Zevi'l-Erhâmın Sınıfları

Zevi'l-erhâm da, —binefsihî asabeler gibi^- dört sınıfa ayrı­lırlar ve onlar gibi tevarüs ederler. Ve aralarında —sırası ile— kurbî cihet, kurbî derece ve kuvve-i karabet hususları tercihe sebep olur.
1-) Zevi'l-erhamm birinci sının, bizzat ölen şahsa, cüz'iyyet itiba­riyle müntesip olanlardır. Bunlar ise, evlâd-ı benât ( = kızların ço­cukları) ile benât-ı ibnin evlâdıdır. (= oğulun kızlarının evlâdıdır.)
2-) Zevi'I-erhâmın ikinci sınıfı, ölen şahsa, asliyet itibariyle mün­tesip olan —fâsid cedler (= büyük babalar) ile fâsid ceddeler (= bü­yük anneleredir.
3-) Zevi'I-erhâmın üçüncü sınıfı, ölen şahsın babasına cüz'iyyet itibariyle müntesip olanlardır. Bunlar da, ölen şahsın ana-baba bir veya baba bir yahut ana bir kız kardeşlerinin -ilâ nihâye- erkek ve kız çocukları ile ana-baba bir veya baba bir yahut ana bir erkek kar­deşlerin -ilâ nihâye- kızları ve ana bir erkek kardeşin erkek çocuklarıdır.
4-) Zevi'I-erhâm'ın dördüncü sınıfı, ölen şahsın cedve ceddele-rine (= büyük baba ve büyük annelerine), cüz'iyyet itibariyle mün­tesip olan (yani onların furunu bulunan) kimselerdir. Bunlar da, mut­lak olarak (yani ana-baba bir veya baba bir yahut anne bir) halalar, amcalar, dayılar, teyzeler ve bunların çocukları ile amca kızları ve bunların çocuklarıdır.

İşte bunların tamamı zevil-erhâmdırlar.

Öncelik birinci sınıftadır. Her ne kadar uzakta olsalar bile... Son­ra ikinci, sonra üçüncü, sonrada dördüncü sınıflar gelir. Asabeîerin tertibi üzerinedirler. KâfiMe de böyledir.
Ra4yyü(kSn en-Nisâbârî, Feriuz isimli kitabında şöyle buyurmuştur: ikinci sınıfta olan zevi'l-erhâm yakında olsa bile, birinci sınıfta olan zevi'l-erham —her ne kadar uzakta olursa oîsun,— birinci sı­nıftan bir kimsenin olduğu yerde, ikinci sınıftan olan zevi'l-erhâma mîras yoktur. Üçüncü sınıf, ikinci sınıfla bulunursa; dördüncü sınıf da üçüncü sınıfta bulunursa, yine böyledir. Yani yakın sınıf varken, uzak sınıf vâris olamaz.

Fetva için muhtar olan da budur.

Bütün âlimlerce yapılan da böyledir. Mutlaka önce birinci» sonra ikinci, sonra üçüncü, sonra da dördüncü sınıf takdim editfr.

Sadro'l-Kûfî'de FerâizPnde böyle buyurmuştur.

Buna göre: Kızm kızı —her ne kadar aşağıda ise de— ananın babasından evlâdır. el-İhtiyâr Şerhu'l-Muhtâr'da da böyledir.

Zevi'l-erhâm, ancak hisse sahihleri, kendilerine reddiye yapı­lanlar ve asabeler varsa, o zaman vâris olamazlar.
Bi'1-ittifak, zevî'1-erhâm kocayı veya karıyı hacbedemezler ve kendileri de onlarla mahcub olmazlar. Yâni birlikte vâris olurlar. Ko­caya ve karıya hisseleri verilir; sonra da kalan terike zevi'l-erhâm ara­sında taksim edilir.

Misal: Bir kadın ölür ve kocası ile kızının -ilâ nihâye- kızı veya teyzesi ve amcasının kızı kalırsa; kocası, terikenin yarısını alır; geri­de kalan, kızının kızına ait olur. Diğerlerine mîras yoktur. —Çünkü onlar, uzakta kaldılar.—

Mirasta öncelik (= tercih) hakkı, —bir sınıfa mensup müte-addid kimselerden— ölene en yakın olana aittir. Ölenin kızının kızı­nın, kızının kızının kızından önce olduğu gibi...

