Bu Konularla İlgili Çeşitli Meseleler
Bir kimse; ancak, yüz dirheme sahip olduğu takdirde kölesinin hür olmasına yemin eder ve yüz dirhemden aşağıya sahip oluiTa; yemini bozulmaz. ,
Keza, «başka değil, yüz dirheme sahip olursam.» derse yüz dirhemden noksana sahip olunca, yemini bozulmaz.
Şayet, yüz dirhemden fazlaya sahip olursa yemini bozulur. Yâni, köle hür olur. Dirhemleri değil de, dinarları olsa, yemini, yine bozulur.
Keza, bu kimsenin, ticaret için olan kölesi veya kağıt parası veya arsası, veya zekâtı verilir cinsten canlı' hayvanları olsa; (nisabı tam olsun veya olmasın, müsavidir.) yemini bozulur.
Eğer, kölesi hizmet için olur; veya mah zekâtı verilir cinsten olmaz (ev, tarla, akar gibi) veya ticaret için olmayan malı bulunursa; yemini bozulmaz. Sirâcü'l- Vehhâc'da da böyledir.
Bir kimse geride varis bırakarak ölür; bir kimse de a'acağı olur; varisi gidip borçludan, bu alacağı ister; borçluda«ona borcum yok.» diye yemin ederse; eğer, adamın öldüğünü bilmiyorsa; yemini bozulmaz; değilse bozulur. Bu görüş, beğenilmiştir. (Hulasa).
Asıl'da: Malım yok diye yemin eden bîr kimsenin il'las etmiş birinde, alacağı bulunsa; yemini bozulma/..
Keza, onun malını, bir adam, gasben alıp imha eylerriişse; veya ma] biaynihi olduğu halde, inkâr etmişse; yemini bozulmaz.
yet, malını gasben (^zoraki) alan şahıs aldığını ikrar eder ve alınan mal da bizzat durmakta ise; alimler; bu hususta ihtilaf eylediler.
Eğer, birisinde emânet malı var ve oda onu ikrar eyliyorsa; yemini bozulur.
Eğer, yanında az veya çok gümüş veya altın varsa; yemini bozulur.
Keza yanında ticaret malı ve canlı malı varsa, yemini bozulur.
Eğer, arazisi veya sâime olmayan malı varsa istishanen yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
«îddia eylediği; hak hakkında bir adamla anlaşmamaya yemin eden kimse; bir adamı vekil etse ve bu vekil anlaşma yapsa; yemini bozulmaz.
Keza, «mücadele etmeye» yemin ettiği halde; vekili mücadele etse; yemini bozulmaz.
Şayet: «Vallahi filan ile anlaşma yapmam.» dediği halde, başkasına anlaşma yapması için emir verse; yemini hükmen bozulur. Serahsî'nin Muhıyt'indc de böyledir.
Şu bin dirhemden harcama yapmam.« diye yemin eden kimse; ondan borcunu ödese; yemini bozulmaz. Çünkü borç ödemek Ör-fen infak değildir. Bazıları. «Eğer niyet cylemışse; yemini bozulur.» demişlerdir. Lâkin, bu örfle kabul edilmez. Kerderî'nhı Vecizi'nde de böyledir.
Borçlanmaya yemin eden kimse; evlenirse; yemini bozulmaz. Ancak, veresiye dirhemler alırsa yemini bozulur. Hulasa'd a da böyledir.
Şöyle yapmam diye yemin eyleyen onu hayat boyu yapmaz. Hidâye'de de böyledir.
Bir kimse, yaparım diye yemin edince; yemin ettiği işi, bir defa yapsa; yemini yerine gelir. Bunu, ister hoşlanmayarak yapsın ister unutarak; ister, kendi isteyip vekili yapsın, müsavidir.
Yapmadığı, zaman, o fiili yapmadan ümidi kesilene kadar; yemini bozuldu diye hükmolunamaz.
Eğer o işi yapmadan ölecek olursa; varislerine keffaretini vermeyi vasiyyet eder.
Eir kimse: «Zeyd'i, elbette, döveceğim.» veya «Şu yufkayı, elbette, yiyeceğim.» diye yemin ettiği halde; Zeyd ölse veya ekmeği kendinden önce yeseler; yemini bozulur. Bu, yemin mutlak olduğu z:: m an d ir. Eğer, yemin mukayyet olursa; (meselâ : Şu ekmeği, tu gün yiyeceğim diye yemin eyleyipde gün geçmeden ekmeğin yenilmesi gibi.) o /.aman, yemin sakıt olur. ' düşer.) Diğer imamlarımıza göre böyle olmasına rağmen İmâm Ebû Yûsuf (R.A.) buna muhaliftir. Fethu'l-Kadirde de böyledir.
"Haram işlemeyeceğim.» diye yemin eden kimse, fâsid nikâhla, nikâhlansa;, yemini bozulmaz. Keza, hayvana cima' etmek-lede bozulmaz. Ancak, bedevi, hayvan peşinde giden cahil birisine öyle yol gösterirse, o zaman yemini bozulur. S'irâciyye'de de böyledir.
<tt «Vasıyycl yapmayacağım;: diye yemin eden kimse, ölüm zamanı, bağışta bulunursa; yemini bozulmaz."
Keza hastalık halinde, babasını köle olarak satın alırsa; hemen ılkeyter.
Eğer, «bugün ona yüz dirhem bağışlayacağım.» diye yemin ettiği halde, başkasına bağışlar ve ona da: «Sen al.» derse yemini bozulmaz. Bağışlayan; bağışlananı, bağışladığı adam almadan ölürse; artık c, mal vârisin alacağından olur; bağış yaptığı adam, onu alamaz. Fethu'l-Kâdîr'de de böyledir.
Bir kimse, diğer şahsın, emirlerine itaate ve yasaklarından kaçmaya yenlin ettikten sonra; o şahıs, yemin edeni cima' yap-makdan men ettiği halde, oda, cima' ederse; yemini bozulmaz. Eğer orada başkasına delalet olmaz ise.
Filan adama hizmet eylememeye, yemin eden kimse, ücretsiz onun gömleğini dikse; yemini bozulmaz. Eğer, ücretsiz dikerse; yemini bozulur. Fetâvâyi Kübrâ'da da böyledir.
Bir adam : «Bütün malım hediyedir.» der; diğeri de : «Bana da öyle.» derse; ikinci adamın bütün malını hediye etmesi gerekir. İsterse, öncekinin malından az; ister, müsavi; isterse, çok ol-;:un, fark etmez.
