Hırsızlık Bölümü
Serikat (hırsızlık); lügat yönünden, hangi şey olursa olsun, bir şeyi başkasından gizlice almaya derler. Şer'an, mükellefin, yâni âkil ve baliğ olan kimsenin; bir yerde veya bir mahfazada korunan ceyyid [49] darb olunmuş on dirhem miktarı malı gizlice.almasıdır.
Lûgavî nnVnûsı üzerine, şer'an bîr takım vasıflar, eklenmiştir. O vasıflardan biri, çalandadır. O da, çalanın mükellef olmasıdır. Bir vasfı da, çalınandır. O da, mütekavvim (kıymeti hâiz) ve mukadder (miktarı belli) mal olmasıdır. Bir vasfı da, mesrûkun minhde (mal sahibinde) , dir. O da onun muhriz olmasıdır. İnşâeHâhu Teâlâ yakında açıklaması gelecektir.
Gerek hırsızın, malı alma vaktinde olsun, gerekse çıkma vaktinde olsun, lûgavî ma'nâ hırsızlıkda gözetümiştir, yâni, buna hırsızlık denir. Nitekim hırsızlatmanın sebebine gizlice başlasa ve gizlice alsa veya sâdece alıp, çıkarmadan yakalansa buna da hırsızlık deniü. Nitekim, gizlice duvarı delip ve malı mâlikden açıkça, silâhla çarpışarak alsa, buna da hırsızlık adı verilir.
Sonra hırsızlık, ya küçük olur ki bu meşhur olan hırsızlıktır. Bunda, mâlikin malının çalınması vardır. Ya da, emânet konan ve ariyet alası kimse gibi, mâlikin yerine geçen kimsenin malının çalınması vardır.
Ya da hırsızlık, büyük oLur. O da, yol kesmektir. Bu, yol kesilerek yapılan hırsızlıkda, İmâmın (İslâm Devlet Başkanı) malının çalınması vardır. Çünkü İmâm, yardımcıları ile yolu korumakla görevlidir.
Çalanın, mükellef olması da şarttır. Çünkü, akl ve bulûğdan olmaksızın suç gerçekleşmez.
El kesmek, hırsızlık suçunun cezasıdır. [50] Bunun şartı, alman şeyin madrûb ve ceyyid olan on dirhem veya daha fazla olmasıdır. Ya da, kıymet yönünden miktarı on dirhem veya d;iha fazla olmasıdır. Çünkü hırsızlık hakkında vârid olan nass, çalmanın kıymeti hakkında mücmeldir. [51] Çalınan şeyin kısmen beyânı hakkında hadîs-i şerif vârid olmuştur. Şöyle ki, Re&ûlüllah (SAV.) :
«Hırsızın, ancak kalkanın kıymetinde eli kesilir.» buyurmuştur.
Bizim Ashabımız demiştir ki: Nebi-i Ekrem (S.A.V.) zamanında hır-sızin elinin kesilmesini gerektiren kalkan [52] on dirheme müsavi idi. Bunu İbn Abbâs ve İbn Ömer Allah (C.C.) onlardan razı olsun rivayet etmişlerdir. Dirhemlerin, yedi miskâl vezninde olması şart kılınmıştır. Çünkü yedi miskâl ağırlığı, ekseri memleketlerde, dirhemlerin vezninde mu'teber olandır.
Dirhemlerin basılmış (madrûb) olması da, şart kılınmıştır. Çünkü dirhem ismine örfen şâmil olan budur. Bu, zahir rivayettir. [53] Doğru olan da budur. Hattâ on dirhem külçe gümüş çalsa, on madrûb dirheme eşit olmadıkça, elini kesmek gerekmez. Çünkü cezaların şartlarında, kemâl sıfatına bakılır. Külçe gümüş ise, kıymet yönünden madrûbdan daha azdır. Bundan dolayı ceyyid (iyi) olmasını şart kılmışlardır. Hattâ kıymetsiz on dirhem çalsa, İmâm A'zam ve İmâm Züfer' (Rh. Aley-himâ) e göre, hırsızın eli kesilmez.
Şübhe olmayan muhafazalı yerden alınması da şart kılınmıştır.