Şayet, derecede müsavi olurlarsa; vârisin çocuğu daha evlâdır. İster asabanın evlâdı olsun, ister farz sehim sahibinin (ashab-ı ferâi-zin) evlâdı olsun farketmez. Oğlunun kızının kızı, kızının kızının oğ­lundan evlâdır. Ve oğlunun kızının oğlundan, kızının kızının oğlu evlâdır. Kâfi'de de böyledir.

Varisin çocuğunun çocuğunda ihtilâf olmuştur. Sahih olanı, orda bir evleviyet (= öncelik) yoktur ve bunlar müsavidirler. Hızânetü'l-Müftin'de de böyledir.

Zevi'l-erhâm, yakınlıkta müsavi olurlar ve içlerinde vârisin evlâdı bulunmazsa; mal (terike) aralarında —tamamı erkek veya ta­mamı kadın iseler— eşit olarak taksim edilir.

Şayet karışık iseler, o takdirde İizzekeri mislü hazzıl ünseyeyn (ikili birli) taksim edilir. Ve, bunda ihtilaf yoktur.

Bu, aslın sıfatında ittifak olursa böyledir.

Eğer usûlün sıfatında ihtilaf olursa, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, (aded-i rüusuna, sayılarına) fürûun bedenlerine itibar edilir ve mal —tamamı erkek veya tamamı kadın ise— aralarında müsâvî olarak taksim edilir.

Şayet karışık iseler Îizzekeri mislü hazzıl ünseyeyndirler.

İmâm Muhammed (R.A.)'e göre ise bedenlerinden aded alınır; ba­tınlarından —usulden— sıfat alınır.

Şöyle ki: Bir adam ölür; kızının oğlunun ve kızının kızını, bıra­kırsa, mal bunların arasında Îizzekeri, mislü hazzıl ünseyeyn ikili birli olarak, sayıları itibarı ile taksim edilir. Çünkü bunlar, aslın sıfatın­da müttefiktirler.

Keza, bir adam ölür, kızının kızının oğlunun oğluna ve kızının kızının kızının kızını bırakırsa; mal bunların arasında, Îizzekeri mis­lü hazzı! ünseyeyn taksim edilir. Çünkü bunlar usulda ittifak etmiş­lerdir. Ve bunda ihtilaf yoktur.

Bir adam ölür ve kızının kızının kızı ile kızının oğlunun kızını terkederse; İmâm Ebft Yûsuf (R.A.)'a göre tereke aralarında bedenleri (sayıları) itibariyle yarı yarıya taksim edilir.

İmâm Muhammed (R.A.)'e göre ise, mal (terike) aralarında üçe ay­rılıp, üçte ikisini kızının oğlunun kızı alır; üçte birini ise, kızının kı­zının kızı alır. Aslına itibaren, sanki o adamın, kızının oğlu ile kızı­nın kızı kalmış gibi olur. sonra da kızın oğluna iki; kızın kızına da bir hisse verilir. Yani, birinin babasına isabet eden hisse kendisine verilir; diğerinin anasına isabet eden hisse de, kendisine verilir.

Şayet, ölen adam, kızının kızının, iki çocuğunu ve kızının oğlu­nun iki çocuğunu terkederse; İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, mal ara­larında bedenleri (sayıları) itibariyle, altı sehim üzerine taksim edi­lip, onlardan iki sehmi, oğlanın kızlarının her birine; birer sehmi de, kızın çocuklarının her birine verilir.

İmâm Muhammed (R.A.)'e göre ise, usûl itibariyle taksim edilir. Bu takdirde, sanki ölen kızın kızını ve kızın oğlunu terk etmiş gibi olup, mal üçe bölünür ve üçte.ikisi oğlana; üçte biri de kıza verilir, sonra da kızın oğluna isabet eden, iki çocuğuna üç hisse olarak tak­sim edilir. Bunun iki hissesini oğlu, bir hissesini de kızı alır. Kızın kızına isabet eden ise, iki çocuğu arasında üçe taksim edilip, iki his­sesi oğluna, bir hissesi ise kızma verilir ve taksim dokuzdan olur.

Misâller:

İmâm Ebû Yusuf (R.A.)'a göre:

Ali öldü
mesele 6

Bu duruma göre, Velîye altı hissede dört hisse; Haticeye ise altı hissede iki hisse düşer.

imâm Muhammet! (R.A.)'e göre

Ali öldü

Oğlu Veli

kızı Hatice

SANKİ:
kızın oğlu kenm 2—Hisse

Oğlu Veli    kızı Hatice
4                 2
kızın kızı behîce   mesele 3 1—Hisse                „  3
oğlu Veli 2
kızı Hatice 1

Bu duruma göre velinin hissesi dokuzda altı, Haticenin hissesi ise dokuzda Üçtür.

