Kâmil Paşanın 4. Sadareti


Gazi Paşa'dan boşalan makamı sadaret Kıbrıslı Mehmed Kâmil Paşaya 4.defa tevdi olunurken, makam-ı meşihatda da yâni şeyhülislâmlık, Muhammed Cemaleddin Efendi'nin üzerinde devamı iradesi çıktı. Kâmil Paşa kabinesini kurar­ken savaş halindeki bir ordunun başkumandan vekilliği gö­revini deruhde eden vede Harbiye Nazın sıfatını taşıyan zâtı değiştirmeyi, makul ve uygun görmediğinden kabinede ipka etme tercihini kullandı. Tabiiki harp sırasında kurulmuş bir kabinenin selefi kabinelere bakılırsa şartlan pek ağır bir vazi­yette idi. Çünkü bu kabine, harbi devam ettirme ile zaferi el­de etmek için çalışırken, ordunun içinde bozguncu ve müna­fık ittihatçı hâinlerden birliklerimizin temizlenmesini gerçek­leştirmesi gibi ağır ve zor bir vazifeyle karşı karşıya idi.

Cenabı Hakk'a istinad ederek vazifeleri yapmaya koşturan Sadrıazam Kıbrıslı Mehmed Kâmil Paşa gerek askerî ce­nanda gerekse mülkî tarafda bazı değişiklikler yapma yoluna gitti. İttihatçıların mensubu ve dümen suyunda giden vali ve yüksek memurları değiştirmeyi gerçekleştirdi. Mülkî sahada direkt olarak yaptığı değişikliklere benzer değişiklikler için cihet-i askeriyede yapılması gerekenler Harbiye Nazırına ya­zılı emirler hâlinde gönderildi.

Ne çâre ki bu hususda sadrıazamın istediklerini yapacak bir gayret görülemedi. Askerin içine savaşın başladığı ilk an­dan itibaren girmiş bulunan serseriler ve hezeleler, askerimi­zin kuvve-i mâneviyesini ve mefkuresini söndürmüş bulun­duğu için ricatla karışık firarlar başlamıştı. Yapılmakda olan telkinler ricat ve firar eden şarkla, garb yâni doğu ordusu ile batı ordusu askerlerinin böyle kaçışları yetmezmiş gibi yol­larda ve her geçtikleri mahallerde, ittihatçı haydutlar tarafından bu askerlere: "Kâmil Paşa, memleketi satdı. Top ve tü-fenklerinizi bırakın düşman geliyor" diyerek son derece hâ-ina ne vede iğrenç telkinlerde bulunuyorlardı. İşte bu hâin ve aynı zamanda canilerin teşvik leri yüzünden binlerce top, yüzbinlerce tüfenk yollara atılmıştı. Milletin dişinden ve tırna­ğından arttırmış olduğu paralarla satın alınma yoluyla teda­rik edilen toplar, tüfenkler, cephaneler, gülleler hep bırakıl­mış veya atılmıştır. Zâten ordumuz silah noksanlığı çekmek­teyken eldekilerin böyle bir tarzda kayıb olması ne acıdır.

Batı cephesi ordumuzun, topçu obüs taburundan biri, Ko-manova'ya gönderilmiş ve oraya vardığından haberdar olan kolordu erkânı harbiyesi reislerinden Faik bey, ki bu erkânı harbiye kaymakamı Faik bey, ittihatçıların baştacı saydıkla­rından olup, Üsküdar mutasarrıflığında, bulunduğu zaman donanmaya yapılan yardımları ihtilası, yâni zimmete geçir­mesi ve hanımlara verdiği konferanslarla meşhurdur. Düş­manın; Komanova'ya girmekde olduğundan bu tabura he­men Üsküp'e dönmesi emrini verdi. Bu emir üzerine taburda Clsküb'e gitdi. üsküp'de düşmana karşı bir mermi atmadan onsekiz aded son sistem yeni büyük çaplı topunu Üsküp is­tasyonun da bırakarak firar eylediler, üsküp civarında bun­lardan başka yollarda terk edilmiş dörtyüze yakın topu Sırp­lılar ganimet olarak elde ettiler.

Gerek şark gerekse garb ordularımızda bu ve buna benzer binlerce yapılmış günahlar mevcuddur. Bunların hakkında bilgi vermek ciltlerce kitap yazmayı icâb ettirir. Yaşanan du­rumu idrak eden, gözleriyle gören şark ve garb ordularımızın kumandanları, ittihatçıların ilimlerinin(!) himmetinden istifa­deye karar aldılar. Askerin firarının önününün alınamayaca­ğını, böylece de savaşın kazanılması gibi bir ihtimalin mev-cud olmadığını, cemiyetin siyaset adına ne yapıp yapıp savaşa son verilmesini temine çalışmasını harbiye nezaretine telgraflar çekerek bildirmek mecburiyetinde kaldılar.

Ordularımızın bu esnada dahi ricat hâlindeki firarları de­vam ede gelmekteydi. Bu firarların en büyük zararı, Edirne, İşkodra, Yanya Kalelerinin dışarıdan savunulması ihtimâli kalmadığından düşman askerinin muhasara ve saldırısına açık hâle geldiği görüldü. Nâzım Paşa bu vaziyet karşısında şark ve garb orduları komutanlarının kendisine gönderdikleri telgrafa karşı çıkacak veya ilâve edilecek bir şey olmadığını anladığından, o da, savaşın nihayetlendirilmesi hususunda ittihatçıların siyaset ustalığına(!) muhtaç hâle düşmüştü.

İstanbul'un yakın mahallerinde bulunan kolordu kuman-danlanyla, vazifede bulunan veya mâzul olan müşirlerle, as­kerî kumandanlarla babıâlî de bir toplantı yapılması kararı alan Nâzım Paşa toplantı gerçekleştiğinde karşısında yüzyirmi kişiden ziyade bir mümtaz gurup gördü.

Müşirler arasında; Deli Fuad Paşa, İbrahim Paşa, Abdullah Paşa, İzzet Paşa gibi zevat-ı askeriyyenın ileri gelenleri ya­nında Mahmud Şevket Paşa da vardı. Ayrıca erkânı harbiyei umumiye dâiresi müdürü, harbiye nazırlığı dâiresi reisleri, kumandan Paşalar ve erkânı harp heyetleri de hazır bulunu­yordu. Bu olağanüstü; meclis toplantısına muvaffak olundu­ğunda bakanlar kurulununda iştirak ettiği görüldü. Ordunun bu hâle gelmesindeki sebebler Mahmud Şevket Paşadan sual olundu.


Eser: Büyük Osmanlı Tarihi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Büyük Osmanlı Tarihi

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..