Trablus İle Alakalı Tedbirler Ve Sonu
İşler şöyle bir seyir takip etmiştir: Trablusun tahliye edil-mesini kabullenmeyip, itiraza geçecek muhtemel kişilerin, bulundukları yerlerden alınmaları icâb ederdi ki bunların başında Trablusgarb Vali ve Kumandanı gelmekteydi ki bunların Dersaadet'e çağrılıp azilleri yapılmış ve yerlerine de kimse tâyin olunmadığından mühim olan bu iki mevkii boş bırakmışlardı. Yemen'de çıkan karışıklıklar sebeb gösterilerek, Trablusgarb ve Bingazi'deki birlikler o tarafa sevk olundular. Böylece çok geniş olan Trablusgarb ve Bingazi toprak mesahası iki-üç bin civarındaki askerimizin kontrolüne bırakıldı ki yapılacak hatalardan değildir. Üstüne tüyü de şöyle diktiler: savaşın kaçınılmaz icabatından olan top, tüfenk vede cephane birer bahane ile geriye aldırıldı. En önemli yanlışlarından biri de, Sultan Hamid-i sânı döneminde, onbeş-yirmibin kişiye varan silahlı kuvvet bulundurmaya önem verilirken üstüne üstlük, bu kuvvetlere yardımcı olmak üzere tanzim olunmuş Kuloğlu ocaklarını da dağıtmak garabetini gösterdiler.
Trablusgarp kuvvetlerimiz arasında yer alan 37. ve 38. Süvari alaylarından birini de aldılar. Geride bıraktıkları süvari alayının asker sayısı zikre değer bir rakam olmakdan çıkarılmıştı. Kuloğlu yerel asker topluluğunun silahlandırılmasının kuruluşu esnasında gönderilen kırk-elli bini aşan martini ve şnayder tüfenklerini de yeni sisteme uydurmak için, Derâii-ye'ye getirttiler ve yerine de silâh göndermediler! Trablusgarb'ın ve diğer yerlerindeki tamire muhtaç olan istihkâmlarını onarmak ve toplarını da tamamlamak İçin dahi gayret göstermeyip bilhassa ihmal ettiler!
İnkılabın herhen başlarında Trablusgarb ahalisinin gerçekleşmesini arzu ve.taleb ettikleri asker alma muamelesini bile yapmadılan Bunu yapmamakla 15-20bin kişilik askeri kaybetmiş oldular. Velhasıl; nizami kuvvetlerden ve her çeşit savunma mekanizmasından tecrid edilmiş, bu geniş topraklar, düşmanın (İtalyanların) tasallut ve hücumuna mâruz bir hâle getirilmiş bulunduğundan, İtalyanların iştah dolu ihtirasına râm olmağa mah kûm edildi. Sadrıazam İbrahim Hakkı Paşa ve kabinesi; Osmanlı devletinin Afrika kıtasında mâlik olduğu yegâne topraklar olan Trablusgarbla, Bingazİ'yi, bu davranışlarla her türlü savunma imkânından aciz; askersiz, topsuz, tüfenksiz, vâlisiz, kumandansız, zahiresiz ve parasız bırakarak daha önceden şartlan kararlaştırılmış hususları yerine getirerek, üzerine düşeni yerine getirmiştir.
Bittabi bundan haberdar olan italya hükümeti, ordusu nu ve donanmasını hazırlamış hâttâ hiçbir şey yokmuş gibi Babıâli 'ye mültefit ve dosta ne görüntüler vermekteydi. Basın dünyamızda bazı kalemler, yazılarında Trablusgarb'ın savunmasında gördükleri ihmali, düşmanın iştiham kabartır anlayışını ileri sürmüş hükümetin bu zafiyeti ortadan kaldırması, makaleler vasıtasıyla tavsiyeler olunmuşsa da babıâlî tarafından malum olan bu harekâtdan dolayı, bir tedbire müracaat olunmamıştır.
