Mütercimin Onsozu
Elinizdeki bu değerli eserin günyüziine çıkmasına bizleri muvaffak kılan Allah'a sonsuz hamd ve senalar eder, o'nun pâk şeriatının teb-liğcisi, yorumcusu ve örnek tatbikatçısı olan sevgili peygamberimiz hz. Muhammed'e salât ve selâm eder, o'nun nurlu yolundan giden ve kutsal emâneti kendisinden sonra gelenlere ulaştıran âl ve ashabını, tabiîn neslini, güzellikle onların yolundan gidenleri, ümmetin büyük müctehid imamlarını, bütün insanlığın dünya ve âhiret seâdetine kefil olan islâm şeriatının yüceltilmesi ve yenilenmesi için kafa yoran tüm islâm âlim ve düşünürlerini rahmetle anarım. Keza rabbimizden, bizleri de islâm'ı ve onun yüce değerlerini hayata yeniden hâkim kılabilecek bir neslin iman, ilim, irfan ve cihad erleri kılmasını niyaz ederim.
Daha önceleri çeşitli hocalarımızdan övgüsünü işittiğim şâtıbî'nin el-muvâfakât adlı eserinin içeriğini gerçek anlamda doktora öğrenciliğim sırasında değerli hocam hayreddin karaman'ın derslerinde okuduğumuz ve daha sonra da islam hukuk felsefesi adıyla tercüme ettiğimiz m. Tâhir b. Aşûr'un eseri vasıtasıyla öğrenmiştim. Daha sonra "ahkâmın değişmesi" adlı doktora tezimin temel kaynaklarından biri olması hasebiyle de yakından incelemiş ve böylece eseri daha da iyi tanımıştım.
Doktora çalışmalarımı tamamladıktan sonra değerli arkadaşım dr. İlhan kutluer'in iz yayıncılık adına eserin tarafımdan tercüme edilmesi teklifini büyük bir memnuniyet ve cesaretle kabul ettim. Memnuniyetle kabul ettim; çünkü, hakikaten bu eserin türk okuyucularına bir an evvel kazandırılmasının zaruretine inanıyordum. Cesaretle diyorum, çünkü önümde büyük badireler olduğunu biliyordum. Şöyle ki:
Her şeyden önce eser, fevkalâde yüksek bir bilgi düzeyine sahip insanlara hitap ediyordu. Müellif eserini alışılagelmiş klâsik usûl kitapları tarzında kaleme almamış, başta usûl ilmi olmak üzere diğer şer'î ve aklî ilimlerde işlenilmiş ve sonuca ulaşılmış konuları esas alarak bunların üzerine eserini bina etmeyi prensip edinmişti. Eser dört cilt halinde mufassal olmasına rağmen, onun belirttiğimiz bu özelliği hemen hemen her ilme müracaatta bulunmayı gerekli kılmıştır. Haliyle bu, çalışmamızı zorlaştıran ve yavaşlatan bir etken olmuştur.
Eserin daha önce birkaç baskısı yapılmış olmakla birlikte, tercümemize esas aldığımız a. Dıraz neşri de dahil bizim anladığımız mânâda hadisler tahric edilmemişti. Tercümemizde âyet numaraları tesbit edilmiş, hadisler de tahric edilmiştir. Müellifin pek çok hadis kullanmasına rağmen, hemen hemen bütün hadislerini concordance aracılığı ile kütüb-i tis'a (dokuz temel hadis kitabı) içerisinde bulabilmemiz, sanırız kudretli müellifimizin kaynak anlayışının zikre değer bir göstergesi olmalıdır. Âyet ve hadislerin yerlerini belirten dipnotlarda mütercim tarafından konulduğunu gösteren rumuzu kullanılmamıştır.
Yaptığımız en önemli katkılardan biri de kullanılan kavramların genelde dipnotlarda açıklan ması dır. Bu tür tarafımızdan yapılan tarif ve açıklamaları rumuzu ile nâşir'in dipnotlarından ayırmış bulunuyoruz.
Nâşir'in tamamen lafzî olan ve mânânın açıklanmasına yönelik bazı dipnotlarım metne kaydırdık.
Uzun cümleleri yer yer bendlere ayırarak anlaşılmasını kolaylaştırdık. Dil olarak mümkün mertebe sade bir dil kullanmaya çalıştık. Ancak konunun ağırlığı ve ifade kısırlığı gibi zor durumlarda kaldığımızda eski kelimeleri de kullanmada bir sakınca görmedik. Istılahları korumaya özen göstermekle birlikte açıklamalarda bulunduk.
