SULTAN V. MEHMED REŞÂD HAN
Babası: Sultan Abdûlmecid Han
Annesi: Gülcemâl Kadın
Doğum Tarihi: 1844
Vefat Tarihi: 1918
Saltanat Müd.: 1909-1918
Türbesi: İstanbul Eyup'dedir.
Sultan 5. Mehmed Reşâd; Osmanlı devletinin 35. padişahı olup, Sultan 26. Osmanlı halifesidir. Sultan Abdülmecid'in, Gülcemâl Kadmefendisinden 2/Kasım /1844'de İstanbul'da dünya'ya geldi. Vefatı ise 3/Temmuz/1918'de yine İstanbul'da vukuubuldu. Eyübsultanda, Halic'in sularıyla öpüşen sahildeki türbesine gömüldü. Mevlevî tarikatına intisabı olup, zarif bir insandı. Pek kızdığı zaman sin harfini kefe vurduğu yaygın rivayettendir. Şeyhi Abdülhaim Çelebi Efendi tarafından kılıç kuşandırıldı, Osmanlı tahtına çıktığında. Pek olgun yaş olan 65'in içindeydi, Kılıç kuşatan Mevlevî Şeyhi Abdül-halim Çelebi (1863-1925) dergâhların kapatılması gerçekleştiğinde, 4/EylüI/1925'de Tepebaşında bu hareketi intihar etmek suretiyle protesto etti. Bu yaşlarda insanlar elde ettikleri tecrübeler ışığında fevrî olmazlar olaylara serin kanlı ve dikkatli bakmayı elde ettiği ve buna göre kararlar verebileceği bir ömür dönemidir, bahse konu yaşlılık, bu Şeyh Efendinin hadisesi, ayrı bir araştırma konusu yapılmalı, intihar gibi ahireti berbat edebilecek elîm bir harekete başvurmak kolay gerçekleşecek işlerden değildir.
Sultan Reşad; Orta boylu mavi gözlü, beyazlamış sakallan ve dolgun yanaklarıyla ton ton bir görünüşe sahipti der merhum pederim. Biz o zaman talebeydik, Cuma selamlığına bizleri götürdüklerinden sık sık Sultan Reşad'ı görürdük, derdi. Sultan Abdülhamid'i de beş-altı defa gördüğünü hep düşünceli bir profil verdiğini, hafif öne mail halde yürürdü demekteydi. Ancak; Sultan Reşad'in çok merhametli bir insan olup, fakir fukaraya, eytam erâmile yâni dul ve yetimlere yardım etmeyi, en büyük görevi addederdi. Lütfi Simavi Bey, çok zeki olduğunu ve bu zekâsını saklama tedbirliliğini de bilirdi demekte. Hatıratında Lütfi Simav'ı Bey, şöyle bir vak'a anlatır: Sultan Reşad bir Bursa seyahati esnasında gece oradaki ikametgâhda sabahladıktan sonra kendisini yanına çağırır. Bir tepsi üzerinde para keseleri, keselerin yanında bulunan listede de hangi kese hangi paşaya diye hazırlanmış liste vardır. Lütfi Simâvî Bey; Efendimiz, bunlar ne olacak diye sorduğunda bunları sahiplerine odalarına gidip, hem hayırlı sabahlar dileyecek hem de ikram edeceksiniz dediğinde, Simâvî Bey; aman Efendimiz, bu zevatla birlikte İstanbul'dan birlikte yola çıktık. Aynı vasıtalarla buraya kadar geldik, aynı çatı altında uykumuzu uyuduk, sabah olunca da bu hediyeler niye? Bursa'nın fakir fukarasına, acezelerine hediye ve ikramda bulunsanız daha iyi değilmi? Diye fikri beyan da bulunduğunda: Sultan Reşad, zekâsının büyük eserini şöyle sergiler:
-Hay Allah senden razı olsun; iyi ki hatırlattın. Hemen şu keseleri de onların merkez-i İdarelerine ulaştırın, refakati-mizdeki zevat hakkında sorduğuna gelince ben bunlara böyle vesilelerle ara sıra ikramda bulunmazsam, onlar bana padişahlık yaptırmaz! Cevabını verir. Bu cümlede saklı olan hakikat aziz ve muhterem okurlar, her ne kadar iktidar yalnız sürdürülürse de, o iktidarın görünmez ortakları vardır ki, bu harem-i hümayundan tutunda, güç sahibi herkesin muhabbetini üzerinde toplamazsaniz muktedir olamazsınız. Bu bakımdan Sultan Reşad pek talihsizdir. Yeri geldiğinde bu talihsizliğini hatırlatırız.