-Çünkü şübhelerle savtılabilen şey, şübhe ile alınamaz. Muhafazalı yer, bazan mekân ile olur. Baza» da koruyucu ile olar. Yakında açıklaması gelecektir.
Eğer hırsız bir kere ikrar ederse, sağ eli kesilir. Nitekim kısas ve kazf haddinde olduğu gibi. İmânı Ebû Yûsuf (Rh.A.) dan; «Ancak, iki kere ikrarı ile kesilir.» dediği rivayet edilmiştir.
Ya da, iki adamın şahadeti ile kesilir. Nitekim diğer Hukûkda olduğu gibi.
İmâm bu iki şahide; «Nasıl çaldı?», «Çaldığı şey nedir?», «Nereden çaldı?», «Ne zaman çaldı?», «Ne kadar şey çaldı?» ve «Kimden çaldı?» diye sorar. O iki şâhid de açıklarlar. Fazlaca ihtiyat için böyle yapılır. Nitekim daha önce hadlerde geçmiş idi.
İmâm hırsızı, şâhidleri tezkiye edinceye kadar töhmetten dolayı habs eder. Ondan sonra, elinin kesilmesine hükmeder.
Şayet çalmaya bir kaç hıısız katılıp, ortak olsalar ve her birine nîaâb miktarı onar dirhem düşse, her ne kadar malın tümünü bazıları alsa da, hepsinin eli kesilir. Çünkü hırsızlar arasında mu'tâd olan, bazısının almakla görevlendirilmesi ve bazısının da korunmak için hâzır olmasıdır. Şayet bu gibilerine ceza verilmese, çoğundan el kesmek cezası kalkıp, fesâd kapısının açılmasına sebeb olur.
Sâc çalmakla, el kesilir. Sac, Hindistan'dan gelen sağlam bir ağaçtır. Kana çalmakla da, el kesilir.-Kana, mızrak veya süngü demektir. Abonoz çalmakla da,-kesilir. Abonoz, siyah ve sert bir ağaçtır. «Sıhâh» adlı eserde: «Abonoz, kokusu güzel bir ağaçtır.» denmiştir.
Ûd [54] misk [55] ve iyi yağlar çalmakla ve vers çalmakla da el kesilir. Vers, susam gibi bir bitkidir. Sadece Yemen'de yetişir. Ekilir ve yirmi yıl kalır. Kâmûs'da böyle zikredilmiştir.
Za'ferân [56], anber [57] çalmakla, zümrüd gibi yeşil yüzük taşları çalmakla, yakut, zeberced (açık yeşil renkte kıymetli taş), inci, la'l [58]ve fîrûzcc [59] çalmakla, yâni, bunlardan birini çalarsa hırsızın eü kesilir.
Kısacası, malların kıymetlisi ve iyisi olup İslâm ülkesinde aslı mubah olarak bulunmayan , rağbet gören şey çalınmakla, kıymeti nisaba mâlik olunca çalanın eli kesilir.
Kap kaçak çalmakla ve ağaçlan kapı çalmakla da, hırsızın eli kesilir. Çünkü bu ikisinde san'at asl'a galebe çalmış, bundan dolayı değerli mallardan sayılmışlardır. Kapı çalındığında, çalanın eli kesilmesine sebeb şudur: Kapı muhrez olup, evin dışında duvar üzerine dikilmemiş, ve hafif olmalıdır. Yâni, bir adamın taşıyamıyacağı kadar ağır olmayıp hafîf olursa, çalanın eli kesilir.
Hırsız, kıymetsiz, yâni İslâm ülkesinde mubah olarak bulunan değersiz şeyleri çalmakla, eli kesilmez. Kuru ağaç, ot,, kamış, balık, av, zırnık, [60] kırrmzı aşı toprağı ve beyaz çiçek (nevre) gibi.
Sür'atle, az zamanda bozulan şeyi çalmakla da eli kesilmez. Süt, et, yaş meyve ve ağaç üzerindeki meyve gibi. İhraz olunmadığı için kesilmez. Karpuz ve hasad olunmamış ekin de ihraz olunmadıkları için el kesmeyi îcâb etmezler.
