13- URUZ İLE SATILAN ŞÜFANIN HÜKMÜ

Bir adam, benzeri olan, tartılan, ölçülen, sayılan veya birbirine yakın olan bir şey veya mislî olmayan, (Mezrûat gibi, değişik muhtelif elbise, köle gibi...) şeyleri satın aldığında, şayet satın alman malın misli varsa, şefî onun misliyle onu satın alır.

Eğer misli yoksa, bütün âlimlere göre, onu, kıymetıyle satın alır.

Şayet, bir yeri, diğer bir yerle mubayaa yapıyorlarsa; o zaman, her iki yerin şefî'leri, onları kıymetleriyle satın alırlar. Çünkü, o yer emsali bulunan yerden değildir ve onu, kendi misliyle almak mümkün değil­dir. Bundan dolayı şayet bir evi, bir arsa ile satın alıyor; karşılıklı tes­lim tesellüm de olmadı ve bu durumda arsa zayi oldu ise, satıcı ile alıcı arasındaki, bu alış-veriş bozulmuş olur. Bu durumda şefî için, şüfa hakkı vardır.

Keza, müşteri evi teslim aldığı hâlde, arsayı teslim etmez ve o za­yi olursa: Şefî yapılan pazarlık gereğince, şuf a hakkım alır ve bedelini verir.

Hatta, müşteri, o yeri dirhemler veya dinarlar karşılığında muka­bil satın alır; sonra da, onun yerine arsa verirse; şefî, orayı dirhemler veya dinarlar karşılığında alır; arsa olarak ödeme yapmaz. Bedii'de de böyledir.

Bir adam, bir yeri, belirli bir köle karşılığında satın alırsa; bu durumda şefî, o yeri, o kölenin kıymetine satın alır.

Bu, bize göre böyledir.

Satıcı köleyi teslim almadan önce, köle ölürse, bu alış-veriş bozulur.

Bu durumda da şefi, —yine bize göre— o yeri, o kölenin kıymeti karşılığı satın alır.

Keza, satıcı satışı bozar ve köle de bulunursa; yine şefi, o yeri, o kölenin kıymetine göre satın alır. Bu durumda, köle sahibinin yapa­cağı bir iş yoktur.

Şayet satıcı, hâkimin hükmüyle veya hükümsüz olarak kölenin kıy­metini almış, sonra da teslim almadan önce, köle ölmüş veya bir kusur sahibi olmuşsa; bu durumda, onun kıymetini, satıcıya vermek gerekir. Mebsût'ta da böyledir.

İmâm Muhammed (R.A.), El-Asl'da şöyle buyurmuştur:

Bir adam, belirli bir köle karşılığında bir yer satın aldığında şefi, o yeri, hâkimin hükmüyle ve o kölenin kıymeti karşılığı satın alır; son­ra da o köleye bir hak sahibi çıkarsa; bu durumda şüf a bâtıl olur ve sahibi o yeri şefî'den geri alır.

Bu, şefî'in o yeri hâkimin hükmüyle aldığı zaman böyledir.

Şayet müşteri, o yeri kölenin kıymetine karşılık, kendisi teslim et­miş; şefi için de, köleye "şöyle, şöyle*' bir kıymet söylemiş ve bedeli belli olmuş; sonra da o köleye bir hak sahibi çıkmışsa; bu durumda müş­teri için, o yeri geri almaya bir yol kalmamıştır. Satıcı, müşteriden o yerin kıymetini alır.

Şayet müşteri, şefi için kölenin kıymeti hakkında, "şöyle söyle" diye bir fıat söylememiş; fakat: "Sana, bu yeri, kölenin kıymetine tes­lim ediyorum." demişse; o takdirde, müşteri, o yeri şefî'den geri alabi­lir. Mnhiyi'te de böyledir.

Bir adam, bir yeri, bir köle karşılığında satın aldıktan sonra, o kölede bir kusur bularak geri verse; işte o zaman şefi, o kölenin kıymeti kadar bir bedelle, o yeri satın alır. Yani, o yeri, kölenin kusursuz hâlin­deki kıymeti ile satın alır. Çünkü pazarlık ona göre yapılmıştır.

Bir adamın bir yer karşılığında, bir köle satın olması; yeri, köle karşılığında olmasının aynısıdır. Mebsût'ta da böyledir.

Bir adam, bir yeri, başka birinin kölesine karşılık satın alır; o kölenin sahibi de buna rızâ gösterirse, bu durumda da şefi için şüf a hakkı vardır.

Ölçülen veya tartılan belirli bir şey karşılığında, bir yer satın alın­dığında, o ölçülen ve tartılan şeye bir hak sahibi çıkarsa; bu durumda şüfa bâtıl (= geçersiz) olur. Çünkü, ölçülen veya tartılan şey değişmez.

İbnü Semâa, Müntekâ'sında, İmâm Muhammed (R.a.)'in şöyle buyur­duğunu rivayet etmiştir:

Bir adam, bir başkasından, belirli miktarda buğday karşılığında veya miktarı belirsiz buğday karşılığında, Küfe'de bir yer satın alır ve karşı­lıklı teslim-tesellüm yaparlar; Merv'de bulunan şefi de da'vâ açarsa; o yer, şüf ası sebebiye ona hükmedilir. Yerin Küfe'de, şefî'in de Merv'de olması buna mâni değildir.

Müşteriye gelince, o isterse, şefiden verdiği buğdayın mislini Kû­fe'de alır; isterse, o buğdayın Küfe'deki kıymetini Merv'de alır.

Müntekâ'nm bir başka yerinde de şöyle denilmiştir.

Şayet, bir kür buğdayın değeri, her iki yerde de müsavi ise, buğda­yı şüfa hükmedilen yerde verir.

Eğer buğdayların fiatlarında fark varsa o zaman duruma bakılır: Şefî'in vermek istediği yerde buğday pahalı ise, şefi dilediği yerde verir. Şayet ucuz ise, müşteri de ona razı olursa, onu verir.

Eğer fiatlar müsavi ise, müşterinin olduğu yerdeki kıymetini verir. Muhıyt'te de böyledir.

Müşteri, bir yeri bir kür yaş buğdaya satın almış; sonrada şefi gelmiş ve bu sırada insanların elinde yaş buğday kalmamışsa; o zaman şefi, yaş buğdayın bedelini (= kıymetini) vererek, o yeri satın alır. Ki-fî'de de böyledir.
En doğrusunu bilen Allahu Teâlâ'dır. [20]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..