Tunus
Önem taşıyıp çok alaka çekici bir olayda Tunus mesele-siydi Tunus valisi Sadık paşa tarafından özel bir vazife ile Floransa'da Hayreddin paşa bulundurulmaktaydı. Paşa, italya ile yapılmış istikraz yani borç meselesinin çekişmelerini, babıâli'ye anlatmak için İstanbul'a gelmişti. Dönüşü sırasında Tunus valiliğine dair bir fermanı da götürdü. Bu ferman da, Tunus eyaletinin (imtiyazlı veraset) ile verilmesi ihalesi beyan edildiktensonra deniyorki: <Eskîden beri geçerli olduğu gibi orada hutbeve basılan sikke (para) padişah adına olup, sancak aynı şekil verenkde kalmak, savaş çıktığı zaman iş becerecek asker ile hizmete koşmak, bağlılığı elan olduğu gibi ve geçerli olmak üzere muhafaza ederek, vilayetin veraset yolu ile hanedanında bulunması, eyaletin iç işlerinde şer'i şerif ile idare, ahalinin can ve mal ile ırzlarını temine kâfi ve zaman ve vaktin mukteziyatınca uygun kanun-u adliyeme bakılarak yerine getirilmesi şartıyla memurin-i seriye, askeriye ve mülkiye ile maliyesinin azil ve tayininde Tunus valisi murahhası ve hukuku mülükdariye'ye aid siyasi maddelerden başka yabancı devletler ile olan muamelesinde izinli bulunması, vefatı vukuunda hanedanından olan büyük varisin geçmesi, eşrafın saltanatı seniyeme takdim olunacak haber üzerine vezaret v£ müşirlik ve menşur-u hümayunu ve mri alışanımın gönderilmesi hususlarına irade-i se-myye-i mülükanem şeref sudur buyrulmuştur.> O sıralarda bü ferman Tunus'un ecnebi devletler poitikasına karşı, hu-kuk-u padişahı ile onun himayesi altına girmiş olduğunu ve verasetin icabatından valilerin istiklali olduğunu kuvvetlendi-ren bir husus olarak telakki edildi. Tebeddülat yani değişiklik, tevcihat, tenkihat, tasarrufat, birbirini takip etti. Tenkihat ve tasrifat komisyonunun 50 bin 200 kese (25 milyon 100 bin kuruş) masraf düşürdüğü ilan edildi.
Tarih diyorki: <Önceleri her gün bir türlü duyulan icraat ve düşüncelerin deliceleri, akıllı kimseleri şaşırtır hayretlere düşürürdü. Hele Istanbulda basılan ve avrupadan gelen gazetelerde yazılan icraatlar alaycı düşüncelerle çok ayıplanıyordu! > Hatta bu karışıklık arasında ilanı yapılan vekiller heyeti programı, birincisi kara ve deniz kuvvetleri, 2. maliye, 3. adliye 4. maarif, 5. zabıta idaresi, 6. da vilayet idaresi usulü olmakla ne var ki, hariciye unutulmuştur.
Abdülaziz han'ın, Mahmud Nedim paşaya yaptırdığı ilk iş ve emri belki de başhcası, otuzbeş senedir devlet idaresinde devam etmekte olan ve tanzimat-ı hayriyenin esasını teşkil eden can, mal ve ırz emniyeti maddesini baltalayan sürgün ve uzaklaştırma emirlerini verebilmesidir. Keyfi idare, şahsî garaz devletin geleceğini mahv etmekteydi.