Yalnız : «Ben onun malı kadar kasdeyledim.» derse; o kadar vermesi gerekir. Eğer, «seneye kadar sahip olacağım, bütün malım.» dtse; bırşnhts dediğini hediye eder. İkincisi de, aynısını söylerse; ona birşey gerekmez. îzâh'da da böyledir.
Bir adam, «şu adamı tanımıyorum» diye yemin ettiği halde, onu yüzünden tanıyor olsa; fakat, ismini bilmese; yemini bozulmaz. Bu mes'ele böylece Asıl'da zikredilmiştir. Zahiriyye'de de böyledir.
«Filan adam, burda oldukça şu işi yapmam.o diye yemin eden kimse; dediği adanı gittikten sonra; o işi yapsa, sonra o adam geri gelse ve bu şahıs o geldikten sonra, o işi tekrar yapsa; yemini bozulmaz. Fethu'I-Kadîr'de de böyledir.
«Cuma gü i çalışmam.» diye yemin eden kimsenin yanında bez olur; ondan gömlek yaptırmak ister ve terziye yollayarak ona gömlek dikmesini emrederse yemini bozulmaz. Fetâvây; Kübra'da da böyledir.
Mecmûu'n-Nevazil'den : Bir adam, diğerine bir şey verse;
alan adam da, «bu hediyene karşılık olacak şu kaftanı sana vermezsem...» diye yemin eder ve böylece zaman gecelikten sonra, on dirhem vererek anlaşsaiar; yemini bozulur. Kâdi'1-İmâm "Kaftan durduğu müddetçe yemin bozulmaz. Eğer, onu verirse; yemini yerini bulur.» demiştir. Hulâsa'da da böyledir.
«Bu kalem ile, yazı yazmam.» diye yemin eden kimse; onu kırıp, yeniden yapsa ve onunla yazı yazsa; yemini .bozulmaz. Keza: «Bu bıçakla kesmem.» diye yemin ettikten sonra, onu kırsa ve geri yapsa; yemini bozulmaz. Hâvî'de de böyledir.
Bir kiınse; «Filâne kadının, yüzüne bakmam.» diye yemin ettiği halde, o nikahlı iken baksa; İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, yüzünün çoğu açık olmadıkça; yemini bozulmaz.
Filân adama bakmam.» diye yemin eden kadın, perde arkasından veya camdan baksa; yemini bozulur. Aynada bakmakla yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kübra'da da böyledir.
Bir adam, «filanı görürde onu dövmezsem - diye yemin ey-lese, ve onu bir mil veya daha fazla meşalede görse; İmâm Muhammed (R.A.)'e güre, yemini bozulmaz. Çünkü, onu lam görmüş sayılmaz.
Bir adam, başkasına ; «Sana rastlar ve seiâm vermezsem.» diye yemin eylese; münasip o!an, hemen selâm vermektir. Eğer, öyle yapmaz da, selâmı geciktirirse; yemini bozulur. Keza: «Eğer, hayvanını emanet isterim ve sen de vermezsen...» diye yemin eden kimsenin hemen o işi yapması münâsip olur. Eğer bundan başka bir şeye niyyet eylemişse; hükümde geçersizdir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Mü.ntekâ'dan ; «Filan adama bakmamaya» yemin eden kimse; onun eline, ayağına, başına baksa İmâm .Muhammed (R. A.)'e göre, rü'vet (bakmak) yüze, başa ve bedenin yukarısına karşıdır. Eğer, eline veya ayağına bakmişsa; yemini bozulmaz. Başından yukarısına bakmakla da yemini bozulma/. Bakar da tanımazsa; bu kimse bakmış sayılır ve yemini bozulur.
Örtündüğü elbise, başını bedenini tanıtıyorsa, görmüş sayılır; tanıtmıyorsa, görmüş sayılmaz.
Eğer, sırtına, karnına veya göksün e bakarsa; görmüş sayılır l yemini bozulur. Eğer, bunların tamamını değil de, ekseri kısmını görürse; yemini bozuiur. Az kısmım görürse, yemini bozulmaz.
Bir adam, «bir kadına bakmamaya» yemin ettiği halde; onu otururken veya ayakla görse; nikahlı olsa bile bakmış sayılır. Ancak : «Bakmamaktan, maksadım, yüzü idi» derse; bu kendi ile Allah arasındadır. Hükmen, sözü geçerli değildir.
«Filan adamı görürsem, kölem, hür olsun.» diyen kimse; onu, ölü olarak veya kefenlenmiş halde görse, İmâm Muhammed (R.A.)'e göre yüzü kapalı ise; yemini bozulmaz. Çünkü görmek, diri ve ölü olsun müsavidir. Öldükten sonra görmek de, sc;ğ iken görmek gibidir Muhıyt'te de böyledir.
Bir adam, diğerine; «Filan adamı,, görür de, sana tanıtmazsam; kölem, hür olsun.» dese de o adamı birlikte görseler; yemini bozulmaz ve İmâm-ı A'zam (R.A.) ile İmâm Muhammed (R. A.)'e göre, kölesi hür olmaz.
Bir kimse; «Eğer filan adamı görür de, onu sana getir-mezsem; kölem, hür olsun.» diye yemin ederse; mes'ele, yukarda-kinin aynıdır. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Hişâm, İmâm Muhammed (R.A.)'den rivayeten şöyle demiştir :
Vallahi, hayatta ve mematta, filan adamla hazır bulunmam.» dese; hayatta iken sevinç ve kederli halinde, ölümünden sonra da, cenazesinde ve ölüsünde bulunmaz.
Eir adam, «eğer filan adamı haram bir iş yaparken görmezsem; karım boş olsun» dese ve onu yabancı bir kadınla yalınız başına görse; İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, yemini bozulur. Çünkü, yabancı kadınla, bir arada olmak, haram değil mekruhtur. Zâ-hir^yye'de de böyledir.
Bir kimse : «Malımdan, bin dirhem fakirlere vereceğim.» diye yemin eylemek isterken, birisi ağzını tutsa da, söyletmese; âlimler: «İhtiyaten vermelidir.» dediler. Eğer, yemin talâk ve ıtâka ait olsaydı; bir şey gerekmezdi. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Fevâidü'l-Şemsü'l-İslâm'da: Bir adam, elbisesini temizlikçiye verse; o da, inkâr eylese; adarn : «Sana verdim.» diye yemin etse, oğluna veya talebesine vermiş olsa, eğer oğlan veya talebe temizlikçinin ailesinden iseler; yemin bozulmaz. Ancak, bizzat ona verdiğini kasdeyliyorsa; o müstesnadır. Hulâsa'da da böyledir.
