Avrupa'da Rönesans Ve Reform
15. yüzyıl ifâdesini tabiiki 1401'sonrası ile yâd etmek durumundayız. Başka bir tâbirle, Anadolu'nun merkezi sayılacak Ankara'nın Çubuk ovasında Timurlenk-Bayezid kapışmasına az bir zaman kala; avrupa devletleri, Akdeniz kıyısının okyanusa açılmakta olan kapısının hemen yanında, bugünkü İspanya topraklarında 15. yüzyıldan, sekiz asır önce hayatiyet bulan Endülüs müslüman medeniyetinden müste-fid olduğu ilim ve bilim âleminden, vardığı netice, öğrendiklerini insanlık dünyasında uygulama safhasının geldiğini idrâk etmesidir.
Müslüman Araplardan elde ettiği anlayışı ve ilim kollarını, avrupa insanının telâkki tarzının kısm-ı âzamini kapsayacak şekilde sentezlemek suretiyle tatbike girişmiştir. Gerek dini, gerekse içtimai ve iktisadi ve de askerî alanda uygulama dağdağasına girişmiştir. Bu girişimin dini olmayan ismine rö-nesans denmiştir. Fransızların meşhur Larus adlı ansiklopedisinde Rönesans kavramının izahı şöyle yapılmaktadır:
<15. ve 16. yüzyılın bir bölümünde avrupa kültüründe eski çağın ruhsal ve biçimsel değerlerini, yeniden yaşatmaya yönelen harekete verilmiş olan ad. demektedir. Bu bir mânada bu ifade de irtica olarak telâkki olunabilir, çünkü geriye 309 dönüş olarak naklettiğimiz ifade bize söyletiyor bunu! Tabii ki hiç bir toplum yoktur ki, dini inancı olmasın. Bu semavi dinler olabileceği gibi beşeri din anlayışıda olabilir. Bu bakımdan, bir ülkede husule gelen ve doğrudan insaniyyet cemiyetini alakadar eden, sosyolojik vak'aların, dine ve ilahiyata dâir dokunakları olacaktır.
Nitekim; Larus ansiklopedisinde, 17. cildin, 72. sahifesin-deki rönesans tarifi ile alakalı izahatda, şu ifade hemen karşımıza çıkmaktadır: ..MicheIet ve Burckhardt'ın etkisiyle daha geniş bir tanımı yapılarak Rönesans'a ortaçağın ilahiyatçı ve otoriter anlayışına karşı bir tepki-insanın ve dünyanın bir keşfi-hür, tenkitçi vede dinden uzak bir bireyciliğin ortaya çıkması gözüyle bakıldı. Bu görüşü savunanlara göre Rönesans, Dante ve Giotto ile İtalya'da başlamış ve 16. yüzyılda (1501 sonrası) özellikle İtalya savaşlarının sonucunda, yavaş yavaş bütün avrupa yayılmiştir. Şeklindeki izaha baktığımızda avrupanın klişe dini ile mücadelesini başlattığını ve Rönesans'ın böyle anlaşılmasının, dinde Reforma gidilmesini getirdiğini düşünebiliriz. Nitekim; 1490'larda 15. yüzyılın başladığı 1401'sonrasında Katolik İzabelle ile Kral Ferdinand'ın kolbrasyonu yâni, işbirliğiyle Endülüs topraklarında yaşamakta olan hristiyanlar dışındaki başda müslü-manlar olduğu halde engizisyona katolik inanç içinde yapılan vahşice uygulamalar, insaniyyetin yüz karası işkenceler, netice itibarıyla ve vicdan yoklaması muhasebesi akabinde, büyük insanlık ailesinin ekseriyetinin vardığı kararın bu vahşi gidişi, klişe kodamanlarının o zaman da mevcut olduğu şüphesiz olan, Siyonist papalar ve papazların dünyayı sürüklemek istediği vahim ortama, müsaade etmemek direnişi olarak da bakmak kabildir.
