Beytü'l - Mâl'in Gelirleri
Beytü'l - mâlin, gelir kaynağı vardır :
Sâime olan hayvanların zekâtı, öşür ve rnüslümanların ticaret malından âşir tarafından alınan şeyler.
Bunların kimlere verileceğini «Zekât Kimlere Verilir» bölümünde söyledik.
Ganimetlerin, madenlerin, eskiden kalma hazine ve definelerin beşte biri.
Bunların sarf yeri ise fakirler, kimsesiz ve muhtaç yetimler ve yolculardır.
Haraç, cizye, harb edilmeden ve üzerinde anlaşmaya varılarak alman sulh bedelleri, (Mecran Oğullarından alman elbiseler ve Tağlib Oğullarımdan alınan ve zekâtın iki katı olan vergiler gibi) ve kendilerine emân yerilmiş bulunanlardan alman öşürler ile ticaretle uğraşan zimmîlerden alınan şeyler.
Bunlar, savaş hizmetlerine, kale yapımlarına, îslâm ülke-. sindeki yolların emniyetinin sağlanması ve yol kesicilerin gözetlenmesine, köprü ve kanalların yapılmasına harcanır. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Bunlar, Ceyhun, Fırat ve Dicle gibi çok büyük olan ve kimsenin mülkiyetinde bulunmayan, nehirler üzerinde köprü kanal ve bent (=-baraj) yapımında da kullanılır. Tahâvî Şerhi'nde de böyledir.
Bunlar, nbâtlara, mescidlere, set baskınını Önlemek için yapılan sedîere, düşman baskınından korkulan yerlere kale yapımına, vali, kadı, müftü ve diğer me'mur ve idarecilerin maaşlarına da sarfedilir. Serahsî'nin Muhiytlinde de böyledir.
Bunlar, ilim öğretenlere ve ilim öğrenenlere de sarf edilir. Si-râcü'l - Vehhâc'da da böyledir.
Bunlar, müslümanlarm işleri için uğrasan ve mü'mml'erin salâhına çalışan kimselere de sarf edilir. Serahsî'nin Muhıyf inde de boyledSr.
Lukatalar (= Buluntular), varis, bırakmadan ölenlerin terekeleri, yalnız kocası veya yalnız karısı kalmış olanların kan veya koca hisselerini aldıktan sonra arta kalan, terekeleri.
Bunlar da, fakir olan hastaların tedavilerine ve nafakalarına; malı olmayan cenazelerin kefen masraflarına; bir malı kaybolmuş kimselere; aklî dengesini yitirmiş olanlara; kazançtan aciz kalanlara, bunların nafakalarının, üzerine vacip olduğu bir kimse olmadığ,ı zaman harcanır. Tahâvî Şerhi'nde de böyledir.
Veliyyü'temr'in, beytü'l-mâlin bu dört ayrı nev'î gelirlerini dört ayrı yerde toplayıp, bunların herbirine ayn ayrı evler yapması gerekir. Çünkü, bunlardan herbirinin hükümleri ayrıdır; kendilerine mahsus, hükümleri vardır. Bir bölümün malı, diğerine karışmamalıdır.
Eğer, bu bölümlerden bir kısmında mal bulunmazsa veliyyül -emr'in bu. bölümler için diğer bölümlerden borç alması caizdir.
Böyle bir durumda veliyyül - emr beytü'l - mâlin zekât bölümünden, borç alıp, haraç bölümüne vermiş olursa, haraç alındığı zaman almış bulunduğu bu borcu öder. Ancak, bu borcu "kıtal (= savaş) için almış olursa, bunda fakirlerin nasibi olduğu için bu borç olmaz.
