9- HAC, NAMAZ VE ORUÇ HAKKINDA YAPILAN YEMİN

Hac yapmamaya yemin eden kimse; iâsid olmayan, sahih olun hacca yemin etmiş sayılır. «Hac yapmayacağım.» veya «Bir defa hac yapmiyacağım.» diye yemin eden kimse; Hac için ihrama girse; Arafat'ta vakfeye durana kadar yemini bozulmaz. İbn-i Se-mâa (R.AJ bunu, İmâm Muhammed (R.A.)'den rivayet etmiştir. Bîşr (R.AJ 'de, İmâm Ebû Yûsuf'tan rivayetle : Gerçekten, o adamın yemini, ziyaret tavafının çoğunu yapana kadar bozulmaz.» demiş­tir.

«Umre yapmam.» veya «Bir dei'a umre yapmıyacağırn.» diye yemin eden kimse; ihrama girip dör*t şaft tavaf eyleyene kadar, yemini bozulmaz. Bu kavli Bişr (R.A), İmâm Ebû Yûsuf (R.AJ'dan ı ivayet eylemiştir. Muhıyt'te de böyledir.

Müntekâ'da : İbn-i Semâ a (R.A.) İmâm Muhammed (R.AJ' in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir : Bir kimse «Vallahi, Umre yapana kadar, hac yapmayacağım.» der; umre ve hac için ihrama girer ve her ikisinidc yaparsa; yemini bozulmuş olmaz. Çünkü, hac­dan önce, umre .yapmakla, şart yerine gelmiş olur. Serahsî'nin Mu-hiyt'nde de böyledir.

Bir kimse, kölesine : «Eğer, ben bu sene hac yapmazsam sen, hürsün.» der ve sonrada : «Hac yaptım.» derse ve iki şahit «Kûfe'de gördük.» diye şahitlik etseler; bu şehâdet de kabul olun­maz; kölede hür olmaz. Tebyîn'de böyledir.

Bir kimse, Peygamber (S.A.VJ'in Şehrine veya Mescid-i Aksâ'ya, yaya olarak gitmek, üzerime olsun » dese, bir şey lâzım gelmez. Allah'ın Evine yürümek üzerime vacip olsun.» dediği hal­de, Mescid-i Aksâ'ya veya her hangi bir mescide niyet eylese; bir şey lâzım gelmez.

«Eğer, böyle yaparsam; ihram üzerime vacip olsun.» dediği halde yeminini yerine getirmese; ona hac veya umre lâzım olur. Eğer : «ihrama gireceğim.» veya «Ben ihramlıyım.» veya « Kurbanlık yollayacağım.» veya Beytullah'a gideceğim: eğer böyle yapmaz­sam.. » diye yemin ederse; burda üç vecih vardır: Eğer sayıya ni­yet eyledi ise bir şey gerekmez.

Bir şeye, niyyet etmiş veya etmemişse; dediğini yapması gere­kir.

Eğer, sayıya niyyet eylemişse; bir şey gerekmez. Fetâvâyi Kâdî-hân'da da böyledir.

Bir kimse, «Namaz kilmamaya>' yemin edince; fâsid bir namaz kılarsa; (Abdestsiz namaz kılmak gibi...) yemini, istihsa-nen bozulmaz.

Eğer «fâsid namaz kılmamaya» niyyet eylemişse; hem diyane­ten, hemde, hükmen doğum anır. Eğer, yeminini geçmiş zamana bağlamışsa; (namaz küdıysanı... demek gibi..) bu, caiz veya tâ-sid, hepsine delâlet eder. Eğer geçmişteki caiz namazı, hasseten niyet eylemişse; Allahu Teâlâ ile kendisi arasındadır. Hükümde de böyledir. Zehıyre'de de böyledir.

«Namaz kılmamaya» yemin eden bir kimse Kalkar, Kur'-an okur ve Rükûda yaparsa; yemini bozulmaz. Bunlarla beraber, secdede yapar ve sonra namazı keserse yemini bozulmuş olur. Hi-dâye'de de böyledir.

İmâm Muhammed (R.A.) ne zaman yemininin bozulaca­ğını söylemedi. Âlimler bunda ihtilaf eylediler : Bazıları : «Başını secdeden kaldırınca, yemini bozulur.» demişlerdir. Tebyîn'de de böyledir.

Bir namaz kılmamaya yemin eden kimse; iki rek'at na­maz kılınca, yemini bozulmaz : Bedâi'de de böyledir.

