6- SÖZ ÜZERİNE YAPILAN YEMİN
Filan adamla konuşmamaya yemin eden kimse, o yemininden itibaren, gelecek zaman üzere yemin etmiş demektir. Hatta : «Eğer, seninle konuşursam; kölem hürdür neman yanından git,» diye; kelimeleri bitişik söylese; veya filan diye kelimeyi bitişik söylerse; yemini bozulmaz. Itâbiyye'de de böyledir.
Bir kimse karısına : «Eğer, seninle konuşursam-, işte, sen boşsun. Haydi git (veya haydi kalk)» dese yamini bozulmaz. Çünkü, «haydi git (veya haydi kalk)» sözü yemine bitişiktir. Eğer «kalk veya git)» sözleriyle kelimelere yeniden başlamışsa; sözü tasdik edilir. Ve eğer, «kalk git» sözüyle, boşamayı murad eylediyse, işte o boşama olur. Yemini, ile de ikinci bir talâk vâki olur. Çünkü, talâka niyyet eylediği zaman söze yeniden başlamış oldu. Ve yemini bozuldu. Bedâi'de de böyledir.
Eğer «git» demiş olsa veya yemininin arkasından «sen boşsun,» demiş olsa yemini bozulmuş olur.
Yazmakla, haber yollamakla işaretle yemin bozulmaz. Keza konuşmam diye, yemin ettiği adama, yanmda olsa da namaz da, ona karşı selâm verse yemini bozulmaz. Itâbiyye'de de böyledir.
«İzni olmaksızın konuşmam,» diye yemin eden bir kimseye izin verilse de kendisi onu bilmeden konuşsa, yemini bozulur. Kâfî'de de böyledir.
Niyeti olmamaksızm konuşmamaya yemin eden kimse; namaz kusa ve namazda okusa-, veya teşbih veya tehlil okusa-, istihsânen yemini bozulmaz. Fakat namazın dışında okursa; teşbih ve tehlil getirirse; âlimlerimize göre, yemini bozulur.
Fakiyh Ebül-Leys'e göre eğer yemini farsca yapmışsa, namazın haricinde okumakla, teşbih ve tehlille de yemini bozulmaz. Örfen böyledir. Çünkü, o kimse için okudu ve teşbih eyledi denilir de konuştu denilmez. Fetva da, buna göredir Kâfî'de de böyledir.
Konuşmamaya yemin eden kimse, namaz da tekbîr getirse veya dua eylese; yemini bozulmaz,
Eğer, namazın haricinde tekbir alır ve dua ederse yemini bozulur. Yemini arapca değiîde, farsca ise, namazda da haricinde de yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Filan adamla konuşmam diye yemin eden kimse, konuşmamaya yer "a eylediği kimseye uyup namaz kılarken; o adam sehveylese, yemin eden de, teşbih getirse; yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
İçinde yemin edileninde bulunduğu kimselere, yemin e-den kimse; İmâm olsa,- namazın sonunda verdiği birinci ve ikinci selâmla, yemini bozulmaz. Bu yemin edenin imam olmasına göredir. İmâma uyan kimse olsa da yemini bozulmaz.Ebû İmâm Ebû Hanife (R.A.) ve İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, yemini ey-liyen muktedî; yemin edilen de, imâm olsa,- yemin eden kimse, imamın yanılmasında, tekbir veya teşbihle imâmı uyardığında yemini bozulmaz.
Örfe göre, yemin eden yemin eylenene, Kur'an okutsa yemini bozulur Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
«Filan adamla, konuşmam,» diye yemin eden kimse; ona mektup yazsa; eğer maksadı ona yazı öğretmekse; yemininin bozulmasından korkarım. Hâvî'de de böyledir.
Filan adamla konuşmam diye yemin eden kimse, uzaktan çağırsa da sesi duyulmasa yemini bozulmaz.
Eğer uzaklık, sesin duyulacağı kadarsa; yemin bozulur. Keza, yemin edilen uyuyor olsa; yemin eden de, onu çağırsa; eğer uyanırsa, yemin bozulur. Uyanmazsa Şeyhu'l - İslâm, Şem-sû'l - Eimme Serahsî'ye göre yemini bozulmaz. Kâdîhân'ın Câ-miu's - Sağîri'nde de böyledir.
Âlimlerimiz bu görüş üzeredir. Muhtar olan da budur. Nehru'l - FâüVta da böyledir.
Yemin eden, yemin edilenin bulunduğu cemaata varıp selam verse; yemin edilen, selâmı duymasa bile; yemini bozulur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Eğer, onun haricindekilere, niyyet eylemiz olursa; yemini bozulmaz. Bu Allah ile kendisi arasında olur; hükümde geçer-olmaz. Bedâi'de de böyledir.
Selâm verdiği toplulukta, yemin edilen adam. varsa; bunu bilmese bile, yemini bozulur.
Şayet, «filan hariç size selâm olsun» diye istisna yaparsa; o zaman, yemini bozulmaz.
Eğer : «Bir kişi müstesna,» dese de, yemin eylediği adamı kasdettiğini belirtse; sözüne inanılır. Itabiyye'de de böyledir.