Sarhoşluk veren İçkileri çalnıakda, oyun âletlerinde, altın veya gümüşten yapılmış olan kâür haçı çalınakda veya satranç ve tavla çalmakta, hırsızın eli kesilmez. Çünkü bunları alan, kıracaktım veya döke--çektim diye te'vîl edebilir. Fakat üzerinde suret olan dirhemler bunun aksinedir. Çünkü bunlar ibâdet için hazırlanmamış, belki mal edinmek için hazırlanmıştır. Binâenaleyh, onlarda, kırmak te'vîli sabit olmaz.
Hırsız, mescidin kapısını çalmakla, ihraz olmadığı için eli kesilmez. Mushaf çalmakla da, eli kesilmez. Çünkü, mal edinmek için ihraz edilmiş değildir. Onu alan kimse, okumak için aldığına yorumlar.
Hür bir çocuğu çalan hırsızın eli kesilmez. Çünkü hür insan, mal değildir. Her ne kadar Mushaf'ın ve küçük çocuğun üzerinde zinet ve mücevherat olsa da, hırsızın eli kesilmez. Çünkü onlarda olan şey, onlara tâbidir. Şu hâlde, bunlara i'tibâr edilmez. Büyük bir köleyi çalinakla da eli kesilmez. Çünkü büyük kölenin alınması gasb veya hiledir. Hırsızlık/değildir.
llcsâl) deUerlerinden başka defterlerin çalınmasında, hırsızın eli kesilmez. Çünkü gaye; o defterlerde olan şeydir. O ise; mal değildir. Bir de; eğer o defterler, Tefsir, Hadîs ve Fıkh Kitapları gibi şeriata âid ise, bunlar Mushaf gibidir. Eğer mekruh şeyler ise.^feanbûr gibidir. [61] Hesab DeUerlerine gelince; Kâfi'de zikredilen şudur kî; burada demek istenen, hesabı kapanmış deUerlerdir. Çünkü hırsız, o defterlerin için-dekini kasd etmez. Maksûd olan, ancak kâğıtlarıdır. İmdi, eğer defterlerin kıymeti; hırsızlık nisâbına ulaşırsa, (.alanın eli kesilir.
Muhît'te şöyle denmiştir: Hırsız, bir insanın Hesap Defterlerini çalıp; oıüan yitirip tüketse, sahibine kıymetlerini öder. Mâlikin, o defterleri kaç akçaya satın aldığına bakılarak ödetilir. Bu mes'efe; bir kimse, bir insanın senet, çek veya vesikasını yırtsa, Meşûyih'iıı (Büyük Bilginlerin) çoğunun sözüne göre, senet veya vesikanın, yazılmış olduğu hâlde kıymetini ödemesi gibidir. Mala bakılmaz.
Köpeğin ve parsın çalınmasında da, hırsızın eli kesilmez. Çünkü köpek ve pars, aslı mubah olan hayvanlardır. Hıyanet etmekle de, eli kesilmez. Bir kimsenin kendisine güvenilip emânet edilen, elindeki emânete hıyanet etmesi gibi. Siden sür'atle kapmakla da, kapanın eli kesilmez. Yağma etmekle de, kesilmez. Yağma (nehb); kentin veya köyün zahirinden açıkça, zorla almaktır. «Müstesfâ»*da, böyle denmiştir.
Kabir kazıp, kefen soymakla da hırsızın eli kesilmez. Çünkü Resû-lüllah (S.A.V.) :
«Muhtefi'yc el kesmek (cezası) yoktur.» buyurmuştur. Muhtefî, Medine halkının lûgatına göre; nebbâş, yâni, kefen soyucudur.
Ammenin (Kamu'nun) malım çalmakla da, hırsızın eli kesilmez. Beyt'ül-mâl; yâni, Devlet Hazînesinin malı gibi. Ortak malı çalmakla da, eli kesilmez.
Çalanın, başka kimsede, hâlde veya gelecekte alacağı dirhemleri olmakla, o diğer kimseden, o dirhemlerin mislini çalsa, eli kesilmez.
Çünkü çalan, hakkını almıştır. Hâl ve gelecek onda eşittir. Bir de; mühlet vermek hakkını istemenin (mütâlebenin) ertelenmesidir. Her ne kadar, hakkından fazla alsa da yine kesilmez. Çünkü çalan kimse, hakkı kadarını almakla, onda ortak olur. O ise şâyi'dir. Eğer dirhemlerini verdiği o kimseden mal çalarsa, eli kesilir. Çünkü çalan kimsenin, maldan alma hakkı yoktur. Ancak, birbirini razı etmekle satış müstesnadır.