«Namaz kılmamaya» yemin eden kimse; iki rek'at kıl­dıktan, sonra teşehhüd miktarı oturmasa; eğer yeminini, nafileye bağlamışsa; yemini bozulmaz; eğer iki rek'atii bir (arza bağlamış sa (sabah namazı gibi...) yine yenlini bozulmaz. Eğer, dört rek'­atii farza bağlamışsa; yemini bozulur. Doğru olanda budur.

«Namaz kılmamaya, yemin eden bir kimse; kıyam, Rü­kû' ve secde yaparak Kur'an okumazsa; yemini bozulmaz» diyen­de; «bozulur» divende olmuştur..

«Öğle namazını kılmamaya yemin» eden kimsenin yemini dört rck'atın sonunda teşehhüd miktarı oturana kadar, bozulmaz.

Keza, «Sabah namazını kılmamaya» yemin eden kimsenin ye­mini; iki rek'at kıldıktan sonra, teşehhüt miktarı oturana kadar, bozulmaz. «Akşam namazını kılmamaya» yemin eden kimsenin ye­mini, üçüncü, rek'attan sonra teşehhüt miktan oturana kadar, bo­zulmaz. Muhyt'te de böyledir.

Bir adam kölesine : «Eğer İmâmla beraber, öğle namazını kılmaya yetişirsen; hürsün.» dese, oda imâma teşehhüdde yetiş-se; yemini bozulur. Yani, köle hür olur.

«İmâmla beraber cum'ayı kılmamaya» yemin eden kimse; imâma, ikinci rek'atte yetişip, imâm selâm verdikten sonra nama­zını tamamlasa, yemini bozulmaz. Eğer İmamla beraber başlar; sonra uyur veya abdestî bozulur; gider-abdest alıp gelir ve îmânı selâm verince namazını tamamlarsa; yemini bozulur. Muhıyt'te de böyledir.

Nevâzil'de : «Secde yapmamaya» veya «Rükû yapmamaya» yemin eden kimse; bunları ister, namaz içinde; ister, namaz dı­şında yapsın; yemini bozulur. Âhu'da da böyledir.

«Bugün, cemaatla namaz kılmam.» diye yemin eden kim­se; bir kişiye uysa; veya kendisine bir kişi uysa; yemini bozulur. Kendisne uyan, sabi olsa bile böyledir. Tatarhâniyye'de de böy­ledir.
Bir kimse, «bir kişiye İmâm olmamaya» yemin edip ken­di kendine namaza başlasa ve kimseye İmâm olmamaya niyyet ey-lese; sonra bir cemaat gelip ona uysa; hükmen yemini bozulur; diyaneten bozulmaz. (Rükû ve secdeleri yaptı ise.) Keza bu yemin sahibi, insanlarla, cuma kılsada niyyeti, yalnız başına olsa; kendi­nin de cemâatin de cumaları sahih olur. îstihsânen ve hükmen ye­mini bozulur; diyaneten değil. Eğer namaza başlar, sonrada abdes-ti bozulur ve bir adam öne geçirirse; yien yemini bozulur. Hulâsa1-da da böyledir.
Bu kimse, insanlara, cenaze namazında veya tilâvet sec­desinde imâm olursa, yemini bozulmaz. Çünkü, yemini, mutlak namaza idi. Cenaze namazı ise, mutlak namaz değildir.0 «Bizzat biı- adama imânı olmamaya»' yemin eden bir şa­hıs, namaz kılmaya başlasa ve insanlara namaz kıldırmaya niyyef eyîese; o cemâatin arasında yemin eylediği adam'da olsa; Kendisi, onun olduğunu bilmese bile yemini bozulur. Fetâvâyi Kâdîhân'dada böyledir.

»'Filanın arkasında, namaz kılmamaya» yemin eden kimse; onun >an tarafında, kılsa; yemini bozulur. Eğer, hakika­ten arkasını niyyet eylemiş olursa, hükmen sözü doğrulanmaz.

«Vallahi seninle namaz kılmam.» diye yemin eden şahıs yemin ettiği kimse ile beraberce, bir imamın arkasında namaz kıl-sa; yemini bozulur. Ancak onunla beraber namaz kılarken üçüncü kimsenin olmamasını niyet eylemişse, o müstenâdır. Kerderî'nin Vecîzi'nde de böyledir.

«Bugünün namazını, elbette cemaatla birlikte kilcağım.» diye yemin eden kimse; karısıyla cima' eyiesede vikanmadan sa­bah, öğle, ikindiyi kilsa; sonra yine karısıyla cima' yapıp yıkansa güneş battıktan sonra akşam ile yatsı namazlarını cemaatla kılsa; yemini bozulmaz. Çünkü, yıkanması gündüz değil, gece olmuş ol­du. Fetâvâyi Kübrâ'da da böyledir.

