Caniler Kabinesi!

Hüseyin Hilmi paşanın bu ikinci sadareti yukarıda konulan ara başlıkla yâd olunsa yeridir. Çünkü; bu kabineye mümkün mertebe ittihadçıların, dolduruldukları göz önüne alınır ve tatbikata bakıldığında görülecek olan manzara böyle isimlendirilmesinde isabetlidir. Bu kabine evvelâ Yıldız Sarayı yağmasını gerçekleştirenleri temize çıkardı. Daha da sonra yine Yıldız Sarayı baskını sırasında meydana gelen olayların nihayetinde mazlumların hakkını ortada bıraktı. Yine bir çok kişinin nahak yere katline ve idamına seyirci kaldı. Sultan Abdülhamid'i, bankalardaki nakit para ve senetlerini bağışla­maya icbar eden muameleye en azından göz yumması, bir gasp hükümeti olduğunuda ortaya koyar. Nihayet sokaklar­da hertürlü cinayetin, ittihatçılar tarafından işlenmişlerine müsaadekâr tutumları, verilen nâmı almaya hak kazandır­mıştır.

Caniler Kabinesi adını verdiğimiz İttihad ve Terakki cemi­yetinin; babıâlî şube-i merkeziyesi, Şeref Efendi sokağındaki ittihatçıların genel merkezi heyeti idare reisleri ilede birleşe­rek, Yıldız Sarayı hümayunun dan aldıkları mücevherat ve diğer kıymete haiz mallan, târihin yazmaktan yüzünün kıza­racağı bir suretde, sarayı hümayunda bulunan hizmetkâr ve kalfalardan, cebren ve işkence yaparak gasp ettikleri elmas gibi pek değerli eşyayı güya pederlerinden mirasmış gibi aralarında paylaştıktan sonra, ahalinin gözünü boyamak kasdıyla bir kaç parça mücevheri Avrupaya gönderip bunla­rın değeri olan üçyüzküsûr bin lirayı bulan küçük bir miktarı, Donanma Cemiyetine yardıma verdiklerini ve bir mikdar mücevher ve de parayı hazineyi hümayuna ve müzehaneye verdiklerini utanmadan ilân etme yoluna gittiler.
Şeklinde izahat veren Salahaddin Bey yine şunları söyle­mektedir: "..Bir âleti şer makamında ve her bir hususda is­tihdam olunmak üzere Selânik'den getirilen ve her cihetten şayanı itimat olan Avcı Taburlarının ifâ edecekleri hizmeti di­ğer taburlar, zabıtan ve efradının icra edemeyecekleri cemi­yetçe malum olduğundan, 31/mart hadisesinin ihdası vazife­sini bunlara tahmil İle İstanbul'daki askerlerin efkârın! tahrik ve tahdişe başladığı ve vesaiti şâire ile de sebükmağzanı ehaliyi teşvik ve iğfal ve ordu ile beraber ihitlâl çıkanlmas; temin edilmiştir. Vaka-i faciayı ihzar eden Avcı Taburları za­bıtanı, yevm-i hadisede (olay günü) nefer elbisesiyle, sokak­ları dolaşarak isyan eden, asker İle ehaliyi tahrikden ve va-ka'nın tevessü (genişlemesi) etmesi yolunda bir çok rol oy­nadıktan sonra zaten müretteb olduğu vech ile Selânik'den hareket eden ordusuna iltihak üzere Çatalca ve Hadımköy cihetlerine firar etmişlerdir. Cemiyet ve kabine oynadığı bu oyununun kendi aleyhine dönmesinden havf ederek her biri bir tarafa firara başladıklarından tahlis-i nefs sevdasına dü­şen Hüseyin Hilmi Paşa ve kabinesi dahi istifasını verip firar etmiş olduğundan, memleket hükümetsiz ve hâli isyanda kalmıştır. "Selahaddin Bey'den sonra ise bakın onsekiz sene şeyhülislâmlık görevi yapan Cemaleddin Efendi'de hatırat'ın-da:
"31/mart/hadisesinde önayak olan Avcı Taburları, ilân-i meşrutiyet-i müteakip Selânik'den Istanbula getirilmiş ve Kâmil Paşa tarafından geldikleri yere iadeleri teşebbü sünde bulunulmuşsa da, cemiyet kabul etmemişti. Meşrutiyetin muhafazası için getirilmiş taburlar, yaptıkları umulmaz dav­ranışla ittihatçıların var olan tesirlerine dahada güç katmış oldukları dikkat çekicidir." Demektedir.


Eser: Büyük Osmanlı Tarihi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Büyük Osmanlı Tarihi

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..