Elinin kesilmesine sebeb olan çalınmış bir şey, değişmeden, unu yine çalsa, di kesilmez. Yâni bir hırsız, bir malı çalıp eli kesildikde, o malı geri verdikden sonra, dönüp onu yine çalsa; halbuki o çaluumş olan mal hâli üzere olsa, eli tekrar kesilmez. Sebebi, yakında gelecektir. Hattâ o çalınmış olan mal, değişse ve değiştikden sonra ikinci kez çalsa, meselâ; iplik gibi, ki onu çaldığı için, çalanın eli kesilip geri verdikden sonra iplik dokunup, onu yine çalsa, eli yine kesilir.
Zî-rahnı olan mahremden çalsa, gerek çalman mal, zî-rahmin malı olsun ve gerekse başkasının malı ohun, muhafazada şübhe olduğu için elini kesmek gerekmez. Fakat hırsız, mahreminin malını başkasının evinden çalsa, zikredilenin aksine olur. Muhafaza tahakkuk ettiği için, eli kesilir.
Mutlak sütanasımn malım çalmak da zikredilenin aksinedir. Yâni, gerek sütanamn evinden olsun ve gerekse başkasının evinden olsun muhafaza tahakkuk ettiği için eli kesilir.
Karının, kocasından ve kocanın, karısından çalması ile de, her ne kadar kocanın özel muhafaza yeri olsa da, el kesilme/. Çünkü bir-birilerinin mallarında tasarruf etmeleri, el kesmeye mânidir.
Kölenin, efendisinden veya efendisinin karısından çalması ile de eli kesilmez. Veya kölenin, hanımefendisinin kocasından çalmakla da eli kesilmez. Çünkü bu suretlerde, âdeten birbirlerinin yanlarına girmeye izin vardır. Efendinin, mükâtebinden çalması ile de eli kesilmez. Çünkü efendinin, nıükâtebin kazancında hakkı vardır.
Konuğun (müsâfirin), konuğu ağırlayan (ev sahibi) dan çalması île de, el kesilmez. Çünkü ev, konuk hakkında muhafazalı yer olmaktan çıkmıştır.
Ganimet malından çalmakla da, el kesilmez. Çünkü çalanın onda payı vardır. Hamamdan ve gündüzleyin girmesine izin verilen evden çalmakla da eli kesilmez. Çünkü birincide, âdeten, ikincide hakîkaten, izin vardır. Böylece, koruma kalmamıştır. Tüccarın dükkânları ve hanlar dahî hamânı gibidir. Ancak, eğer bunlardan geceleyin çalarsa, eli kesüir. Çünkü bunlar, mallan korumak için bina edilmişlerdir. İzin, gündüze mahsûsdur.
Ya da; hırsız bir şey çalıp, evden çıkarmadı ise, yine eli kesilmez. Çünkü evin hepsi, bir tek muhafaza yeridir. Şu hâlde eli kesilebilmesi için, evden çıkarması gerekir. Ya da; kendisi evin içinde olup, dışanda olan kimseye'malı verse, bu durumda ikisinin de eli kesilmez. Çünkü içeride olan, dışarı çıkmamıştır. Dışarıda olan da, muhafazayı bozmu-ımştır. Bu durumda, her biri için hırsızlık ve çalma tamâm olmamıştır.
Ya da; evi delip ve elİuİ sokup nisâb miktarı mal alsa, yine eli'kesilmez, Çünkü Hz. Ali' (R.A.) den; şöyle dediği rivayet edilmiştir:
«Hırsız, şayet zarı i' [62] ise eli kesilmez.» Fukahâ zarifi, bununla tefsir etmişlerdir.
Ya da, başkasının yen'iniıı dışından keseyi yarıp, almakla da eli kesilmez, «Nihayeu'de denmiştir ki: Kese .(surra), dirhemlerin kabıdır. Burada ondan murâd, yen'in kendisidir. Hükmün böyle olmasına sebeb ise şudur: Çünkü, kesenin bağı dışarıdandır. Böyle olunca, yarıp almak dışarıdan meydana gelir. Şu hâlde muhafaza yerini bozmak yoktur. Eğer kese içeride ise, onu yarıp aldıkda, eli kesilir. Çünkü kesenin bağı içerdendir. Böyle olunca; yarıldığmda kese, yen içinde kalır. Öyleyse almak, içeriden olmuş olur. Şayet yarmak yerine, bağı çözmekle çalsa, illeti (delil ve sebebi) aksine döndüğü için, hüküm de a'ksine döner.
