logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

16- HASTANIN ŞÜFASI

Bir hasta, ikibin dirheme bir yer satın aldığında, o yerin değeri bin dirhem olursa; (fazladan verdiği) diğer bin dirhem onundur.

Sonra da bu hasta ölürse, satış caizdir ve şefi' in orda şüf a hakkı vardır.

Bu, yabancı hakkında da sahihtir ve orada şefi'in şüf'a hakkı vardır.

Şayet hasta, kıymeti üçbin dirhem olan bir yeri, ikibin dirheme sa­tar ve onun şefi'i de yabancı birisi olursa; o şefi bu yeri ikibin dirheme alır. Mebsûl'ta da böyledir.

Bir hasta, kıymeti iki bin dirhem olan bir yeri, bin dirheme satar ve başka da malı olmazsa; bu durumda müşteriye:' 'Dilersen, ikibin dir­hemin üçte ikisine satın al; değilse, şefi'e terket." denilir. O bin dirhem ile ( + ) bin dirhemin üçte birine alabilir. Serahs'nin Muhıytı'nde de böyledir.

Hasta bir adam, kıymeti üçbin dirhem olan bir yeri, vadeli ola­rak ikibin dirheme satarsa; bu durumda vâde bâtıl (geçersiz) olur. Fakat, müşteri muhayyerdir: Hakkın tama­men vârislere ulaşabilmesi için, ya satışı bozar veya ikibin dirhemi peşi­nen öder. Bu şekillerin ikisinde de şefi'in şüf'a hakkı vardır ve şefi', o yerin iki bin dirheme satın alır ve peşin ödeme yapar.

Hasta olan zat, kıymeti bin dirhem olan bir yeri, bir sene vâde ile, üçbin dirheme sattıktan sonra ölürse; bil-icma vâdenin üçte birden fazlası bâtıldır. Fakat, müddet bakımından üçte bir üzerine mi itibar edilecektir, yoksa kıymetine mi itibar edilecektir; bu hususta ihtilaf edilmiştir.

İmâm Ebû Yûsuf (R.A.), şöyle buyurmuştur: " İtibar kıymeti üze­rinedir; bedelin üçte ikisi acilen alınır ve o bin üç yüz otuz üç dirhem­dir. Kalan miktar ise müddetine ertelenir.

Hasta, bir yeri, vârisine kıymetinin mislince satar ve o yerin şe­fi'i de bir yabancı olursa; ona şüf'a hakkı yoktur. Çünkü, bir hastanın, vârisine ölüm hastalığında yaptığı satış fâsiddir.

Ancak bütün vârisler izin verir ve kıymet de aynısı olursa o müstesnadır.

İmameyn'e göre ise, bu satış caizdir. Orayı, ayni kıymete satınca, şüf'a hakkı da mevcuttur.

Şefi', vâris olursa; İmim Ebû Hanife (R.A.) ye göre, ona şüf a hakkı yoktur. O sanki vârisine, ilk satış gibi satıyor demektir.

İmâmeyn'e göre, bu şefi'in de şüf'a hakkı vardır.

Bu, o yerin kıymetinin misline satılması hâlinde böyledir. Fakat, satışta iltimas ederse (kayırma yaparsa) (Şöyle ki: Üçbin dirhem kıyme­tinde olan bir yeri, ikibin dirheme vârisine satarsa) o yerin şefi'İ de ya­bancı biri olursa; hiç şüphe yok ki, İmim Ebû Haaîfe (R.A.) ye göre, ona şüf'a hakkı yoktur.

İmâmeyn'e göre ise, bu satış caizdir; fakat, iltimas ettiği kadar ve­rerek şefî şüf asını alır. Bedâi'de de böyledir.

Esah olan, İmâm Ebû Hsntfe (R.A.)'nin görüşüdür. Yani; Varise mal satmak yoktur. Mebsât'ta da böyledir.

Şayet, bir yabancıya böylece satarsa; bu durumda da varis için şüf'a yoktur. Bu İmâm Ebû Hanife (R.A.)'ye göre böyledir. Fakat şefi, bu yeri, vârislerin izni olsun veya olmasın üçte bir değerinde iltimas et­mesi hâlinde de alır ve bu alışı caizdir. Bedâi'de de böyledir.

Şayet, iki şefi' den biri vâris ise, diğeri o yeri alabilir.

Satış, adamın sağlığında yapılırsa; vâris şüf a hakkını alır.

Sonra hasta sattığı şeyin bedelini düşürürse; bu caiz olmaz. Ancak diğer vârislerin de izni olursa: caiz olur.

Hasta şahıs, vâris olmadan önce, sattığı şeyin bedelini düşürür ve o da o hâlde alırsa; bu bâtıl (geçersiz) olur.

Aldıktan sonra, terk etmesi ise sahih olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Kıymeti üçbin dirhem olan bir yeri, hasta şahıs, ikibin dirheme verir ve onun başka malı da olmaz; sonra da ölür ve o yere de oğlu şefi' bulunursa; o yer için, onun şüf a hakkı yoktur. Çünkü, aynı fiata oğlu­na satılmış olsaydı, bu da caiz olmazdı.

Kitabü'l-Vasâyâ'da şöyle zikredilmiştir:

İmâmeyn'in kavline göre, -isterse- kıymetiyle satın alabilir.

Esah olan, burda söylenendir.

Cami kitabında ise hepsinin kavline dâir nas vardır. Mebsût'ta da böyledir.

Şayet ölenin başka malı bulunur ve diğer vârislerin de izni olur­sa, bu durumda bi'I-ittifak oğlunun şüf a hakkı vardır. Mecmau'l Bah­reyn Şerhı'nde de böyledir.

Bir hasta, bir yerini iltimas ederek sattıktan sonra, o hastalığın­dan iyileşir; şefi'i de vârisi olur ve o ana kadar, satıştan haberi olmaz­sa; onun için şüf a hakkı vardır. Çünkü, hastalıktan iyileşmek, sıhhatli hali gibi olur.

Eğer satışı bildiği hâlde, -adam iyileşinceye kadar- şüf a talebinde bulunmamışsa; bu durumda onun şüf a hakkı yoktur. Mebsût'ta da böyledir.
En doğrusunu, ancak Allahu Teâlâ bilir. [23]