Bu cümleden olmak üzere serasker Hüseyin Avni paşa askeri masraflar dolaysıyla doğum yeri olan İsparta'ya, İşkodra valisi müşir davetçi İsmail paşa Trabzon'a sürgün yollanarak maliye eski nazırı Şirvani Rüşdü paşa, veliahd şehzade Mu-rad efendiye kendini yarandırmak için Kurbağalıdere caddesini düzeltmekleri itham ve şehremini Haydar efendi, ma-beyn başkatibi Emin bey, zabıta nazırı Hüsnü paşada çeşitli yerlere sürgüne gönderildi. Bu işlere ait yazılan tezkerelerdeki: Yapılmış bulunan tahkikatta ve tetkikatta bundan böyle ortaya çıkacak vaziyete göre cezalarının şiddetlendirileceği şimdi halde tahakkuk eden, kötü idare ve kullanımdan dolayı uzaklaştırdıkları.. Satırları şeklindeydi ki, bu tarz daha sonra keyfi sürgünleri usulü olmuştur. Bu sürgün meselesinden Bağdad valisi Midhat paşa da nasibini almıştı. Paşa Bağ-dad'da ortaya koyduğu ıslah, terakki dolayısıyla o vilayetten devlet hazinesine para göndermek ve emsalinde karşılaşıi-madıgı halde, senede 250 bin lirayı göndermeyi taahhüd etmişti- Ancak Mahmud Nedim paşanın ıslahat komisyonu işin bu tarafını göz önüne almıyarak, vilayetin genel masrafından 24 bin kese tenzilat yaparak, nakit olarak istemiş ve bunun üzerine paşa istifa yolunu seçmiştir.
Yolculuğunda Sivas'a tayinini haber aldı. Hayat-ı Siyasi-ye'de deniyor ki: "Vaziyete göre Mahmud Nedim paşa, Rusya politikası tarafdarından olduğu için sadaret makamına aelmesiyle birlikte elçi general İgnatiyef in tavsiyesiyle Bulgarların rum patrikliğinin otoritesinden ayrılarak müstakil Exsharzhk idaresi kuruldu. Bu da, devleti başka bir idare şekline koymak niyetiyle geçmiş dönemde yapılan her şeyin tamamını bozmaktı. Evelce yapılmış bulunan demiryolları mukavelesini feshetmişti. Vilayetler nizamlarını değiştirip, küçük, küçük valilikler kurmaya kalkışıp, bu yeni düzenin gereğinden olmak üzere, Sofya'yı Tuna vilayetinden ve Şar-kikarahisarı, Trabzon'dan, Maraş'i, Adanadan ayırıp başka başka valilikler teşkil etmiş olduğu gibi, Bosna'nın öbür ucunda olan Hersek sancağını, daha yakında olan Yenipazar ile birleştirip orayı da bir valilik yapmış ve bütün vilayetlerin tahsis ve masraflarında hesapsız ve ölçüsüz indirim ve yükseltmeler yapmış olmasıyla, her mahallin idaresi bundan menfi olarak etkilenmişti. Bu etkilenme sonucu, memurların suistimalleri, zabıta ve vergi memurlarının her birinden şikayetler başlamıştı." En tşarib karşılanı da payitaht dışındaki memurların çoğunluğunu belkide tamamı ya azil ya da yerlerinden başka mahallere nakil olunmasıydı. Devlet böy-!ece adeta bir müteharrik kitle haline gelmişti... Mithad paşa Sivas'a gitmedi. Tayini Edirne valisi olarak yapıldı.
Çok dikkat çekici idari tedbirlerinden biri de, jurnalci memurların ihdasıdır. Bu memurların işi babıâiiye durmadan tetkik için evrak göndermeleriydi. Mahmud Nedim paşa bu sırada tanzim etmiş olduğu bütçede üçmilyon lira fazla gelir göstermekteydi. Öte yandan da, maliyeyi Galata sarraflarından 1 milyon 100 bin lira borç almış olarak ilan ediyordu. Eski bir cedvele göre harici ve dahili genel devlet borcu 138 milyon 674 bin 780 ve her iki borcun faizi senede 8 milyon 457 bin 485 lira idi.
