Açıklama

Bu hadis; sulhun belirli bir netice üzerinde yapılabileceğini, kesin bir netice belirtmeyen kapalı veya meçhul sözler üzerinde bir anlaşma yapmanın caiz olmayacağını ifade etmektedir.

İşte bunun içindir ki Hz. Peygamber, miras taksimi için kendisine mü­racaat eden kişilere; önce herkesin hakkına razı olup sadece kendi hakkını almaya niyet etmesini, bu maksatla malı iki eşit parçaya bölüp bu parçala­rın hangisinin kime düşeceğini kur'a usulüyle belirlemelerini, bu şekilde her­kesin payı kendi eline geçtikten sonra da birbirleriyle helâlleşmelerini emret­miştir.
Aliyyü'l-Kârî'nin açıklamasına göre; Hz. Peygamber'in sözü geçen kim­selere mirası aralarında kendi açıkladığı şekilde adaletli bir şekilde bölüşme­lerinden sonra birbirleriyle helâlleşmelerini de emretmesi verâ ve takva yö-nündendir. Aslında vârislerin eline geçen malın helâl olması için malın vâ­risler arasında yukarda açıklandığı şekilde bölüştürülmüş olması yeterlidir. Fakat harama düşme korkusuyla şüpheli şeyleri de terketmek anlamına ge­len verâ ve takva [57] yönünden helâlleşme daha ihtiyatlı bir harekettir.
İmam Ebû Hanîfe'ye göre bu hadis-i şerif Çarlığı kesin olarak bilinme­yen bir hukuk üzerinde, ihtiyat kabilinden anlaşıp sulh yapmanın caiz oldu­ğuna delâlet etmektedir. Hz. Peygamber'in sözü geçen kimselere mal taksi­minden sonra helâlleşmelerini tavsiye etmesi bu manadadır.[58]
3585... Abdullah b. Râfi'den; dedi ki:

Ben Ümmü Seleme'yi, Peygamber (s.a.) den şu (bir önceki) hadi­si (rivayet ederken) işittim.

(Abdullah b. Râfî' sözlerine devamla şöyle) dedi: Miras ve kay­bolup gitmiş bir takım mallar hususunda (iki şahıs Hz. Peygamber'e müracaat ederek birbirlerinden) davacı oldular. Bunun üzerine (Hz. Peygamber):
"Ben, hakkında bana (bir vahiy) inmemiş olan hususlarda ken­di re'yimle hüküm veririm" buyurdu.[59]


Eser: Ebu Davud

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Ebu Davud

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..