6- ITK, TEDBİR VE KİTABET HAKKINDAKİ ŞAHİTLİKLERDEN DÖNMEK

İki şahit: "Gerçekten o adam, kölesini azad eyledi." derler; hakim de onun hürr olduğuna hükmettikten sonra da, şehadetlerinden vaz geçerlerse; o kölenin kıymetini sahibine tazmin ederler; ister fakir olsunlar, isterse zengin olsunlar müsavidir. Bu köle de efendisine aittir. Fethû'l-Kadîr'de de böyledir.

İki şahit, "bir adamın, cariyesini azad eylediğine" şahitlik ederler; hakim de onun hür olduğuna hükmeder; cariye evlendikten sonra da, şahitler şehadetlerinden geri dönerlerse; o cariyenin bedelini efendisine tazmin ederler. Bu durumda efendisinin, ona cima hakkı kalmaz. Hâvî'de de böyledir.

İki şahit, şevval ayında: "Ramazan ayında, bir adamın kölesini azad eylediğine" şehadet ederler; şahitlik yaptıkları gün bu kölenin kıymeti iki bin dirhem olduğu halde, ramazanda, kıymeti bin dirhem artarak üç bin dirheme yükselir; sonra da şahitler şehadetlerinden dönerlerse; bu kölenin kıymetini, hakimin köleyi azad eylediği günkü, kıymeti olan üçbin dirhem olarak tazmin ederler. Muhıyt'te de böyledir.

Hakim o adam hakkında hükmünü ve cinayetinin de cezasını verdikten sonra, o kölenin hürriyetini tamsa; cezası hürlerin cezası gibi olur. Serahsî'nin Muhiytı'nde de böyledir.

İki şahit, bir şahıs hakkında "Ramazanda kölesini azad eyledi." diye şahitlik yapar; hakim hürriyetine hükmettikten sonra da şahitler, şehadetlerinden dönerler ve üzerlerine tazminat gerekir; sonra da onlar, beyyineleriyle "köleyi şa'banda azad eyledi" derlerse, üç imamımızdan Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre kıymeti düşmez. İmâmeyn'e göre düşer.
Şayet, "şevvalde" diye beyyinelerini gsöterirlerse, bi'1-icma' kıymeti noksanlaşmaz. Tahâvî'de de böyledir.

İki şahit, "bir adamın, kölesini müd.ebbere yaptığına" şahitlik yaparlar; hakim böylece hükmettikten sonra da, şahitler şehdetlerinden dönerlerse; tedbir noksanlığını tazmin ederler.

Eğer o kölenin efendisi ölürse; sülüsü malından (= malının üçte birinden) azad edilir. Eğer ölenin ondan başka malı yoksa, üçte birisi azad edilmiş olur; şehadetlerinden dönenler onun bedelinin üçte ikisini tazmin ederler. Köleye de tazminat, için müracaat edemezler. Mebsût'ta da böyledir.

İki şahit,  "elbette kölesini azd etti." diye diğer iki şahit de "mdebbere olarak azad etti." diye şahitlik yaparlar; hakim onların şehadeti sebebiyle hükmettikten sonra da, şahitlerin hepsi rücû' eder­lerse; tazminat "azad edildi." diyenlere aittir. Tedbîrine şahitlik yapan­lara, tazminat gerekmez.

Önce tedbirine şahitlik yapanların şehadetine göre hükmediise; sonra da, iki şahit "hürriyetlerine şahitlik yapsalar;" hakim bunun üze­rine de hükmettikten sonra da, şahitlikten dönseler; bu durumda tedbir noksanlığım tedbir şahitleri tazmin ederler; kalanını da hürriyetine şahitlik yapıp da sonradan dönenler öderler.

Eğer azad olduğuna şahitlik yapar, sonra da geri dönerlerse, tam kıymetini onlar öderler. Tedbir şahitleri bir şey ödemezler.