1288/1872 bütçesinin dengesine göre umumi gelir: 20 milyon 700 bin lirayı aşmış olduğu görülüyor idi. 1289/1272 senesi, Bulgar eksharzliğınm kuruluş tarihidir. Eksharzh"ın İstanbul'da oturmasına karar verildi. Hatta huzura çıkarak bir teşekkür konuşması yaptı. Padişah da, bu nutka uygun bir nutukla cevap verdi. 1286/1869 senesinde Âlî paşa daha sadrazamken düzenlenmiş bulunan fermanda Eksharzhın icab ettikçe Fener semtinde bulunan Bulgar papashanesinde ikamet etmeye izinlidir açıklaması yer almıştı.
Mahmud paşa vilayetlerin tahsisatını keserek, elde nakit bulundurmak için, görünüşde %10 esasda %20 faiz ile Küçü-koğlu Agop isimli birinin vasıtasıyla tezelden 10 milyon liralık borç antlaşması yapmıştı. Burada Rasimbey'den bir not aklıma geldi. Takdim ediyorum, Rus sefiri ignatiyef gerek saraya gerekse sadrazama kendini kabul ettirmişti. Fransa ve İngiltere ile hem bizimle iyi ilişkiler kurarak mesleği dolay-sıyla babıâliyi ele almıştı. Sureti hakdan görünüp de nice hile ve ifsatlar ve nice suistimaller ile tanzim-i usulü ihlal edici yollar açmıştı. Âli paşa tarafından tehiri yapılan Bulgar eks-harzhlığı beratını, Mahmud Nedim paşa Rus sefirin talep ve teklif etmesiyle birlikte hemen vermişti. Böylece Bulgaristan da Rusların tesir ve nüfuzunun fevkalade kuvvetlenip de genişlemesine müsaade etmiş oldu.
Rumeli demiryol hattının yapılmış olması Rusyanın işine, gelen bir husus değildi. Tabii, Önlemeye çalışacaktı. Rus elçisinin tavsiyeleri neticesi adını andığımız demir yollarının Yapılması müteaahid Baron Hirş'len yapılmış mukavele ça-lısma masrafının ve imtiyaz müddetinin uzunluğu vesile edilerek değişikliğe uğratıldı. 2300 km. lik inşaata mahsus 1. 980 bin hisse senedi o vakte kadar bitmiş olan yarısı kadar imalata ve imtiyaz bakımından indirilmeye matuf müddete karşılık, Baron Hirş'e terk edilerek yüzbinlerce liralık irtikap yapıldı. (Mirat-ı Hakikat)
Bu parayı saraya yetiştiriyordu. Paşa, bahriye nazırlığında bulunduğu sıralarda bile, padişahın hoşlandığı hususlarda bilgi sahibi olmuş bütün lezzet ve iştahını genişletmeye çalışıp bir hayli hizmetler etmiş olduğu gibi, sadrazamlığında dahi, saraydan akla gelen ne olur ve istenirse hiç bir engel çıkarmadan yapmaya başlamıştır. Bir zamanlar resmi çalışma ve muamelesinde babıâlinin imtiyaz kuvvetine ve nizam ile kanunu devletin hükümlerine riayet etmeyi seçen padişah, bundan sonra bu şekil davranıştan vaz geçti.