Bir adanı, «filan adamı, taş köprüden geçirmemek üzere; karısının talâkına yemin etse ve onu sözüyle men eylese; yemini yerini bulmuş olur.
Bir adam, oğluna : «Seni bırakırsam; filan adamla iş yaparsan, karım şöyle olsun...» dese; eğer; oğlan bulûğa erişmiş ve ena mâni olmaya gücü yetmiyorsa; sözüyle men ederse; yemini yerini bulur.
Eğer, uğıan küçükse; şartın yerine gelmesi; hem sözle, hem de, fiille olacaktır.
Bir adam, kayın biraderinin elinde olan arsayı «benim» diye iddia eylese ve: «Eğer, bu davayı o arsayı alana kadar terk ey-lersem; karım şöyle olsun...» derse; âlimler: «Her ay bir defa husumet eyler ve ayın tamamında davayı terk etmezse; yemini bozulmaz.» demişlerdir.
Bu kimse : «Vallahi, onu şehirden çıkınca bırakmam." dediği halde; o, haberi olmadan çıksa; yemini bozulmaz,
Eğer, çıktığını görür de, onu terkeylerse; yemini bozulur.
O gidene kadar takip ettiği halde gücü yetmezse; yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse : «Şu toplu şey, buğday ise; karım şöyle olsun...».. diye yemin etse ve o da buğday ve hurma olsa; yemini bozulmaz. Bu İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un kavlidir.
İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, «bu, başka değil ancak buğdaydır.» dediği halde o buğday ve hurma olsa; yemini bozulur. Eğer, tamamı buğday olursa; yemin bozulmaz. îzah'ta da böyledir.
Bir kimse : «Eğer, şu toplu şey, buğdaydan başkası değil veya buğdayın gayrisi değildir.» derse bu söz, «o ancak buğdaydır.» sözü gibidir. Bedâî'de de böyledir.
Müntekâ'da : İbrahim, İmâm Muhammed (R.A.)'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir :
«Eğer, uzun bir yolculuğa çikmazsam filâne hür olsun.» der ve niyyeti üç gün veya daha fazla olursa; niyyetine göredir. Eğer niyyeii yoksa; işte o, bir ay yolculuk yapar. Mumyt'te de böyledir.
Fetâvâyi Mâverâü'n-Nehir'den :
Ebû'n-Nasr Debbûsî'den soruldu : Bir adam yemin eyledi; fakat, Allah'a mı, oruca mı talâka mı yemin ettiğini unuttu. Bu şahsın durumu nedir?
Şöyle buyurdu :
Hatırlaması hariç, talâk üzre yemin etmiş sayılır. Tatarhâniy-ye'de de böyledir.
Bir adam, «hizmetçisine, hizmet ettirmemek üzere» yemin ey-İLmiş olsa; bu mes'elede iki yön vardır :
Birincisi: Hizmetçinin, yemin edene ait olması; Bu hal de, şu şu dört bölümü içine alır.
Birinci Bölüm : Efendinin, hizmetçiden yeminden sonra, hizmet istemesi; açık ve nas olarak, (misâl : bana hizmet eyle,) bu halde yemininin bozulduğu açıktır.
İkinci Bölüm : Hizmetçinin, yeminden sonra, efendisinin emri olmaksızın, hizmet etmesi; onun da, hizmet bitene kadar onu bırakıp men etmemesi; ve yeminden önceki emri ile hizmet eylemesi; bu yönde de yemini bozulur.
Üçüncü Bölüm: Hizmetçinin, emirsiz hizmet etmesi : Efendisi emretmeden yaptığı hizmeti yapması bu yönde de, yemini bozulur.
Dördüncü Bölüm : Yeminden sonra, emirsiz hizmet eylemesi; yeminden önce, asla yapmadığı hizmeti yapmas,ı; bu cihette de yemini bozulur.
İkincisi; Hizmetçinin başkasına âit olması: îşte bunda da geçende olduğu gibi, dört yön vardır. Açıkladığımız gibi , ilk iki bölümde yemini bozulur; son iki bölümde yemini bozulmaz.
«Filanı, hizmetçi kullanmamaya» yemin eden kimse; ondan içecek isteyip imâ eder; yemin ederken de böyle bir nivyeti bulunmazsa; yemini bozulur. «'Filanın hizmetçisi, o işi yapsın» veya «yapmasın» der ve yemin ederken ona hizmet ettireceğine n:y-yot etmiş olursa; bu, hükmen geçersizdir. Allah ile kendi arasındadır.
Bir kimse;« «Filan adamın, hizmetçisine; hizmet ettirme-meye» yemin eder ve o hizmetçinin efendisi ile bir sofranın başına üUııur ve bu hizmetçinin getirdiği yemeklerden yer ve suyunu içerse; yemini bozulur.
Hizmet, ev içinde olursa; bütün işleri içine alır. Ev dışında ulursa, (alışveriş gibi..,) bunlara hizmet denmez; ticâret denir. Hizmetçi ismi, erkek ve kadın; büyük ve hizmete gücü yeten küçüğe ıtlak olunur. Zâhiriyye'de de böyledir.
Bir kimse: «Filanın, çukur kazıcısı değilim." diye yemin eltiği halde; onun çukur kazıcısı olsu; veya "filanın ziraalcisi olmadığına» yemin eylese de, onun tarlaları elinde bulunsa; yemini hezulur. Çünkü, şart onun filanın çukur kazıcısı olduğudur.
Bir kimse, «Şu evde. oturmam.») diye yemin ettiği halde, anahtarı bulamayıp, oradan çıka masa. ancak, bir saat sonra çıksa; anahtarı aradiği müddetçeyemini bozulmaz. Eğer, anahtarı aramaz ela, başka bir işle meşgul olursa, o zaman, yemini bozulur.
Necmü'd-dîn'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir :
Bir san'at erbabı âletlerle, bir iş yapmamaya yemin evlese; ve: «Eğer elimi onun üzerine koyarsam; karım, boş olsun.» dediği haJ-de, karpuz, kavun veya pamuk tohumunu ekerse; yemini bozulur.
F.ğer, başkasının ekliği ziraatı sularsa veya yeri sürerse veya, biçerse; yemini bozulmaz.
Ziraatını başkasına verir veya hizmetçi tutar; ektirir, biçtirir-st; yemini bozulmaz.
Eğer, başkasına da em ret memeye niyyet eylediyse; yemini bozulur.
Eğer, kölesi eker biçer veya ücret'c ektirir, biçtirir ve dnhı önce emretmiş bulunursa yemini bozulur.
Ancak, ya'nız kendi nefsini niyyet etmişse, o zaman, yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kübrâ'da da böyledir.
