5- Yabancı İle Zi'l-Yed'in Ve İki Yabancının Da'vâları
Konuşamayan bir küçük çocuk, bir adamın yanında bulunduğunda bu yabancı, "onun kendi oğlu olduğunu" iddia ederse; istihsânen nesep ondan sabit olur.
Eğer başka birisi, onu iddia ederek: "Benim çocuğum." der ve zi'l-yed onu doğrularsa; neseb ondan sabit olur.
Bu, istihsanen böyledir. Kıyasen ise, böyle değildir.
Şayet o çocuğu hem zi'l-yed, hem de başkası iddia ederse, bu durumda zi'l-yed evlâ olur.
Eğer, biri' diğerinden önce iddiada bulunursa, bu durumda, o çocuk, önce iddia edenindir. Serahsî'.nin Muhıytı'nde de böyledir.
İmâm Muhammed (R. A.), el-Asl'da şöyle buyurmuştur:
Hür ve müslüman olan bir zatın yanında, bir çocuk bulunur ve bu zat "onun, kendi çocuğu olduğunu" iddia ettiğinde, hür bir müslüman veya zimmî yahut bir köle beyyine getirerek, "onun, kendi çocuğu olduğunu" iddia ederler; bu durumda zi'1-yedin de beyyinesi olmazsa; bu çocuğun nesebi, iddia edene hükmedilir.
Şeyhu'l-tslâm: "Bu çocuk, hür olur." buyurmuştur.
Şemsü'l-Eimme Halvânî'de: Bu çocuk hür olur. Ancak, bir kölenin olursa, hür olmaz." buyurmuştur.
İsabetli olan da budur. Muhiyt'te de böyledir.
Bir yabancı ile zi'l-yed, ikisi de bir çocuğa karşı beyyine ibraz ederek "o çocuğun kendisinin olduğunu" söylerlerse, bu durumda zi'l-yed haklı olur. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Eğer her ikisi de beyyine ibraz ederek "o çocuğun, karısından olduğunu" söylerse onun nesebi zi'1-yede hükmedilir. Her ne kadar, karısı inkar, etse bile, bu yine böyledir. Karısı iddia eder de, kocası inkar ederse yine böyledir. Mebsût'ta da böyledir.
Bir çocuk, bir adamın yanında bulunduğunda, başka bir şahıs, beyyinesi ile o çocuğun altı aydan fazla yanında bulunan cariyesinden, olduğunu" iddia eder; çocuk yanında bulunan da, "bir senedir yanında olan cariyesinden olduğunu ve çocuğun kendinin olduğunu" iddia eder ve bu çocuğun yaşı bilinmezse, zi'1-yedin beyyinesi haklı olur. Muhıyt'te de böyledir.
Köle olan iki ailenin yanında bir çocuk bulunduğunda, her iki aile de bu çocuğu iddia ederek beyyine de ibraz ederler ve bu arada hür bir zimmî veya bir müslüman, beyyinesiyle iddia ederek "hürre, olan karısından olduğunu" söylerse; ona hükmedilir. Serahsî'nin Muhsytı'nde de böyledir.
Bir adamın yanında bir çocuk bulunduğunda, başka bir şahıs "onun, kendi oğlu olduğunu" iddia ettiği halde, onu anasına isnad etmezse, bu durumda da, çocuk davacıya (= müddeîye) hükmedilir, îddia eden anası olsa, durum yine böyle olur. Mebsût'ta da böyledir.
Bir zimminin yanında, bir çocuk bulunduğunda, bir müslüman beyyinesiyle "onun kendi çocuğu olduğunu" iddia eder veya bir zimmî bunu iddia ederek, "onun kendi oğlu olduğunu; döşeğinde doğduğunu" söyler; başka bir zimmî de aynı şekilde iddiada bulunursa; bu çocuk mtislümana hükmedilir.
Eğer zimmînin şahitleri müslüman olur ve onun olduğuna şahitlik yaparlarsa; bu durumda müslümana değil zimmîye hükmedilir. Serahsî'nin Muhiyti'nde de böyledir.
