16- HASTANIN ŞÜFASI

Bir hasta, ikibin dirheme bir yer satın aldığında, o yerin değeri bin dirhem olursa; (fazladan verdiği) diğer bin dirhem onundur.

Sonra da bu hasta ölürse, satış caizdir ve şefi' in orda şüf a hakkı vardır.

Bu, yabancı hakkında da sahihtir ve orada şefi'in şüf'a hakkı vardır.

Şayet hasta, kıymeti üçbin dirhem olan bir yeri, ikibin dirheme sa­tar ve onun şefi'i de yabancı birisi olursa; o şefi bu yeri ikibin dirheme alır. Mebsûl'ta da böyledir.

Bir hasta, kıymeti iki bin dirhem olan bir yeri, bin dirheme satar ve başka da malı olmazsa; bu durumda müşteriye:' 'Dilersen, ikibin dir­hemin üçte ikisine satın al; değilse, şefi'e terket." denilir. O bin dirhem ile ( + ) bin dirhemin üçte birine alabilir. Serahs'nin Muhıytı'nde de böyledir.

Hasta bir adam, kıymeti üçbin dirhem olan bir yeri, vadeli ola­rak ikibin dirheme satarsa; bu durumda vâde bâtıl (geçersiz) olur. Fakat, müşteri muhayyerdir: Hakkın tama­men vârislere ulaşabilmesi için, ya satışı bozar veya ikibin dirhemi peşi­nen öder. Bu şekillerin ikisinde de şefi'in şüf'a hakkı vardır ve şefi', o yerin iki bin dirheme satın alır ve peşin ödeme yapar.

Hasta olan zat, kıymeti bin dirhem olan bir yeri, bir sene vâde ile, üçbin dirheme sattıktan sonra ölürse; bil-icma vâdenin üçte birden fazlası bâtıldır. Fakat, müddet bakımından üçte bir üzerine mi itibar edilecektir, yoksa kıymetine mi itibar edilecektir; bu hususta ihtilaf edilmiştir.

İmâm Ebû Yûsuf (R.A.), şöyle buyurmuştur: " İtibar kıymeti üze­rinedir; bedelin üçte ikisi acilen alınır ve o bin üç yüz otuz üç dirhem­dir. Kalan miktar ise müddetine ertelenir.

Hasta, bir yeri, vârisine kıymetinin mislince satar ve o yerin şe­fi'i de bir yabancı olursa; ona şüf'a hakkı yoktur. Çünkü, bir hastanın, vârisine ölüm hastalığında yaptığı satış fâsiddir.

Ancak bütün vârisler izin verir ve kıymet de aynısı olursa o müstesnadır.

İmameyn'e göre ise, bu satış caizdir. Orayı, ayni kıymete satınca, şüf'a hakkı da mevcuttur.

Şefi', vâris olursa; İmim Ebû Hanife (R.A.) ye göre, ona şüf a hakkı yoktur. O sanki vârisine, ilk satış gibi satıyor demektir.

İmâmeyn'e göre, bu şefi'in de şüf'a hakkı vardır.

Bu, o yerin kıymetinin misline satılması hâlinde böyledir. Fakat, satışta iltimas ederse (kayırma yaparsa) (Şöyle ki: Üçbin dirhem kıyme­tinde olan bir yeri, ikibin dirheme vârisine satarsa) o yerin şefi'İ de ya­bancı biri olursa; hiç şüphe yok ki, İmim Ebû Haaîfe (R.A.) ye göre, ona şüf'a hakkı yoktur.

İmâmeyn'e göre ise, bu satış caizdir; fakat, iltimas ettiği kadar ve­rerek şefî şüf asını alır. Bedâi'de de böyledir.

Esah olan, İmâm Ebû Hsntfe (R.A.)'nin görüşüdür. Yani; Varise mal satmak yoktur. Mebsât'ta da böyledir.

Şayet, bir yabancıya böylece satarsa; bu durumda da varis için şüf'a yoktur. Bu İmâm Ebû Hanife (R.A.)'ye göre böyledir. Fakat şefi, bu yeri, vârislerin izni olsun veya olmasın üçte bir değerinde iltimas et­mesi hâlinde de alır ve bu alışı caizdir. Bedâi'de de böyledir.

Şayet, iki şefi' den biri vâris ise, diğeri o yeri alabilir.

Satış, adamın sağlığında yapılırsa; vâris şüf a hakkını alır.

Sonra hasta sattığı şeyin bedelini düşürürse; bu caiz olmaz. Ancak diğer vârislerin de izni olursa: caiz olur.

Hasta şahıs, vâris olmadan önce, sattığı şeyin bedelini düşürür ve o da o hâlde alırsa; bu bâtıl (geçersiz) olur.

Aldıktan sonra, terk etmesi ise sahih olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Kıymeti üçbin dirhem olan bir yeri, hasta şahıs, ikibin dirheme verir ve onun başka malı da olmaz; sonra da ölür ve o yere de oğlu şefi' bulunursa; o yer için, onun şüf a hakkı yoktur. Çünkü, aynı fiata oğlu­na satılmış olsaydı, bu da caiz olmazdı.

Kitabü'l-Vasâyâ'da şöyle zikredilmiştir:

İmâmeyn'in kavline göre, -isterse- kıymetiyle satın alabilir.

Esah olan, burda söylenendir.

Cami kitabında ise hepsinin kavline dâir nas vardır. Mebsût'ta da böyledir.

Şayet ölenin başka malı bulunur ve diğer vârislerin de izni olur­sa, bu durumda bi'I-ittifak oğlunun şüf a hakkı vardır. Mecmau'l Bah­reyn Şerhı'nde de böyledir.

Bir hasta, bir yerini iltimas ederek sattıktan sonra, o hastalığın­dan iyileşir; şefi'i de vârisi olur ve o ana kadar, satıştan haberi olmaz­sa; onun için şüf a hakkı vardır. Çünkü, hastalıktan iyileşmek, sıhhatli hali gibi olur.

Eğer satışı bildiği hâlde, -adam iyileşinceye kadar- şüf a talebinde bulunmamışsa; bu durumda onun şüf a hakkı yoktur. Mebsût'ta da böyledir.
En doğrusunu, ancak Allahu Teâlâ bilir. [23]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..