kadın ve köleler bu tür hitAplıı doğrudan ı.ıl;i|) «lngiIlerdir. Bunlar ancak tâbilik yoluyla hitaba dâhil bu- maktadırlar. Eğer bunlar bu tür hitapların gereğine imkan bulabilirlerse, o takdirde onlar da hitaba muhatap olan kimseler ki hür erkekler oluyor gibi mütâlâa edilebilirler. Kudret bulunması durumunda muhayyer kılınmanın mânâsı işte budur. Kudret bulamamaları durumunda ise bunlarla ilgili hüküm de bundan önceki kısmın hükmüyle aynı olacaktır.[8]
4. Kısım:
Bunlar da ruhsat sebebleri gibi mânilerdir. Bunlar talebin aslını kaldırmazlar; ancak ruhsat cihetine meylederek azîmet tarafını terkeden kimse üzerine bir günah terettüp etmez anlamında talebin kesinlik kazanmasını engellerler. Yolcunun namazını kısaltması, oruç tutmaması, cuma namazını terketmesi vb. gibi. [9]
a) (Aklen) Laleple birlikte bir arada bulunması kabil olmayan mâniler.
b) Taleple birlikte bir arada bulunması kabil olan mâniler.
Bu ikinci türden olan mâniler de iki nev'idir:
ba) Talebin aslını kaldıran mâniler.[1]
bb) Talebin aslını kaldırmamakla birlikte, kesinlik kazanmasını engelleyen mâniler.
Bu da iki kısımdır:
1) Talebi kaldırması, kudreti dâhilinde bulunan mükellef için o şeyi muhayyer hale getirmesi [2]anlamında olur.
2) Talebe muhalefette bulunan kimse üzerine bir günah terettüp etmez anlamında olur.
Böylece mâni için dört kısım ortaya çıkmaktadır:
1. Kısım:
Bunlar uyku, delilik vb. gibi bir sebeble aklın zail olması gibi mânilerdir. Bu kısımdan olan mâniler talebin aslını tümden ortadan kaldırmaktadır. Zira hitabın taallukunun (mükellefiyetin sabit olmasının) şartlarından birisi de, onun anlaşılması imkanıdır. Çünkü hitâb, iltizâm (üstlenme) gerektiren bir ilzamdır (bağlayıcılıktır). Aklı olmayan kimsenin ilzamı (yükümlü kılınması) ise mümkün değildir. Nitekim hayvan ve diğer cansızların ilzamla yükümlü tutulmaları mümkün olmamaktadır. (Aklı olmayanlarla ilgili gibi gözüken) bir maslahatın celbini ya da bir mefsedetin defini gerektiren bir talebin taalluku söz konusu ise, bu bir başkasına râci ol-[286] maktadır.[3]Tıpkı hayvanların eğitilmesi ve öğretilmesi gibi. Bu konuyla ilgili yeterli açıklamalar usûl kitaplarında bulunmaktadır.[4]
2. Kısım:
Hayız ve nifas gibidir. Bu kısımdan olan mâniler, talebin her ne kadar mâni ile birlikte husulü mümkünse de aslını kaldırmaktadır. Ancak bu kısımdan olan mâniler talebi, kesinlikle bir daha talepte bulunulmayan namaz, mescide girmek, mushafa dokunmak vb. gibi şeylere nisbetle kaldırır. Mâni'in kalkmasından sonra talebi söz konutu olan şeylere[5] gelince, bu konuda usulcüler artımdaki ihtilaf moıjlıûrdur. Hiiim burada onları zikretmemin bir gerek yoktur.
Mâni'in mevcudiyeti durumunda talebin bulunmadığı* nın delilleri: Eğer mani ile birlikte talep de bulunacak olsaydı, o takdirde iki zıddın bir arada bulunması gibi bir "netice gerekecektir. Çünkü hayızlı bir kadının namaz kılması yasaklanmıştır. Nifas hâlindeki bir kadının durumu da aynıdır. Eğer bu* haldeyken bunlar namaz ile memur olsalardı, o takdirde aynı şeye nisbetle[6] htm emredilmiş hem de yasaklanmış olacaklardı. Böyle bir netice İM muhaldir.
Keza eğer bunlar yapîrfakla memur olsalardı, öbür taraftan da yapmaktan yasaklanmışlardır; bu durumda şer'an aynı anda bir şeyi hem yapmaları hem de yapmamaları lâzım gelecekti. Bu ise muhaldir.Sonra mâni'in mevcudiyetiyle birlikte ne yapılması, ne de daha sonra kazası sahîh olmayan bir şeyi emretmenin bir mânâsı yoktur; abesle iştigal olur. Çünkü hayız ve nifas halindeki kadınlar ittifakla namazın kazasıyla memur değillerdir.
3. Kısım:
Bunlar cum'a ve bayram namazlarına , cihâda nisbetle kölelik veya kadınlık gibi mânilerdir. Çünkü köle ve kadınların, (kendileri hakkında) dînde tahsînî ve tezyînî unsurlardan sayılan[7] bu tür
m kendileri lıuUkırıda kesinlik kazanması için bir mânileri ı.ıklıulır. Çünkü kadın ve köleler bu tür hitAplıı doğrudan ı.ıl;i|) «lngiIlerdir. Bunlar ancak tâbilik yoluyla hitaba dâhil bu- maktadırlar. Eğer bunlar bu tür hitapların gereğine imkan bulabilirlerse, o takdirde onlar da hitaba muhatap olan kimseler ki hür erkekler oluyor gibi mütâlâa edilebilirler. Kudret bulunması durumunda muhayyer kılınmanın mânâsı işte budur. Kudret bulamamaları durumunda ise bunlarla ilgili hüküm de bundan önceki kısmın hükmüyle aynı olacaktır.[8]
4. Kısım:
Bunlar da ruhsat sebebleri gibi mânilerdir. Bunlar talebin aslını kaldırmazlar; ancak ruhsat cihetine meylederek azîmet tarafını terkeden kimse üzerine bir günah terettüp etmez anlamında talebin kesinlik kazanmasını engellerler. Yolcunun namazını kısaltması, oruç tutmaması, cuma namazını terketmesi vb. gibi. [9]
Konular
- On İkinci Mesele
- On Üçüncü Mesele
- On Dördüncü Mesele
- Vaz'î Hükümlerin İkinci Nevi: Şart
- Birinci Mesele
- İkinci Mesele
- Üçüncü Mesele
- Dördüncü Mesele
- Beşinci Mesele
- Altıncı Mesele
- Yedinci Mesele
- Sekizinci Mesele
- Vaz'î Hükümlerin Üçüncü Nevi: Mâni (Engel)
- Birinci Mesele
- İkinci Mesele
- Vaz'î Hükümlerin Dördüncü Nevi: Sıhhat Ve Butlan (Sahîh Ve Bâtıl)
- Birinci Mesele: Sıhhatin Anlamı
- İkinci Mesele: Butlan (Bâtıl)
- Üçüncü Mesele
- Vaz'î Hükümlerin Beşinci Nevi: Azimet Ve Ruhsat
- Birinci Mesele:Azimet
- İkinci Mesele
- Ruhsatın Hükmü:
- Üçüncü Mesele
- Dördüncü Mesele
- Beşinci Mesele