İbrahim Hakkı Paşa'nın Me'şüm Sadareti

Sadrazamlık sırası Roma sabık sefiri fehametlû İbrahim Hakkı Paşa hz.lerine getirtildi. İstanbul'a geldiğinde Sirkeci tren istasyonunda ittihadçılann ileri gelenlerince karşılandı. Büyük bir muhabbet ve sevgi seli görülüyordu bu istikbâl tö­reninde! Bu karşılama es nasında,döneminin "adl-ü ihsan" olacağını söylemekten kendini alamayan Hakkı Paşa ertesi gün, geleneksel sadaret alayında da sevgi seliyle karşılandı. Oturacağı sadaret san dalyesine doğru adımlarını atarken bu sandalyede, adl-ü ihsanı bol bir zâtın oturacağı mahal ol­maktan kendini bahtiyar addeden ahali, bir yalanın mahkû­mu olacağını ne bile-bilebilirdü Adl-ü ihsan politikacısı paşa­mızda, Hüseyin Hilmi Paşa kabinesinde bulunan bazı zevat-ı muhteremi görevlerinde bırakma yoluna giderken, eski kabi­neden bazılarını da onlardan daha muhterem(l) şahıslarla değiştirmiş böylece, bir kabine vücûda getire rek Trablus­garb ve Bingazi'yi İtalyanlara ihsan edebilmek için hazırlıkla­ra başladı.

Sevgili okuyucularım; okumakta olduğunuz yukarıdaki arabaşhkla birlikde verilmiş satırlar üstü örtülü bir vak'aya, attığı neşterle ortaya çıkacak ufunetin, hangi hakikata vara­cağının hesabını yapmışmıdır? Sorusu aklımıza geliyor. Yinede bir müddei olmakdan sarfı nazar edip etmemeği düşün­mekten kendimi alamıyorum.

İbnül Emin Mahmud Kemâl İnal merhumda pek kıymetli eseri olan "Son Sadrazamlar" da sadeleştirmeye çalıştığımız satırların sahibi Selahaddin beyefendiyi, aşağıdaki beyanı münasebetiyle eserine aldıktan sonra demektedir ki, bu iddi­alarınızı ispatta vazife size düşmektedir, cevabıyla geçiştir­mektedir. Biz ise, bizim gibi bir yabancı dil dahi bilemeyen sözde araştırmacıların beceremeyecekleri işlerden, olduğun­dan, bir akademisyenin bu iddiadan yola çıkmak suretiyle mevzuun derinliğine tahkikiyle, ortaya çıkarması târih ve millete karşı yapılması gereken aslî ve ilmî bir vazifedir, de­dikten sonra hatıratın muharriri, Sultan Abdülhamid dönemi­nin telgrafhane şifre kitabeti hulefasından, Selahaddin bey'in ifadesini noktasına virgülüne dokunmadan alıntılıyorum: "Adl-ü ihsan kabinesi, bu vecihle teşekkül ederek işe başla­mış isede Hakkı Paşa hazretlerinin dersadet'e vürûdunda Sirkeci istasyonunda binlerce halk tarafından icra edilen merasim-i istikbâli'yede irâd eylediği nutkunda bahsetdiği <adl ü ihsan>dan memleketimiz müstefid olamamış ve pa­şayı müşarileyhin, adi ve ihsanını, geldiği şimendöfer alarak Roma'ya kadar geri götürmüş olmalı ki bu ihsanlarına İtal­yanlar nail olmuşdur."

Memleketimizin hissesine bu kabinenin kuruluşunun ilk gününden, sükûtu anına kadar geçen vakit, Babıâli yangını, Havran İsyanı, Yemen İsyanı, İstanbul'da kolera salgını, Ma-lisör isyanı, Vezneciler büyük yangını, Girid meselesi, İtal­yanların bize savaş ilânları vede Trablusgarb ve Bingazi'nin, elden çıkması gibi, milletimizin çok üzülmesine sebeb olacakları, düşürdü. Hakkı Paşa'nın memlekete ayak bastığı andan itibaren harici ve iç dün-yamızda, hiçbir sükunet emâsi qörülmemiş memâlik-i Osmaniyyeyi bir uğursuzluğun bulutu kaplamıştır. Ne şekilde sadarete geldiğini yukarıda ar-calıştığımız Hakkı Paşa, kabinesinde Harbiye Mazın olup pâtih ünvanına(!) layık olan İttihad ve Terakki ordusu ku­mandanı, besalet(yiğit!)i unvan, Mahmud Şevket Paşa'ya ev­velemirde Trablusgarb kıta'sının tahliyesini tavsiye eylediğin­den, bu kumandan da erkân-ı harbiye-İ umûmiye dâi resi (bu dâire inkılab sonrasında ittihad ve terakki reis ve azası elinde kalmış ve adı geçen dâirenin memurları ordularımızın bu hâle gelmesine ve ittihadçıların arzularına hizmetle ve yardımlarına şitap <(koşmuş> etmişlerdir.) Derhal Trablus­garb ve Bingazi'nin tahliyesi için lâzım gelen tedbirlerin icra­sına çalışmışlardır.


Eser: Büyük Osmanlı Tarihi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Büyük Osmanlı Tarihi

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..