«Filan adamla konuşmamaya» yemin eden kimsenin kapusuna, yemin edilen adam çalsa, yemin eyleyen de, «kim?»; «Bu kim?» veya «o kim?» dese; âlimlerin bazıları : «Yemini bozulmaz.» demişlerdir. Ancak : «Sen kimsin?" derse; yemini bozulur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse; filan adamla, konuşmamaya yemin ettikten sonra; yemin edilen çağırsa da, yemin eden de : lebbeyk (= buyur) dese; yemini bozulur. Muhıyt'te de böyledir.
Bunu kapı çalındıktan sonra yaparsa, böyle olur. Eğer : «Burdayım,» derse, yemini bozulur. Hulâsa'da da böyledir.
«Filanla konuşmam,» diye yemin 'eden kimse; yemin edilen adam, bir başka adamı çağırınca yemin eden dö; lebbeyk ( = buyur) dese; yemini bozulur. Gıyâsiyye'de de böyledir.
Konuşmamaya yemin eden kimseye, karısı gelse; o da yemek yiyor olsa ve karısına : «Ne var?» dese; yemini bozulur. Muhıyt'te de böyledir.
Karısıyle konuşmamaya yemin eden kimse, eve girdiği zaman, orada, karısından başka kimse bulunmadığı halde «Bunu kim koydu?» vsya «Bu nerde?» dese; yemini bozulur.
Eğer, evde, karısından başka biri de varsa; o zaman, yemini bozulmaz.
Bu kimse : «Ne olurdu, şiirimi birisi söyleseydi.» deseydi ve evde de, karısından başka kimse, bulunmasaydı yemini bozulmazdı. Hulâsa'da da böyledir.
Filan adamla konuşmamaya yemin eden kimse; o adamın anlamadığı bazı sözler söylese bile, yemininin bozulması gerekir. Muhıyt'te de böyledir.
Yenlin edilen adam, birine sövdüğünde, yemin eden şahıs, onu men etmeye çalışsa; yemin eden şahıs «yapma» deyince, yeminini hatırlayıp sussa; yemini bozulmaz. Çünkü, bu kadar söz, -Konuşma» sayılmaz.
Yemin edilen adam, yemin eden şahsın, babasına sövünce; yemin eden : «Hayır belki de sensin,» dese; yemini bozulur. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Yemin eden, yemin edilenin içinde bulunduğu topluluktan, başka biriyle konuşsa da maksadı yemin edilene duyurmak olsa; yemini bozulmaz. Hızânetü'l - Müftîn'de de böyledir.
Filan adamla konuşmamaya yemin eden kimse; duvarla konuşarak : «Ey duvar, şöyle şöyle oldu,» dese; -göyesi yemin eylediği adama duyurmak olsa bile,- yemini bozulmaz. Fel-vâ da buna göredir. Fetâvâyi Suğra'da da böyledir.
İmâm Muhammed (R.A.)'e göre bir kimse karışma : «Eğer, kadın alırsam, (veya köle satın alırsam; erkeklerle konuşursam; insanlarla konuşursam) sen boşsun,» dediği halde, bir kadınla nikâhlansa; veya bir. adamla konuşsa yahut bir köle satın alsa; yemini bozulur.
«Miskinlerle veya fakirlerle konuşmam.» diye yemin e-eden kimse; onlardan birisiyle konuşursa, ylmini bozulur. Şayet, bütün erkeklere ve kadınlara niyyet eylemişse; sözüne inanılır! yemini bozulmaz.
Eğer : «Kadınları nikâhladıysam; (veya köle satın aldıy-sam; yahut, erkeklerle konuştuysam...» demiş olursa; yemini bozulmaz; ancak, üç köle satın alması ve benzeriyle yemini bozulur. Şayet : «Köle cinsini niyyet eylediğini söylerse; sözüne inanılır ve tek bir köle almakla yemini bozulur. Câmiu'I - Kebîrde de böyledir.
Adem oğullan ile konuşmamaya yemin eden kimse; eyli-yen; onlardan birisiyle konuşursa yemini bozulur, eğer, tamamım niyyet eylemişse bozulmaz. Sözüne inanılır. Gerçek kendi ile Allahu Teâlâ arasındadır. Sözü hükümde geçerlidir. Bedâi'de de böyledir.
«Filan adamın şu kölesiyle konuşmam,» diye yemin eden kimse; o filanın satın aldığı başka bir köle ile konuşursa; yemini bozulmaz. Câmiu's - Sağır Şerhi'nde de böyledir.