Bir adam ölüp, kızının oğlunun iki kızı Üe,kmhm kızının bir oğlu kalırsa; İmim Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, taksimin nasıl yapılacağı zahirdir.

İmâm Muhammed (R.A.)'e göre ise, aralarında beşte birli taksim ederler. Beşte biri, kızın kızının oğluna verilir; beşte dördü ise kızın oğlunun iki kızı arasında taksim edilir. Sanki, o ölmüş kızının iki oğlu ile, kızının bir kızı kalmış olur ve kızın kızma isabet eden, onun çocuğuna verilir. Oğluna isabet eden de iki kızının olur.

Şayet bir adam Ölür de, kızının kızının kızının iki oğlu ve kızı­nın kızının, oğlunun kızı ile kızının oğlunun kızının iki oğlu kalırsa; İmim Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, mal, fürû arasında bedenleri (sayıları) itibariyle yedide bir olarak taksim edilir.

İmâm Muhammed (R.A.)'de şöyle buyurmuştur:

ikinci batında, usûldeki furû adedlerine itibaren, yedide bir olur. Yedide dördü, kızın oğlunun kızının iki oğlunun olur ve bu dedele­rinin hissesidir; yedide üçü ise, —iki kızın hissesi— üçüncü batında iki çocuklarının olur. Bunun yarısı kızının kızının oğlunun kızımn olacaktır. Ve bu, babasımn nasibidir. Diğer yarısı ise, kızımn kızı­nın kızının oğlunun olur. Bu da analarının hissesidir. Bu mes'ele, yirmi sekizden tashih edilir. İmâm Muhammed (R.A.)'in İmim Ebû Ha-nîfe (R.A.)'den meşhur iki rivayeti —bütün zevi'l-erhâm hakkında böyledir.

Fetva da bunun üzerinedir.

İmâra İsbîcabî (R.A.), Mebsût'ta: İmâm Ebû Yusuf (R.A.)'un kav­li esahhtır. Çünkü bu çok kolaydır." buyurmuştur. Muhit sahibi ve Buhara âlimleri, bu cins mes'elelerde, İmim Ebft Yûsuf (R. A.)'un kav­line göre hareket ettiler ve bu görüşü kabul eylediler. Kftfl'de de böyledir.

Şayet ba'zısının yakınlığı iki veya daha ziyâde yönlü olursa; bu İki cihete veya cihetlere itibar olunur; her cihette vâris olur ve İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre itibar füru'dadır.

İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, itibar usûldedir ve nine bunun hilâfınadır. O, ancak bir cihetten vâris olur. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, zirahm ise, iki cihetten vâris olurlar. Sahih rivayet budur. Teb-yîn'de de böyledir.

Bunun misâli: Kızın oğlunun oğlu, (kızın kızının da oğlu olur­sa) ve kızın kızının kızı: Bunun sureti: Bir adamın, iki kızı vardır; ikisi de ölmüşlerdir. Onlardan birisi, bir oğul diğeri de bir kız ter-keylemişler ve bunlar birbiriyle evlenmiş bir de oğulları olmuştur.

Sonra da bu kadın, başka biriyle evlenmiş, ondan da bir kızı doğmuştur. Bu durumda birinci, doğan kızın oğlunun oğludur ve o kızın kızının da oğludur.

ikinci doğan ise: Kızın kızının kızıdır. Bu iki koca öldükten son­ra, ninesi ölürse; İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre mal aralarında beşte birli olarak taksim edilip, beşte biri, kızın kızının kızımndır. Beşte dördü ise, —erkeklik mekânında bulunduğu için— iki yönlü akra­baları olanındır.

İmâm Muhammed (R.A.)'e göre ise, altıda biri, kızın kızının kızı­mndır; altıda beşi ise, iki yönden karabet sahibi olanındır.

Meselâ:

(x) Kızı Ayşe S) Oğlu Ali

Kızı Fatma

Kızı Hasîbe

g> Ahmet

evlendiler

evlendiler

Oğlu Kerim

Kızı Şükriye
İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre 1/5 i Şükriye'nin, 1/4 Kerim'indir. İmâm Muhsmmed (R.A.)'e göre 1/6 sı Şükriye'nin, 1/5 de Kerim'indir.

Birinci doğan Kerim, Alinin kızının oğludur; aynı zamanda da kızının kızının oğludur.
îkinci doğan Şükriye ise, Ali'nin kızının kızının kızıdır. [76]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..