İpek Elbise Giymek, Altın Ve Gümüş İle Süslenmek Ve  Yüzük  Takmak Hakkında Bir Fasıl


Erkeğin ipek elbise giymesi caiz değildir. [52] Ancak dört parmak miktarı genİşUğtade giymesi caiz olur. Fakat İmâmeyn' (Rh.Aleyhimâ) e göre, harb vaktinde ipek elbise giymek helâl olur.

Erkek İpekten yastık ve döşek kullanır. Erkeğin, dlrazîsi (uzunlu­ğu veya boyu) ipek ve argacı ipekden başka şey olan libâsı giymesi ca­izdir. Çünkü Sahâbe-i güzîn (Rıdvânu'llâhi aleyhim ecmaîn) hazz gi­yerlerdi - ki o ipek (ve yün) ile dokunmuş bir kumaştır. Çünkü libâs ancak dokunmak ile libâs olur. - Nitekim malûmdur ki, ibret, illetin iki cüz'tinün son cüz'ündedir. Dokunmak ise argaç ile olur. Şu halde mu­teber olan argaçtır, dirâzî değildir. Erkek, arğâcı İpek olup dirâzîsi baş­ka şey olan libâsı ancak zaruretten dolayı harbde giyer. Harbden başka yerde giymek zaruret olmadığı İçin mekruhtur.
Erkek altın veya gümüş İle süslenmez. Ancak gümüşten yüzük [53]

gümüşten kuşak, ve gümüşten kümem ztneti ile süslenir. Altın ile süs­lenmez.

Yüzük kaşının deliğine sokulmuş altın çivi ile süslenebilir, çünkü

o çivi tâbidir. Erkek onu takmış olmaz. ,

Kadın için, zikredilenlerin hepsi helâldir. Çünkü Sahabeyi güzin-den nice kimse ~ ki Hz. Ali (R.A.) onlardan biridir - rivayet etmişlerdir ki: Nebiyyi Muhterem (S.A.V.), mübarek iki elinin biri ile ipek ve di­ğeri ile altın alıp:    

Bu iki şey benim ümmetimin erkekleri için haramdır ve kadınları için helâldir.» buyurmuştur.

Erkeğin demirden veya tunçdan yüzük takınması caiz olmaz. De­mirin caiz olmamasının sebebi şudur: Çünkü Besûlüllah (S.A.V.) bir adamda demir bir yüzük görüp;

«Bana ne olduki ehl-i nârın, süsünü senin üzerinde görüyorum.»

buyurdu, ve o adama o demir yüzüğü çıkarmasını emretti. O adam da parmağından o demir yüzüğü çıkarıp attı. Tunç yüzüğün caiz olmadı­ğına gelince; çünkü Resutüllah (S.A.V.) bir adamda tunç yüzük gördü ve:

«Bana ne oldu ki, sende putların kokusunu buluyorum.» buyurdu ve o adama o tunç yüzüğü çıkarmasını emretti. O adam da o yüzüğü çıkarıp attı.

Hacer (taş) ve yeşb (yağmur taşı) de ihtilâf edilmiştir. El-Câmiu's-Sagîr sahibi kitabında «Yüzük takınmak ancak gümüş ile caizdir.» de­miştir.

Hidâye sahibi: «EMJâmiuVSagîr sahibinin bu sözü hacer, demir ve tunçtan yüzük tatananm haram olduğuna nasstır. Kâfi sahibi ona muvafakat etmiş ve bu söz üzerine:

 «İnsanlardan balcısı yeşb ta'bîr edilen taşı ıtlak eder.» sözünü eklemiştir. Şemsu'l-Eimme es-SerahsS' (Rh.A.) de Kâft sahibine meyletmiştir. Çünkü o şöyle demiştir:

«Esah olan kavi şudur ki; yeşb, akîk (yüzük taşı) gibidir. Çünkü Resû-lüllah aldkden yüzük takındılar ve buyurdular ki:

«Sİz akîkden yüzük takının. Çünkü akik mübarek bir taştır.»