«Filan adamın, kölesiyle konuşmam,» diye yemin eden kimse; eğer belirli bir köleye niyyet eylemişse, işte onunla konuşunca; yemini bozulur. Eğer, niyyeti yoksa; ister, o şahsın kölesi yemin ederken orda bulunsun, ister bulunmasın, onunla konuşunca, bil-icma' yemini bozulur. Tahâvî Şerhi'nde de böyledir. .,
Bir kimse : «Filancanın dostu, (veya karısı, veya oğlu) ile konuşmam,» diye yemin eylemiş olsa; (veya bunlara benzer, o adama izafe edilen biriyle mülküyet hükmü olmaksızın) bu şahıs yemin eyledikten sonra yemin edilen adam, bir kadınla nikâhlansa; veya bir oğlu olsa ve yemin eyliyen bununla konuşsa; yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Bir kimse filan adamın karısıyla konuşmamaya, yemin etse; bu sırada, o adamın karısı olmasa da sonra bir kadın alsa; yemin eden de onunla konuşsa; İmâm Ebû Hânîfe (R.A) ve İ-mâm Ebû Yûsuf (R.A)'e göre yemini bozulur. İmâm Muhammed (R.A.)'e göre bozulmaz. Fetva, önceki iki imamımıza göredir. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir kimse : «Konuşmam,- diye yemin eylediği kadınla, boşandıktan veya dost iken, düşman olduktan sonra, konuşsa; eğer yemin eylerken: «Şu kadın (veya şu dost)» diye tayin eylemişse; onlarla konuşunca yemini bozulur. Tayin eylememişse bozulmaz.
«Filan adamın, köleleriyie, konuşmam,» diye yemin eden kimse; üç köleye yemin etmiş demektir. O adamın, on kölesinden üçü ile konuşursa; yemini bozulur. Eğer, ikisi ile konuşursa bozulmaz, Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Eğer, tamamını niyyet eylemişse; sözüne inanılır. Sahih olan da budur.
Filan adamın, kanlarıyla veya dostlarıyla konuşmamaya yemin eden kimse; belirttiği kimselerin biriyle konuşmazsa; yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Filan adamın kardeşleriyle veya oğullarıyla konuşmamaya yemin eden kimse; onların hiçbiriyle konuşmazsa; yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Bir kimse : «Filan adamın, kardeşleriyle konuşmam,» diye yemin etse; halbuki, o adamın bir kardeşi olsa; eğer öyle olduğunu bilmekte idiyse onunla konuştuğu zaman, yemini bozulur. Eğer bilmiyor idiyse; yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kübrâ'da da böyledir.
Bir kimse : «Şu paltonun sahibiyle, konuşmam,» diye yemin etse ve o palto satıldıktan sonra, konuşsa; yemini bozulur, bil-tema' böyledir. Eğer, o paltoyu satın alanla konuşursa yemini bozulmaz.
Bir kimse : «Filan adamla konuşursam, onun istediği kadar yeminler üzerime olsun,» der ve o adamla da, konuşursa, ne çok nede az değil- üç yemin keffâreli gerekir. Muhıyt'te de
böyledir.
Bir kimse, farca olarak yemin edip: «Bekerdi nakerdan» dese, «Filan adamla konuşmam,» demiş olur. Hulâsa'da da böyledir.
İmâm Muhammed (R.A.)'e göre : «Bir kimse filan adamla konuşursam; bütün kölelerim ve cariyelerim hürdür,.- der ve o adamla da konuşursa; mâlik olduğu bütün köle ve cariyeleri hür olur.
«Şayet, filan adamla konuşursam; üzerime hac veya umre yapmak gereksin,» diye yemin eden şahıs muhayyerdir Konuşunca, isterse hac; isterse umre yapar. Muhıyt'te böyledir.
Kayın validesiyle konuşmamaya yemin eden bir kimse; karısının yanma girer, kayın validesi de, ona : «Sana ne oluyor? Böyle yapma.» der; yemin eden şahıs da: «Yemeye ve içmeye hazırım,» dedikten sonra «Ben, kayın valdeme cevap vermek istemedim. Karımı kasdeyledim.» derse! doğrusu, bu söz, -hükümde geçerli sayılmaz. Zahîriyye'de de böyledir.
«Babamla konuşursam, bütün malım sadaka olsun,» diyen kimsenin yapacağı iş; bütün malını, güvenilir bir kimseye, bir dürülü bez parçası mukabili satar; sonra, babasıyla konuşur, malı olmadığından bir şey gerekmez. Daha sonra da, sattığı gibi geri alır.
Bir kimse, diğerine : «Eğer, filan adamla konuzursan; kölen hür olsun,» der; diğer adam da : «Bu, senin izninle olursa,» der ve onun izni olmadan da, konuşursa; yemini bozulur. Tatar hâmyye'de de böyledir.
«Filan adamla, konuşmam,» diye yemin eden kimse-, yemin eylediği kimse; etle gelip dolaşırken, yemin eden «Ey et» derse; yemini bozulur.
«Konuşmam,» dediği adam apşırmca, yemin eden : «Yer-hamükallah,» derse; yemini bozulur. Hulâsa'da da böyledir.
Yemin eden bu şahıs sokağa çıkıp : «Et.» der; yemin edilen adam da orda olursa; yemini bozulmaz. Kerderî'nin Vecizi'-nde de böyledir.
