Gazi Ahmet Muhtar Paşanın Sadareti
Sadrazamlığa nasbi yapılan fahametlû, devletlû Gazi Ahmed Muhtar Paşa, Şura-yı Devlet riyasetini kabul eden esbak ibahetlü, devletli Kıbrıslı Mehmed Kâmil Paşa hz.leriyle birlikte diğer vükelâyı seçip tamamlamış ve iradei seniyyeye tasdike arz etmiş ve arzuy-u şahane tasdik babında vukubul-duğundan işe girişmişti. Hükümet işlerinin son derece tavsayıp çeşitli vak'a ve dağdağa içinde bulunulduğu için yeni meseleler çıkarmamak için Arnavutların taleb etmiş oldukları altı maddelik arzuyu, dikkat nazara alarak bu kalabalık ve sadık topluluğu karşısına almama yolunu seçti.
Ayrıca bu taleblerin hiç biri Osmanlı devleti aleyhine hiç bir husus taşımıyordu. Zaten uygun olanı da Arnavutların bu altı maddelik talebin 4'ünü yazmak suretiyle de okurlarımızı bildirmektir.
1- Meclis-i Mebusan'ın fesh edilmesi
2- Yeni seçimlerin kanuna uygun olarak serbest şekilde yapılması
3- Hükümet emriyle daha önce ellerinden alınmış silahların iadesi
4- Kâmil Paşa hz.lerinin sadarete getirilmesi ve benzeri hususlardan ibarettir.
Gazi Ahmed Muhtar Paşa; meclisi mebusanın fesih işine hemen teşebbüs etti. Arkasından Arnavutlara; vermiş olduğu bu teminata istinaden, hemen bir nasihat heyetini göndermeği plânladı. Büyük müşirlerden İbrahim Paşa riyasetinde bir nasihat heyetini hem Arnavutlara hem de, bunlara iltihak etmiş askerlerimize gönderdi. Öte yandan bitmez tükenmez sıkıntıları hâlle ve yeni vücud bulan hadiseler ile meşgul olan hükümet, çeşitli çârelere başvurmağa uğraşırken, hem hükümetken istifa verip kaçan İttihatçı kurucu ve reislerinin, yine kabineyi kendi istikametlerine çevirmek yolunda, her çeşit çalışmaya girdiği gözlemlendi. Hedefleri yeniden hükümet olmaktı. İttihatçılar; heyet-i ayanın uygun gördüklerini verdikleri oyla belli ettikleri mebusanın feshine karar vermelerini ve bu kararın padişah tarafından tasdik edilip okunması lâzım geldiği gün mebusların düşüncelerinde bir anarşi temini için meclise gitrnekden men etme yolunda gayret sarfettiler.
Memleketin ihtilâf ile sarsılmasına yarayacak hareketlere girişmekten kendilerini alamadılar. Bunlardan; îttihad ü Terakki cemiyetinin kurucularından vede ileri gelenlerinden Selanik mebuslarından, iktisat» ilmi âllemesinden ve bahse konu cemiyetin baştâcı sayılan avdeti (Dönme) Cavid bey kürsüye çikdı ve kabinenin bu hareketini meşrutiyet darbesi olarak isimlendirdiği görüldü. Ayrıca; nice hezeyanlar savurdu durdu. Bütün bu konuşmaların amacı ahaliyi sokağa döküp yeni bir mesele çıkarmağa dönüktü. Cavid'in gerek anayasaya aykırı, gerekse padişahın irâde-i seniyyesine mugayir olan davranışı ne çâre hiçbir ceza almadan kendisine kâr olarak kaldı. Meclis de böyle bir hâlin meydana gelmesi esnasında, cemiyetin fedâileriyle diğer serseri takımı tarafından meclis içinde, veya dışarıya taşacak bir olayı çıkarmaya cesaret etmelerini, bunların müteşebbislerini başda Cavid bey olduğu halde meclisde bulunan polis kuvveti, yetmezse Harbiye Neza retinden sevk olunacak asker sayesinde* bunların tevkifi için gereken emri vermekte Gazi Ahmed Muhtar Paşa tereddüde düştü ve kararlılığı gölgelendi.
Eğer memleketin selâmete ermek zaviyesinden olaya bakılmış olsa idi, bunların, bu serserilerin başda Cavid bey olmak üzere hakkettikleri muameleye tâbi tutulmaları yerine getirilseydi, Gazi Ahmed Muhtar Paşa kabinesi ülkenin bütün işlerini tam manasıyla hâl yoluna koyabilirdi. Ne varki; sadrı-azam paşanın yukarıda temas ettiğimiz tereddüt dolu ve yapılması gerekeni yapmakta acz içinde kalması hükümetin otoritesini sıfırladı. Böylece de; milletin kurtulma imkânı bulduğu sırada, serseriler haşaratlıklarına devama fırsat buldular.
Ayrıca bu taleblerin hiç biri Osmanlı devleti aleyhine hiç bir husus taşımıyordu. Zaten uygun olanı da Arnavutların bu altı maddelik talebin 4'ünü yazmak suretiyle de okurlarımızı bildirmektir.