Ben derim ki: Hidâye sahibi ve Kâfi sahibi üzerine şu suâl vârid olur: Biz «yüzük takınmak ancak gümüş ile caizdir.» ibaresinin onla­rın zikrettiği §ey üzerine nass olmasını kabul etmiyoruz. Nasıl kabul edelim M; Kadîhân (Rh.A.), eî-Câmiu's-Sağîr şerhinde şöyle demiştir: Kitabın lafzının zahiri yeşb denilen taşdan yüzük takmanın kerahetini gerektirir. Esah olan kavi şudur ki: O yeşb denen taşdan yüzük tak­makta mahzur yoktur. Çünkü yeşb; altın, demir ve tunç değildir. Nebt-i Ekrem' (S.A.V.) den, akîkden yüzük taktığı rivayet edilmiştir. Kâdîhân (Rü.A.) Fetâvâ'sında demiştir ki: Lâfzın zahiri yeşb denilen taşdan yüzük takmanın kerahetini iktizâ eder. Sahih olan kavi, yeşbden. yüzük takmakta mahzur olmamasıdır. Çünkü taş, altından, demirden ve tunç­tan değildir. Belki o yeşb bir taştır. BesûlüUah' (S.A.V.) m akik taşlı yüzük taktığı rivayet edilmiştir» Lafzın zahirinin nass olması kabul* edilse, lâkin mezkûr lafız - ki «yüzük takınmak ancak gümüş ile caiz­dir.» sözüdür, - te'vîl ile tahsisin ihtimâline aykırı olmaz. Nitekim Usûl-u Fıkhda takrîr olunmuştur. Binaenaleyh «Yüzük takınmak an­cak gümüş ile caizdir.» sözündeki kasr ile altına izafetle kasr murâd etmek muhtemel olur. İmdi bu ihtimâl o sözün zikri sırasında akla ge-lendirki hattâ iki taş (hacerân) altın ve gümüş murâd olunmaz. Kabul edelim ki, mezkûr söz, taş (hacer) m nefyi hakkında açıktır. Lâkin Re-sûlüilah' (S.A.V.) m, taş olan akikten yüzük taktıkları ve : «Siz akikten yüzük takın, zira mübarek bir taştır.» buyurdukları sabit olunca, taş­tan yüzük yapmak Resûlüllah' (S.A.V.) in kavli ve fiili ile caiz olmuş olur.

Şu halde el-Câmiu's-Sağir'in; «Yüzük takınmak ancak gümüş ile caizdir.» ibaresi buna nasıl karşı olabilir?
Sözün kısası, erkeklerin gümüş yüzük takınmaları hadis-i şerif İle helâldi];. Altın, demir ve tunç yüzük taşımaları yine hadis-i şerif ile haramdır. Taştan yüzük takmalar* Şemsu'l-Eİmmç es-Seralısî' (Rh.A.) cin ihtiyarı üzere helâldir.

İmâm Kadîhân (Rh.A.), Besûltillah' (S.A.V.) in kavlinden ve fiilin­den bu ma'nâyı çıkarmıştı*. Çünkü akik taşının helâl olması bu iki ha-dîs-i şerîfile sabit olunca, diğer taşların helâl olması da bu İki hadîs-i şerîf ile sabit olmuştur. Zira taş ile taş arasında fark yoktur.

Hidâye sahibi ve Kâfi sahibinin ihtiyarları üzere taştan yüzük ta­kınmak haramdır. Bunu, el-Câmiu's-Sağîr'in, altına izafetle kasr mu-râd olunmak ihtimâli olan ibaresinin zahirinden almışlardır. Bu İM kaynağın arasında olan fark gizli değildir.

Kadı (hâkim) den başkasının yüzüğü terk etmesi evlâdır. Çünkü kâdî, yüzüğe ihtiyâcı olduğu İçin yüzük takınır. Kâdîden başkası ona muhtâc olmaz.
Erkek oynayan dişini ancak gümüş ile bağlar. [54] Yani bir kim­senin dişi oynamış olsa, o dişi gümüş ile bağlayabilir. İmâm Muham-med' (Rh.A.) e göre, altm ile bağlamamda da mahzur yoktur.

Küçük oğlana altın ve ipek giydirmek mekruhtur. Çünkü ipek libas giymenin erkekler hakkında haram olması sabit olunca, giydirmek de haram olmuştur- Şarab gibi, ki içmesi haram olduğu gibi içirmesi de ha­ramdır.       .

Erkeğin abdest ve sümkürmek ve bunların benzeri ihtiyaçlar için bez parçass ktsllanmas* caizdir. Çünkü Müslümanlar bütün şehirlerde abdest için mendiller, sümkürmek ve ter silmek İçin bez parçalan kul­lanırlar. Müslümanların "güzel gördükleri şey Allah Teâlâ (C.C.) katın­da da güzeldir. Eğer erkek zikredilen mendilleri ve bezleri ihtiyâcı ol­madan taşısa, ba'ğdaş.kurup oturmak ve dayanarak oturmak gibi mek­ruh olur. Bağdaş kurup oturmak ve dayanarak oturmak, ihtiyâç duyul­duğunda mekruh değillerdir. Hâcetsiz yani Özürsüz mekruhtur.

Retm de caizdir. R e t m : Hatırlamak için parmağa bağlanan bir iptir. Yani bir şeyi hatırına getirmek için bağlanır. Retrri hakkında şair göyle demiştir:                                   .
«Bizim İsteklerimiz onların kalbi e rinde olmayınca Retm bağlamanın sana bir faydası yoktur.» [55]


Eser: Dürer

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Dürer

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..