Bir kimse :«Şu iki adamdan biriyle, her konuşmada, karılarımdan birisi, boş olsun, dese onun ikisiyle bir kelam konuşsa iki karısı boş olur Kâfî'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Eğer talâka konuşursam; kölem hür olsun,» dedikten sonra; karışma ; «Eğer, istersen; sen, boşsun,» der; kadın da: «İstemem,» derse bazı âlimler : «Kölesi hür olur» demişlerdir. Keza, «şirk ile konuşursam...» diye yemin e-den bir kimse : «Gerçekten şirk büyük zulümdür,» derse; Hasana göre, bu durumlarda niyyetine itibar olunur. Eğer : «Hiç bir şeye niyyet eylemedim,» derse, onun, yemininin bozulacağını görmüyorum,» demiştir. Fakıyh Ebû'l - Leys : «Bana svvelki: kavil sevgilidir.» demiştir. Bazı âlimler ise Hasan'ın kavlini ihtiyar eylemişlerdir, Tatarhâniyye'de de böyledir.
Esed bin Ömer'den : «Karısına, eğer sana iftira yaparsam, kölem hür olsun,» deyip de sonrada sen inşâallah zina e-dicisin diyen kimsenin durumu ne olur? diye soruldu : o «Yemini bozulur.» cevabını verdi.
Bir adam, üç defa karısına cima' yapmadan önce ; «E-ger seninle konuşursam; sen boşsun,« derse; ikinci dsfa söylemesi sebebiyle, birinci yemini bozulur. Bize göre, ikinci yemini bağlı kalır. Cezasız olarak yemini çözülür. Üçüncü de, mün'akid olmaz : Şayet, üçüncü ile, kan'- koca olana kadar yemin etmemiş ve sonra konuşmuş olsaydı, bize göre, ikinci yemin sebebiy-lele talâk vâki olurdu. Kâfî'de de böyledir.
Bir adam, karısına : «Eğer, filan ve filanla, konuşursan; sen boşsun,» _dese, kadın da onlardan birisiyle konuşsa, eğer, niyyetinde her ikisiyle de konuşma varsa; veya niyetinde bir şey yoksa; yemini bozulmaz.
Fğer, niyyetinde onlardan birisiyle konuşma varsa; yemini bozulur. Eğer, bulunduğu yerin örf ve adetinde tamamı değil de, birisi irâde olunursa, yemin edenin niyetine göre olur.
Filan ve filan ile konuşmamaya yemin eden kimsenin niyyeünde bir şey yoksa; veya niyetinde her ikisiyle konuşmamak, varsa; onlardan birisiyle konuşunca, yemini bozulmaz.
Eğer, birisiyle konuşunca yemininin bozulmasını niyyet ey-lemişse; niyyeti gibi olur. Fetâvâyi Kiibra'da da böyledir.
«Şu iki adamla; konuşmam,» diye yemin eden veya fars-ca olarak : «Şu iki şahısla konuşmam,» diyen, kimse; onlardan birisiyle konuşunca, yemini bozulmaz. Eğer, birisiyle de konuşunca, yemininin bozulmasına niyyet eylemişse; o zaman, her hangi birisiyle konuşunca yemini bozulur. Fetâvâyi. Kâdîhân-da da böyledir.
Bir kimse : «Şu topluîuğla veya Bağdatlılarla konuşmak beni müzerime haram olsun,» dese; onlardan her hangi bir insanla konuşursa; yemini bozulur.
Bu, Vallahi şu iki adamla konuşmam,» sözüne muhaliftir. Bu takdirde, biriyle konuşunca, bil - ittifak yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kübrâ'da da böyledir.
«Filan ve filanla konuşman bana haramdır,» diyen kimse; bunlardan» birisiyle konuşsa; yemini bozulur. Bazıları : «Eğer, niyyet eylemediyse; bozulmaz» Ancak, her ikisiyle de konuşunca, yemini bozulur demişler. Cevâhirû'IAhlâti'de de böyledir.
«Filan ile veya filan ile konuşmam,» diye yemin eden kimse; ikisinden birisiyle konuşursa; yemini bozulur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse : «Vallahi filan ile veya filan ile konuşmam,» derse; ister, önce söylediği adamla; isterse, sonra söylediği adamla konuşsun; yemini bozulur.
Şayet : «Vallahi, filan ve filan veya filan ile konuşmam,» demiş clsaydi; önceki iki kişi ile ve sonraki ile konuşunca yemini bozulurdu.
Eğer, önceki iki kişinin (teker teker) biriyle konuşmuş olsaydı, yenlini bozulmazdı. Kâfî'de de böyledir.
Bir kimse : «İçinde olanla konuşmadıkça, şu evden çıkar-sam; karım boş olsun, der; evde de kimse bulunmaz ve o evden çıkarsa; yemini bozulmaz. Bu İmâm Ebû Hanife (R.A.)'ye göre böyledir. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Bir kimse, dört kölesine : «Sizden herhangi birinizle, konuşursam; biriniz hariç, hürsünüz,» der ve, sağlığında dördüyle de konuşarak açıklamadan da ölse; hepsi hür olurlar. Kâfî'de de böyledir.