Bütün bunlardan sonra, takdir değerli okuyucularımızın olmakla birlikte, öyle sanıyoruz ki, eserin türkçesi, arapça orijinalinde bulunan ve naşir dıraz'inhaklı olarak belirttiği zorluklardan büyük ölçüde arınmış oldu.
Bütün şer'î ilimlere yönelik bir özeleştiri içermesi ve islâmî literatür içerisinde kendi ifadesiyle "dürüst mânâsında tek usûl-ı fıkıh" diye nitelediği muvâf akât'm ilmî değerini çok iyi tanıtması açısından kazan müftüsü musa carullah tarafından kaleme alman çok değerli bulduğum biryazıyı da sadeleştirerek değerli okuyucularımızın istifadesine sundum. Umarım ki bu yazı, üzerinden yaklaşık bir asır geçmesine rağmen üzüntüyle belirtmek gerekir ki istenilen doğrultuda hâlâ yeterli adımların atılmadığını göstermeye yarayacaktır. Musa carullah'ın bu değerli eserin neşri ile gerçek anlamda usûle bir adım ya da kapı araladığını ifade ettiği gibi, biz de onu türkçe'ye kazandırmak suretiyle gösterilen hedefe doğru bir adım attığımıza ya da bir kapı araladığımıza inanıyoruz. Bu vesileyle kendimizi mutlu hissediyoruz.
Özellikle diğer üç cildin daha muntazam, daha kusursuz çıkabilmesi için değerli okuyucularımızdan yapıcı tenkitlerini bekler, teşvik ve yardımları için hocalarımıza teşekkür ederim.
Burada ayrıca bir sunuş yazısıyla bu çalışmamızı da destekleyen değerli hocamız doç. Dr. Hayreddin karaman'a, bu cildin tercümesini okuyarak değerli katkılardabulunanebubekireroğlu ile arkadaşım ilhan kutlu-er'e, eserin basımım üstlenen îz yaymcıhk'a, bütün okuyucularımıza teşekkür eder; eserin değerli müellifine Allah'tan rahmet dilerim.
Başarı ancak Allah'tandır.
Dr. Mehmet erdoğan
Ağustos, 1990 istanbul[2]
Daha önceleri çeşitli hocalarımızdan övgüsünü işittiğim şâtıbî'nin el-muvâfakât adlı eserinin içeriğini gerçek anlamda doktora öğrenciliğim sırasında değerli hocam hayreddin karaman'ın derslerinde okuduğumuz ve daha sonra da islam hukuk felsefesi adıyla tercüme ettiğimiz m. Tâhir b. Aşûr'un eseri vasıtasıyla öğrenmiştim. Daha sonra "ahkâmın değişmesi" adlı doktora tezimin temel kaynaklarından biri olması hasebiyle de yakından incelemiş ve böylece eseri daha da iyi tanımıştım.
Doktora çalışmalarımı tamamladıktan sonra değerli arkadaşım dr. İlhan kutluer'in iz yayıncılık adına eserin tarafımdan tercüme edilmesi teklifini büyük bir memnuniyet ve cesaretle kabul ettim. Memnuniyetle kabul ettim; çünkü, hakikaten bu eserin türk okuyucularına bir an evvel kazandırılmasının zaruretine inanıyordum. Cesaretle diyorum, çünkü önümde büyük badireler olduğunu biliyordum. Şöyle ki:
Her şeyden önce eser, fevkalâde yüksek bir bilgi düzeyine sahip insanlara hitap ediyordu. Müellif eserini alışılagelmiş klâsik usûl kitapları tarzında kaleme almamış, başta usûl ilmi olmak üzere diğer şer'î ve aklî ilimlerde işlenilmiş ve sonuca ulaşılmış konuları esas alarak bunların üzerine eserini bina etmeyi prensip edinmişti. Eser dört cilt halinde mufassal olmasına rağmen, onun belirttiğimiz bu özelliği hemen hemen her ilme müracaatta bulunmayı gerekli kılmıştır. Haliyle bu, çalışmamızı zorlaştıran ve yavaşlatan bir etken olmuştur.
Eserin daha önce birkaç baskısı yapılmış olmakla birlikte, tercümemize esas aldığımız a. Dıraz neşri de dahil bizim anladığımız mânâda hadisler tahric edilmemişti. Tercümemizde âyet numaraları tesbit edilmiş, hadisler de tahric edilmiştir. Müellifin pek çok hadis kullanmasına rağmen, hemen hemen bütün hadislerini concordance aracılığı ile kütüb-i tis'a (dokuz temel hadis kitabı) içerisinde bulabilmemiz, sanırız kudretli müellifimizin kaynak anlayışının zikre değer bir göstergesi olmalıdır. Âyet ve hadislerin yerlerini belirten dipnotlarda mütercim tarafından konulduğunu gösteren rumuzu kullanılmamıştır.