Mecmûu'n - Nevâzfll'de : «Şu mescit ehli ile, filan adam hayaria oldukça ve bu mescitte namaz kıldıkça namaz kılmam.» diye yemin eden kimse, o filan, üç gün hasta olsa ve o mescitte namaz kılamasa; veya hasta olmasada, üç gün o mescitte namaz kılmasa ve yemin eyliyen adam o mescitte namaz kılsa; yemini bozulmaz. Şayet, «filan adamın oğlunun mescidinde namaz kıl­mam» diye yemin else ve o mescit büyütülsede yemin eden o bü­yütülen yerde namaz kılsa, yemini bozulmaz Zehıyre'de de böyle­dir.

«Şu kadar rek'at namaz kılana kadar uyumamaya» yemin eden kimse; oturduğu yerde uyuşa; yemini bozulmaz. Sirâciyye'de de böyledir.

Bir kimse Kölesine: «Eğer, namaz kılarsan hürsün» de­yince Köle : «Namaz kıldım.» der; efendisi ise bunu, inkâr ederse, köle hür olmaz. Serahsî'nin Muhıyü'nde de böyledir.

Bir kimse, «Burnu kanayınca, abdest almamaya» yemin et­se ve burnu kanasa; sonrada bevl etse; müteakiben de abdest alsa veya bevlettikten sonra, burnu kanasa da, öyle abdest alsa; yemini bozu'ur. Abdest her ikisine bir alınmış olur. Muhıyt'te de böyledir.

Müntekâ'da : «Vallahi şu karının canabetinden guslet­meni.» diyen kimse; o kadında cünüp olduktan sonra; diğer bir karısında da cünüp olsa; veya bunun aksisi olsa yemini bozulur. Çünkü yemin cima' üzerine olmuş olur. Şayet hakikaten gusletme­yi niyyet eylese; cevap aynıdır. Çünkü, gusül cima' da vâki olur. Fötavâyİ- Kübrâ'da da böyledir.

Bir kadın, «cenabetten yıkanmamaya» veya «hayizdan yı-kanmamaya» yemin eylese; kocası cima' eder ve hayız da olursa; gusleyler. Bu, ikisinden dolayı olmuş olur ve yemini bozulur. Zâhî-riyye'de de böyledir.

«Filan adamı yıkamamaya» veya «filan adamın başını yı­kamamaya» yemin eden şahıs; o adam öldükten sonra, yıkasa, ye­mini bozulur, Muhıyt'te de böyledir.

«Haramdan gusletmemeye» yemin eden kimse; cima' üzeri­ne yemin etmiş sayılır. Hatta, cima' yapsa da, gusletmese; veya te­yemmüm eylese yemini bozulmuş olur.

Şayet, boynuna sarılırda inzal vâki olur ve gusleylerse yemini bozulmaz, ftulâsa'da da böyledir.

Karısına yaklaşmamaya yemin eden bir kimse, sırt üstü ya­tarken, karısı gelip ona cima' etse; yemini bozulmuş olur. Hatta, bunlar yabancı olurlarsa; her ikisine de had gerekir. Fetva buna göredir. Eğer, yemin eden uyuyorsa; o zaman, yemini bozulmaz. Serahsî'nin Muhiytı'nde de böyledir.

«Filâne kadınla cima' etmemeye» veya «onu öpmemeye» yemin eden kimse, bunu o kadın sağ iken yapamaz; öldükten son­ra yaparsa, yemini bozulmaz. Sirâciyye'de de böyledir.

Bir kimse : «Eğer sana mücamatta bulunursam...') derse; bu ferçten cima' anlamına gelir.

Şayet «sana gelirsem.» derse;, bu niyyetiue göredir. Niyeti ci­ma' ise, cima'; ziyaret ise, ziyarettir. Eğer, cima' eylerse; yemini bo­zulur. Cima'yı niyyet eyler de; ziyarete gelirse; yemini bozulmaz.

Eğer bir niyyeli yoksa; yine, ziyaret edince verilini bozulma/; cima' eyleyincf bozulur.

Bir kimse : «Eğer, sana isabet edersem» derse; bu cima'ya delâlet eylemez. Ancak, niyyet etmiş olması hâli müstesnadır. Şii-yel, niyyet i yoksa; işte o kıyâsa göredir.

Bu gün veya herhangi bir gün oruç tutmamaya yemin eden kimse; sabaha oruca nij'etli girer ve sonra iftar ederse; yemini bo­zulmaz.

