Olayın Bamteli   

                  
2.Abdülhamid hân hz.lerine pek bağlı olan ve mertliği ile tanınmış Arnavut Şemsi Paşanın son hizmeti; Rumeli ordu­sunda bulunan, genç subayların, İttihad ü Terakki Gizli cemi­yetine âzalıklarını, efendisine telgrafla bildirdiği şu sözler ol­muştu: "Zât-ı şahanelerine şimdi hareketimi arz ediyorum. Asileri hayyen(diri) veya meyyiten (ölü) olarak huzurunuza gönderileceğini temin ederim!" Ne çâre ki padişahına hiz­meti düstûr edinmiş koskoca bir Paşa, ecel şerbetini evlâdım diye belki kaç defa hitab ettiği genç mülazımın attığı kurşun­larla içmişdi. "Takdi r'ül azıziyl aliym!"
Yakub Kenan Mecefzâde 1967'de yayımladığı hatıratında, Bu Şemsî Paşa'nın yakın akrabası İsmail Mahir Paşa'nın bir geceyansı hile ile evden çıkarılmış ve Divanyolu caddesinde öldürüldüğünü yazar. İhtimâlki, Şemsi Paşa'nın katillerine ulaşmasını önlemek maksadı na nihayet vermek için bu ci­nayet gerçekleştirilmiştir.

Gerek padişahı gerekse sadnazamı bir ortak noktaya gö­türen yorum şu olmuştu. Mademaki Şemsi Paşa güpe gün­düz işlek bir caddede ve yaverlerinin ve muhafızlarının orta­sında ve gözleri önünde şehid ediliyor. Failde bu işi yaptıktan sonra sağ ve salim olarak buradan nasıl sırra kadem basıyor? Bu sorunun cevabını her ikiside mütalaa ettiklerinde ay­nı sonuca varacak kadar zekâya mâliktiler! Nitekim sadrı-azam olsun, padişah olsun işin artık kontrolden çıktığının şu­uruna varmışlardı. Disiplin maslub olmuş yâni or tadan kalk­mıştı. Ve de en mühimi yapılan icraat himaye görmekteydi!. Çok geçmeden padişah ve halifesine bağlı kimselerden olan bazı bölgenin sakinleri, gönderdikleri bilgiler de, suçlunun ciddi bir aramaya tâbi tutulmadığını, takibatın ise asla ciddi­ye alınmadığını bildirmişlerdi.

Ferid Paşa'nın şark dünyasından gösterdiği bu misalden sonra, dünya siyasasının büyük ustası ve düzenleyicisi İngil­tere hakkında, padişahın düşüncelerini alıp siyasetini tan­zimde nazarı itibara alması icab ettiğinin şuuru içinde oldj-ğundan elde ettiği malumatı, târihe şu sözlerle hediye ediyor: "Padişah söze ingilizler, bütün müslümanların hâmisi rolünü takındıkları ve ellerindeki topraklarda bir çok müslüman bulunduğu için, Osmanlı hanedanını ve halifeleri sevmezler. Bize karşı takındıkları tavırlarında kendi menfaatlerinden başka bir şeyi düşünmezler. Medeni insan dost ve düşmanı ayrı tutmamalı, ikisine de aynı muameleyi yapmalı. Zira düşmanlarına açıkça husumet göstermek akıl kân değildir. Dostlara da, fazla güvenmek ahmaklıktan ileri gitmez. Biz daima İngiltere'nin dostu görüneceğiz fakat onun hislerini ve de siyasetini bileceğiz!.." Dedikten sonra Almanlar hak­kında da: "Bunlar asker mijlet. Bunlardan bize fayda gelir" dermiş. Padişah, sadrıazam Ferid Paşa ya! Ferid Paşa padi­şahın bu görüşlerinde samimi olduğunu bildiriyor. Almanları; İngilizler Rus menfaatlerini Osmanlı üzerinden devşirmelerini kısıtlama manivelası olarak gördüğünü ifade ediyor. Ferid Paşa; Rusya ile münasebetleri sual ettiğinde padişahın ağzın­dan şu malumatı alıyordu:

"Rusya büyük bir komşumuzdur! Onunla pek büyükçe geniş hududlanmız vardır. Topraklarımızın kuzey yönünde olanlarının emniyet içinde olabilmesi Rusya devleti ile ara­mızda düşmanlık edip, etmemekle alakalıdır. Rusları, tahrik edip aleyhimize kararlar almaya mecbur eylemeye ne lüzum vardır? Beni sokmayan yılan bin yaşasın sözü padişahın çok söylediği tekerlemelerden olup, betahsis Rusya'ya dâir konuşmalarda beyan ederlerdi." Dedikten sonra sadrıazam paşa şu enterasan bilgiyi de naklediyor: "Çar'Iar Karadeniz sahilinde sayfiye şehri olan Livadya'ya yaz aylarında geldi­ğinde, Sultan Hamid'de derhal bir heyet gönderir ve hudud-lanmıza hoş geldiniz anlamında telakki olunacak hediyeler yollardı. Çar'da bu nâzik davranış karşısında mukabeleten kürkler, ayakabılar ve atlar hediye ederdi. Bütün bunları ya­parken padişah; Avusturya ve Almanya'dan getirtdiği bü­yük çaplı topları Rus hududumuzdaki mühim mevkilere yer­leştirilmesini emrederdi. Yüzüne bakan devlet adamlarına da İstersen sulh-u salah, hazır ol cenge! Derdi.."

Padişah; Avusturya-Macaristan imparatorluğu için sadrı-azamına şunları söyler, Fransa ile alakalı görüşü beyandan sonra, Fransa ile çok uzun zamana dayanan bir dost uğun kültürümüzde büyük tesiri olduğunun idraki içinde, kültür âlemimizin Fransız kültür edebiyat ve san'atının hemen yanı-başinda olması gerekir. Avusturya Macaristan'a gelince bun­ların emelleri bilhassa balkanlarda Rusya'nın tam zıddınadır. Ziya Paşa'nın şu beyitİ bu iki ortağı pek güzel ifade eder:

"Mestanelerin biribirine arz-ı hulûsu/Çingânelerin şüpheli imânına benzer" Fakat bunlar görünüşte birlikte hareket et­mek zorundaysalar da istikbalde biribirileriyle karşı karşıya harb edeceklerdir. Beyanında bulunan padişahın bu sözleri­nin, sadrıazam gerçekleştiğini göremeden vefat etdi amma

sözlerin sahibi hz.Abdülhamid hân, kendi söylediklerinin ye­rine geldiğini görmüş idi.


Eser: Büyük Osmanlı Tarihi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Büyük Osmanlı Tarihi

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..