Alimler ",Bu, İmameyn'in cevabıdır." buyurmuşlardır.

imâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre hakime layık olan, müdebbere için azadına hükmeylernemektir. Muhıyt'te de böyledir.

İki kişi, bir adam hakkında şehadette bulunarak:"Kölesini, bin dirheme, bir seneye kadar mükâteb yaptı." derler; hakim de böylece hükmeder; sonra da şehadetten dönerler; bu kölede bin veya iki bin dirhem kıymetinde olursa; bu durumda şehadetten dönenler, onun kıymetini öderler.

O zaman, bu köle onlara tabi olur. Kitabet bedelini onlara ödmedikçe, hür olamaz.

Kitabete bağlanan köle, bedelini ödemekten aciz olunca, köleliği avdet eder. Ve bu kölenin efendisi, şahitlerden aldığını onlara iade eder. Hâvî'de de böyledir.

İki şahit, "bir adamın, kölesini, bir sene müddetle, bin dirheme mükateb yaptığına" şahitlik ederler; kölenin kıymetide beşyüz dirhem olur; hakim, onun kitabetine hükmettikten sonra da, şahitîikierinden dönerlerse; —hakim bu kölenin efendisini serbest bırakır: İsterse, şahit­lere tazmin ettirir; o takdirde, mükateb kitabet bedelini ona ödemez.

Eğer bin dirhem ödemiş olur; bunu şahitlerden alırlarsa; onlara güzel olan, beşyüz dirhemi tasadduk etmeleridir. Bu fazlalığı ödemek, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İm a m Muhammed (R.A.)'in kavlidir.

Eğer efendi, mükâtebin ittibasını seçer veya hakim onu muhayyer bırakmazsa; şahitlerin tazmini gerekmez. Fazlası için, şahitlere müracaat eder.

Eğer mükatebenin kıymeti noksansa, onun kıymeti tamam olun­caya kadar şahitlere müracaat eder. Muhıyt'te de böyledir.

îki kişi, şahitlik yaparak: "Kıymeti bin dirhem olan bir köleyi, efendisinin beşyüz dirheme azad eylediğini" söyleseler; hakim de onu azad eylese; sonra da üzerine şahitlik yaptıklarına karşı şehadetten dönseler; işte o adam muhayyerdir: İsterse, şahitlere bin dirhemden tazmin ettirir; onlar da beşyüz dirhem için, köleye müracaat ederler; İsterse, köleye müracaatla beşyüz dirhemlerini alır. Hangisini seçerse, öyle yapar. Mebsût'ta da böyledir.
Bir köle "efendisinin kendisini bin dirheme mükateb yaptığını" iddia etse; ,1)11 miktar da, onun kıymeti olsa; efendisi de "onun kıyme­tini, iki bin dirhem olarak" iddia ve ona göre de beyine ibraz eylese; hakim de, ikibin dirhem üzerine hükmeylese, şahitler de böyle şehadette bulundukları halde,  sonradan dönseler;  mükateb için,  bin dirhemi tazmin ederler.
Şayet, mükateb mükatebeliğini iddia eylemez; efendisi de:"ben onu, iki bin u'.rhemo mükateb eyledim." diye iddiada bulunur; müka­teb   de onu inkar eder; efendisi de bunu belgeler; hakim de onun kitabetine hükmeder ve mükateb'e: "İstersen kitabetini infaz et; istersen, bırak köle olarak kal." der ve şayet mükateb iddia eder ve hur olduğunu" söyler; efendisi de "onun, iki bin dirheme mükateb edildiğine" iki şahit dinletir; hakim de, öylece hükmeder; mükateb de mal verir; sonra da şahitler şehadetlerinden dönerlerse; gerçekten onlar, mükateb için iki bin dirhemi tazmin ederler. Her ne kadar, kıymet, ondan az olsa bile böyledir. Mutayt'te de böyledir. En doğrusunu bilen Allahu Tealadır. [9]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..