«Oruç tutmamaya yemin» eden sonra, da yukardaki gibi hareket eden kimsenin yemini bozulur. Câmiu'l-Kebîr'de de böy­ledir.

İmâm Muhammed (R.A.) 'e göre:

Bir adam : «Filan adamın, geldiği gün oruç tutmak, Allah için üzerime vacip olsun.» der ve yemin eden kimsenin yiyip içtiği gün de o adam gelirse;  veya öğleden sonra gelirse; bir şey gerekmez.

Şayet : «Filan adamın geldiği günde, vallahi, elbette oruç tu­tarım » der; adam da yemin eden kimse, bir şey yemeden ve zeval­den önce gelir ve bu şahıs o gün oruç tutarsa keffaret gerekmez. Eğer oruç tutmazsa; gerekir.

Şayet, adanı zevalden veya adam birşey yedikten sonra gelir­se; yine keffaret gerekir. Câmiıı'l - Kebîr Şerhinde de böyledir.

Bir kimse, bir şey yedikten veya zeval vakti geçtikten son­ra : «Vallahi, bu gün oruç tutanm.» der ve günün geri kalanında imsak ederse; yemini yerine gelmiş olur. Keza, bu kimse oruç tut­ma yeminini geceye izafe eyler ve : «Vallahi, bu gece oruç tuta­rım.» derse; o gece, imsak etmekle yemini yerine gelmiş olur. Tel-hiys Şerhi'nde de böyledir

«Bir hm, elbette oruç tutacağım.» diye yemin eden kimse; Lğcr bir müddete niyyet eylemişse; öyle yapar.

Şayet niyyeti yoksa; bu kimse; altı ay oruç tutar.

Meselenin takdiri ; «elbette altı ay oruç tutacağım.» demektir. Hin kelimesini elif lamh söyler; yine böyle yapar.

Keza, «bir hin oruç tuttumsa» .veya «ethîn oruç liıttuysam.» Jer bir niyeti de    bulunmazsa, müddet altı aydır.    Eğer, «Altı ayoruç tutarsam.» der de vaktim tayin eylemez ise; yemini müteakip oruç tutmaya; veya tutmamaya başlar. (Yeminin müsbet veya men­fi olunuşa göre..)

Eğer : «Bir zaman oruç tutacağım.» demiş ve (ister «za­man» desin ister «ez-zaman» desin) bir müddete niyyet eylemişse; öyle yapar.

Hîn ve zaman, müsavidir. Eğer, iki ay ve daha fazlaya —altı aya kadar— niyyet eylemişse, niyyetine göre hareket eder. Eğer, niyye­ti yoksa; o zaman, müddet altı aydır, «temren» dediği vakit de, hîn ve zaman gibi hareket eder.

«Ömür boyu Allah için oruç tutmak üzerime vacip olsun.» diyen ve bir niyyeti de bulunmayan kimse; hayatta oldukça oruç tutar Câyetü'l - Beyân'da da böyledir.

«Ebed» veya «dehr» derse; Ömrünün tamamında oruç tu­tar. Eğer, bir gün yerse; yemini bozulur.

Eğer, lâmsız olarak «ebeden» derse; bir saatlik iftar ile yemini bozulur. Bu, yeminin müsbet olduğuna göredir. Yâni «ebeden oruç tutarım." diye yemin etmesi halindedir.

Şayet, menfi olarak : «Ebeden oruç tutmam..» derse; bir saat­lik orucu ile yemini bozuİmuş olur. Câmiu'I - Kebir'de de böyledir.

Eğer «dehren oruç tutarsam kölem hürdür.» der ve bir za­mana niyyet ederse; o, öyle olur. Eğer, bir şeye niyyet eylemediyse; İmâm Ebû Hanîfe : (R.A.) «Dehir nedir. Ben bilmem.» buyurmuş­tur. İmameyn ise : tster toplu, ister dağınık, altı ay, ömründe tut­mazsa yemini bozulmaz, dediler.

«Eğer zamanlar, veya denirler veya hinler oruç tutar­sam...» diyen kimse; onsekiz ay tutarsa yemini bozulur. Câmiul-Kebîr'de de böyledir.

«Eğer, bir ay oruç tutarsam...)» diye yemin eden kimse; ayın tamamım oruç tutmadıkça, yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.

«Eğer bir ay oruç tutmazsam; kölem hürdür.» diyen kim­senin yemini bir ay üzerinedir. İster, dağınık tutar; ister, toplu tu­tar.