Arazi sahibi veya ziraatçı, eğer : «Ziraat yaparsam (=ekt;r biçersem) karım, boş olsun.» derse; hissesini satar veya ödüne verir veya hibe ederse; yemini'bozulur. Eğer bir adam onu imha eder ve ödeyip onu alır ve ihtiyacına harcarsa, yemini bozulmaz. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse; «Eğer filan adamı bir idile veya yarım idile ( = bir nevi dirhem, yâni gümüş para) vekil tutarsam; karım, şöyle olsun...» eledikten sonra; onu on dirhem gatrifîye (~bir nevi dirhem) vekil tutsa yemini bozulmaz.
Bir kimse : «Filan için, ça'ışmayacağım.» diye yemin ettiği halde, o şahıs mestçi olsa ve dükkân sahibinden mest âlet'eri satın alsa; sonra da onu yemin olunan adama satsa; yemini bozulmaz. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir.
Şeyhu'l-İslâm, bir suâ'e şu cevabı vermiştir:
Kiralık evi olan bir adam, onu kiraya vermemeye talâk üzre, yemin ettiği halde onu, kendi karısı icarla alsa; ve onun ücretinden harcama yapsa, veya kocasına verse; yemini bozulmaz.
Eğer koca, icarcılanna : «Şu evlerde oturun.» derse; bu fasıl Şeyhu'l-İslâm'dan naklolunmadı.
«Lâyık ve münasib olan, bunun icâre olması ve yemininin bo-bulmasıdııv) denilmiştir. Ve yine oturmadıkları halde onlardan b;r aylık ücret alsa; yemin' bozulur. Çünkü o da icardır. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, altına ve gümüşe dokunmamaya yemin ettiği halde, bunların daıbulunmuşlarına, dokunsa; yemini bozulur. Se-rahsî'nin Muhiytı'nde de böyledir.
Bir kimse, «oduna dokunmamaya» yemin ettiği halde, ağacın dalma dokunsa; yemini bozuVnaz. «Hurma ağacına veya ağaç parçasına dokunmamaya» yemin eden; onun dalma dokununca, yemini bozulur.
"Yüne dokunmamaya» yemin eden bir kimse; keçeye dokunsa; yemini bozulmaz. Mebsût'da da böyledir.
'(Yer yüzünde yürümem diye yemin eden .kimse; mestle veya ayakkabı üe yürürse; yemini bozulur.
Eğer yere serilmiş yaygı üzerinde yürürse; yemini bozui-ıraz.
«Nalm giymemeye» yemin eden kimse; onun üzerindeki kayışlarını veya lâstiklerini keser; başka lâstik vurur da öyle giyerce; yemini bozulur. Hızânetii'l-Miiftm'dc de böyledir.
Bir kimse, «Şu başıma kim dokunursa...» veya nefsine mal etmeden «şu başa birisi dokunursa; şöyle olsun.» diye yemin ettiği halde, kendisi dokunursa; yemini bozulmaz.
İmâm Muhammed CR.A.), Rukıyyat,ta : «Bu gün saça dokunmam.» diye yemin etmiş olan şahıs, kendi başına dokunsa; yemini bozulmaz.'» demiştir.
Şayet, başkasının başına dokunursa; yemini bozulur.
«Şuf'ayı teslim eylememeye» yemin eden kimse; o şul'a, bâtıl olana kadar, davacı olmasa; yem mi bozulmaz. Eğer, onu tes-im etmek içip. vekil tayin ederse; yemini bozulur. Zahîriyye'de de beyledir.
Bir adam, kendisi için çalışmaları maksadı ile işçiler tul-i,-a; bunlardan birisi de «beraber -ça'ışmamaya» yemin etmiş olsa vt. sonra da kendisi çalışmaya başlasa; «o çalıştığı ve yaptığı şeyi satın alır; onu yapıp bitirince de geri satar.» denilmiştir.
Keza, bir örgüeü : «Eğer, filanın bezini alıp, bir seneye kadar dokunursam...» diye yemin ederse; ipliğini satın alıp, dokur sonra da, ona hîbe bağışlarsa; yemini, bozulmaz. Eğer, sr^tın almadan, h:ş örtüsü dokursa; yemini bozulmaz.
Fetâvâyi Nesefî'de : Bir adam; «Eğer, şu evi tamir edersem; karım boş olsun.» dediği halde, bozulmuş bulunan, kendisi ile komşusunun arasındaki duvarı komşunun evini tamir kasdiyle, yaptır-sv; yemini bozulur. Hizânetü'I-Miiftîn'de de böyledir.
Şeyhû'I-îslâm Evzecendî'den soruldu :
Eğer, yarın filan adamın evini yıkmazsam; kölem hür olsun.» dediği halde, yarın geçene kadar evi yıkmaktan men olunanın durumu nedir?
İmâm şu cevabı verdi :
Bu mes'elede, âlimlerin görüş ayrı/ı klan vardır. Fetva için, muhtar olon görüş yeminin bozulmasıdır. Zehıyre'de de böyledir. [24]
[1] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/437.
[2] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/437.
[3] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/437.
[4] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/437-438.
[5] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/438-439.
[6] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/439-440.
[7] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/440.
[8] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/440.
[9] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/440-441.
[10] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/445-458.
[11] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/459.
[12] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/459-466.
[13] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/466-470.
[14] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/473-488.
[15] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/491-496.
[16] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/499-432.
[17] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/535-563.
[18] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/567-573.
[19] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/574-581.
[20] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/585-593.
[21] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/597-606.
[22] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/609-620.
[23] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/621-629.
[24] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/629-638.
Keza, «başka değil, yüz dirheme sahip olursam.» derse yüz dirhemden noksana sahip olunca, yemini bozulmaz.
Şayet, yüz dirhemden fazlaya sahip olursa yemini bozulur. Yâni, köle hür olur. Dirhemleri değil de, dinarları olsa, yemini, yine bozulur.
Keza, bu kimsenin, ticaret için olan kölesi veya kağıt parası veya arsası, veya zekâtı verilir cinsten canlı' hayvanları olsa; (nisabı tam olsun veya olmasın, müsavidir.) yemini bozulur.
Eğer, kölesi hizmet için olur; veya mah zekâtı verilir cinsten olmaz (ev, tarla, akar gibi) veya ticaret için olmayan malı bulunursa; yemini bozulmaz. Sirâcü'l- Vehhâc'da da böyledir.
Bir kimse geride varis bırakarak ölür; bir kimse de a'acağı olur; varisi gidip borçludan, bu alacağı ister; borçluda«ona borcum yok.» diye yemin ederse; eğer, adamın öldüğünü bilmiyorsa; yemini bozulmaz; değilse bozulur. Bu görüş, beğenilmiştir. (Hulasa).