Hakkı Paşa ve kabinesi; serinkanlılıkla, cereyan eden vaziyeti seyrediyor gazetelerin yazdıklarına ise hiç ehemmiyet vermiyorlardı. Hakkı Paşa kabinesi; rehavet ve sersemliğinde devamda olsun, hazırlıklarını tamamlamış bulunan ve askerini gemilere bindiren, donanmasını da Akdeniz'de dolaştırmaya başlatan İtalya devleti, İstanbul'daki büyükelçilerine aniden 23/eylül/1911 tarihiyle babıâlî'ye verdirdiği bir yazılı teskerede: "Şu sırada Trablusgarb'da İtalyanlar aleyhinde tahrikat mevcud" olduğu iddiasını öne sürerek: "Oraya mühimmat ve asker dolu vapurların sevkı, galeyanı taassuba mu-cîb olacağı ve bu da, oradaki İtalyan tebaasını tehlikeye düşüreceğinden, böyle şeylerden sarf-ı nazar edilmesini" anlatarak işe başladığını imâ ediyor. Bundan altı gün sonra da, verdiği ültimatomla "Trablusgarb'ın Türkiye tarafından se-nelerdenberİ imâr edilemediğinden ve İtalya'nın oraya nüfuz ve hululüne karşı çıkıldığından" bahisle "İtalya hükümetince medeniyetin vazifeli kılıp ümranseverliği ifa etmek üzere bahse konu toprakların, derhal Osmanlı askerlerinin tahliyesi ve yirmidört saat zarfında kat'i cevap verilmesi lüzumu" bildirilmesi üzerine, görünüş de babıâlî de bir telâş sergilenerek Hakkı Paşa; o gece meclis-i vükelâyı gece yarılarına kadar saray-ı hümayunda toplatmış: "gayet mülayimâne ve zillet içinde" daha doğrusu "her istediğinize amadeyiz, söyleyin pazarlığa girişelim" tarzında bir nota hazırlayarak vermişlerse de, bu notanın tebliğ müddeti olan yirmidört saat son bulmadan birkaç saat evvel İtalyan elçiliğince verilen 29/eylül/1911 tarihli nota ile İtalya hükümeti devlet-i âliyei Osmaniye, ilân-ı harp eyledi.
Trablusgarp kuvvetlerimiz arasında yer alan 37. ve 38. Süvari alaylarından birini de aldılar. Geride bıraktıkları süvari alayının asker sayısı zikre değer bir rakam olmakdan çıkarılmıştı. Kuloğlu yerel asker topluluğunun silahlandırılmasının kuruluşu esnasında gönderilen kırk-elli bini aşan martini ve şnayder tüfenklerini de yeni sisteme uydurmak için, Derâii-ye'ye getirttiler ve yerine de silâh göndermediler! Trablusgarb'ın ve diğer yerlerindeki tamire muhtaç olan istihkâmlarını onarmak ve toplarını da tamamlamak İçin dahi gayret göstermeyip bilhassa ihmal ettiler!
İnkılabın herhen başlarında Trablusgarb ahalisinin gerçekleşmesini arzu ve.taleb ettikleri asker alma muamelesini bile yapmadılan Bunu yapmamakla 15-20bin kişilik askeri kaybetmiş oldular. Velhasıl; nizami kuvvetlerden ve her çeşit savunma mekanizmasından tecrid edilmiş, bu geniş topraklar, düşmanın (İtalyanların) tasallut ve hücumuna mâruz bir hâle getirilmiş bulunduğundan, İtalyanların iştah dolu ihtirasına râm olmağa mah kûm edildi. Sadrıazam İbrahim Hakkı Paşa ve kabinesi; Osmanlı devletinin Afrika kıtasında mâlik olduğu yegâne topraklar olan Trablusgarbla, Bingazİ'yi, bu davranışlarla her türlü savunma imkânından aciz; askersiz, topsuz, tüfenksiz, vâlisiz, kumandansız, zahiresiz ve parasız bırakarak daha önceden şartlan kararlaştırılmış hususları yerine getirerek, üzerine düşeni yerine getirmiştir.
Bittabi bundan haberdar olan italya hükümeti, ordusu nu ve donanmasını hazırlamış hâttâ hiçbir şey yokmuş gibi Babıâli 'ye mültefit ve dosta ne görüntüler vermekteydi. Basın dünyamızda bazı kalemler, yazılarında Trablusgarb'ın savunmasında gördükleri ihmali, düşmanın iştiham kabartır anlayışını ileri sürmüş hükümetin bu zafiyeti ortadan kaldırması, makaleler vasıtasıyla tavsiyeler olunmuşsa da babıâlî tarafından malum olan bu harekâtdan dolayı, bir tedbire müracaat olunmamıştır.
