Ortak Kölenin Kitabeti Babı
Bir köleye ortak olan iki kişinin biri diğerine payını bin dirheme kitabet etmesi ve kitabet bedelini alması için izin verse, o da bu şekilde köleyi hissesi için mükâteb edip kitabet bedelinin bir kısmını alsa, eğer o mükâteb köle âciz olursa, o aldığı kısım onun olur. İmâmeyn (Rh. Aleyhimâ); «KÖIe iki ortak arasında mükâtebdir. Ödediği de ikisi arasında ortaklaşadır.» demişlerdir. Zira tmâmeyn' (Rh. Aleyhimâ) e göre, kitabet bölünme kabul etmez. Ortağının payını kitabet etmeye izin, tümün kitabetine izindir. Alan bir kısmında asildir ve bir kısmında vekildir. Alman şey ikisi arasında ortakîaşadır. Aczdan sonra da böyle kalır. İmâm A'zam' (Rh.A.) a göre, kitabet bölünme kabul eder. İzin ortağın payına münhasır kalır. İznin faydası şudur: Ortak, diğer ortağa izin vermese onun için feshetme hakkı vardır. İzinle- fesh hakkı baki kalmaz. Ortağına, almaya izin vermesi, kölenin bedeli ona ödemesine izindir. Alan üzerindeki hissesini teberru etmiş olur. Şu halde alınan onun olur. Eğer bedelin hepsini alırsa, alanın payı âzâd edilmiş olur.
İki adamın bir mükâtebe cariyesi bir çocuk doğurup ikisinden birisi; çocuğu bendendir, diye iddia etse, ondan sonra diğer adam cinsî münâsebette bulunup o da ikinci çocuğu iddia etse, o mükâtebe câriye de kitabetten âciz olsa, birinci adamın ümmü veledi olur. Zira iki adamdan biri «Çocuk bendendir.» diye iddia edince, mülkü kâim olduğu için iddiası sahîh olur. Onun payı ona ümmü veled olur. Çünkü mükâtebe câriye bir mülkden diğer mülke nakil kabul etmez. Şu halde kendi hissesinde ümmü veled olmaya inhisar eder. Ortak olan mü-debbere cariyede olduğu gibi.
İkinci adam, ikinci çocuğu bendendir, diye iddia etse, birinci adam gibi onun da, mülkü kâim olduğu için İddiası sahih olur. Bundan sonra şayet mükâtebe câriye âciz olsa, onun kitabeti olmamış gibi olur. Bütün cariyenin birinci adamın ümmii veledi olduğu meydana çıkar. Zira intikâle engel olan kitabet ortadan kalkar. Birinci adamın cinsî münâsebeti daha öncedir. Birinci adam diğer adama cariyenin kıymetinin yansını öder. Zira birinci adam istîlâdı temlik için diğerinin hissesini temellük eder. Ukrunun yarısını da öder. Çünkü birinci adam ortak olan câriye ile cinsî münâsebette bulunmuştur. Birinci adamın ortağı cariyenin ukrunu tamâmiyle öder. Zira o gerçekten başkasının ümraü veledi ile cinsî münâsebette bulunmuştur. Binâenaleyh cariyenin ukru tamamen lâzım gelir. Oğlu olan ikinci çocuğun kıymetini de Öder. Çünkü o aldatılmış menzîlesindedir. Zira cinsî münâsebette bulunduğu zaman mülkü meydandaydı. Aldatılmışın çocuğunun nesebi ondan sabittir ve kıymetle hürdür. Nitekim ma'lûm olmuş idi. Ukru o iki ortağın her hangisi verirse sahîh olur. Çünkü kitabet bakî olduğu müddetçe onu almak hakkı cariyenindir. Zira kitabet onun menfaatlerine ve bedellerine mahsûsdur. Kitabetten âciz olunca, sahibinin ihtisası zahir olduğu için ona geri çevrilir. Eğer ikincisi müdebbere eder de cinsî münâsebette bulunmazsa, câriye âciz oldukda tedbîr bâtıl olur. Zira tedbîr mülke tesadüf etmemiştir, İmâmeyn' (Rh. Aleyhimâ) e göre, mülke tesadüf etmediği meydandadır. Çünkü, çocuk doğurtan o cariyeyi aczden önce temellük etmiştir. İmâm A'zam' (Rh.A.) a göre, mülke tesadüf etmemiştir. Çünkü, onun aczi ile o çocuk doğurtan ortak hissesini cinsî münâsebette bulunma vaktinden itibaren temellük ettiği anlaşılmıştır. İmdi başkasının mülküne tesadüf ettiği meydana çıkar. Tedbîr mülke dayanır. Neseb bunun hılâfınadır. Çünkü e yukarıda geçtiği gibi gurura dayanır.