İmâm Muhammed (R.A.) şöyle buyurmuştur:
Bir cariye iki oğlundan birisi ile bir şahsın yanında bulunur; diğer oğlu da, başka bir şahsın yanında olur ve bu şahıslardan her biri "o cariyenin kendinin, iki oğlanın da kendinden olduğunu" iddia ederlerse, bu durumda cariye de, iki oğlu da cariye yanında bulunan şahsa hükmedilir. İster çocuklar bir batında doğmuş; isterse ayrı ayrı batınlarda doğmuş olsunlar fark etmez.
Eğer, bu şahıslardan her biri, sadece cariye ile yanlarında olan çocuğu iddia ederler ve şayet cariye, onları bir batında doğurmuş olursa, bu durumda bundan önceki meselenin aynıdır.
Eğer iki batında doğurmuş ve hangisi evvel hangisi sonra bilinmiyorsa; bu durumda cariye, yanında olana hükmedilir. Çocuklara gelince, onlar da kimin yanında ise ona hükmedilir.
Fakat büyük ve küçük biliniyor ve eğer büyük oğlan cariye yanında olan şahsın yanında bulunuyorsa, o zaman büyük oğlan cariye yanında olana hükmedilir. Küçük ona hükmedilmez.
Eğer büyük oğlan, cariye yanında olmayanın elinde ise, işte o zaman, her ikisi de büyük çocuk elinde olana hükmedilir. Cariyeye gelince, onun büyük çocuk yanında olana hükmedileceği kitab da zikredilmiştir. Muhıyt'te de böyledir.
Bir çocuk ve cariye, bir adamın yanında bulunduğunda, başka bir adam beyyinesiyle "o cariyenin kendinin olduğunu, o çocuğu kendi döşeğinde doğurduğunu" iddia eder; zi'l-yed de aynı iddiada bulunursa, o zaman zi'1-yedin beyyinesi haklı olur.
Bu, çocuk küçük olduğu; veya çocuk büyük olduğu halde, "zi'1-yedin olduğu" tasdik edildiği zaman böyledir.
Eğer çocuk büyük olur, diğeri de "onun, kendi oğlu olduğunu" belgelerse, çocuk da, cariye de iddia sahibine hükmedilir. Mebsût'ta da böyledir.
İmâm Muhammet* (R.A.) şöyle buyurmuştur:
Bir hür kadın, oğlu ile birlikte bir adamın yanında bulunur; başka birisi de beyyinesiyle "o kadının nikahlısı, çocuğun da kendi çocuğu olduğunu iddia eder, zi'l-yed de aynı iddiada bulunursa; onlar, zi'1-yede hükmedilirler.
Eğer bunlar, bir zimmînin yanında bulunurlar; şahitleri de müslüman olur ve onları bir müslüman iddia eder, onun şahitleri de' müs-lüman olur; kadın ise, zimmet ehli olursa; bu durumda kadın da çocuğu da yanında bulundukları zata hükmedilirler. Şayet kadın müslüman ise, o takdirde, kadın da çocuğu da davacıya (= müddeîye) hükmedilir. Bu durumda zi'1-yedin şahitleri, müslüman olsun, zimmet ehli olsun far-ketmez. Muhıyt'te de böyledir.
Şayet davacı (= müddeî) beyyine ibraz ederek, "o kadını, şu zamanda nikahladım." der; zi'l-yed de beyyinesiyle "o zamandan daha önce nikahladığını" iddia ederse; bu durumda kadın davacıya ( = müddeîye) hükmedilir. Mebsût'ta da böyledir.
Eğer zi'l-yed, beyyinesiyle "o kadını nikahladığım, çocuğun da kendi döşeğinde dünyaya geldiğini" söyler; başka birisi de, beyyinesiyle "kadının, kendi cariyesi olduğunu, çocuğun kendi mülkünde, döşeğinde meydana geldiğini" söylerse, bu durumda, o kadın da çocuğu da davacının (= müddeînin) mülkü olurlar.
Yalnız, çocuk, davacının (= müddeînin) ikrarı sebebiyle hür olur. Cariye de, ümm-ü veled olur.
Ancak davacının (= müddeînin) şahitleri, şehadet ederler ve: "Kadın, nefsini hür olmak üzere nikahladı." derlerse; o takdirde, çocuk da kıymetiyle birlikte hür olur. Muhıyt'te de böyledir.buyurmuşlardır. Serahsî'nin.Muhıytrnde de böyledir.