Veliyyü'1-emr, eğer beytü'l - mâlin haraç bölümünden zekât bölümüne borç almışsa ve bunu fakirlere harcamış olursa,- onlara borçlanmış olmaz. Çünkü haraç fey' ve ganimet hükmündedir. Fakirlerin ise bunda nasipleri vardır. Ancak fakirler, bu zekât ile zengin edilmezler. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Veliyyü'l - emr olan kimselerin, hakları, hak sahibi olanlara ulaştırmaları ve onları Kaklarını almaktan men etmemeleri gerekir. Beytü'1-mâle ait olan bu mallardan, veliyyü'l - emrin ve ava-nesinin almaları caiz olmaz. Ancak bunlar, kendilerine ve aüe fertlerine kifayet edecek kadar, beytü'l - mâl'den alabilirler; fakat, bunları biriktirip kendileri için bir hazine meydana getiremezler. Bu mallardan artan olursa, müslümanlar arasında taksim olunur.
Veliyyü'^emr olan kimseler, bu vazifelerinde kusur ederlerse, vebali kendilerine aittir.
Zımmîlere, beytü'l - mâl'den hiç bir şey verilmez. Ancak, veliyyü'l - emr onların açlıktan Ölmek üzere olduklarını görürse, onlara ölmiyecekleri kadar gereken şeyleri verir. Çünkü onlar, İslâm Beldesi vatandaşiarmdandırlar ve onların hayatını korumak, devlet başkanının görevlerindendir. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Diyanet yönünden, beytü'l-mâl"de nasibi olan bir kimsenin, o hakkını alması mümkündür. Hüküm yönünden ise, devlet başkanı, o hakkı verip vermemek hususunda muhayyerdir. Gunye'de de böyledir. [34]
Sâime olan hayvanların zekâtı, öşür ve rnüslümanların ticaret malından âşir tarafından alınan şeyler.
Bunların kimlere verileceğini «Zekât Kimlere Verilir» bölümünde söyledik.
Ganimetlerin, madenlerin, eskiden kalma hazine ve definelerin beşte biri.
Bunların sarf yeri ise fakirler, kimsesiz ve muhtaç yetimler ve yolculardır.
Haraç, cizye, harb edilmeden ve üzerinde anlaşmaya varılarak alman sulh bedelleri, (Mecran Oğullarından alman elbiseler ve Tağlib Oğullarımdan alınan ve zekâtın iki katı olan vergiler gibi) ve kendilerine emân yerilmiş bulunanlardan alman öşürler ile ticaretle uğraşan zimmîlerden alınan şeyler.
Bunlar, savaş hizmetlerine, kale yapımlarına, îslâm ülke-. sindeki yolların emniyetinin sağlanması ve yol kesicilerin gözetlenmesine, köprü ve kanalların yapılmasına harcanır. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Bunlar, Ceyhun, Fırat ve Dicle gibi çok büyük olan ve kimsenin mülkiyetinde bulunmayan, nehirler üzerinde köprü kanal ve bent (=-baraj) yapımında da kullanılır. Tahâvî Şerhi'nde de böyledir.
Bunlar, nbâtlara, mescidlere, set baskınını Önlemek için yapılan sedîere, düşman baskınından korkulan yerlere kale yapımına, vali, kadı, müftü ve diğer me'mur ve idarecilerin maaşlarına da sarfedilir. Serahsî'nin Muhiytlinde de böyledir.
Bunlar, ilim öğretenlere ve ilim öğrenenlere de sarf edilir. Si-râcü'l - Vehhâc'da da böyledir.
Bunlar, müslümanlarm işleri için uğrasan ve mü'mml'erin salâhına çalışan kimselere de sarf edilir. Serahsî'nin Muhıyf inde de boyledSr.
Lukatalar (= Buluntular), varis, bırakmadan ölenlerin terekeleri, yalnız kocası veya yalnız karısı kalmış olanların kan veya koca hisselerini aldıktan sonra arta kalan, terekeleri.
Bunlar da, fakir olan hastaların tedavilerine ve nafakalarına; malı olmayan cenazelerin kefen masraflarına; bir malı kaybolmuş kimselere; aklî dengesini yitirmiş olanlara; kazançtan aciz kalanlara, bunların nafakalarının, üzerine vacip olduğu bir kimse olmadığ,ı zaman harcanır. Tahâvî Şerhi'nde de böyledir.