O câriye birinci ortağın ümmü veledidir. Çünkü o ortağının payını temellük etmiştir ve istîlâdı kâmil kılmıştır. Çocuk da onun olur. Nitekim sebebi daha Önce geçti ki, musahhih kâim olduğu için onun iddiası sahîhdir. Ortak olan cariyeyi cima ettiğinden dolayı ortağına cariyenin ukrunun yansını öder. Cariyenin kıymetinin yansını da öder. Zira cariyenin yansını çocuk doğurtmakla temellük etmiştir. O da kıymetle temellük edilir.
Eğer iki ortak, cariyeyi mükâteb kılıp ondan sonra ikisinden biri zengin olduğu halde âzâd etse, o câriye de kitabetten âciz olsa, âzâd eden ortağına cariyenin kıymetinin yansını öder ve ödeyen kıymetin yansiyle cariyeye rücû eder. Bu İmâm A'zam' (Rh.A.) a göredir. İmâmeyn* (Rhl Aleyhimâ) e göre, rücû edemez. Bu mes'ele daha Önce geçen şu şeye dayanır: Susan ortak şayet âzâd edene ödese, İmâm A'zam' (Rh.A.) a göre, köleye rücû eder. tmâmeyn' (Rh. Aleyhimâ) e göre, rücû edemez.
İki adamın bir kölesi olup ikisinden biri müdebber edip ve diğeri zengin olduğu halde âzâd etse veya aksini yapsalar, yâni ikisinden biri zengin olduğu halde âzâd edip, diğeri müdebber etse, o köleyi müdebber eden âzâd eder ve iki surette köle çalışır. Yâhûd yalnız birincide ortağına ödettirir. Bu da ikisinden biri evvelâ müdebber ettiği sûretdir. Çünkü, ikisinden biri önce müdebber ettikde ortağı için onu ödetmek veya payını âzâd etmek hakkı vardır. Veya kölenin çalışması gerekir. Bu İmâm A'zam' (Rh.A.) a göredir. Âzâd ettiği zaman, onun için ödetme velayeti ve çalıştırma hakkı kalmaz. Müdebbirin payı âzâd etme sebebiyle fâsid olur. İmdi müdebbir için de köleyi âzâd etmek hakkı vardır. Veya köleyi çalıştırır. Yâhûd müdebbir olarak kıymetini ödettirir. Bundan murâd: Köle oiarak kıymetinin yarısı, ya da üçteikisi-dir. Nitekim daha önce geçti.
Ödemekle köleye mâlik olmaz. Zira müdebber bir mülkden bir mülke geçmez. İkinci surette ki aksidir şayet birinci ortak âzâd etse, diğeri için, İmâm A'zam' (Rh.A.) a göre, üç muhayyerlik vardır. İmdi eğer köleyi müdebber ederse, onun için ödetme velayeti kalmaz. Belki âzâd etmek veya çalıştırmak kalır. Çalıştırmak ve âzâd etmek velayeti iki surette de sabittir. Ödetmek birinci surete mahsûsdur. İmâ-meyıı' (Rh. Aleyhimâ) e göre, ikisinden biri müdebber ettikde diğerinin âzâdı bâtıldır. Zİrâ tedbîr, İmâmeyn' (Rh. Aleyhimâ) e göçe, bölünme kabul etmez. Tedbîrle sahibinin hissesine mâlik olur ve köle olarak kıymetinin yarısını öder. Gerek zengin ve gerek fakır olsun. Çünkü bu, temellük ödemesidir. Zenginlik ve fakirlik ile değişmez. Eğer ikisinden biri Önce âzâd ederse, diğerinin müdebber etmesi bâtıldır. Zira İmâmeyn' (Rh. Aleyhimâ) e göre, âzâd bölünme kabul etmez. Eğer zengin ise köle olarak kıymetinin yarısını öder. Fakır ise köle çalışır. Çünkü bu ödeme âzâd ödemesidir. Zenginlik ve fakirlik ile değişir. [8]
İki adamın bir mükâtebe cariyesi bir çocuk doğurup ikisinden birisi; çocuğu bendendir, diye iddia etse, ondan sonra diğer adam cinsî münâsebette bulunup o da ikinci çocuğu iddia etse, o mükâtebe câriye de kitabetten âciz olsa, birinci adamın ümmü veledi olur. Zira iki adamdan biri «Çocuk bendendir.» diye iddia edince, mülkü kâim olduğu için iddiası sahîh olur. Onun payı ona ümmü veled olur. Çünkü mükâtebe câriye bir mülkden diğer mülke nakil kabul etmez. Şu halde kendi hissesinde ümmü veled olmaya inhisar eder. Ortak olan mü-debbere cariyede olduğu gibi.