İmâm Muhammed (R.A.) şöyle buyurmuştur:
Bir adamın yanında bir sabi bulunduğunda. iki adam gelir ve onlardan her biri, onun kendi oğlu olduğunu" belgeleriyle iddia ederlerse, bu çocuğun nesebi, ikisinden olarak hükmedilir.
Eğer beyyinelerinde tarih varsa, ona bakılır. Şayet çocuğun yaşı o tarihin birine muvafakat ediyor da diğerine etmiyorsa, yaşı uyana hükmedilir.
Eğer tarihlerin ikisine de uymuyorsa, aralarında hükmedilir. Muhiyt'te de böyledir.
Bulunmuş bir çocuğu iddia eden, iki kişiden birisi "oğlum" diye iddia edip, beyyine ibraz eder; diğeri de "kızım" diye beyyine ibraz ederse; eğer bu çocuk erkeklik uzvundan bevlediyorsa, "oğlum" diye iddia edene hükmedilir.
Şayet kadınlık uzvundan bevlediyorsa, bu durumda o "kızım" diye iddia edenin olur.
Şayet her iki uzvundan bevlediyorsa, bu durumda hüküm idrarın önce çıktığı yere göre verilir.
Eğer idrar, her iki uzvundan birlikte çıkıyor; biri diğerinden önce çıkmıyorsa, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.): "Bu hususta benim bilgim yoktur; ikisinin arasında hükmedilir." buyurmuştur.
İmâmeyn ise: Hangi uzuvdan daha fazla çıkarsa, ona göre hükmedilir." buyurmuşlardır.
Eğer her ikisi de müsavi olursa; bu durumda o, bi'1-ittifak müşkildir. Manzume Şerhı'nde de böyledir.
Müslüman bir köle, bir çocuğu iddi ederek: "Benim oğlumdur. Şu cariyemden, yatağımda doğmuştur." der; bir zimmî de: "Benim oğlumdur. Yatağımda nikahlı karımdan dünyaya geldi." derse, bu durumda, o çocuk, zimmîye hükmedilir. Mebsût'ta da böyledir.
Bir adamın yanında bulunan bir çocuğun nesebini, biri müslim, diğeri zimmî olan başka iki şahıs iddia ederek, her biri beyyinelerini ibraz ederler; şahitleri de iki müslüman olursa, bu durumda müslim, zimmîye tercih edilir ve ona hükmedilir. (Müslüman olması sebebiyle) Muhıyt'te de böyledir.
Bir çocuğu, yahûdî, nasrânî ve mecûsî iddia ederler ve her birisi de beyyine ibraz ederse, bu durumda çocuk, yahûdî ve nasrâniye hükmedilir. Mebsût'ta da böyledir.
Bir adam, yanında bulunan bir sabi (- küçük çocuk) hakkında hür bir müslüman: "Benim oğlumdur. Şu karımdan doğmuştur." diye iddiada bulunursa, bu çocuk ona hükmedilir.
Bu çocuğu, bir köle ile, bir mükâteb de "oğlum" diye iddia ederler ve mükâteb: "Şu mükâtebeden doğdu." derse, bu durumda, o çocuk mükâtebe hükmedilir. Muhıyt'te de böyledir. [49]
Eğer başka birisi, onu iddia ederek: "Benim çocuğum." der ve zi'l-yed onu doğrularsa; neseb ondan sabit olur.
Bu, istihsanen böyledir. Kıyasen ise, böyle değildir.
Şayet o çocuğu hem zi'l-yed, hem de başkası iddia ederse, bu durumda zi'l-yed evlâ olur.
Eğer, biri' diğerinden önce iddiada bulunursa, bu durumda, o çocuk, önce iddia edenindir. Serahsî'.nin Muhıytı'nde de böyledir.
İmâm Muhammed (R. A.), el-Asl'da şöyle buyurmuştur:
Hür ve müslüman olan bir zatın yanında, bir çocuk bulunur ve bu zat "onun, kendi çocuğu olduğunu" iddia ettiğinde, hür bir müslüman veya zimmî yahut bir köle beyyine getirerek, "onun, kendi çocuğu olduğunu" iddia ederler; bu durumda zi'1-yedin de beyyinesi olmazsa; bu çocuğun nesebi, iddia edene hükmedilir.