Asıl'da: Malım yok diye yemin eden bîr kimsenin il'las etmiş birinde, alacağı bulunsa; yemini bozulma/..
Keza, onun malını, bir adam, gasben alıp imha eylerriişse; veya ma] biaynihi olduğu halde, inkâr etmişse; yemini bozulmaz.
yet, malını gasben (^zoraki) alan şahıs aldığını ikrar eder ve alınan mal da bizzat durmakta ise; alimler; bu hususta ihtilaf eylediler.
Eğer, birisinde emânet malı var ve oda onu ikrar eyliyorsa; yemini bozulur.
Eğer, yanında az veya çok gümüş veya altın varsa; yemini bozulur.
Keza yanında ticaret malı ve canlı malı varsa, yemini bozulur.
Eğer, arazisi veya sâime olmayan malı varsa istishanen yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
«îddia eylediği; hak hakkında bir adamla anlaşmamaya yemin eden kimse; bir adamı vekil etse ve bu vekil anlaşma yapsa; yemini bozulmaz.
Keza, «mücadele etmeye» yemin ettiği halde; vekili mücadele etse; yemini bozulmaz.
Şayet: «Vallahi filan ile anlaşma yapmam.» dediği halde, başkasına anlaşma yapması için emir verse; yemini hükmen bozulur. Serahsî'nin Muhıyt'indc de böyledir.
Şu bin dirhemden harcama yapmam.« diye yemin eden kimse; ondan borcunu ödese; yemini bozulmaz. Çünkü borç ödemek Ör-fen infak değildir. Bazıları. «Eğer niyet cylemışse; yemini bozulur.» demişlerdir. Lâkin, bu örfle kabul edilmez. Kerderî'nhı Vecizi'nde de böyledir.
Borçlanmaya yemin eden kimse; evlenirse; yemini bozulmaz. Ancak, veresiye dirhemler alırsa yemini bozulur. Hulasa'd a da böyledir.
Şöyle yapmam diye yemin eyleyen onu hayat boyu yapmaz. Hidâye'de de böyledir.
Bir kimse, yaparım diye yemin edince; yemin ettiği işi, bir defa yapsa; yemini yerine gelir. Bunu, ister hoşlanmayarak yapsın ister unutarak; ister, kendi isteyip vekili yapsın, müsavidir.
Yapmadığı, zaman, o fiili yapmadan ümidi kesilene kadar; yemini bozuldu diye hükmolunamaz.
Eğer o işi yapmadan ölecek olursa; varislerine keffaretini vermeyi vasiyyet eder.
Eir kimse: «Zeyd'i, elbette, döveceğim.» veya «Şu yufkayı, elbette, yiyeceğim.» diye yemin ettiği halde; Zeyd ölse veya ekmeği kendinden önce yeseler; yemini bozulur. Bu, yemin mutlak olduğu z:: m an d ir. Eğer, yemin mukayyet olursa; (meselâ : Şu ekmeği, tu gün yiyeceğim diye yemin eyleyipde gün geçmeden ekmeğin yenilmesi gibi.) o /.aman, yemin sakıt olur. ' düşer.) Diğer imamlarımıza göre böyle olmasına rağmen İmâm Ebû Yûsuf (R.A.) buna muhaliftir. Fethu'l-Kadirde de böyledir.
"Haram işlemeyeceğim.» diye yemin eden kimse, fâsid nikâhla, nikâhlansa;, yemini bozulmaz. Keza, hayvana cima' etmek-lede bozulmaz. Ancak, bedevi, hayvan peşinde giden cahil birisine öyle yol gösterirse, o zaman yemini bozulur. S'irâciyye'de de böyledir.
<tt «Vasıyycl yapmayacağım;: diye yemin eden kimse, ölüm zamanı, bağışta bulunursa; yemini bozulmaz."
Keza hastalık halinde, babasını köle olarak satın alırsa; hemen ılkeyter.
Eğer, «bugün ona yüz dirhem bağışlayacağım.» diye yemin ettiği halde, başkasına bağışlar ve ona da: «Sen al.» derse yemini bozulmaz. Bağışlayan; bağışlananı, bağışladığı adam almadan ölürse; artık c, mal vârisin alacağından olur; bağış yaptığı adam, onu alamaz. Fethu'l-Kâdîr'de de böyledir.
Bir kimse, diğer şahsın, emirlerine itaate ve yasaklarından kaçmaya yenlin ettikten sonra; o şahıs, yemin edeni cima' yap-makdan men ettiği halde, oda, cima' ederse; yemini bozulmaz. Eğer orada başkasına delalet olmaz ise.
Filan adama hizmet eylememeye, yemin eden kimse, ücretsiz onun gömleğini dikse; yemini bozulmaz. Eğer, ücretsiz dikerse; yemini bozulur. Fetâvâyi Kübrâ'da da böyledir.
Bir adam : «Bütün malım hediyedir.» der; diğeri de : «Bana da öyle.» derse; ikinci adamın bütün malını hediye etmesi gerekir. İsterse, öncekinin malından az; ister, müsavi; isterse, çok ol-;:un, fark etmez.
Yalnız : «Ben onun malı kadar kasdeyledim.» derse; o kadar vermesi gerekir. Eğer, «seneye kadar sahip olacağım, bütün malım.» dtse; bırşnhts dediğini hediye eder. İkincisi de, aynısını söylerse; ona birşey gerekmez. îzâh'da da böyledir.
Bir adam, «şu adamı tanımıyorum» diye yemin ettiği halde, onu yüzünden tanıyor olsa; fakat, ismini bilmese; yemini bozulmaz. Bu mes'ele böylece Asıl'da zikredilmiştir. Zahiriyye'de de böyledir.
«Filan adam, burda oldukça şu işi yapmam.o diye yemin eden kimse; dediği adanı gittikten sonra; o işi yapsa, sonra o adam geri gelse ve bu şahıs o geldikten sonra, o işi tekrar yapsa; yemini bozulmaz. Fethu'I-Kadîr'de de böyledir.
«Cuma gü i çalışmam.» diye yemin eden kimsenin yanında bez olur; ondan gömlek yaptırmak ister ve terziye yollayarak ona gömlek dikmesini emrederse yemini bozulmaz. Fetâvây; Kübra'da da böyledir.
Mecmûu'n-Nevazil'den : Bir adam, diğerine bir şey verse;
alan adam da, «bu hediyene karşılık olacak şu kaftanı sana vermezsem...» diye yemin eder ve böylece zaman gecelikten sonra, on dirhem vererek anlaşsaiar; yemini bozulur. Kâdi'1-İmâm "Kaftan durduğu müddetçe yemin bozulmaz. Eğer, onu verirse; yemini yerini bulur.» demiştir. Hulâsa'da da böyledir.