İkinci adam, ikinci çocuğu bendendir, diye iddia etse, birinci adam gibi onun da, mülkü kâim olduğu için İddiası sahih olur. Bundan sonra şayet mükâtebe câriye âciz olsa, onun kitabeti olmamış gibi olur. Bütün cariyenin birinci adamın ümmii veledi olduğu meydana çıkar. Zira intikâle engel olan kitabet ortadan kalkar. Birinci adamın cinsî münâsebeti daha öncedir. Birinci adam diğer adama cariyenin kıymetinin yansını öder. Zira birinci adam istîlâdı temlik için diğerinin hissesini temellük eder. Ukrunun yarısını da öder. Çünkü birinci adam ortak olan câriye ile cinsî münâsebette bulunmuştur. Birinci adamın ortağı cariyenin ukrunu tamâmiyle öder. Zira o gerçekten başkasının ümraü veledi ile cinsî münâsebette bulunmuştur. Binâenaleyh cariyenin ukru tamamen lâzım gelir. Oğlu olan ikinci çocuğun kıymetini de Öder. Çünkü o aldatılmış menzîlesindedir. Zira cinsî münâsebette bulunduğu zaman mülkü meydandaydı. Aldatılmışın çocuğunun nesebi ondan sabittir ve kıymetle hürdür. Nitekim ma'lûm olmuş idi. Ukru o iki ortağın her hangisi verirse sahîh olur. Çünkü kitabet bakî olduğu müddetçe onu almak hakkı cariyenindir. Zira kitabet onun menfaatlerine ve bedellerine mahsûsdur. Kitabetten âciz olunca, sahibinin ihtisası zahir olduğu için ona geri çevrilir. Eğer ikincisi müdebbere eder de cinsî münâsebette bulunmazsa, câriye âciz oldukda tedbîr bâtıl olur. Zira tedbîr mülke tesadüf etmemiştir, İmâmeyn' (Rh. Aleyhimâ) e göre, mülke tesadüf etmediği meydandadır. Çünkü, çocuk doğurtan o cariyeyi aczden önce temellük etmiştir. İmâm A'zam' (Rh.A.) a göre, mülke tesadüf etmemiştir. Çünkü, onun aczi ile o çocuk doğurtan ortak hissesini cinsî münâsebette bulunma vaktinden itibaren temellük ettiği anlaşılmıştır. İmdi başkasının mülküne tesadüf ettiği meydana çıkar. Tedbîr mülke dayanır. Neseb bunun hılâfınadır. Çünkü e yukarıda geçtiği gibi gurura dayanır.
O câriye birinci ortağın ümmü veledidir. Çünkü o ortağının payını temellük etmiştir ve istîlâdı kâmil kılmıştır. Çocuk da onun olur. Nitekim sebebi daha Önce geçti ki, musahhih kâim olduğu için onun iddiası sahîhdir. Ortak olan cariyeyi cima ettiğinden dolayı ortağına cariyenin ukrunun yansını öder. Cariyenin kıymetinin yansını da öder. Zira cariyenin yansını çocuk doğurtmakla temellük etmiştir. O da kıymetle temellük edilir.
Eğer iki ortak, cariyeyi mükâteb kılıp ondan sonra ikisinden biri zengin olduğu halde âzâd etse, o câriye de kitabetten âciz olsa, âzâd eden ortağına cariyenin kıymetinin yansını öder ve ödeyen kıymetin yansiyle cariyeye rücû eder. Bu İmâm A'zam' (Rh.A.) a göredir. İmâmeyn* (Rhl Aleyhimâ) e göre, rücû edemez. Bu mes'ele daha Önce geçen şu şeye dayanır: Susan ortak şayet âzâd edene ödese, İmâm A'zam' (Rh.A.) a göre, köleye rücû eder. tmâmeyn' (Rh. Aleyhimâ) e göre, rücû edemez.