Bir adam; karısına : «Eğer, şu sözü filân adama söylersen; sen boşsun,» dedikten sonra, kadın, o sözü, o adama onun anlamayacağı bir dille söylese; kadın boş olur. Filan adamla konuşmamaya; yemin edipde, onun anlamayacağı şekilde konuşanın, yemini bozulduğu gibi... Muhıyt'te de böyledir.
«Bir şey konuşmamaya» yemin eden kimse; hayvan ve crnsızlerdan bazıları ile konuşursa; yemini bozulmaz.
Eğer, Sağır ve ahrasla konuşursa; yemini bozulur.
Çocuklarla konuşur ve konuşalam onlar anlarsa, yine yemini bozulur.. Anlamazlarsa, yemini bozulmaz. Tatahâniyye'de de böyledir.
Şemsü'I - İslâm Evzencî'den : «Hiç bir kimse ile konuşmamaya yemin eden kimseye; bir kâfir gelerek islâm olmayı isterse; ne yapar? diye sorulunca; «İslâm'ın sıfatını söyler; kâfir müslüman olur; ena başka bir şey konuşmaz. Böylece de yemini bozulmaz,» demiştir. Muhıyt'te de böyledir
Bir kimse, karısını bir yabancı ile konuşurken görse ve öfkelenerek karısına : «Eğer bundan sonra, yabancı birisiyle konuşursan benden boşsun,» der; karısı da, kocasının talebesi ile konuşursa, bu mahremlerinden olmaz ve kadın boş olur.
Bu kadın, evinde eğlenen tanıdık ve aralarında mahremiyet olmayan birisiyle veya mahremiyeti bulunmayan, yakın, bir akrabasıyla konuşursa, yine boş olur. Zahiriyye'de de böyledir.
Bir adamla konuşmamaya yemin eden şahıs; başka bir adamla konuşsa; ve : «Ben, bundan başkasını niyyet eyledim,-dese, yemini bozulmaz. «Erkek cinsiyle konuşmam,,, diye yemin etmek bunun hilafmadır. Yâni, yemini bozulur. Muhiyt'te de böyledir.
«Şu gençle konuşmam, diye yemin eden kimse; o genç, ihtiyar olduktan sonra; konuşursa; yemini bozulur. Hâvt'de de böyledir.
«Sabi ile konuşmam,» diye yemin eden kimse; ihtiyar ile konuşsa yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
«Bir adamla konuşmam,» diye yemin eden kimse; sabi ile konuşursa; yemini bozulur. Zahîriyye'de de böyledir.
«Kadın île konuşursam, kölem hür olsun,» diyen bir kimse» küçük kız ile konuşursa yemini bozulmaz. Şayet : «Eğer, bir kadınla evlenirsem...» demiş olsa da, sabiye ile evlense; yine yemini bozulur. Çünkü, sabilik konuşmamaya mânidir. Yemin ederken sabiye ile konuşmamayı murad eylemez. Evlenmek böyle değiHir. Bahru'r - Râik'ta da böyledir.
Bir kimse, sabi ile veya gulâm ile vsya genç ile veya orta yaşlı ile konuşmamaya yemin etse; bizo göre, şeriatte : Gu-lam : Buluğa erişmeyen demektir Bülüğa erişince genç sayılır ve fetâ denilir. İm ânı Efaû Yûsuf (R.A.)'a göre, genç : Onbeş yazından, otuz yaşına kadar olanlardır. Kehl : ( = orta yaş) ise, otuz yaştan, elli yaşa kadar olandır. İhtiyar, elliden yukarı olandır
Onbeş yaşından aşağı olana genç denmez. Otuz yaşından a-şağı olan da kehl f = orta yaşlı) sayılmaz. Elli yaşından aşağı olana da ihtiyar denilmez.
Bu arada, itibar, saçın ağarıp ağarmamasmadır. Nevâidir'-de : Orta yaş, otuzla kırk arasıdır. İhtiyar, elliden yukarı olandır. Her ne kadar, saçma beyazlık düşmese bile böyledir.
Eğer, bir kimse kırk yaşında olur; sacının da beyazı fazla bulunursa; o da ihtiyar sayılır. Eğer, beyazı çok değilse; ihtiyar sayılmaz. İmâm Muhammed (R.A.)'e göre Gulam : Onbeş yaşından aşağı olandır. Genç ve fetâ: Onbeşten yukarıda bulunandır. Kelıl (= orta yaşlılık) kırk ile altmışın arasıdır. Yalnız, bu arada saçının fazlası beyaz olana da ihtiyar denilir. Her ne kadar yaşı elli olmasa bile böyledir. Yalnız, kırka varmadan, orta yaşlı olmaz; kırkı geçmeden de ihtiyar olunmaz.
Bir kimse : «Filanın oğulunun yetimleri ile konuşmam,» veya «Filanın oğlunun .dulları ile konuşmam,» veya «Filanın oğlunun, evlileri ile konuşmam,» veya «Filanın oğlunun kızları' ile konuşmam,» diye yemin ederse; bu yeminlerde geçen kelimelerin mânâları şöyledir : : Yetim : Babası ölen ve bülüğa erişmemiş olan kimsedir. Bülüğa erişmişse yetim denilmez. İmâm Muhammet! (R.A.)'e göre de, bu böyledir.