Bu tarz bakışı gönül rahatlığı ile yapabilmek için adı geçen ansiklopedinin şu satırlarını, tenkitçi ve tahlilci bir metod içinde okumamız faydalı olacaktır:
<..Artık Rönesans denince orta çağın tam karşıtı akla gelmez; ayrıca Rönesansı İtalya'ya ve avrupadaki İtalyan etkisine bağlamaktan da vaz geçilmiştir; buna karşılık 1400 ile 1559 arasında bütün büyük ülkelerin yakın bir alışveriş içinde ve birbirlerine paralel olarak geliştiğine inanılır. Sona ermekte olan orta çağın anarşi ve karışıklığı av-rupa da 1400 (yılı) dolaylarında en yüksek noktasına varmıştı. İmparatorluk, prenslerin, şehirlerin, şövalye birliklerinin Karşısında güçsüzdü; daha 1415-1420'den İtibaren, Fransa, İngilizlerle Burgonyahlann kurbanı olmuştu; Roma klişesi mezhep ayrılığı, milli klişelerin hak iddiaları ve tari-katlerin çoğalması yüzünden zayıf düşmüştü.> Amman sevgili okurlarım bundan sonraki bölümü pek dikkatli okuyun lütfen: <...Bir ara ortaya rakip üç imparator ve biribirini afa-roz eden üç papa birden çıktığı bile oldu. Bizans; Türk istilâsına mahkûm olduğunu biliyordu; avrupa iktisadî bir buhran içindeydi. Lübeck'den Floransa'ya kadar heryerde sosyal devrimler patlak veriyordu; Iskolastik düşünce karmaşık soyutlamalarla oyalanıyor ve tam bir şüpheciliğe varıyordu; şiir ortaçağın kof zerafet formülleriyle gücünü tüketiyor; -milletlerarası gotik-sanatı, hristiyan avrupasında eşine rastlanmayan, bir hayalciliğe sapıyordu. Görüldüğü gibi; Bizans'ın, Osmanlı karşısında varlığını kaybedeceği, avrupaca da kabul edilmiş ve beklenen vakte boş verilerek, avrupa kendi kafasında kopacak kıyameti atlatmaya önem atfetmiştir. İşte; bütün bunlar bir oluşumun sebeblerini meydana koyan Mevlâ'mızın cilvei rabbaniyesinden olduğu târih ve zamanı, ölçüyü İlâhiyi hiç bir zaman hesab dışı tutma yoluna gitmeyerek telâkki edenlerin kavrayacağını hatırlatarak, bir de dinde reforma göz atalım efendim.
Konular
- Belgrad Muhasarası
- Mora'nın Fethi
- Adaların Fethi
- Venedik Muharebesi Ve İskender Bey Gailesi
- Boğdan İsyanının Bastırılışı
- Trabzon Kayserliğinin Ve İsfendiyar Beyliğinin İlhakı
- Karaman İlhakı
- Uzun Hasan İle Otlukbeli Savaşı
- Otluk Beli Savaşında Varılan Netice
- Avrupayla Büyük Savaş Silsilesi
- Merkad-İ Fatih'i Ziyaret
- Şerh
- Fâtih Sultan Mehmed'in Hanımları Ve Çocukları
- Osmanlı'nın Çıkışında Avrupa'ya Bakış
- Batı Ve Güney Avrupa Devletleri Ahvâli
- Avrupa'da Rönesans Ve Reform
- Sultan 1. Mehmed'in Deniz Hareketleri
- Osmanlı - Venedik Deniz Savaşı
- Hristiyanların Reformu?
- Okuma Parçası:
- İstanbul'un Fethi Üzerine Ecnebi Hezeyanlar!
- Jan Jüstinyâni
- Bizans'a Yardım
- Edirne'de Olanlar
- Çirkin İftira
- Top Devrinin Milâdı
- Top'ün Denenmesi
- Edirne'den Çıkış
- Otag-I Hümayün'da Neler Var?
- Donanmaya Engel Zincir