İki adamın bir kölesi olup ikisinden biri müdebber edip ve diğeri zengin olduğu halde âzâd etse veya aksini yapsalar, yâni ikisinden biri zengin olduğu halde âzâd edip, diğeri müdebber etse, o köleyi müdebber eden âzâd eder ve iki surette köle çalışır. Yâhûd yalnız birincide ortağına ödettirir. Bu da ikisinden biri evvelâ müdebber ettiği sûretdir. Çünkü, ikisinden biri önce müdebber ettikde ortağı için onu ödetmek veya payını âzâd etmek hakkı vardır. Veya kölenin çalışması gerekir. Bu İmâm A'zam' (Rh.A.) a göredir. Âzâd ettiği zaman, onun için ödetme velayeti ve çalıştırma hakkı kalmaz. Müdebbirin payı âzâd etme sebebiyle fâsid olur. İmdi müdebbir için de köleyi âzâd etmek hakkı vardır. Veya köleyi çalıştırır. Yâhûd müdebbir olarak kıymetini ödettirir. Bundan murâd: Köle oiarak kıymetinin yarısı, ya da üçteikisi-dir. Nitekim daha önce geçti.
Ödemekle köleye mâlik olmaz. Zira müdebber bir mülkden bir mülke geçmez. İkinci surette ki aksidir şayet birinci ortak âzâd etse, diğeri için, İmâm A'zam' (Rh.A.) a göre, üç muhayyerlik vardır. İmdi eğer köleyi müdebber ederse, onun için ödetme velayeti kalmaz. Belki âzâd etmek veya çalıştırmak kalır. Çalıştırmak ve âzâd etmek velayeti iki surette de sabittir. Ödetmek birinci surete mahsûsdur. İmâ-meyıı' (Rh. Aleyhimâ) e göre, ikisinden biri müdebber ettikde diğerinin âzâdı bâtıldır. Zİrâ tedbîr, İmâmeyn' (Rh. Aleyhimâ) e göçe, bölünme kabul etmez. Tedbîrle sahibinin hissesine mâlik olur ve köle olarak kıymetinin yarısını öder. Gerek zengin ve gerek fakır olsun. Çünkü bu, temellük ödemesidir. Zenginlik ve fakirlik ile değişmez. Eğer ikisinden biri Önce âzâd ederse, diğerinin müdebber etmesi bâtıldır. Zira İmâmeyn' (Rh. Aleyhimâ) e göre, âzâd bölünme kabul etmez. Eğer zengin ise köle olarak kıymetinin yarısını öder. Fakır ise köle çalışır. Çünkü bu ödeme âzâd ödemesidir. Zenginlik ve fakirlik ile değişir. [8]
Konular
- Yas Tutma (İhdâd) Hakkında Bir Fasıl
- Nesebin Sübûtu Bâbı
- Hıdâne Babı
- (Çocuk Bakımı)
- Nafaka Babı
- Âzâd Bölümü
- (Kölelikten Kurtulma)
- Kölenin Bir Kısmının Âzâdı Babı
- Âzâda Yemîn Etmek Babı
- Ücrete Karşılık Âzâd Babı
- Tedbir Babı (Kölenin Azadını Ölüme Bağlama)
- İstîlâd Babı (Cariyeye Çocuk Doğurtmak)
- Kitabet Bölümü
- Mükâtebin Tasarrufları Hakkında Bir Fasıl
- Ortak Kölenin Kitabeti Babı
- Ölüm Ve Acz Babı
- Velâ Bölümü
- (Âzâd Bağlılığı)
- Yeminler Bölümü (Eymân)
- Fiil Üzere Yemin Babı
- Söze Yemin Babı
- Cezalar Bölümü
- Haddi Gerektiren Veya Gerektirmeyen Cima Babı
- Zinâ'ya Şahadet Ve Ondan Dönmek Babı
- İçki İçmenin Cezası Bâbı
- Kazfin Cezası Babı
- Ta'zîr Faslı
- Hırsızlık Bölümü