Bir sene içinde Sultan Abdülaziz, tamamen değişmişti. Bu sıralarda da Hanri Martin tüfeklerinin ordu tarafından kabulü bu sene içinde gerçekleşmiştir. Padişah, sadrazam M. Nedim paşanın ahali arasında çoğalmakta bulunan itibarsızlığını kötü idaresini haber almaktan uzak kalmıyordu. Hatta çok geçmeden azlederek yerine Edirne valisi Mithad paşayı sadaret makamına getirdi. Şimdi burada A. Rasim bey iki ayrı mütalaa vermiş onları nakledelim: <Padişah, Âli paşadan yüz çe-viripde sadarete nail olmak 'için akla hayale gelmez çeşitli fitne ve fesad icad ve gayri meşru paralar takdimiyle mevkiinde kalabilmiş ve bu garaz dolu mesleği yani yolu devam için: "efendimiz, bir padişahı müstebidsiniz. Her emrü fermanınızı yerine getirmeye muktedirsiniz mealindeki sözlerin ifade edilmesiyle Sultan Abdülaziz'in bağsız bir aslan gibi etrafa atılıpda keyfe göre hükümleri icra etmek emeline ve
arzusuna düşürmüş olduğundan Âli paşa irtihal-i dan beka eyledikte, Mahmud Nedim paşa sadarete gelince Sultan Abdülaziz'i talim ettiği yola sevk etti. Yine: Sultan Abdüla-ziz tarafından M. Nedim paşanın açtığı yoldan aldığı lezzed-den, bir taraftan da icraatların bırakmış olduğu kötü tesirlerin neticesinden çekinmiş olduğundan genel bir hosnud-suzluk karşısında bir özür, bir tarziye makamında olmak üzere Nedim paşayı geçici olarakda olsa feda edip, gerek ahali gerekse ecnebilerin nazarında ona mesuliyet yükledi. Hüseyin Avni paşa gîbi sözü geçen kimsenin kin ve düşmanlıklarından gelecekte de nefsini koruyabilmek tedbirine başvurarak, Midhat paşanın Bağdad valiliğinden dönüşünde, Edirne valiliği ile İstanbul'dan uzaklaştırılması için, M. Nedim paşanın İsrar ettiği bir fikri seçmesi garazkârlıkla tefsir edip Midhat paşayı sadaret makamına getirip, Mahmud Nedim paşayı da, görünüşte ikbal makamından indirip, uzaklaştırmakla efkarı umumiyeyi taraftar saydığı birişie tatmin etti zannma kapıldı.
Lütfi tarihi diyorki: <Sadaret değişikliği gerek içde gerekse hariç de pek büyük bir memnuniyetle karşılandı. Daha üç gün olmamıştı ki babıâliye bu vaziyete sevindiklerini belirten telgrafların sayısı ikibine vardı. Midhat paşa sadrazam olur olmaz, ilk aldığı darbe, Mahmud Nedim paşanın vilayet usul-ü kanununu iptal etmiş olmasından doğan karışıklıktı. Hüseyin Avni paşa, Şirvanizade Rüşdü paşa ve arkadaşları sürgün yerlerinden dönmüşlerdi. Bu defa dahi M. Nedim paşa tarafdarı teşkilatından olan, Maraş valisi Cevded paşa ile Karahisarı Şarki valisi Rasim paşalar da döndüler. Şirvanizade evkaf, Cevded paşa maarif, İzmir valisi Sadık paşa maliye, Paris sefiri Cemil paşa hariciye nazırlıklarına tayin edildiler. Eski sadrazamın ıslahat meclisini fesh, şura-i devlet, dahiliye ve tanzimat isimleri altında ikiye taksim olundu. Midhat paşa, 10 milyon liralık borç alımında aracılara, 100 bin lira verilmiş olmasından M. Nedim paşayı vükela meclisinde sorgulamaya aldı.> Mirat-ı Hakikat diyorki: <Bu 100 bin altun saraya verilmişti. İş bu komisyon, borç aracılarına verilmesi hakkında Sultan Aziz'in özel iradesi varken inkar etmiş olması ve M. Nedim paşanın padişahı tekzib etmemek için iradesinin bulunduğunu söylemekten İstinkâf etmesi 100 bin altunun kendisinden alınması hükmü bahs oldu.