Şimdi; Sultan 2.Abdülhamid Hân gibi bir şaşaalı padişahın yerine geçmek onun mazide bıraktıklarının, yaptıklarının ağırlığı altında ezildiği bir vakı'adır. Sultan Hamid, her şeyi hazırlar ve uygular bu sırada da aksaklık olmaması için İşe vazülyed ederdi Sultan Reşad ise sadece bir tasdik makamı hâlinde taht-i Osmanî'de oturmaktaydı. Biz Abdülhamid Hân'ın peşinden bir genel değerlendirme ile sahifemizi süslemek istiyoruz. Bu de ğerlendirmenin 1913'de yâni 1.Cihan savaşından önce, fakat Balkan harbinin içinde neşredilmiş ve o dönem idadilerinde yâni lise seviyesindeki mekteblerde târih derslerinde okutulan kitabın yazan Afi Sabri Bey'in olduğunu söylerken, bu zâtın değerlendirmelerine itirazımız olursa onu da hemen altına ilâve ederiz. Yazının başlığını biz bir ara başlık hâline getirdik.
Annesi: Gülcemâl Kadın
Doğum Tarihi: 1844
Vefat Tarihi: 1918
Saltanat Müd.: 1909-1918
Türbesi: İstanbul Eyup'dedir.
Sultan 5. Mehmed Reşâd; Osmanlı devletinin 35. padişahı olup, Sultan 26. Osmanlı halifesidir. Sultan Abdülmecid'in, Gülcemâl Kadmefendisinden 2/Kasım /1844'de İstanbul'da dünya'ya geldi. Vefatı ise 3/Temmuz/1918'de yine İstanbul'da vukuubuldu. Eyübsultanda, Halic'in sularıyla öpüşen sahildeki türbesine gömüldü. Mevlevî tarikatına intisabı olup, zarif bir insandı. Pek kızdığı zaman sin harfini kefe vurduğu yaygın rivayettendir. Şeyhi Abdülhaim Çelebi Efendi tarafından kılıç kuşandırıldı, Osmanlı tahtına çıktığında. Pek olgun yaş olan 65'in içindeydi, Kılıç kuşatan Mevlevî Şeyhi Abdül-halim Çelebi (1863-1925) dergâhların kapatılması gerçekleştiğinde, 4/EylüI/1925'de Tepebaşında bu hareketi intihar etmek suretiyle protesto etti. Bu yaşlarda insanlar elde ettikleri tecrübeler ışığında fevrî olmazlar olaylara serin kanlı ve dikkatli bakmayı elde ettiği ve buna göre kararlar verebileceği bir ömür dönemidir, bahse konu yaşlılık, bu Şeyh Efendinin hadisesi, ayrı bir araştırma konusu yapılmalı, intihar gibi ahireti berbat edebilecek elîm bir harekete başvurmak kolay gerçekleşecek işlerden değildir.