Dul ise : Bu da, kocası cima' etsin veya etmesin, kocasından ayrılan muhtaç.kadındır. Bu isim, kadından başkasına verilmez. Ve bu isim, ancak, bülüğa erişmiş ve zevcinden ayrılmış olana söylenir. Bu isim, muhtaç ve fakir olmayana verilmez. Evli kadın'a gelince : Caiz olsun, bir nikâhla kendisine cima' olunan her kadının ismidir. Kocasından zengin olsun, fakir olsun veya bülüğa erişmiş veya erişmemiş olsun, ayrılan kadına verilen isimdir.
Seyyib : Helâl veya haram olarak cima' olunmuş, kocası var veya yok, küçük veya büyük, zengin veya fakir, her kadına verilen isimdir.
«Sen, benimle konuşmadıkça veya bana söylemedikçe veya benimle konuşana kadar, seninle konuşmam,» diye yemin 3den kimse, o şahısla beraberce selamlaşsa; İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, yemini bozulur. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'e göre, bozulmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse : «Mekke'ye giderse, onunla konuşmam,» diye yemin etse-, diğer şahıs da Mekke'ye gitse; yoldan geri, dönse ve yeminden şahıs o zaman konuşsa, yemini bozulur. İtâbiy-ye'de de böyledir.
Bir adam, arkadaşına': «Kğer, senden önce konuşursam veya evlenirsem kölem hür olsun," dese deT karşılaşınca ayni anda selamlaşmalar veya beraberce evlenseler yemini bozulmaz. Kâfi'de de böyledir.
Yemin eden kimseden, yemin düşer; Ve, bu yemin hükmüyle, ebediyyen yemini bozulmaz. Çünkü, yemin eyleyenin sözü, her zaman yemin olunan sözünden, sonra olmuş olur.
Bir adam karısına : «Eğer, sendan önce konuşursam; sen boşsun,» dediği vakit, karısıdâ ona : «Ben de, sen konuşmadan önce, konuşursam; cariyem hür clsun.» der; bundan sonra, Kocası konuşursa; yemini bozulmaz. Kadının da yemini bozulmaz-
Çünkü, o kocasından evel konuşmarmştır.
Eğer her ikisinin de yemini beraber oimuş olsaydı, lâyık olan yine beraberce konuşmaktı, o zaman, her ikisi de yeminini bozmuş olmazdı. Keza, başka birisine ; «Eğer, senden önce konuşursam; kölem hür olsun,- diyen kimse ile karşılaşmalarda aynı anda selamlaşsaiar yemin edinin yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Bir topluluk, bir mecliste, konuşurlarken bunlardan birisi : "Bundan sonra, kim konuşursa; karısı boş olsun.» dedikten sonra, kendisi konuşursa karısı boş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da
da böyledir.
Bir kimse : «AbduUahın çocuğu ile, kim konuşursa; söyle olsun...» der ve yemin edenin de adı Abdullah olursa, bu şahıs, kendi çocuğu ile konuşunca; yemini bozulur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse : «Vallahi, filan ile konuşmam, estağfiruüah, inşallah..." dese, îmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'e göre istisna etmiş o-lur ve diyâneten yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir,
İmânı Muhammet! (R.A)'c çnvc bir adanı : Vallahi, bir kimse ile konuşmam; ancak filan ile vey filân ile konuşurum,» dese; onların İkisiyle veya birisyls konuşabilir.
«Hiç bir kimse ile konuşmam yalnız Basralı veya Küfe-li biri ile konuşurum,» diye yemin eden kimse; onlardan birisiyle veya her ikisiyle konuşsa; yemini bozulmaz.
Keza, Küfeli veya Basralı birçok kimse ile konuşsa; yine, yemini bozulmaz, Keza : «İnsanlardan şu iki adam hariç, hiç biriyle kGnuşmam,» diye yemin eylese ve şayet «şu iki adamın lairisi hariç, ebediyyen hiç kimse ile konuşmam,» demiş olsa onlardan ancak birisi müstesna kalmış olur. Eğer, birisiyle konuşursa; yemini bozulmaz. İkisiyle de konuşursa yemini bozulur.
Keza : «Küfeli veya Basralı iki kişiden birisi hariç, hiç bir kimse ile konuşmam,» diye veya «Küfeli veya Basralı olan şu iki kişinin birisi hariç kimse ile konuşmam,» diye yemin eden kimse onlardan birisiyle veya her ikisiyleöe konuşursa, yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse : «Vallahi, bir kimse ile konuşmanı; yalnız bir kişi, küfeli hariç,» diye yemin etse ve küfeli iki kişi ile konuşsa yemini bozulur.
Şayet : «Kûfeli ehlinden, bir kişi hariç,» demiş olsaydı da; hepsiyle konuşsaydı: yemini bozulmazdı..