1- Meclis-i Mebusan'ın fesh edilmesi
2- Yeni seçimlerin kanuna uygun olarak serbest şekilde yapılması
3- Hükümet emriyle daha önce ellerinden alınmış silahların iadesi
4- Kâmil Paşa hz.lerinin sadarete getirilmesi ve benzeri hususlardan ibarettir.
Gazi Ahmed Muhtar Paşa; meclisi mebusanın fesih işine hemen teşebbüs etti. Arkasından Arnavutlara; vermiş olduğu bu teminata istinaden, hemen bir nasihat heyetini göndermeği plânladı. Büyük müşirlerden İbrahim Paşa riyasetinde bir nasihat heyetini hem Arnavutlara hem de, bunlara iltihak etmiş askerlerimize gönderdi. Öte yandan bitmez tükenmez sıkıntıları hâlle ve yeni vücud bulan hadiseler ile meşgul olan hükümet, çeşitli çârelere başvurmağa uğraşırken, hem hükümetken istifa verip kaçan İttihatçı kurucu ve reislerinin, yine kabineyi kendi istikametlerine çevirmek yolunda, her çeşit çalışmaya girdiği gözlemlendi. Hedefleri yeniden hükümet olmaktı. İttihatçılar; heyet-i ayanın uygun gördüklerini verdikleri oyla belli ettikleri mebusanın feshine karar vermelerini ve bu kararın padişah tarafından tasdik edilip okunması lâzım geldiği gün mebusların düşüncelerinde bir anarşi temini için meclise gitrnekden men etme yolunda gayret sarfettiler.
Memleketin ihtilâf ile sarsılmasına yarayacak hareketlere girişmekten kendilerini alamadılar. Bunlardan; îttihad ü Terakki cemiyetinin kurucularından vede ileri gelenlerinden Selanik mebuslarından, iktisat» ilmi âllemesinden ve bahse konu cemiyetin baştâcı sayılan avdeti (Dönme) Cavid bey kürsüye çikdı ve kabinenin bu hareketini meşrutiyet darbesi olarak isimlendirdiği görüldü. Ayrıca; nice hezeyanlar savurdu durdu. Bütün bu konuşmaların amacı ahaliyi sokağa döküp yeni bir mesele çıkarmağa dönüktü. Cavid'in gerek anayasaya aykırı, gerekse padişahın irâde-i seniyyesine mugayir olan davranışı ne çâre hiçbir ceza almadan kendisine kâr olarak kaldı. Meclis de böyle bir hâlin meydana gelmesi esnasında, cemiyetin fedâileriyle diğer serseri takımı tarafından meclis içinde, veya dışarıya taşacak bir olayı çıkarmaya cesaret etmelerini, bunların müteşebbislerini başda Cavid bey olduğu halde meclisde bulunan polis kuvveti, yetmezse Harbiye Neza retinden sevk olunacak asker sayesinde* bunların tevkifi için gereken emri vermekte Gazi Ahmed Muhtar Paşa tereddüde düştü ve kararlılığı gölgelendi.
Eğer memleketin selâmete ermek zaviyesinden olaya bakılmış olsa idi, bunların, bu serserilerin başda Cavid bey olmak üzere hakkettikleri muameleye tâbi tutulmaları yerine getirilseydi, Gazi Ahmed Muhtar Paşa kabinesi ülkenin bütün işlerini tam manasıyla hâl yoluna koyabilirdi. Ne varki; sadrı-azam paşanın yukarıda temas ettiğimiz tereddüt dolu ve yapılması gerekeni yapmakta acz içinde kalması hükümetin otoritesini sıfırladı. Böylece de; milletin kurtulma imkânı bulduğu sırada, serseriler haşaratlıklarına devama fırsat buldular.
Konular
- Trablgsgarb İçin Bir İfşaat!
- İbrahim Hakkı Paşa'nın Me'şüm Sadareti
- Trablus İle Alakalı Tedbirler Ve Sonu
- Ne Zelil Emir!
- Otuz İki Ay Nasıl Geçti
- Osmanlı-İtalya Harbi
- Mehmed Said Paşa'nın Sadareti
- İtalyanların Trablüsgarb Ve Bingazi'yi İlhakı
- İtilaf Ve Hürriyet Fırkası'nın Kuruluşu
- Said Paşanın Onuncu Sadareti
- Anayasa Madde: 35
- Belâlar Yağmur Gibi Yağıyor
- Balkan İttifakı
- Arnavutluk Meselesi
- Sadaret Tevcihine Yapılan Tesirler
- Gazi Ahmet Muhtar Paşanın Sadareti
- Gazi Paşanın Yanlışı Neydi?
- Almanya İmparatoruna Hulus Mu?
- Gazi Sadrazamın İkna Çalışması
- Balkan Savaşında Nümayişçiler Arasındaki Mebuslar Ve Reisler!
- Kâmil Paşanın 4. Sadareti
- Topçu Mirlivalarından Ferid Paşanın Suali
- Edirne İçin Sarayda Toplantı Ve Bir İhanet!
- Bâb-I Âlî Baskını
- Babıâli Baskını Tasviri
- Son Darbe '
- Üzerinde Durulacak Soru!
- Kâmil Paşanın İstifası
- Bir Başka Yönüyle Babıali Baskını
- Ömer Naci Bey'in Ayıbı!