Hadis-i şerifte hâkimlerin üç kısım olduğu haber veril­mektedir:
1- Allah'ın ve Rasûlünün hükmünü bilen ve ona göre hüküm veren hâ­kimler. Bunlar cennetliktir.
2- Allah'ın ve Rasûlünün hükmünü bilmeden hüküm veren hâkimler. Bunlar hükümlerinde hakka isabet etseler de etmeseler de cehennemliktirler.
3- Allah'ın ve Rasûlünün hükmünü bildikleri halde bile bile hakka ay­kırı hüküm verenler. Bunlar da cehennemliktir.

Görülüyor ki, bir hâkimin hâkimlik görevinden dolayı cehennemlik ol­maması için kendisinde şu iki vasıfın bulunması lâzımdır:

a) Allah'ın ve Rasûlünün adaletle ilgili hükümlerini bilmesi,

b) Hükmünü ona göre vermesi.

Kendisinde bu iki vasıf bulunmadan hâkimlik yapan bir kimse cehen­nemliktir.

Hakkı bildiği halde hakka göre hüküm vermeyen bir hâkimin bu bilgisi kendisini cehennemlik olmaktan kurtaramadığı gibi, hakkı bilmeden hüküm verip de tesadüfen haklı hüküm veren bir hâkimin hükmünde isabet etmesi kendisini cehennem ateşinden kurtaramaz.

Çünkü bilmeden hüküm vermiştir. Her ne kadar tesadüfen hakka isa­bet etmişse de hakka isabet etmemesi de mümkündü. O bu şekilde hüküm vermekle hakka isabet edememe tehlikesini ve hakka karşı gelme cesaretini göstermiştir..

Hatib-i Şirbinî'nin açıklamasına göre, sözü geçen üç sınıf hâkimden sa­dece birinci sınıfa girenlerin verdikleri hükümler makbul ve muteberdir. İkinci ve üçüncü sınıfa giren hâkimlerin verdikleri hükümler ise muteber değildir.
Şah Veliyyullah Dehlevî, İzâletü'1-Hafâ isimli eserinde mevzumuzu teş­kil eden hadisin, bir kimsenin halife olabilmesi için müctehid olması gerek­tiğine delâlet ettiğini söyledikten sonra sözlerine şöyle devam ediyor:

"Bir kimse şu beş ilmi bilmedikçe müctehid olamaz:
1- Kur'an-ı Kerim'in kıraatim ve tefsirini bilmek.
2- Senetleriyle, sahihi ve zayıfıyla sünneti bilmek.
3- İcmâa aykırı hüküm vermemek için daha önceki müctehidlerin içti-hadlarını bilmek.
4- Arapçanın sarfı ve nahvi gibi âlet ilimlerini bilmek.
5- Hüküm çıkarma ve uygulama ilmini bilmek."

Hâkimin ilmî seviyesinin derecesi hususunda Hanefî âlimlerinin görüşü şöyledir:

"Hâkim olacak kimse; fıkhî meselelere, muhakemat usulüne vâkıf, davaları bunlara uygulamaya kadir, tam bir temyiz gücüne sahip, şahitliği mak­bul olmalıdır.
Binaenaleyh, büsbütün bilgisiz veya çocuk, köle, matuh, âmâ, dilsiz ve sağır olan bir kimsenin hâkimliği caiz değildir."[20]
3574... Amr b. Âs; Rasûlullah (s.a)'ın şöyle buyurduğunu riva­yet etti:

"Hâkim hüküm verir(ken) ictihad eder de (içtihadında) isabet ederse, kendisine (bu içtihadından dolayı) iki sevap vardır. Eğer hâ­kim hüküm verir (ken) ictihad eder de (içtihadında) yanılırsa kendisi­ne (bu içtihadından dolayı) bir sevap vardır."
(Ravi Yezid b. Abdülah b. el-Hâd dedi ki:) Ben bu hadisi Ebû Bekir b. Hazm'e haber verdim de; "(Bunu bana) Ebû Seleme de Ebû Hureyre'den aynen böyle nakletmişti" cevabını verdi.[21]


Eser: Ebu Davud

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Ebu Davud

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..