Bir kimse .- «Eğer Zeydin oğlu ile konuşursam; karım boş olsun,» der; bir başka adam da : «Amr'in oğlu ile konuşursam; kölem hür olsun,» dedikten sonra; konuşurlarsa; yeminleri bozulur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
«Filan adam ile konuşmam, diye yemin eden kimseye; yemin olunan adam, sevindirici bir haber söylese; yemin eden de, «elhamdülillah» dese; veya üzücü bir haber söylese de, yemin eylende : «înnâlillah,» dese, yemini bozulmaz. Tatahâniyye'-de de böyledir.
Bu şahıs, eğer: «Allah, bize de, sana da ecir versin,» derse; yine yemini bozulur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse : «Eğer seninle konuşursam, eve girmem haram olsun; filanca ile konuşmam da,» dediği halde eve girse ve o filanca ile de konuşsa; yemini bozulur.
Şayet : «Filan ile konuşamam da, haram olsun,» demiş ol-saydi; yemininin ikise de bozulmuş olurdu, Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir adam karısına: «Eğer filane ile konuşursan; sen boşsun,» dedikten sonra, karısı çamaşır yıkasa; konuşmaması gereken kadın da : «Temiz yıkadın,» deyince diğeri, o kadını tanısın veya tanımasın «Evet» dese; bu sözlerle; kadın boş olur. Zahîriyyc'de de böyledir.
Aslolan : Gerçekten konuşmak, anlatmak, hitap oylc-mek dudakla olur. İtbiyye'de de böyledir.
Bir adam diğerine : -Eğer, filan adam geldi diye haber verirsen; karım boş olsun.» veya «Kölem hür olsun» der; diğeri de yalandan haber verirse; yemin bozulur ve köle hür olur.
Eğer : «Bana, filan adamın geldiğini haber verirsen...» demiş olduğu halde, o, yalandan haber verseydi, yemin bozulmaz; köle hür olmazdı.
Bir adam, diğerine : «Eğer. karımın evde olduğunu bana haber verirsen; şöyle olsun...» der; o da yalandan haber verirse; yemini bozulur, fiöer : «Karımın evdeki ysrini söylersen,..» der: oda, yalandan haber verirse,- yemini bozulmaz.
Bir adam diğerine : «filan adam, geldi diye veya filan adamın geldiğini müjdelersen, şöyle olsun,» diye yevmin eyîese; diğer adamda yalandan müjdelcse, yemini bozulmaz.
«Eğer filan adamın geldiğini (veya geldi diye) bildirir-sen, şöyle olsun...» diyen bir kimseye; diğer adam, yalan olarak haber verirse; yemin bozulmaz.
Şayet, doğru olarak haber verdiği halde, yemin eyleyen, daha önce filanın geldiğini bilirse! yemin yine bozulmaz.
Fakat, yemin ederken : «Eğer, bana haber vsrırsen...» elemiş olsaydı; bu durumda, yemin eden kimse! diğerinin haber vermesinden önce, o şahsın geldiğini bflse bile,- yemini bozulurdu.
«Eğer bildirirsen..." demekle, «haber verirsen...» demeyi kasdeyiemişss; o zaman da, yemini bozulur, lâyık olan da, hem diyâneten hem de, hükmen kasdını kabul eylemektir. Bir kimse :
«Eğer, bana filan geldi diye, yazarsan» dediği zaman o şahıs, ena yalandan yazsa; mektup yemin eyleyene varsın veya varmasın, yemin bozulur.
Şayet : «Filanın geldiğini, bana yazarsan...» der; o da, yalandan yazarsa; yemin bozulmaz.
Diğer şahıs, yemin eden kimseye, şu şekilde yazarsa : Gerçekten, filan adam geldi. Hakikaten, o adam da mektup yazılmadan önce gelmiş, olsa fakat mektup yazan, onu bilmese; yemin bozulur. .
Bir adam; filanın sırrını filana açmayacağına ebodiy-yen yemin eylese de ya mektupla yazsa veya söylese veya filanın sırrı söylemi? diye sorulunca başı ile işaret eylese, yemini bozulur. .
Keza : «Filan adamın, sırrını filan adama ifşa eylemeye-ceğine,» veya «Filanın sırrını, filana bildirmemeye» veya «yerini bildirmemeye» veya «Sırrını gizleyeceğine yemin eyleyen,» veya «sırrını örteceğine yemin eyleyen,» veya «filana işaret eylem ey eceğine» yemin eden kimse; bunlardan birisini yaparsa; yemini bozulur.
Eğer, bunların tamamında, işaretten başka, söylemekle, yazmakla haber vermeyi kasdeyledi ise; Allah ile kendi arasındadır. Hükümde, inanılıp inanılmayacağı hakkında bütün âlimler : «inanılmaz,» demişlerdir.
Sonra da bu şekildeki yemininin kurtuluş yolunu ararsa; çâre şudur : «Biz, yerlerin ve sırların halini söyleyeceğiz Sen, yemin eylediğin adamın yeri ve sırrı olmadığı zaman hayır de ve biz, o adamın yerini ve sırrını söyleyince sus,» denilir. İşte, böyle yapılınca yemin edilenin sırrı ve yeri belli olsada yemin edenin yemini bozulmaz.