Veliyyü'temr'in, beytü'l-mâlin bu dört ayrı nev'î gelirlerini dört ayrı yerde toplayıp, bunların herbirine ayn ayrı evler yapması gerekir. Çünkü, bunlardan herbirinin hükümleri ayrıdır; kendilerine mahsus, hükümleri vardır. Bir bölümün malı, diğerine karışmamalıdır.
Eğer, bu bölümlerden bir kısmında mal bulunmazsa veliyyül -emr'in bu. bölümler için diğer bölümlerden borç alması caizdir.
Böyle bir durumda veliyyül - emr beytü'l - mâlin zekât bölümünden, borç alıp, haraç bölümüne vermiş olursa, haraç alındığı zaman almış bulunduğu bu borcu öder. Ancak, bu borcu "kıtal (= savaş) için almış olursa, bunda fakirlerin nasibi olduğu için bu borç olmaz.
Veliyyü'1-emr, eğer beytü'l - mâlin haraç bölümünden zekât bölümüne borç almışsa ve bunu fakirlere harcamış olursa,- onlara borçlanmış olmaz. Çünkü haraç fey' ve ganimet hükmündedir. Fakirlerin ise bunda nasipleri vardır. Ancak fakirler, bu zekât ile zengin edilmezler. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Veliyyü'l - emr olan kimselerin, hakları, hak sahibi olanlara ulaştırmaları ve onları Kaklarını almaktan men etmemeleri gerekir. Beytü'1-mâle ait olan bu mallardan, veliyyü'l - emrin ve ava-nesinin almaları caiz olmaz. Ancak bunlar, kendilerine ve aüe fertlerine kifayet edecek kadar, beytü'l - mâl'den alabilirler; fakat, bunları biriktirip kendileri için bir hazine meydana getiremezler. Bu mallardan artan olursa, müslümanlar arasında taksim olunur.
Veliyyü'^emr olan kimseler, bu vazifelerinde kusur ederlerse, vebali kendilerine aittir.
Zımmîlere, beytü'l - mâl'den hiç bir şey verilmez. Ancak, veliyyü'l - emr onların açlıktan Ölmek üzere olduklarını görürse, onlara ölmiyecekleri kadar gereken şeyleri verir. Çünkü onlar, İslâm Beldesi vatandaşiarmdandırlar ve onların hayatını korumak, devlet başkanının görevlerindendir. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Diyanet yönünden, beytü'l-mâl"de nasibi olan bir kimsenin, o hakkını alması mümkündür. Hüküm yönünden ise, devlet başkanı, o hakkı verip vermemek hususunda muhayyerdir. Gunye'de de böyledir. [34]
Konular
- Ticaret Mallarının Zekâtı
- Zekâtla İlgili Bazı Mes'eleler
- 4- ÖŞÜR TOPLAYAN KİMSELERİN DURUMU
- 5- DEFİNELERİN VE MÂDENLERİN ZEKÂTI
- 6- ZİRAÎ MAHSULLERİN VE MEYVELERİN ZEKÂTI
- Öşür Suyu :
- Haraç Suyu :
- 7- ZEKÂT VERİLECEK KİMSELER
- Fakirler :
- Miskinler :
- Âmil :
- Mükâteb Köle :
- Borçlu:
- Allah Yolunda Olanlara :
- Yolcu :
- Beytü'l - Mâl'in Gelirleri
- 8- SADAKA-İ FITIR
- Fıtır Sadakası Ne Zaman Vacib Olur :
- EBU İSHAK EŞ-ŞÂTIBÎ:
- KİTAP HAKKINDA (HATIRALAR, DÜŞÜNCELER)
- Mütercimin Onsozu
- MÜELLİFİN HAYATI
- Şâtıbî
- (ö. 790 = 1388)
- "EL-MUVÂFAKÂT" NEŞRİNE AİT BİR-İKİ SÖZ
- ESERİN TANITIMI
- Daha Öncekilerin İhmal Ettikleri Bahisler
- Kitabın Tanınmamasının Sebebi
- Kitaba Olan Teveccühümüzün Sebebi Ve Kitap Üzerinde Yaptığımız Çalışmalar
- Hadislerin Tahrıcı