Zekâtla İlgili Başka Bir Çare Örneği

Alacaklı, borçluya önceden: "Kölelerimden birisini, malımın zekâtını, senin için almaya vekil eyle; sonra da onu, borcunu verme­ye vekil eyle." der. Bu durumda vekil aldığı zaman o alınan şey mü­vekkilin malı olur. Bu müvekkil de, borçlu olan şahıstır. Almaya vekil olan şahıs, borcunu ödemeye de vekildir. Bu vekâleti hükmüyle de, o malı borcuna bedel olarak öder.

Şeyhii'I-İmâm Şemsü'l-Eimme el-Halvânî (R.A.), bu çare hakkında ne güzel buyurmuş:

Mal sahibi, borçluya malından bir miktar daha fazla verir de, borç ödendikten sonra artandan fakir faydalanırsa kalbi rahat olur.

Şayet, alacaklının bu alacağında ortağı var ise (Şöyle ki: îki ada­mın, bir adamda bin dirhem alacakları olur ve onlardan birisi, ken­di hissesinde, bizim söylediğimiz gibi hileye baş vurur; diğeri de o almana ortak olmak isterse) onda hakkı olur.
Şayet ortak etmek istemezse; işte burda hîle (= çâre): Mal sahi­bi, malından borçluya zekat niyetiyle verdikten sonra, mal sahibi o malı borçluya tasadduk eder. Sonra da borçlu, o alman malı mal sa­hibine hibe eder. işte bu sahih olur. Ortağının da o alınan da ortak­lık hakkı olmaz. [4]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..