Ya da, deve katarından bir deve çalmakla veya yük çalmakla da eli kesilmez. Gerek deveyi sevk eden veya yeden biri bulunsun, gerekse bulunmasın müsavidir. Çünkü sevk edenin ve yedenin gayesi, şevktir ve yedmektir ve yol almaktır. Korumak, değildir.
Eğer devenin ve yükün sahibi korur veya devenin üzerinde uyursa, deveyi ve yükü çalan hırsızın eli kesilir. Çünkü yükün üzerinde uyumak veya deveye yakın olmak onu korumaktır.
Ya da hırsız; yükü yarıp, İçinden nisaba ulaşan bir şey alsa çünkü çuvallar muhafaza yeridir veya hırsız, elini başkasının sandığına veya yen'ine veya cebine, almak için sokup nisâb miktarı alsa veya içinde has odalar olan evin, has odasından evin salm'ına çıkarsa veya bir has odanın sahibi, diğer bir has odadan çalsa, yâni bir hâne, ki içinde odalar olup, her birinde bir kimse otursa ve o odada oturan kimseden başkasının, o oda ile ilgisi olmasa ancak bir kimsenin bir evi olup, dâirelerinde o kimsenin inalları ve hizmetçileri bulunup, birbirlerinin dâiresi ile ilgili olurlarsa, o ev yukarıda anlatılan gibi değildir veya korunan yerden bir şey yola atıp, sonra alsa, çünkü yola atmak, bir hiledir. Hırsızlar onu i'tiyâd edinmişlerdir. Çünkü bunda, bozuk niyyetleri vardır. Buna mu'teber bir el de uzanmamıştır İmdi hepsi, bir tek fiil sayılıp, eli kesilir. Şayet evden çıkarıp da almasa, o kimse malı yitiricidir, calici değildir. Şu hâlde, bu işde eli kesilmez.
Ya da, çalınan şeyi; bir eşek üzerine yükletip, eşeği yürütüp çıkarsa, eli kesilir. Çünkü eşeğin yürümesi, hırsıza muzâftır.
Münye'de zikredilmiştir ki; İtilâmın, siyâseteıı hırsızı Öldürmesi caizdir. Çünkü hırsız yeryüzünde fcsâd çıkarmaya çalışır. [63]
Konular
- Mükâtebin Tasarrufları Hakkında Bir Fasıl
- Ortak Kölenin Kitabeti Babı
- Ölüm Ve Acz Babı
- Velâ Bölümü
- (Âzâd Bağlılığı)
- Yeminler Bölümü (Eymân)
- Fiil Üzere Yemin Babı
- Söze Yemin Babı
- Cezalar Bölümü
- Haddi Gerektiren Veya Gerektirmeyen Cima Babı
- Zinâ'ya Şahadet Ve Ondan Dönmek Babı
- İçki İçmenin Cezası Bâbı
- Kazfin Cezası Babı
- Ta'zîr Faslı
- Hırsızlık Bölümü
- Hırsızın Sağ Elinin Kesileceğine Dâir Bir Fasıl
- Yol Kesme Babı
- İçkiler Bölümü (Eşrîbe)
- Haram Olan İçkiler :
- Helâl Olan İçecekler :
- Suçlar Bölümü (Cinayetler)
- Kısas Gerektiren Ve Gerektirmeyen Şeyler Babı
- İnsan Öldürmekten Daha Aşağı Şeylerde Kısas Bâbı
- Öldürmede Şahadet Ve Öldürme Hâline İ'tibâr Babı
- Diyetler Bölümü
- Bir Fasıl Baş Yarıklarında Kisas Yoktur. Ancak Kasden Yapılıp, Kemiğe Varan Yarıklarda Kısas Vardır
- Karnına Vurulup Çocuğunu Düşüren Hür Kadin Hakkında Bir Fasıl
- Yolda Ve Başka Yerde Meydana Getirilen Şeyler Babı