Ancak hakiki durumu bilen padişah, Mahmud Nedim paşanın uğradığı bu ödeme cezasını af etti ve Kastamonu valiliğine tayin ederek gönlünü aldı. Şimdi burada Rasim bey merhumdan bir alıntı yapıyoruz: Senebesene ilan edilmekte olan bütçe muvazene (hesap) defterlerinde görüldüğü gibi masrafların 2 milyondan fazla olduğu bununda üzerine Mahmud paşanın sadarete gelmesiyle birlikte Küçükoğlu Agop efendi vasıtasıyla avrupadan alınan 10 milyon liralık borç faizinin ilave edilmesiyle denklik açığının miktarı 3 milyon lirayı geçmişti. Müşarileyhin yani Mahmud paşanın babı-âlide tenkihat ve ıslahat komisyonu adı ile kurmuş olduğu meclise yaptırdığı ve mabeyne takdim ettiği defterde gelir ve gider karşılaştırılmış olduğundan başka, gelirin 500 bu kadar binii-ra da fazlası olduğu gösterilerek, işbu fazladan 100 bin lira sarayı hümayunun tahsisatı seniye haricinde yani saraya ve padişaha ayrıları paranın dışında sarf olunmak üzere gelişi güzel bir hesapla mabeyni hüfmayuna takdim edilmiş ve 350 bin lirasıyla İngiltereye bir zırhlı harp gemisi daha sipariş edilmiştir. Midhat paşanın sadareti üzerine maliye nezareti tarafından gelen taleb üzerine bu sefer verilen deftere göre, gelirin fazla olması şöyle dursun, Mahmud Nedim paşanın v'Iayetlerden, yapmış olduğu tahsisat indirimi makul olanlar dahil hesablansa bile yine genel masraf açığının 3 milyondan aşağı olmadığı, gösterilmiş ve o zaman söylenip, yazılan fazlayı tasdik etmiş denilen komisyon azalan getirtilip, toplanmış ve sorgulara maruz kaldıklarında, hesabın hazine kayıtları üzerine olmayıp, Mahmud Nedim paşanın tarif ve ifadesine göre yapıldığı, verdikleri cevapdan anlaşılmakla işin hakikati ve rengi ortaya çıktı. (Midhat Paşa-Hayatı Siyasiye) Mithad paşanın sadareti 2 buçuk ay devam edebilmiştir. Bu sırada Bağdad, Vidin demiryolları, Hicaz telgraf hattı, terazilere ve ölçülerin onda bir usulüne göre tatbiki gibi hususlarla uğraşılmışsa da, tamamı akim kalmıştır. Mısır Hidivi İsmail paşa, avrupadan borç para alabilmek için padişahdan izin talebinde bulunarak aynı zamanda Mahmud Nedim paşanın vukubulan azlinin üzerine bu talebde geri kalmıştı. Şimdi talebini yinelemekteydi. Midhat paşa, bu izinin sebeb olacağı sıkıntıları gördüğünden hatta Mısır'ın elden gitmesine sebeb olacağını anladığından hemen teşebbüse engel olmuştur. Fakat, padişah Hidiv İsmail paşaya söz vermiş imiş! Bu yüzden bir dereceye kadar padişahın sözü yerine gelsin diye, Mısır Hidivine izin manasında olmıyarak, ileri de buna yakın bir vaadmışça olmak üzere bir fermanyazıldı. Tabiatıyla Hidiv bu fermanı kabul etmedi. Mabeyne bildirdi. Bunun üzerine ma-beynden re'sen izin sayılan, bir ferman çıkarılarak yollandı. Tarihi Lütfi diyorki: <Fermanın Mısıra varması üzerine sıcağı sıcağına %13 faiz ve %birbuçuk komisyonlabir milyon lira borç ahnıvermiş.> Padişah, Midhat paşanın kullandığı muhalefet politikasından serrişte yani ipucu seçti. Paşayı azletti. Büyük Rüşdü paşa sadarete geldi. Ancak o da, tutunamadı. Artık sıra serasker Esad paşaya gelmişti. Hükümet günden güne padişahın keyfi davranışlarından dolayı kuvvetini kaybetmekteydi. Yabancı kalemler bile Sultan Aziz için nefsine uygun işlerle vakit geçirip, Ömrünü sarayda geçirip paraları vapur yapımına harcadığını yazmaktaydılar. Hatta; Debid ör,