Yeminden hemen sonra tutar kaydı da, yoktur. İs+ediği za­man tutar.

Eğer bir ay oruç tutmadan Ölürse; yemini bozulur. Yani "kölesi hür olur.

«Şayet, bir ay orucu terk edersem...» derse; işLe o zaman, yemini müteakip başlar. Eğer, ay çıkmadan bir gün veya bir saat oruç tutar; o ayın bütün günlerini terk etmezse yemini bozulmaz. Câmiu'l - Kebîr'de de böyledir.

Bir kimse : «Eğer, bir ayın orucunu terk eylersem...» veya «Bir ay oruç tutarsam...» diye yemin ederse; o bir ay, ömrünün tama­mının içine girer. Bahru'- Râik'ta da böyledir.

Bir kimse; kölesine : «Benim yerime oruç tut. Ben bir gü­nü kasdediyorum.» veya «namaz kıl; ben iki rek'at kasdediyorum; sen hürsün.» derse; köle, oruç tutsun veya tutmasın; namaz kılsın veya kılmasın; hür olur.

Şayet, «Benim yerime hac yap; ben, bir hac kasdediyorum; sen, hürsün.» derse; köle hac yapmadıkça hür olamaz. Bu ikisinin ara­sındaki fark, gerçekten hacda niyabetin caiz olup, oruç. ve namazda caiz olmayışıdır. Zahîriyye'de de böyledir.

«Ramazan ayında, Küfe'de, oruç tutmamaya» yemin eden kimse; Ramazan ayının orucunun tamamını Kûfe'de tutmamaya ye­min eylemiş olur. Hâttâ, Kûfe'de bir gün oruç tutar da; sonra or-dan çıkarsa; veya Kûfe'de hastalanır oruç tutamazsa yemini bozul­maz.

Şayet, «Kûfe'de iftar etmemeye yemin ederse; yemini Kûfe'de olduğu müddetcedir. Ramazan bayramında, iftar etmekte, yemini bozulur.

Her ne kadar, ye ilecek birşey yemez ve içilecek bir şey içmez­se bile, hüküm böyledir. Câmiu'l - Kebîr'de de böyledir.

Bayram gecesinde niyyei eder ve bir şey de yemezse ye­mini bozulur mu? Bu zikredilmemiştir. Alimler, bu hususta görüş ayrılığına düştüler. Sahih olan görüş yeminin bozulmasıdır. Câ-mîul'- Kebîr'de de böyledir.

«Filan adamm yanında, iftar etmemeye» yemin eden kim­senin yemini, o kimsenin yanında hakîkî iftara göre vaki olur.

Eğer, yemin eden, o adamın evinde su içse; sonra da akşam yemeği yese; yemini bozulmaz. «Kûfe'de, ramazan hilalim görme­meye» yemin eden kimsenin yemini, Kûfe'de hilalin yeni görülmek­te olduğu zamandır. Her ne kadar, hilal Basra'da görünmese de, Kûfe'de görününce, yemini bozulur.

Bir kimse, kölesine : «Bu yıl, Kûfe'de kurban kesersem; sen, hürsün.» der; Kûfe'de kurban bayramı olur; bu adam kurban kesmezse; yemini bozulmaz.

Bir kimse, hizmetçisini itham eder; o da, harama gelmedi­ğine yemin ederse; öpmekle veya şehvetle dokunmakla yemini bo­zulmuş olmaz. Cima' ile bozulur.

Zina eymeyeceğine yemin eden kimse; livata ederse; yemi­ni bozulur. Kerderî'nin Vecîzi'nde de böyledir.

"Kudûrî'nin Eymâm'nda : Karışma, haram olarak cima' yapmamaya yemin eden kimse; karısı hayız iken, veya zıhâr edil­mişken cima yapsa; yemin; bozulmaz. Ancak, niyyeti, bu hallerde de cima' etmemekse; o müstesnadır.

«Haram fiil yapmamaya» yemin eden kadın; zinanın ha­ram olmadığım kast ve niyet eyleyerek; onu yapsa yemini bozul­maz.

Yemin eyleyen erkek olsa; o da aynı şekilde yapsa; yemini bo­zulmaz. Eğer, yemini talâk veya ıtâk üzere ise; diyaneten doğrula­nır. Hükmen doğrulanmaz.
«Haram irtikâp etmemeye» yemin eden kimse; zina yap­mamaya yemin eylemiştir. Eğer, yemin eyleyen, cima'dan aciz kim­se ise; o da öpme ve benzerini yapamaz; yaparsa, yemini bozulur. Zahîriyye'de de böyledir. [20]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..