Şeyhu'l-tslâm: "Bu çocuk, hür olur." buyurmuştur.
Şemsü'l-Eimme Halvânî'de: Bu çocuk hür olur. Ancak, bir kölenin olursa, hür olmaz." buyurmuştur.
İsabetli olan da budur. Muhiyt'te de böyledir.
Bir yabancı ile zi'l-yed, ikisi de bir çocuğa karşı beyyine ibraz ederek "o çocuğun kendisinin olduğunu" söylerlerse, bu durumda zi'l-yed haklı olur. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Eğer her ikisi de beyyine ibraz ederek "o çocuğun, karısından olduğunu" söylerse onun nesebi zi'1-yede hükmedilir. Her ne kadar, karısı inkar, etse bile, bu yine böyledir. Karısı iddia eder de, kocası inkar ederse yine böyledir. Mebsût'ta da böyledir.
Bir çocuk, bir adamın yanında bulunduğunda, başka bir şahıs, beyyinesi ile o çocuğun altı aydan fazla yanında bulunan cariyesinden, olduğunu" iddia eder; çocuk yanında bulunan da, "bir senedir yanında olan cariyesinden olduğunu ve çocuğun kendinin olduğunu" iddia eder ve bu çocuğun yaşı bilinmezse, zi'1-yedin beyyinesi haklı olur. Muhıyt'te de böyledir.
Köle olan iki ailenin yanında bir çocuk bulunduğunda, her iki aile de bu çocuğu iddia ederek beyyine de ibraz ederler ve bu arada hür bir zimmî veya bir müslüman, beyyinesiyle iddia ederek "hürre, olan karısından olduğunu" söylerse; ona hükmedilir. Serahsî'nin Muhsytı'nde de böyledir.
Bir adamın yanında bir çocuk bulunduğunda, başka bir şahıs "onun, kendi oğlu olduğunu" iddia ettiği halde, onu anasına isnad etmezse, bu durumda da, çocuk davacıya (= müddeîye) hükmedilir, îddia eden anası olsa, durum yine böyle olur. Mebsût'ta da böyledir.
Bir zimminin yanında, bir çocuk bulunduğunda, bir müslüman beyyinesiyle "onun kendi çocuğu olduğunu" iddia eder veya bir zimmî bunu iddia ederek, "onun kendi oğlu olduğunu; döşeğinde doğduğunu" söyler; başka bir zimmî de aynı şekilde iddiada bulunursa; bu çocuk mtislümana hükmedilir.
Eğer zimmînin şahitleri müslüman olur ve onun olduğuna şahitlik yaparlarsa; bu durumda müslümana değil zimmîye hükmedilir. Serahsî'nin Muhiyti'nde de böyledir.
İmâm Muhammed (R.A.) şöyle buyurmuştur:
Bir cariye iki oğlundan birisi ile bir şahsın yanında bulunur; diğer oğlu da, başka bir şahsın yanında olur ve bu şahıslardan her biri "o cariyenin kendinin, iki oğlanın da kendinden olduğunu" iddia ederlerse, bu durumda cariye de, iki oğlu da cariye yanında bulunan şahsa hükmedilir. İster çocuklar bir batında doğmuş; isterse ayrı ayrı batınlarda doğmuş olsunlar fark etmez.
Eğer, bu şahıslardan her biri, sadece cariye ile yanlarında olan çocuğu iddia ederler ve şayet cariye, onları bir batında doğurmuş olursa, bu durumda bundan önceki meselenin aynıdır.
Eğer iki batında doğurmuş ve hangisi evvel hangisi sonra bilinmiyorsa; bu durumda cariye, yanında olana hükmedilir. Çocuklara gelince, onlar da kimin yanında ise ona hükmedilir.
Fakat büyük ve küçük biliniyor ve eğer büyük oğlan cariye yanında olan şahsın yanında bulunuyorsa, o zaman büyük oğlan cariye yanında olana hükmedilir. Küçük ona hükmedilmez.
