Âsiler Babı
Bâğîler İmâma (Devlet Reisi) itâattan çıkan Müslüman bir topluluktur. [40] Devlet Reisi bunları itâata dönnıeleri için da'vet eder ve şüphelerini giderir.
Eğer bunlar bir yer edinip o yere topl antlı la rsa, Önce bizim onlara savaş açmamız helâl olur. İmâm ŞâÜî (Rh.A.) bunu kabul etmemiştir. Çünkü Müslümamn öldürülmesi ibtidâen caiz değildir.
Bizim delilimiz şudur: Hüküm delile dayanır ve o delil onların askerlenip toplanmalarıdır. Eğer İmâm (Devlet Reisi) onların başlamasını, sabredip beklerse, çok defa onların kötülüklerini savmak mümkün olmaz. Yaralanmış olanları Öldürülür. İmâm Şafiî (Rh.A.) bunu da kabul etmemiştir. Eğer onların kalabalık toplulukları varsa kaçanlarım tâkib eder. İmâm Şafiî (Rh.A.) bunu da benimsememiştir. Eğer toplulukları yoksa, zikrettiğimiz şeyleri yapmaz. Çünkü öldürmenin caiz olması onlardan korkulduğu içindir. Bu takdirde, kalabalık olmadığı için korku olmaz. Şu halde .âsiyi - Müslüman olduğu için - korku olmayınca öldürmek de caiz olmaz. Zürriyetleri de esîr edilmez. Tövbe edinceye kadar mallan hapsedilir. Çünkü İslâm nefsi ve malı ma'sûm kılar. Haps ise onların kötülüğünü savmak içindir. İmâm (Devlet Reisi) onların silâhlarım ve binek hayvanlarım ihtiyâç duyulunca kullanır. Çünkü İmâmın (Devlet Reisi) ihtiyâç duyulunca âdilin malını kullanması caizdir. Âsînin malını kullanması ise daha evlâdır.
Âsî kendisi gibi bîr âsîyi öldürmekle, üzerlerine gâlib gelindikde bir şey lâzım gelmez. Çünkü imâmın velayeti onlardan kesilmiştir.
Âsîler bir şehre gâlib gelip zaptetseler, o şehir halkından bir kimse kendi gibi şehir halkından bir kimseyi kasden Öldürse, ehl-i adi o şehre gâlib olduklarında, âsîler o gâlib oldukları şehirde hükümlerini İcra edemedikleri zaman, katil kendi gibisini öldürmek sebebiyle öldürülür.
Çünkü bu takdirde imâmın (Devlet Reisinin) velayeti o şehirden kesilmiş değildir. Şu halde ahkâmını icra edip o katili kısâsen öldürür. Fakat âsîler o şehirde hükümlerini uygularlarsa öldürülmez.
Bir âdil bir âsîyi veya bir âsî bir âdili Öldürse o âdil veya âsî öldürmenin haklılığını iddia ederek yâni katil: «Ben maktulü hak üzere öldürdüm ve ben şimdi haklıyım».diye iddia etse, katil gerek âdil olsun ve gerek âsî olsun hakkıyyet iddiâsıyle maktule vâris olur.
Birincisine gelince, yani âdil âsîyi öldürüp ve mahm telef etse, âdil o İtlaf ile günahkâr olmaz ve ödemez. Çünkü muharebe, ismeti (dokunulmazlığı) ortadan kaldırır.
Biz âsîler ile savaşa Allah Teâlâ' (C.C.) nın ; «Âsî olanla savaşın...» [41] âyet-i kerîmesi İle emrolunduk. Şu halde onların öldürülmesi, ehl-i harbin öldürülmesi gibi bihakkındır. Öyleyse mirâsdan mahrum olmak gerekmez. Nitekim bir kimse, murisi üzerine kısas lâzım gelmekle onu öldür-dük4e taahrûm olmadığı gibi. Çünkü mirâsdan mahrum olmak yasaklanmış katlin cezasıdır. Mubah olan öldürmek ile mirâsdan uzak olmaz.
İkincisine, yani âsînin âdili öldürmesinde vâris olmasına gelince âsi âdili öldürse bize göre günahkâr olur ve bir şey Ödemez. Ehl-1 harbin te'vîli gibi kuvvet (asker) eklendiği vakit, tâsid te'vÜ ödemenin defi hakkında sahih menzilesine indirilir. Fâsid te'vil ile Ödemek (kefalet) vâcib olmayınca, mirâsdan mahrum olmak da vâcib olmaz ve miras karabet ile hak edilir.
Âsi» öldürmenin bâtıl olduğunu ikrar ederek âdili öldürse, vâris olamaz. Çünkü âsî, öldürmenin haksız olduğunu İkrar edince, diyeti ödemesi vâcib olur ve mirâsdan mahrum olması da gerekir.
Ehli fitneye silâh satmak mekruhtur. Çünkü ma'siyete yardım etmektir. Eğer silâhı alanın onlardan olduğunu bilmezse mekruh değildir. Çünkü asıl olan» silâhın satılmasında kerahet olmamasıdır. Bu hükmü değiştirecek bir §ey de yoktur.
Mecmau'i-Fetâvâ'da denmiştir ki: Ebû Hanîfe' (Rh.A.) ye göre:
Şayet insanlar Müslümanlardan bir imâmın (Devlet Reisinin) emrinde toplansalar; hem kendileri ve hem yollar emîn olsa; diğer bazı Müslümanlar o cemaatin imamına isyan etseler, Müslümanlar için uygun olan, yardıma güçleri yettiği takdirde imâma yardım etmeleridir. Eğer yardım edemezlerse, bu durumda her Müslümanm üzerine vâcib olan, fitneden uzak durup kendi evinde oturmaşıdır. [42]
Konular
- Udh İyye Bölümü
- (Kurbân Bahsi)
- Kurbâna Mâni Olan Veya Olmayan Haller :
- Kurbâna Ortak Olanlar Hakkında Meseleler :
- Boğazlanan Hayvânlar Bölümü
- Av Bölümü
- Cihâd Bölümü
- Ganimet Ve Paylaştırılması Babı
- Kâfirlerin İstilâsı Babı
- Müste'men Babı
- Dâr-I İslâm Ve Dâr-I Harb İle İlgili Bir Tamamlama
- Vazifeler Babı
- Cizye Hakkında Bir Fasıl
- Mürted Bâbı
- (İslâm Dînînden Dönen Kimse)
- Âsiler Babı
- Boş Ve Sâhibsiz Arazînin İhyası Bölümü
- Sular Hakkında Bir Fasıl
- Şirb Suyu:
- Şuf'a Suyu:
- Kerâhiyyet Ve İstihsân Bölümü
- Yemek, İçmek, Altın Ve Gümüş Kap Ve Eşya Kullanmak Ve Bazı Mahzurlu Şeyler Hakkında Bir Fasıl
- İpek Elbise Giymek, Altın Ve Gümüş İle Süslenmek Ve Yüzük Takmak Hakkında Bir Fasıl
- Kadın Ve Erkekde Bakılması, Dokunulması Caiz Olan Ve Olmayan Yerler Ve Azl Hakkında Bir Fasıl
- Çeşitli Konular Hakkında Bir Fasıl
- Küfür Sayılan Ve Sayılmayan Şeyler Hakkında Bir Fasıl
- Yahudi, Hıristiyan Ve Putperestin Müslüman Olmasi Hakkinda Bir Fasıl
- Nikâh Bölümü
- Velî Ve Küfüv Babı
- Velî'ntn Hükümleri :