«Bu kalem ile, yazı yazmam.» diye yemin eden kimse; onu kırıp, yeniden yapsa ve onunla yazı yazsa; yemini .bozulmaz. Keza: «Bu bıçakla kesmem.» diye yemin ettikten sonra, onu kırsa ve geri yapsa; yemini bozulmaz. Hâvî'de de böyledir.
Bir kiınse; «Filâne kadının, yüzüne bakmam.» diye yemin ettiği halde, o nikahlı iken baksa; İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, yüzünün çoğu açık olmadıkça; yemini bozulmaz.
Filân adama bakmam.» diye yemin eden kadın, perde arkasından veya camdan baksa; yemini bozulur. Aynada bakmakla yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kübra'da da böyledir.
Bir adam, «filanı görürde onu dövmezsem - diye yemin ey-lese, ve onu bir mil veya daha fazla meşalede görse; İmâm Muhammed (R.A.)'e güre, yemini bozulmaz. Çünkü, onu lam görmüş sayılmaz.
Bir adam, başkasına ; «Sana rastlar ve seiâm vermezsem.» diye yemin eylese; münasip o!an, hemen selâm vermektir. Eğer, öyle yapmaz da, selâmı geciktirirse; yemini bozulur. Keza: «Eğer, hayvanını emanet isterim ve sen de vermezsen...» diye yemin eden kimsenin hemen o işi yapması münâsip olur. Eğer bundan başka bir şeye niyyet eylemişse; hükümde geçersizdir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Mü.ntekâ'dan ; «Filan adama bakmamaya» yemin eden kimse; onun eline, ayağına, başına baksa İmâm .Muhammed (R. A.)'e göre, rü'vet (bakmak) yüze, başa ve bedenin yukarısına karşıdır. Eğer, eline veya ayağına bakmişsa; yemini bozulmaz. Başından yukarısına bakmakla da yemini bozulma/. Bakar da tanımazsa; bu kimse bakmış sayılır ve yemini bozulur.
Örtündüğü elbise, başını bedenini tanıtıyorsa, görmüş sayılır; tanıtmıyorsa, görmüş sayılmaz.
Eğer, sırtına, karnına veya göksün e bakarsa; görmüş sayılır l yemini bozulur. Eğer, bunların tamamını değil de, ekseri kısmını görürse; yemini bozuiur. Az kısmım görürse, yemini bozulmaz.
Bir adam, «bir kadına bakmamaya» yemin ettiği halde; onu otururken veya ayakla görse; nikahlı olsa bile bakmış sayılır. Ancak : «Bakmamaktan, maksadım, yüzü idi» derse; bu kendi ile Allah arasındadır. Hükmen, sözü geçerli değildir.
«Filan adamı görürsem, kölem, hür olsun.» diyen kimse; onu, ölü olarak veya kefenlenmiş halde görse, İmâm Muhammed (R.A.)'e göre yüzü kapalı ise; yemini bozulmaz. Çünkü görmek, diri ve ölü olsun müsavidir. Öldükten sonra görmek de, sc;ğ iken görmek gibidir Muhıyt'te de böyledir.
Bir adam, diğerine; «Filan adamı,, görür de, sana tanıtmazsam; kölem, hür olsun.» dese de o adamı birlikte görseler; yemini bozulmaz ve İmâm-ı A'zam (R.A.) ile İmâm Muhammed (R. A.)'e göre, kölesi hür olmaz.
Bir kimse; «Eğer filan adamı görür de, onu sana getir-mezsem; kölem, hür olsun.» diye yemin ederse; mes'ele, yukarda-kinin aynıdır. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Hişâm, İmâm Muhammed (R.A.)'den rivayeten şöyle demiştir :
Vallahi, hayatta ve mematta, filan adamla hazır bulunmam.» dese; hayatta iken sevinç ve kederli halinde, ölümünden sonra da, cenazesinde ve ölüsünde bulunmaz.
Eir adam, «eğer filan adamı haram bir iş yaparken görmezsem; karım boş olsun» dese ve onu yabancı bir kadınla yalınız başına görse; İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, yemini bozulur. Çünkü, yabancı kadınla, bir arada olmak, haram değil mekruhtur. Zâ-hir^yye'de de böyledir.
Bir kimse : «Malımdan, bin dirhem fakirlere vereceğim.» diye yemin eylemek isterken, birisi ağzını tutsa da, söyletmese; âlimler: «İhtiyaten vermelidir.» dediler. Eğer, yemin talâk ve ıtâka ait olsaydı; bir şey gerekmezdi. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Fevâidü'l-Şemsü'l-İslâm'da: Bir adam, elbisesini temizlikçiye verse; o da, inkâr eylese; adarn : «Sana verdim.» diye yemin etse, oğluna veya talebesine vermiş olsa, eğer oğlan veya talebe temizlikçinin ailesinden iseler; yemin bozulmaz. Ancak, bizzat ona verdiğini kasdeyliyorsa; o müstesnadır. Hulâsa'da da böyledir.
Bir adanı, «filan adamı, taş köprüden geçirmemek üzere; karısının talâkına yemin etse ve onu sözüyle men eylese; yemini yerini bulmuş olur.
Bir adam, oğluna : «Seni bırakırsam; filan adamla iş yaparsan, karım şöyle olsun...» dese; eğer; oğlan bulûğa erişmiş ve ena mâni olmaya gücü yetmiyorsa; sözüyle men ederse; yemini yerini bulur.
Eğer, uğıan küçükse; şartın yerine gelmesi; hem sözle, hem de, fiille olacaktır.
Bir adam, kayın biraderinin elinde olan arsayı «benim» diye iddia eylese ve: «Eğer, bu davayı o arsayı alana kadar terk ey-lersem; karım şöyle olsun...» derse; âlimler: «Her ay bir defa husumet eyler ve ayın tamamında davayı terk etmezse; yemini bozulmaz.» demişlerdir.
Bu kimse : «Vallahi, onu şehirden çıkınca bırakmam." dediği halde; o, haberi olmadan çıksa; yemini bozulmaz,
Eğer, çıktığını görür de, onu terkeylerse; yemini bozulur.
O gidene kadar takip ettiği halde gücü yetmezse; yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse : «Şu toplu şey, buğday ise; karım şöyle olsun...».. diye yemin etse ve o da buğday ve hurma olsa; yemini bozulmaz. Bu İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un kavlidir.
İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, «bu, başka değil ancak buğdaydır.» dediği halde o buğday ve hurma olsa; yemini bozulur. Eğer, tamamı buğday olursa; yemin bozulmaz. îzah'ta da böyledir.
Bir kimse : «Eğer, şu toplu şey, buğdaydan başkası değil veya buğdayın gayrisi değildir.» derse bu söz, «o ancak buğdaydır.» sözü gibidir. Bedâî'de de böyledir.
Müntekâ'da : İbrahim, İmâm Muhammed (R.A.)'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir :
«Eğer, uzun bir yolculuğa çikmazsam filâne hür olsun.» der ve niyyeti üç gün veya daha fazla olursa; niyyetine göredir. Eğer niyyeii yoksa; işte o, bir ay yolculuk yapar. Mumyt'te de böyledir.
Fetâvâyi Mâverâü'n-Nehir'den :
Ebû'n-Nasr Debbûsî'den soruldu : Bir adam yemin eyledi; fakat, Allah'a mı, oruca mı talâka mı yemin ettiğini unuttu. Bu şahsın durumu nedir?
Şöyle buyurdu :
Hatırlaması hariç, talâk üzre yemin etmiş sayılır. Tatarhâniy-ye'de de böyledir.
Bir adam, «hizmetçisine, hizmet ettirmemek üzere» yemin ey-İLmiş olsa; bu mes'elede iki yön vardır :
Birincisi: Hizmetçinin, yemin edene ait olması; Bu hal de, şu şu dört bölümü içine alır.
Birinci Bölüm : Efendinin, hizmetçiden yeminden sonra, hizmet istemesi; açık ve nas olarak, (misâl : bana hizmet eyle,) bu halde yemininin bozulduğu açıktır.
İkinci Bölüm : Hizmetçinin, yeminden sonra, efendisinin emri olmaksızın, hizmet etmesi; onun da, hizmet bitene kadar onu bırakıp men etmemesi; ve yeminden önceki emri ile hizmet eylemesi; bu yönde de yemini bozulur.
Üçüncü Bölüm: Hizmetçinin, emirsiz hizmet etmesi : Efendisi emretmeden yaptığı hizmeti yapması bu yönde de, yemini bozulur.
Dördüncü Bölüm : Yeminden sonra, emirsiz hizmet eylemesi; yeminden önce, asla yapmadığı hizmeti yapmas,ı; bu cihette de yemini bozulur.
İkincisi; Hizmetçinin başkasına âit olması: îşte bunda da geçende olduğu gibi, dört yön vardır. Açıkladığımız gibi , ilk iki bölümde yemini bozulur; son iki bölümde yemini bozulmaz.
«Filanı, hizmetçi kullanmamaya» yemin eden kimse; ondan içecek isteyip imâ eder; yemin ederken de böyle bir nivyeti bulunmazsa; yemini bozulur. «'Filanın hizmetçisi, o işi yapsın» veya «yapmasın» der ve yemin ederken ona hizmet ettireceğine n:y-yot etmiş olursa; bu, hükmen geçersizdir. Allah ile kendi arasındadır.
Bir kimse;« «Filan adamın, hizmetçisine; hizmet ettirme-meye» yemin eder ve o hizmetçinin efendisi ile bir sofranın başına üUııur ve bu hizmetçinin getirdiği yemeklerden yer ve suyunu içerse; yemini bozulur.
Hizmet, ev içinde olursa; bütün işleri içine alır. Ev dışında ulursa, (alışveriş gibi..,) bunlara hizmet denmez; ticâret denir. Hizmetçi ismi, erkek ve kadın; büyük ve hizmete gücü yeten küçüğe ıtlak olunur. Zâhiriyye'de de böyledir.
Bir kimse: «Filanın, çukur kazıcısı değilim." diye yemin eltiği halde; onun çukur kazıcısı olsu; veya "filanın ziraalcisi olmadığına» yemin eylese de, onun tarlaları elinde bulunsa; yemini hezulur. Çünkü, şart onun filanın çukur kazıcısı olduğudur.
Bir kimse, «Şu evde. oturmam.») diye yemin ettiği halde, anahtarı bulamayıp, oradan çıka masa. ancak, bir saat sonra çıksa; anahtarı aradiği müddetçeyemini bozulmaz. Eğer, anahtarı aramaz ela, başka bir işle meşgul olursa, o zaman, yemini bozulur.
Necmü'd-dîn'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir :
Bir san'at erbabı âletlerle, bir iş yapmamaya yemin evlese; ve: «Eğer elimi onun üzerine koyarsam; karım, boş olsun.» dediği haJ-de, karpuz, kavun veya pamuk tohumunu ekerse; yemini bozulur.
F.ğer, başkasının ekliği ziraatı sularsa veya yeri sürerse veya, biçerse; yemini bozulmaz.
Ziraatını başkasına verir veya hizmetçi tutar; ektirir, biçtirir-st; yemini bozulmaz.
Eğer, başkasına da em ret memeye niyyet eylediyse; yemini bozulur.
Eğer, kölesi eker biçer veya ücret'c ektirir, biçtirir ve dnhı önce emretmiş bulunursa yemini bozulur.
Ancak, ya'nız kendi nefsini niyyet etmişse, o zaman, yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kübrâ'da da böyledir.
Arazi sahibi veya ziraatçı, eğer : «Ziraat yaparsam (=ekt;r biçersem) karım, boş olsun.» derse; hissesini satar veya ödüne verir veya hibe ederse; yemini'bozulur. Eğer bir adam onu imha eder ve ödeyip onu alır ve ihtiyacına harcarsa, yemini bozulmaz. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse; «Eğer filan adamı bir idile veya yarım idile ( = bir nevi dirhem, yâni gümüş para) vekil tutarsam; karım, şöyle olsun...» eledikten sonra; onu on dirhem gatrifîye (~bir nevi dirhem) vekil tutsa yemini bozulmaz.
Bir kimse : «Filan için, ça'ışmayacağım.» diye yemin ettiği halde, o şahıs mestçi olsa ve dükkân sahibinden mest âlet'eri satın alsa; sonra da onu yemin olunan adama satsa; yemini bozulmaz. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir.
Şeyhu'l-İslâm, bir suâ'e şu cevabı vermiştir:
Kiralık evi olan bir adam, onu kiraya vermemeye talâk üzre, yemin ettiği halde onu, kendi karısı icarla alsa; ve onun ücretinden harcama yapsa, veya kocasına verse; yemini bozulmaz.
Eğer koca, icarcılanna : «Şu evlerde oturun.» derse; bu fasıl Şeyhu'l-İslâm'dan naklolunmadı.
