49- BİR DA'VÂNIN KİTÂB-I HÜKMÎ İLE İSBATT

Buhârâ mahkemesinde, hâkimin huzuruna birisi gelir. Bu filan adamdır. Bu şahıs şu iddiada bulunur: "Amr ibni Abdullah ibni Ebû Bekir Tirmizî, bu gün, öz iki kardeşinin vekilidir. Onların birinin künyesi Ebû Bekir, diğerinin ise Ahmed'dir. Anaları Güheristî, Ahmed oğlu Amr'ın kızıdır. Ahmed mahfatıracidır ve Tebrizlidir. BiPumum da'vâlara, mahkemelere, beyyine ikamesine ve şahitleri dinlemeye, her yönüyle onların hakkını aramaya bütün insanlar karşısında teslim olmaya, vermeye yetkilidir ve elinde kitâb-i hükmî vardır. Bu mektupta şunlar yazılıdır:

Bismülahi'l-hakkı'l-mübiyn.

Bu mektup, müslüman hâkimlerinden, kime ulaşırsa, bilsin ki: Bu mektup Tirmiz hâkimi Ahmed bin Mansur'dan muvafak-nâmedir. Ve bu Muhammed bin Tâhir bin Ebû Bekir'in ikrarım nakildir. Söyleni­lenler doğrudur. Mühürümle mühürlenmiştir. Bu da'vâcı iddia ederek: "Da'vâlılanri vekili olduğunu; onlar tarafından vekâletinin sabit bulunduğunu"; söylüyor. Gerçekten Şeyh Muhammed bin Abdullah bin Ebû bekir Tirmizî, o ki mekkâmin velisi olarak tanınır.Da'vâcı, da'vâlı-ya karşı, o zikredilen zatlar tarafından vekildir. Ve bu vekâleti onlarca sabittir. Da'vâlı olan Şeyh Muhammed bin Abdullah bin Ebû Bekir Tirmizi'ye karşı Mekke vezinli iki yüz kırk dinar, sahih sebeble alacağı olduğunu; onun da sıhhatli hâlinde, isteyerek bu malın tamamını üç defada ikrar eylemiş bulunduğunu; birinde "yüz elli dinar" diğerinde "yetmiş dinar" üçüncüde ise "üzerinde sahih sebeble ödemesi vacip ve hak olan yirmi dinar" borcu olduğunu söylemiş bulunduğunu; bunların tamamının Tirmiz mahkemesinde yazılı bulunduğunu; sonra, Şeyh Muhammed bin Abdullah bin Man sur'un zikredilen maldan bir şey almadan vefat ettiğini ve karısının üç oğlu ile kalmış olduğunu; başka da vârisi bulunmadığını; mal olarak da da'vâ edilen bu ikiyüz kırk dinarının bulunduğunu" yazar.

Bu malın, onun ölümüyle; Allah'ın emri gereğince- taksim edilir; onun sekizde biri karısınmdır. Geri kalan üç oğhınundur; aralarında müsâvî şekilde taksim edilir. Mes'ele sekizden; taksim yirmi dörttendir. Kadm için üç hisse; her bir oğul için de yedişer hisse vardır.

Bu söylenilen mal, da'vâlının ikrarı üzerine, Tirmiz mahkemesinde ve onun hâkimi indinde, sabit olup; tescil edildi. İsimleri yazılı, müvek­killerin vekili, Tirmiz hâkiminden bu tescilin suretini istedi. Bu durumda olan hâkimlerin cümlesinin yaptığı gibi, o yazının bir sureti vekile, verildi.' Bunun üzerine da'vâhdan, iddia edilen meblağ istendi. O da cevaben: "Bu borçtan, benim haberim yoktur. Bu yazıdan da bilgim yoktur. Da'vacının bu yüzden benim üzerimde bir şeyi yoktur." dedi.

Bunun üzerine, da'vâcı şahitlerini mahkeme huzuruna getirdi. Onların her birisi, bu sözlere şahitlik yaptılar ve: "Biz bu yazının yazıldığına şahitlik ederiz." dediler. O yazıya işaret edildi ve yazının Tirmiz hâkimi tarafından yazılmış olduğu anlaşıldı. Hâkim, yine işaret ederek, "Tirmiz hâkiminin, Tirmiz ve havâlisinde aynı günlerde, hüküm işlerinde vazifeli" olduğunu belirtti. Mühürüne işaret eyledi; bu mühür de Ahmed oğlu Mansur'un (Tirmiz hâkiminin) mühürüydü.

Da'vâlı, ikrar ederek şöyle dedi: "Benim, Muhammed bin Abdullah bin Ebû Bekir'e, bu yazıda yazılı olan iki yüz kırk Mekke dinarı sahih sebeble borcum vardır." Bu ikrar sahihtir. Hâkim, yazıya işaret edince de da'vâlı onu doğruladı.

Bundan sonra, Muhammed bin Abdullah bin Ebû Bekir ismi ve künyesi yazılı olan Tirmiz mahkemesinin yazısına hâkim işaret eyledi. Bunun üzerine, da'vâlı şahıs, ölmeden önce aynı vasıflarıyla teslim aldığım ikrar etti.

Yine hâkim, işaret edip, vârislerin kimler olduğunu sordu.

Bunun üzerine, "vârislerden birisinin karısı olduğunu ve onun adının, nesebinin bu yazıda yazılı bulunduğunu; ölenin sulbünden üç de oğlunun olduğunu; onlardan birisinin da'vâcı olan oğul; diğerlerinin de müvekkiller olduğunu; da'vâcı olan oğulun, bunların vekili bulunduğunu; isimlerinin ve künyelerinin de yazılı olduğunu; başka vârisinin olduğunu da bilmediklerini; o yazı gösterjlince de murisin ölümü sebebiyle, isimleri ve kimlikleri yazılı kimselerin, vâris olduk­larını; o meblağın da, şu anda da'vâlıda bulunduğunu" ifâde ettiler <
Bundan sonra şahitlerin şehâdetini; olduğu gibi, Buhara hâkimi tescil eder. [101]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..