Yaptığımız en önemli katkılardan biri de kullanılan kavramların genelde dipnotlarda açıklan ması dır. Bu tür tarafımızdan yapılan tarif ve açıklamaları rumuzu ile nâşir'in dipnotlarından ayırmış bulunuyoruz.
Nâşir'in tamamen lafzî olan ve mânânın açıklanmasına yönelik bazı dipnotlarım metne kaydırdık.
Uzun cümleleri yer yer bendlere ayırarak anlaşılmasını kolaylaştırdık. Dil olarak mümkün mertebe sade bir dil kullanmaya çalıştık. Ancak konunun ağırlığı ve ifade kısırlığı gibi zor durumlarda kaldığımızda eski kelimeleri de kullanmada bir sakınca görmedik. Istılahları korumaya özen göstermekle birlikte açıklamalarda bulunduk.
Bütün bunlardan sonra, takdir değerli okuyucularımızın olmakla birlikte, öyle sanıyoruz ki, eserin türkçesi, arapça orijinalinde bulunan ve naşir dıraz'inhaklı olarak belirttiği zorluklardan büyük ölçüde arınmış oldu.
Bütün şer'î ilimlere yönelik bir özeleştiri içermesi ve islâmî literatür içerisinde kendi ifadesiyle "dürüst mânâsında tek usûl-ı fıkıh" diye nitelediği muvâf akât'm ilmî değerini çok iyi tanıtması açısından kazan müftüsü musa carullah tarafından kaleme alman çok değerli bulduğum biryazıyı da sadeleştirerek değerli okuyucularımızın istifadesine sundum. Umarım ki bu yazı, üzerinden yaklaşık bir asır geçmesine rağmen üzüntüyle belirtmek gerekir ki istenilen doğrultuda hâlâ yeterli adımların atılmadığını göstermeye yarayacaktır. Musa carullah'ın bu değerli eserin neşri ile gerçek anlamda usûle bir adım ya da kapı araladığını ifade ettiği gibi, biz de onu türkçe'ye kazandırmak suretiyle gösterilen hedefe doğru bir adım attığımıza ya da bir kapı araladığımıza inanıyoruz. Bu vesileyle kendimizi mutlu hissediyoruz.
Özellikle diğer üç cildin daha muntazam, daha kusursuz çıkabilmesi için değerli okuyucularımızdan yapıcı tenkitlerini bekler, teşvik ve yardımları için hocalarımıza teşekkür ederim.
Burada ayrıca bir sunuş yazısıyla bu çalışmamızı da destekleyen değerli hocamız doç. Dr. Hayreddin karaman'a, bu cildin tercümesini okuyarak değerli katkılardabulunanebubekireroğlu ile arkadaşım ilhan kutlu-er'e, eserin basımım üstlenen îz yaymcıhk'a, bütün okuyucularımıza teşekkür eder; eserin değerli müellifine Allah'tan rahmet dilerim.
Başarı ancak Allah'tandır.
Dr. Mehmet erdoğan
Ağustos, 1990 istanbul[2]
Konular
- Öşür Suyu :
- Haraç Suyu :
- 7- ZEKÂT VERİLECEK KİMSELER
- Fakirler :
- Miskinler :
- Âmil :
- Mükâteb Köle :
- Borçlu:
- Allah Yolunda Olanlara :
- Yolcu :
- Beytü'l - Mâl'in Gelirleri
- 8- SADAKA-İ FITIR
- Fıtır Sadakası Ne Zaman Vacib Olur :
- EBU İSHAK EŞ-ŞÂTIBÎ:
- KİTAP HAKKINDA (HATIRALAR, DÜŞÜNCELER)
- Mütercimin Onsozu
- MÜELLİFİN HAYATI
- Şâtıbî
- (ö. 790 = 1388)
- "EL-MUVÂFAKÂT" NEŞRİNE AİT BİR-İKİ SÖZ
- ESERİN TANITIMI
- Daha Öncekilerin İhmal Ettikleri Bahisler
- Kitabın Tanınmamasının Sebebi
- Kitaba Olan Teveccühümüzün Sebebi Ve Kitap Üzerinde Yaptığımız Çalışmalar
- Hadislerin Tahrıcı
- Önceki Baskıda Bulunan Tahrip Ve Hatalar
- Müellifin Önsözü
- Mukaddimeler
- Birinci Mukaddime