Hakkı Paşa ve kabinesi; serinkanlılıkla, cereyan eden vaziyeti seyrediyor gazetelerin yazdıklarına ise hiç ehemmiyet vermiyorlardı. Hakkı Paşa kabinesi; rehavet ve sersemliğinde devamda olsun, hazırlıklarını tamamlamış bulunan ve askerini gemilere bindiren, donanmasını da Akdeniz'de dolaştırmaya başlatan İtalya devleti, İstanbul'daki büyükelçilerine aniden 23/eylül/1911 tarihiyle babıâlî'ye verdirdiği bir yazılı teskerede: "Şu sırada Trablusgarb'da İtalyanlar aleyhinde tahrikat mevcud" olduğu iddiasını öne sürerek: "Oraya mühimmat ve asker dolu vapurların sevkı, galeyanı taassuba mu-cîb olacağı ve bu da, oradaki İtalyan tebaasını tehlikeye düşüreceğinden, böyle şeylerden sarf-ı nazar edilmesini" anlatarak işe başladığını imâ ediyor. Bundan altı gün sonra da, verdiği ültimatomla "Trablusgarb'ın Türkiye tarafından se-nelerdenberİ imâr edilemediğinden ve İtalya'nın oraya nüfuz ve hululüne karşı çıkıldığından" bahisle "İtalya hükümetince medeniyetin vazifeli kılıp ümranseverliği ifa etmek üzere bahse konu toprakların, derhal Osmanlı askerlerinin tahliyesi ve yirmidört saat zarfında kat'i cevap verilmesi lüzumu" bildirilmesi üzerine, görünüş de babıâlî de bir telâş sergilenerek Hakkı Paşa; o gece meclis-i vükelâyı gece yarılarına kadar saray-ı hümayunda toplatmış: "gayet mülayimâne ve zillet içinde" daha doğrusu "her istediğinize amadeyiz, söyleyin pazarlığa girişelim" tarzında bir nota hazırlayarak vermişlerse de, bu notanın tebliğ müddeti olan yirmidört saat son bulmadan birkaç saat evvel İtalyan elçiliğince verilen 29/eylül/1911 tarihli nota ile İtalya hükümeti devlet-i âliyei Osmaniye, ilân-ı harp eyledi.
Konular
- Kapütülasyon İlgasına Teşebbüs
- Hayatımı Muhafaza Tedbiri
- Hilâl İle Haç Arasındaki Mücadele
- Mektep Ve İlahiyat
- Edebiyat-San'at Ve Kültür
- 2.Abdülhamid Hân'ın Hanımları Ve Çocukları
- 2.Abdülhamid Hân'ın Sadrıazam Ve Şeyhülislâmları
- Netice
- SULTAN V. MEHMED REŞÂD HAN
- 5. Faslın Tekmilesi
- Sultan 5 .Mehmed Reşad'ın Dönemi
- 5. Mehmed Reşad Ve Cülusu
- Câni'ler Kabinesi!
- Trablgsgarb İçin Bir İfşaat!
- İbrahim Hakkı Paşa'nın Me'şüm Sadareti
- Trablus İle Alakalı Tedbirler Ve Sonu
- Ne Zelil Emir!
- Otuz İki Ay Nasıl Geçti
- Osmanlı-İtalya Harbi
- Mehmed Said Paşa'nın Sadareti
- İtalyanların Trablüsgarb Ve Bingazi'yi İlhakı
- İtilaf Ve Hürriyet Fırkası'nın Kuruluşu
- Said Paşanın Onuncu Sadareti
- Anayasa Madde: 35
- Belâlar Yağmur Gibi Yağıyor
- Balkan İttifakı
- Arnavutluk Meselesi
- Sadaret Tevcihine Yapılan Tesirler
- Gazi Ahmet Muhtar Paşanın Sadareti
- Gazi Paşanın Yanlışı Neydi?