Hivorki: <Osmanh devleti Sultan Aziz idaresinde birer parça halinde kopup düşmekteydi. Mısır Hidivi para için 1868 ile 1872 tarihleri arasında 2 tane ferman elde ettiki, neredeyse istiklâl idi. Vilayetlerin çoğundaki valiler hükümdar gibiydiler. Avrupadan çok yüksek faizlerle borç alındığından maliyenin hazinesi bomboştu. Memurlarında askerlerinde maaşları senelerdir bir miktar beklemede kalmaktaydı >
Ali paşa vefat edince padişaha çeşitli hediye ve hesapsız nakit ve mal takdiminde bulunan Hidiv, sarrafı İbrahim bey ki sonradan Mısır kapıkethüdahğına da tayin ve uhdesine vezaret rütbeside tevcih olunmuştu. İşte bu adamın vasıtasıyla vükela, devlet adamı, lüzumlu, lüzumsuz pek çok kimseyi de, doyurup fevkalade bir nüfuzla şöhret sağladıktan sonra, artık bol bol alma vakti gelmiştir hevesine düştü.
Hatta Şirvanizade Rüştü paşa sadaretteyken İstan-bula gelerek, padişaha, vekillere, kurenaya tam beşyüzbinlira harcayarak, avrupadaki devletlerle mukavele yapma ve borç alabilmek iznini, Âli paşanın büyük zorlukla kabul ettirdiği kararın iptalini, müsadeyi havi bir ferman aldı. Bu alış verişler sırasında padişahın yakınlarından aklı fikri para olan sefiller, yüz-yüzellişerbin lira kazanıp mutlu oldular. Lâkin şu hırsızlıklar ve rüşvetler, hayır sahibi devlet adamlarının indinde üzüntülere badi olduğu avrupada bile yeis ile karşılanıp lanetlenmesine, şu fıkra delil sayılır. "Almanya imparatoru o sırada ziyaret için İstanbula gelen İran Şahı Nasıriddin Şaha, sen Öylece bir padişaha 'misafirliğe gidiyorsunki; kendi eliyle kendi kolunu kesmiştir." diyerek, Mısır'ı devleti âliye-den ayırmak demek, sayılan fermanın verilişini alay konusu olarak dile getirdiği kesin olarak duyulmuştu.> 254
Konular
- Yapılması Gereken
- Şanizâde'nin Görüşü
- Meternichin Mektubu
- Batılılaşmanın Sebebi
- Yeniçeriliğin Kaldırılmasının Safahatı
- İlga Kararının Alınışı
- Sultan 2. Mahmud'cın Hitabı
- Koca Sekbanbaşı'nın Nizâmı Cedid Ve Yeniçeri Mukayesesi
- SULTAN ABDÜLAZÎZ
- Sırbiye:<Bosna-Hersek>
- Diğer İşler
- Cemiyet-İ Tedrisiye-İ İslamiye
- Sultan Abdülaziz Han'ın Avrupa Seyahati
- Avrupa'ya Bir Nazar
- Ordu'nun Dürümü
- Tunus
- Hersek İhtilâli
- İsyanlar
- Mahmud Nedim Paşa Siyaseti
- İç Buhran
- Otluk Köyü Vakası
- Abdülazizin Hal Vakasına Doğru
- Girid'den Seraskerliğe
- Hüseyin Avni Paşa Avrupa'da
- Kadronun Lideri Midhat Paşa
- Mıdhat Paşa - Elyot Gizli Buluşması
- Doktor Kapoleon (Kapolyone)
- Hüseyin Avni Paşanın İstihbaratı
- Valide Şefkati'nin Sonucu
- Sultan Abdülaziz'in Şahsiyeti