Eğer büyük oğlan, cariye yanında olmayanın elinde ise, işte o zaman, her ikisi de büyük çocuk elinde olana hükmedilir. Cariyeye gelince, onun büyük çocuk yanında olana hükmedileceği kitab da zikredilmiştir. Muhıyt'te de böyledir.
Bir çocuk ve cariye, bir adamın yanında bulunduğunda, başka bir adam beyyinesiyle "o cariyenin kendinin olduğunu, o çocuğu kendi döşeğinde doğurduğunu" iddia eder; zi'l-yed de aynı iddiada bulunursa, o zaman zi'1-yedin beyyinesi haklı olur.
Bu, çocuk küçük olduğu; veya çocuk büyük olduğu halde, "zi'1-yedin olduğu" tasdik edildiği zaman böyledir.
Eğer çocuk büyük olur, diğeri de "onun, kendi oğlu olduğunu" belgelerse, çocuk da, cariye de iddia sahibine hükmedilir. Mebsût'ta da böyledir.
İmâm Muhammet* (R.A.) şöyle buyurmuştur:
Bir hür kadın, oğlu ile birlikte bir adamın yanında bulunur; başka birisi de beyyinesiyle "o kadının nikahlısı, çocuğun da kendi çocuğu olduğunu iddia eder, zi'l-yed de aynı iddiada bulunursa; onlar, zi'1-yede hükmedilirler.
Eğer bunlar, bir zimmînin yanında bulunurlar; şahitleri de müslüman olur ve onları bir müslüman iddia eder, onun şahitleri de' müs-lüman olur; kadın ise, zimmet ehli olursa; bu durumda kadın da çocuğu da yanında bulundukları zata hükmedilirler. Şayet kadın müslüman ise, o takdirde, kadın da çocuğu da davacıya (= müddeîye) hükmedilir. Bu durumda zi'1-yedin şahitleri, müslüman olsun, zimmet ehli olsun far-ketmez. Muhıyt'te de böyledir.
Şayet davacı (= müddeî) beyyine ibraz ederek, "o kadını, şu zamanda nikahladım." der; zi'l-yed de beyyinesiyle "o zamandan daha önce nikahladığını" iddia ederse; bu durumda kadın davacıya ( = müddeîye) hükmedilir. Mebsût'ta da böyledir.
Eğer zi'l-yed, beyyinesiyle "o kadını nikahladığım, çocuğun da kendi döşeğinde dünyaya geldiğini" söyler; başka birisi de, beyyinesiyle "kadının, kendi cariyesi olduğunu, çocuğun kendi mülkünde, döşeğinde meydana geldiğini" söylerse, bu durumda, o kadın da çocuğu da davacının (= müddeînin) mülkü olurlar.
Yalnız, çocuk, davacının (= müddeînin) ikrarı sebebiyle hür olur. Cariye de, ümm-ü veled olur.
Ancak davacının (= müddeînin) şahitleri, şehadet ederler ve: "Kadın, nefsini hür olmak üzere nikahladı." derlerse; o takdirde, çocuk da kıymetiyle birlikte hür olur. Muhıyt'te de böyledir.buyurmuşlardır. Serahsî'nin.Muhıytrnde de böyledir.
İmâm Muhammed (R.A.) şöyle buyurmuştur:
Bir adamın yanında bir sabi bulunduğunda. iki adam gelir ve onlardan her biri, onun kendi oğlu olduğunu" belgeleriyle iddia ederlerse, bu çocuğun nesebi, ikisinden olarak hükmedilir.
Eğer beyyinelerinde tarih varsa, ona bakılır. Şayet çocuğun yaşı o tarihin birine muvafakat ediyor da diğerine etmiyorsa, yaşı uyana hükmedilir.
Eğer tarihlerin ikisine de uymuyorsa, aralarında hükmedilir. Muhiyt'te de böyledir.
Bulunmuş bir çocuğu iddia eden, iki kişiden birisi "oğlum" diye iddia edip, beyyine ibraz eder; diğeri de "kızım" diye beyyine ibraz ederse; eğer bu çocuk erkeklik uzvundan bevlediyorsa, "oğlum" diye iddia edene hükmedilir.
Şayet kadınlık uzvundan bevlediyorsa, bu durumda o "kızım" diye iddia edenin olur.
Şayet her iki uzvundan bevlediyorsa, bu durumda hüküm idrarın önce çıktığı yere göre verilir.
Eğer idrar, her iki uzvundan birlikte çıkıyor; biri diğerinden önce çıkmıyorsa, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.): "Bu hususta benim bilgim yoktur; ikisinin arasında hükmedilir." buyurmuştur.
İmâmeyn ise: Hangi uzuvdan daha fazla çıkarsa, ona göre hükmedilir." buyurmuşlardır.
Eğer her ikisi de müsavi olursa; bu durumda o, bi'1-ittifak müşkildir. Manzume Şerhı'nde de böyledir.
Müslüman bir köle, bir çocuğu iddi ederek: "Benim oğlumdur. Şu cariyemden, yatağımda doğmuştur." der; bir zimmî de: "Benim oğlumdur. Yatağımda nikahlı karımdan dünyaya geldi." derse, bu durumda, o çocuk, zimmîye hükmedilir. Mebsût'ta da böyledir.
Bir adamın yanında bulunan bir çocuğun nesebini, biri müslim, diğeri zimmî olan başka iki şahıs iddia ederek, her biri beyyinelerini ibraz ederler; şahitleri de iki müslüman olursa, bu durumda müslim, zimmîye tercih edilir ve ona hükmedilir. (Müslüman olması sebebiyle) Muhıyt'te de böyledir.
Bir çocuğu, yahûdî, nasrânî ve mecûsî iddia ederler ve her birisi de beyyine ibraz ederse, bu durumda çocuk, yahûdî ve nasrâniye hükmedilir. Mebsût'ta da böyledir.
Bir adam, yanında bulunan bir sabi (- küçük çocuk) hakkında hür bir müslüman: "Benim oğlumdur. Şu karımdan doğmuştur." diye iddiada bulunursa, bu çocuk ona hükmedilir.
Bu çocuğu, bir köle ile, bir mükâteb de "oğlum" diye iddia ederler ve mükâteb: "Şu mükâtebeden doğdu." derse, bu durumda, o çocuk mükâtebe hükmedilir. Muhıyt'te de böyledir. [49]
Konular
- 1- Nesebin Mertebeleri, Hükümleri Ve Da'vâ Çeşitleri
- Birinci Mertebe
- Hüküm
- İkinci Mertebe
- Ümm-ü Veled
- Üçüncü Mertebe
- Bu Da'vanın Çeşitleri
- Çocuk İsteme Da'vası
- Tahrir Da'vası
- Mülk Şüphesi Da'vası
- Bu Da'vânın Sıhhatinin Şartı
- 2- Bayi Ve Müşteri Da'vâsı
- 3- Bir Kimsenin, Oğlunun Cariyesinin Çocuğunu İddia Etmesi
- 4- Ortak Şahısların Cariyenin Çocuğunu İddiası
- 5- Yabancı İle Zi'l-Yed'in Ve İki Yabancının Da'vâları
- 6- Birinin Veya İkisinin Yanında Çocuk Bulunan Karı-Kocanın Da'vâları
- 7- Nikâh Hükmüyle, Başkasının Cariyesinin Çocuğunun Nesep Davası
- 8- Zinadan Doğan Çocuk Ve Onun Hükmü
- 9- Bir Efendinin, Cariyesinin Çocuğunun Nesebini İddia Etmesi
- 10- Bîr Şahsın: "Filanındır." Diye İkrar Ettikten Sonra, Çocuğun Kendisine Ait Olduğunu İd
- 11- Nesebi Başkasına Ve Ona Münasip Olan Bir Şahsa İzafe Etmek
- 12- Boşanma Veya Ölümden Dolayı İddet Bekleyen Bir Kadının Çocuğunun Nesebi
- 13- Ana-Babadan Birinin Çocuğu Kabul Etmediği Hâlde, Diğerinin İddia Etmesi
- 14- Tacir Köle Ve Mükâtebin İddiası
- 15- Muhtelif Mes'eleler
- 15- İSTİHKAK DA'VÂLARI
- 16- GARÛR'UN (- ALDATICI ŞAHSIN) İDDİASI
- 17-BU KONU İLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ MES'ELELER
- KİTÂBÜ'L-MEHÂDIR VE'S-SİCÎLLÂT