Sultan Reşad; Orta boylu mavi gözlü, beyazlamış sakallan ve dolgun yanaklarıyla ton ton bir görünüşe sahipti der merhum pederim. Biz o zaman talebeydik, Cuma selamlığına bizleri götürdüklerinden sık sık Sultan Reşad'ı görürdük, derdi. Sultan Abdülhamid'i de beş-altı defa gördüğünü hep düşünceli bir profil verdiğini, hafif öne mail halde yürürdü demekteydi. Ancak; Sultan Reşad'in çok merhametli bir insan olup, fakir fukaraya, eytam erâmile yâni dul ve yetimlere yardım etmeyi, en büyük görevi addederdi. Lütfi Simavi Bey, çok zeki olduğunu ve bu zekâsını saklama tedbirliliğini de bilirdi demekte. Hatıratında Lütfi Simav'ı Bey, şöyle bir vak'a anlatır: Sultan Reşad bir Bursa seyahati esnasında gece oradaki ikametgâhda sabahladıktan sonra kendisini yanına çağırır. Bir tepsi üzerinde para keseleri, keselerin yanında bulunan listede de hangi kese hangi paşaya diye hazırlanmış liste vardır. Lütfi Simâvî Bey; Efendimiz, bunlar ne olacak diye sorduğunda bunları sahiplerine odalarına gidip, hem hayırlı sabahlar dileyecek hem de ikram edeceksiniz dediğinde, Simâvî Bey; aman Efendimiz, bu zevatla birlikte İstanbul'dan birlikte yola çıktık. Aynı vasıtalarla buraya kadar geldik, aynı çatı altında uykumuzu uyuduk, sabah olunca da bu hediyeler niye? Bursa'nın fakir fukarasına, acezelerine hediye ve ikramda bulunsanız daha iyi değilmi? Diye fikri beyan da bulunduğunda: Sultan Reşad, zekâsının büyük eserini şöyle sergiler:
-Hay Allah senden razı olsun; iyi ki hatırlattın. Hemen şu keseleri de onların merkez-i İdarelerine ulaştırın, refakati-mizdeki zevat hakkında sorduğuna gelince ben bunlara böyle vesilelerle ara sıra ikramda bulunmazsam, onlar bana padişahlık yaptırmaz! Cevabını verir. Bu cümlede saklı olan hakikat aziz ve muhterem okurlar, her ne kadar iktidar yalnız sürdürülürse de, o iktidarın görünmez ortakları vardır ki, bu harem-i hümayundan tutunda, güç sahibi herkesin muhabbetini üzerinde toplamazsaniz muktedir olamazsınız. Bu bakımdan Sultan Reşad pek talihsizdir. Yeri geldiğinde bu talihsizliğini hatırlatırız.
Şimdi; Sultan 2.Abdülhamid Hân gibi bir şaşaalı padişahın yerine geçmek onun mazide bıraktıklarının, yaptıklarının ağırlığı altında ezildiği bir vakı'adır. Sultan Hamid, her şeyi hazırlar ve uygular bu sırada da aksaklık olmaması için İşe vazülyed ederdi Sultan Reşad ise sadece bir tasdik makamı hâlinde taht-i Osmanî'de oturmaktaydı. Biz Abdülhamid Hân'ın peşinden bir genel değerlendirme ile sahifemizi süslemek istiyoruz. Bu de ğerlendirmenin 1913'de yâni 1.Cihan savaşından önce, fakat Balkan harbinin içinde neşredilmiş ve o dönem idadilerinde yâni lise seviyesindeki mekteblerde târih derslerinde okutulan kitabın yazan Afi Sabri Bey'in olduğunu söylerken, bu zâtın değerlendirmelerine itirazımız olursa onu da hemen altına ilâve ederiz. Yazının başlığını biz bir ara başlık hâline getirdik.
Konular
- Caniler Kabinesi!
- Mevlanzâde Rıfat Bey'in İfşaatı
- 31/Mart İle Alâkalı Mühim Bir İfşaat!
- Sultan 2.Abdülhamid Hâl Ediliyor
- Abdülhamid Hân'ın Şahsiyeti
- Şarkın Gerçeği Ve Abdülhamid Hân
- Filibe Vak'ası!
- Kapütülasyon İlgasına Teşebbüs
- Hayatımı Muhafaza Tedbiri
- Hilâl İle Haç Arasındaki Mücadele
- Mektep Ve İlahiyat
- Edebiyat-San'at Ve Kültür
- 2.Abdülhamid Hân'ın Hanımları Ve Çocukları
- 2.Abdülhamid Hân'ın Sadrıazam Ve Şeyhülislâmları
- Netice
- SULTAN V. MEHMED REŞÂD HAN
- 5. Faslın Tekmilesi
- Sultan 5 .Mehmed Reşad'ın Dönemi
- 5. Mehmed Reşad Ve Cülusu
- Câni'ler Kabinesi!
- Trablgsgarb İçin Bir İfşaat!
- İbrahim Hakkı Paşa'nın Me'şüm Sadareti
- Trablus İle Alakalı Tedbirler Ve Sonu
- Ne Zelil Emir!
- Otuz İki Ay Nasıl Geçti
- Osmanlı-İtalya Harbi
- Mehmed Said Paşa'nın Sadareti
- İtalyanların Trablüsgarb Ve Bingazi'yi İlhakı
- İtilaf Ve Hürriyet Fırkası'nın Kuruluşu
- Said Paşanın Onuncu Sadareti