«Lâyık ve münasib olan, bunun icâre olması ve yemininin bo-bulmasıdııv) denilmiştir. Ve yine oturmadıkları halde onlardan b;r aylık ücret alsa; yemin' bozulur. Çünkü o da icardır. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, altına ve gümüşe dokunmamaya yemin ettiği halde, bunların daıbulunmuşlarına, dokunsa; yemini bozulur. Se-rahsî'nin Muhiytı'nde de böyledir.
Bir kimse, «oduna dokunmamaya» yemin ettiği halde, ağacın dalma dokunsa; yemini bozuVnaz. «Hurma ağacına veya ağaç parçasına dokunmamaya» yemin eden; onun dalma dokununca, yemini bozulur.
"Yüne dokunmamaya» yemin eden bir kimse; keçeye dokunsa; yemini bozulmaz. Mebsût'da da böyledir.
'(Yer yüzünde yürümem diye yemin eden .kimse; mestle veya ayakkabı üe yürürse; yemini bozulur.
Eğer yere serilmiş yaygı üzerinde yürürse; yemini bozui-ıraz.
«Nalm giymemeye» yemin eden kimse; onun üzerindeki kayışlarını veya lâstiklerini keser; başka lâstik vurur da öyle giyerce; yemini bozulur. Hızânetii'l-Miiftm'dc de böyledir.
Bir kimse, «Şu başıma kim dokunursa...» veya nefsine mal etmeden «şu başa birisi dokunursa; şöyle olsun.» diye yemin ettiği halde, kendisi dokunursa; yemini bozulmaz.
İmâm Muhammed CR.A.), Rukıyyat,ta : «Bu gün saça dokunmam.» diye yemin etmiş olan şahıs, kendi başına dokunsa; yemini bozulmaz.'» demiştir.
Şayet, başkasının başına dokunursa; yemini bozulur.
«Şuf'ayı teslim eylememeye» yemin eden kimse; o şul'a, bâtıl olana kadar, davacı olmasa; yem mi bozulmaz. Eğer, onu tes-im etmek içip. vekil tayin ederse; yemini bozulur. Zahîriyye'de de beyledir.
Bir adam, kendisi için çalışmaları maksadı ile işçiler tul-i,-a; bunlardan birisi de «beraber -ça'ışmamaya» yemin etmiş olsa vt. sonra da kendisi çalışmaya başlasa; «o çalıştığı ve yaptığı şeyi satın alır; onu yapıp bitirince de geri satar.» denilmiştir.
Keza, bir örgüeü : «Eğer, filanın bezini alıp, bir seneye kadar dokunursam...» diye yemin ederse; ipliğini satın alıp, dokur sonra da, ona hîbe bağışlarsa; yemini, bozulmaz. Eğer, sr^tın almadan, h:ş örtüsü dokursa; yemini bozulmaz.
Fetâvâyi Nesefî'de : Bir adam; «Eğer, şu evi tamir edersem; karım boş olsun.» dediği halde, bozulmuş bulunan, kendisi ile komşusunun arasındaki duvarı komşunun evini tamir kasdiyle, yaptır-sv; yemini bozulur. Hizânetü'I-Miiftîn'de de böyledir.
Şeyhû'I-îslâm Evzecendî'den soruldu :
Eğer, yarın filan adamın evini yıkmazsam; kölem hür olsun.» dediği halde, yarın geçene kadar evi yıkmaktan men olunanın durumu nedir?
İmâm şu cevabı verdi :
Bu mes'elede, âlimlerin görüş ayrı/ı klan vardır. Fetva için, muhtar olon görüş yeminin bozulmasıdır. Zehıyre'de de böyledir. [24]
[1] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/437.
[2] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/437.
[3] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/437.
[4] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/437-438.
[5] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/438-439.
[6] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/439-440.
[7] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/440.
[8] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/440.
[9] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/440-441.
[10] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/445-458.
[11] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/459.
[12] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/459-466.
[13] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/466-470.
[14] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/473-488.
[15] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/491-496.
[16] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/499-432.
[17] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/535-563.
[18] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/567-573.
[19] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/574-581.
[20] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/585-593.
[21] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/597-606.
[22] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/609-620.
[23] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/621-629.
[24] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/629-638.
Anasayfaya dön | Kapak Sayfası |
Sadakat.Net © İslami web hizmetleri |
Konular
- 2- YEMİN OLAN VE OLMAYAN LAFIZLAR
- 1- Zaleminin Yemin Vermesi Yemin Edenin Yemine Niyyet Etmesi Müstahlifin Yemine Niyyet Etmemesi
- 2- Yeminin Keffâreti
- Keffâreti Oruçla Yerine Getirmek:
- Nezir Hakkında Meseleler
- 3- GİRMEK, DURMAK VE BENZERİ FİİLLER ÜZERİNE YAPILAN YEMİN
- 4- ÇIKMA, GELME VE BİNME ÜZERİNE YAPILAN YEMİN
- 5- YEMEK İÇMEK VE BENZERLERİ ÜZERİNE YAPILAN YEMİN
- 6- SÖZ ÜZERİNE YAPILAN YEMİN
- 8- ALIM - SATIM, EVLENME VE BENZERLERİ HAKKINA YAPILAN YEMİN
- Bu Konu İle İlgili Bazı Meseleler ;
- 9- HAC, NAMAZ VE ORUÇ HAKKINDA YAPILAN YEMİN
- 10- ELBİSE GİYME VE SÜSLENME HAKKINDA YEMİN
- 11- DÖVME, ÖLDÜRME VE BENZERLERİ HAKKINDAKİ YEMİN
- 12- DİRHEMLERİ BİRBİRİNE VEREREK HELÂLLEŞMEK HAKKINDA YEMİN
- Bu Konularla İlgili Çeşitli Meseleler
- KİTÂBÜ'L-EŞRİBE
- (İÇİLECEK ŞEYLER, İÇKİLER)
- 1- EŞRİBE NE DEMEKTİR; İÇKİ YAPILAN ŞEYLERİN MÂHİYETİ
- İçki Çeşitleri:
- İçilecek Şeylerin Hükmü
- Şarabın Hükmü:
- Ekseri Âlimlere Göre Haram Olan İçecekler
- Bütün Âlimlere Göre Helâl Olan İçecekler
- 2- İÇİLECEK ŞEYLER HAKKINDA ÇEŞİTLİ MES'ELELER
- 2- SARHOŞUN TASARRUFLARI
- ZEKAT
- 1- ZEKATIN MANASI, SIFATI VE ŞARTLARI
- Zekâtın Sıfatı :
- Zekâtın Vücubunün Şartları: