4- ŞEFÎ, SATILAN ŞEYİN TAMAMINDA VEYA BİR KISMINDA HAK SAHİBİ OLMASI
Bir adam, bir çıkmaz sokaktan diğer birine bir ev satarken pazarlık için elele tutuşurlar; şefi de onlardan birisini almak isterse; âlimler "Eğer yol ortaklığı hükmüyle şüf a talebinde bulunuyor ise, bir kısmım alamaz. Çünkü, bu zarûretsiz el tutmak olur. Eğer komşuluk münasebetiyle şüf a istiyorsa, yalnız kendisine komşu olan evi alabilir; başkasını alamaz." demişlerdir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Şayet şefi, satılanın tamamını değil de, bir kısmım almak istiyor ve o şeyin ayrılma imkânı da yoksa; (Şöyleki: Bir adam, bir yer almak istiyor şefi'de onun şüf a yoluyla bir kısmını almak istiyorsa) kendi yeri tarafından olan yerden bir kısmını alabilir; başka yerinden alamaz.
Bunda âlimlerimiz arasında ihtilaf yoktur.
Lâkin, isterse tamamını alır veya tamamım bırakır. Çünkü, bir kısmını alıp, bir kısmını almasa müşteriye karşı sıfka parçalanmış olur. îs-ter bir kişi, diğer bir kişiden alsın; ister, bir adam, iki veya daha çok adamdan alsın müsavidir. Hatta şefi satıcının hissesini almak istese, onu yapamaz, ister müşteri teslim alsın; isterse teslim almasın böyledir.
Zâhirü'r-rivâye de böyledir.
Sahih olan da budur.
İki kişi, bir adamdan, bir yer almak isteseler; şefi, onlardan birinin hissesini alabilir.
Bu, bi'1-ittifak böyledir. İster teslim aldıktan sonra olsun, ister önce olsun fark etmez.
Zâhirü rivâye de böyledir.
Çünkü sıfka başlangıçta ayrı ayn oluyor; bîr kısmının alması, diğerinden tefrik olmuyor. Her biri için, yan yarıya demek veya birine sekizde biri demek, fark etmez. Veya "her birine sekizde biri'* demek de müsavidir. Çünkü, müşteri veya başkası, ayn ayrı el tutuyorlar. Sıf-kaları, ayn oluyor.
Hatta, bir kişi, iki adamı satın almak için vekil etseler; onlar da bir adamdan, bir yer alsalar; işte o zaman da şefi, o iki vekilden birisinin satın aldığını alabilir.
Keza, on kişi olan vekiller, bir adamdan bir yer satın aldıklarında; şefi, onlardan biri veya ikisi yahut üçünden, ayrı ayn hisseler alabilir.
İmâm Monammed (R.A.), şöyle buyurmuştur:
Ancak, ben o müşteriye bakarım; kendisine satılan şeye bakmam. Eğer satılan yer, birbirinden ayrılmayı kabul eden bir yerse; bu sahih bir bakıştır.
Şöyle ki: Sıfka-i vahide ile iki yer satıldığında, şefi bunlardan birini alıp, diğerini almak istemezse; her ikisine de şefi olması hâlinde bunu yapamaz; ya ikisini birden alır veya ikisini de bırakır. Bizim üç imamımızın kavli de budur. O yerler, ister birbirine birleşik, isterse, ayn ayn; ister bir şehirde, isterse iki şehirde olsun farketmez.
Şayet şefi, onlardan birine şefi olduğu hâlde, diğerine şefi olmaz ve satış da bir el tutmada olmuş bulunursa; o şüf anın tamamını alır mı?
İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'den gelen bir rivayete göre, ancak kendi hissesine yakın yerden bir kısmını alabilir; tamamını alamaz.
Keza, imâm Muhammet! (R.A.) de: Şefi, bitişik iki yerden, ancak birine şefi ise, bu durumda kendisine yakın olanını alabilir." buyurmuştur.
Yine, İmâm Muhammed (R.A.): "Birbirine bitişik arazilerden (tarlalardan) birisi bir adamın tarlasına bitişik olur ve aralarından da yol ve kanal geçmiyorsa; bu durumda ancak, tarlasına bitişmiş olan da şüf a hakkı vardır; diğerlerinde yoktur. buyurmuştur.
Keza, bir köyde bir yer satıldığında, onun arazisine bir çok şefi varsa; her bir şefi, ancak kendi yerine bitişik olan yerin sefii olur ve orayı alabilir.
» Hasan, İmâm-ı A'zam' Ebû Hanîfe (R.A.)'mn şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Şefi, şüf'ası sebebiyle, o yerin tamamını da alabilir.
Kertti: "Hasan'ın rivayeti, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'nin ve İmâm Muhammed (R.A.)'in rivayetlerine delâlet ediyor. Sonra ondan dönmüş ve tek yer olarak kabul etmiştir. Bcdâi'de de böyledir. [10]
Şayet şefi, satılanın tamamını değil de, bir kısmım almak istiyor ve o şeyin ayrılma imkânı da yoksa; (Şöyleki: Bir adam, bir yer almak istiyor şefi'de onun şüf a yoluyla bir kısmını almak istiyorsa) kendi yeri tarafından olan yerden bir kısmını alabilir; başka yerinden alamaz.
Bunda âlimlerimiz arasında ihtilaf yoktur.
Lâkin, isterse tamamını alır veya tamamım bırakır. Çünkü, bir kısmını alıp, bir kısmını almasa müşteriye karşı sıfka parçalanmış olur. îs-ter bir kişi, diğer bir kişiden alsın; ister, bir adam, iki veya daha çok adamdan alsın müsavidir. Hatta şefi satıcının hissesini almak istese, onu yapamaz, ister müşteri teslim alsın; isterse teslim almasın böyledir.
Zâhirü'r-rivâye de böyledir.
Sahih olan da budur.
İki kişi, bir adamdan, bir yer almak isteseler; şefi, onlardan birinin hissesini alabilir.
Bu, bi'1-ittifak böyledir. İster teslim aldıktan sonra olsun, ister önce olsun fark etmez.
Zâhirü rivâye de böyledir.
Çünkü sıfka başlangıçta ayrı ayn oluyor; bîr kısmının alması, diğerinden tefrik olmuyor. Her biri için, yan yarıya demek veya birine sekizde biri demek, fark etmez. Veya "her birine sekizde biri'* demek de müsavidir. Çünkü, müşteri veya başkası, ayn ayrı el tutuyorlar. Sıf-kaları, ayn oluyor.
Hatta, bir kişi, iki adamı satın almak için vekil etseler; onlar da bir adamdan, bir yer alsalar; işte o zaman da şefi, o iki vekilden birisinin satın aldığını alabilir.
Keza, on kişi olan vekiller, bir adamdan bir yer satın aldıklarında; şefi, onlardan biri veya ikisi yahut üçünden, ayrı ayn hisseler alabilir.
İmâm Monammed (R.A.), şöyle buyurmuştur:
Ancak, ben o müşteriye bakarım; kendisine satılan şeye bakmam. Eğer satılan yer, birbirinden ayrılmayı kabul eden bir yerse; bu sahih bir bakıştır.
Şöyle ki: Sıfka-i vahide ile iki yer satıldığında, şefi bunlardan birini alıp, diğerini almak istemezse; her ikisine de şefi olması hâlinde bunu yapamaz; ya ikisini birden alır veya ikisini de bırakır. Bizim üç imamımızın kavli de budur. O yerler, ister birbirine birleşik, isterse, ayn ayn; ister bir şehirde, isterse iki şehirde olsun farketmez.
Şayet şefi, onlardan birine şefi olduğu hâlde, diğerine şefi olmaz ve satış da bir el tutmada olmuş bulunursa; o şüf anın tamamını alır mı?
İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'den gelen bir rivayete göre, ancak kendi hissesine yakın yerden bir kısmını alabilir; tamamını alamaz.
Keza, imâm Muhammet! (R.A.) de: Şefi, bitişik iki yerden, ancak birine şefi ise, bu durumda kendisine yakın olanını alabilir." buyurmuştur.
Yine, İmâm Muhammed (R.A.): "Birbirine bitişik arazilerden (tarlalardan) birisi bir adamın tarlasına bitişik olur ve aralarından da yol ve kanal geçmiyorsa; bu durumda ancak, tarlasına bitişmiş olan da şüf a hakkı vardır; diğerlerinde yoktur. buyurmuştur.
Keza, bir köyde bir yer satıldığında, onun arazisine bir çok şefi varsa; her bir şefi, ancak kendi yerine bitişik olan yerin sefii olur ve orayı alabilir.
» Hasan, İmâm-ı A'zam' Ebû Hanîfe (R.A.)'mn şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Şefi, şüf'ası sebebiyle, o yerin tamamını da alabilir.
Kertti: "Hasan'ın rivayeti, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'nin ve İmâm Muhammed (R.A.)'in rivayetlerine delâlet ediyor. Sonra ondan dönmüş ve tek yer olarak kabul etmiştir. Bcdâi'de de böyledir. [10]
Konular
- Ortaklığın Bozulması
- 6- ŞİRKETLERLE İLGİLİ MUHTELİF MES'ELELER
- Boğazlanan Ortak Hayvanların Durumu
- KİTABÜ'Ş-ŞÜFA
- (ŞÜF'A)
- 1- ŞÜFANIN MÂNÂSI, ŞARTI, SIFATI VE HÜKMÜ
- Şüfanın Tarifi
- Şüf'anın Şartları
- Şüf'anın Mahiyeti
- Şüf'anın Hükmü
- 2- ŞÜF'ANIN MERTEBELERİ
- 3- ŞÜFA TALEBİ
- Şahid Talebi
- Mülküyet Talebi:
- Mülkiyet Talebinde Bulunmanın Şekli:
- 4- ŞEFÎ, SATILAN ŞEYİN TAMAMINDA VEYA BİR KISMINDA HAK SAHİBİ OLMASI
- 5- ŞÜFADA DAVALAŞMA VE HÜKÜM
- 6- ŞEFİ'LERİ OLAN BİR YERİN SATILMASI
- 7- MÜŞTERİNİN, BİR YERDE VE ORAYA BİTİŞİK YERLERDE ŞÜFA BULUNDUĞUNU İNKAR ETMESİ
- 8- SATİN AIAN ŞAHSIN, ŞÜFA HAKKI BULUNAN BİR YERDE TASARRUFTA BULUNMASI
- 9- ŞÜF'A HAKKI SABİT OLDUKTAN SONRA, ONU İBTAL EDEN VE ETMEYEN ŞEYLER
- Şüf'a Hakkının Zarurî Olarak İbtâl Olması
- 10- ŞEFİ, MÜŞTERİ VE SATICI ARASINDAKİ İHTİLAF VE ŞÜF'ADA ŞEHADET
- 11- ŞÜF'ADA VEKİL TÂYİN ETMEK; VEKİLİN ŞÜF'AYI TESLİM ETMESİ VE BUNUNLA İLGİLİ MES'ELELER
- 12- KÜÇÜK ÇOCUĞUN ŞÜTASI
- 13- URUZ İLE SATILAN ŞÜFANIN HÜKMÜ
- 14- ŞÜF'ADA SATIŞIN FESHİ VE İKÂLESİ UE BUNLARLA İLGİLİ HALLER
- 15- EHLİ KÜFRÜN ŞÜF'ASI
- 16- HASTANIN ŞÜFASI
- 17- ŞÜF'A İLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ MES'ELELER