Hîbe Hususunda Vekil Tayini

Bağışlayıcının teslim etmeye, birisini vekil tayin etmesi caiz olur. Kendisine bağış yapılan şahsı da bağışı teslim almaya, vekil tayini caizdir.

Sadaka da böyledir.

Bağışlayıcının bağışından, vekilin dönme hakkı yoktur. Keza, sahibinin izniyle vekil bağış yapar; bağış yapan da, bağışından dönmek ister; bağışlanan şeyde vekilin yanında olursa; eşya yanında bulunan vekil, kendisine bağış yapılan şahsın vekili olursa; bu durumda, bağış yapan şahsın dönme hakkı yoktur; Ve', o vekili dava da edemez. Havî'de de böyledir.

Bir zimmî, bir zimmiye içki veya domuz bağışlasa; bağışlanan da, onu teslim almak için, bir müslümanı vekil yapsa; veya bağış yapan, bağışını teslim etmeye, bir müslümanı vekil eyîese; bu caiz olur.

Şayet kendisine bağış yapılan şahıs, yapılan bağışı, teslim almak için, iki kişiyi vekil yapsa ve onlardan birisi, o yapılan bağışı teslim alsa, bu caiz olmaz.

Eğer yapılan bağışı teslim etmek için, bağış yapan kişi, iki kimseyi vekil eylese de, onlardan birisi verse işte bu caiz olur.

Buna binaen, şayet vekil, yapılan bağışı vermek için, bir başkasını vekil yapsa, o da caiz olur.

Kendisi vekil yapılan kimse, bağış yapılanın vekili ise; onun tayin ettiği vekilin, bağışı alması caiz olmaz. Ancak, müvekkil: "Her ne yaparsan yap." derse, işte o zaman caiz olur. Yani böyle biı durumda, birinci vekil, ikinciyi vekil yapabilir.

Bir adam, diğerini, "filan adama, ivaz karşılığı elbise bağışlamaya" vekil yapar; o vekil de elbiseyi teslim alıp, denileni yapar, karşılık olan ivaz bağışın kıymetinden az olsa bile bu caizdir. Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göredir.

İmâmeyn'e göre ise, bu caiz değildir.

Ancak, karşılık bağışın misli olursa, o zaman caiz olur.

Veya, insanların aldatıl m ayacağı kadar az kıymette olursa, o zaman da caiz olur.

Şayet: "Benim için, kendi malından karşılık ver. Gerçekten ben onu, öderim." der; o da, öyle yaparsa caiz olur. Ve, verdiğinin misliyle ona, müracaat eyler.

Veya benzeri olmaz da, değeri o kadar olursa; yine caiz olur.

Şayet ona, "kendi malından ivaz vermesini" emreder de, ödemeyi şart koşmaz; o da. ivaz verirse, bu durumda amire hiç bir şey için, başvuramaz. Mebsût'ta da böyledir.

Bağışlayan şahıs, bağıştan dönmek için^birini vekil yapma hakkı­na sahiptir.

Keza, bağış yapan şahıs, iki kişiyi veya bu iki kişiden her birini vekil yapar; bunlardan birisine de yaptığı bağışı verir veya o teslim alır; o, onu bağış yapılana vermeden, diğeri verirse, bu caiz olur.

Eğer iki adam, bir kişiye, bip köle veya bir ev bağışlasalar ve sonra da onu teslim etmeye, başka birisini vekil tayin etseler, bu caiz olur. Havî'de de böyledir.

Kendisine bağış yapılan zat, ona karşılık yapmak üzere birisini vekil yapsa da, neyi karşılık yapacağını söylemese; o vekil de bir karşılık verse; işte bu caiz olmaz.

Şayet: "Malımdan her neyi istersen, onu karşılık ver." derse o zaman caiz olur. Çünkü, ona isteğini yapmaya hak tanımıştır. Bu durumda müvekkilin: "Ben, onu vermeni niyet eylem emiştim." demeye hakkı yoktur. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Eğer, bir şahıs, iki kişiyi hibeden dönmeye vekil ederse; diğeri olmadan, her hangi birisi, dönüş yapamaz. Mebsût'ta da böyledir. En doğrusunu bilen Allahu Tealadır. [16]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..