Filan kadını çahştırmamaya yemin eden kimse; ona ima eylese ve onu çalıştırsa : (halbuki işaretler büyüklerin halidir.) Kadın çalışsa da, çalışmasa da, yemin eden şahsın yemini, bozulmaz-
Bir adamın sırrını veya yerini diğer bir adama haber vermemeye yemin eden kimse; onu, yazmakla veya mektup yollamakla haber verse; yemini bozulur.
Keza; müjdelememeye yemin eden bir kimse; yazsa veya mektupla müjdelese yemini bozulur.
Şayet, yemin eden kimseye; «Filan adamın sırrı, şu değiîmi? veya» yeri, filan yer değil mi? denüse; o da, başıyla «evet» diye îmâ eylese; bu bir haber beşaret olmadığından, yemin eyleyenin yemini bozulmaz.
Eğer, baş işareti ili haber vermeyi veya beşaret eylemeyi kasdeylemişse; hem diyâneten hem de, hükmen tasdik olunur.
«Filan adamın malını ikrar eylemem,» diye yemin eden kimse : «Şöyle, şöye mi?» denilince: oda başı İle «evet» diye işaret yapsa; yemini bozulmaz.
«Filan adamın, sımm söylemem» diye yemin eden kimse; bu haberi yazmakla; işaret etmekle, yemini bozulmaz.
Şayet : «Filan adamın sırrı şu mu?» veya «yeri şura mı?» denilince; yemin eden «evet» dese; yemini bozulur.
Bu şekilde, yemin eden kimse; yeminden sonra ahras olsa; konuşmaya kudreti yetişmese; yemini, işaret üzere ve yazmakla olur.
Yalnız, bir her hariç : O da : Bir adamın sırrını konuşmayacağına, veya haber vermeyeceğine, yemin eden kimsenin yemini işaret ve yazmakla bozulmaz. îşâröt ve yazmak ahras olduktan sonra olsa bile böyledir.
«Filan adamı çağırmam» diye yemin eden kimse; onu yazmakla veya mektupla çağırırsa; yemini bozulur. İmâm Muhammet! (R.A.)'e göre, tebliğ, haber menzilindedir. Bu yazmakla da, haber yollamakla da, hasıl olur. Keza, bu hatırlamakda, yazmak ve haber yollamakla hasıl olur.
Bir kimse : «Hangi kölem,' beni şöylece sevindirirse; hürdür,» dese; kölelerde, birlikte müjdeleseler, hspside hür olurlar.
Eğer, birisi önceden müjdelerse ,o hür olur. Onlarda, birisi haberci yollasa; eğer, haber veren de, yemin eden kimsenin kölesi ise, işte o hür olur.
Eğer, haber veren, haberi kendini gönderen köleye mal ey-lemezse, bu köle, hür olmaz. Muhıyt'ta de böyledir.
Bir kimse, diğerine : «Eğer, bana şu taş altındır veya şu erkek kadındır diye haber verirsen...» diye bir şeye yemin eylese; o da, haber verse şart yerini bulduğundan yemin bozulur. Şayet : «Eğer, bildirir veya müjdelersen...» demi şolsaydi; yemini bozulmazdı. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir kimse, «filancaya mektup yazmam,» diye yemin ettiği halde, emredip bir başkasına yazdırsa; eğer, yemin eyleyen hükümdar ise, onun emreylenıesi kendi yazması yerinde olduğundan, yemini bozulur. Bedâi'de de böyledir.
Bir kimse : «Kur'âıı'dan sûre okumam,» diye yemin ettiği halde, bir sûreye gözüyle, sonuna kadar baksa; yemini bozulmaz. Bu ,bil - ittifak böyledir. Fetâvâyi Dûmrâ'da da böyledir.
Bir kimse «Filan adamın kitabını okumam.» diye yemin etse de, ona baksa ve kitabın içinde ne olduğunu anlasa; îir.ftm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, yemini bozulmaz. Fetva da, buna göredir.
Bir kimse : «Filan adamın mektubunu okumam,» diye yemin eylese de, bir satırını okusa, yemini bozulur. Eğer, yarım satır okursa, yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
«Bir süreyi okumamaya» yemin eden kimse; o sureyi okuyup, bir harfini okumasa; yemeni bozulur. Eğer, uzunca bir âyetini okumazsa; yemini bozulmaz. Bedâi'de de böyledir.
«Bir şiire benzetmemeye» yemin eden kimse; o şiirin yarısına benzetse; yemini bozulmaz. Eğer, o yarım beyt diğer bir şiirden bir beyt ise yine yemini bozulmaz. İmâm Muhammet! (R.A.)'e göre farslı bir adam el - hamd sûresini arapça okumamaya yemin eylese de, lalın ile okusa; yemini bozulmaz. Eğer adam fasih kimse ise, o zaman bozulur.
«Yazı okumamaya» yemin eden kimse, yumurta veya başka şey üzerine yazılmış yazıyı okursa ve «ben, kağıt üzerinde olanı okumamayı kast eyledim» derse; gerçek, kendi ile Al-lahu Teâlâ arasındadır. Hükümde bu sözü geçerli olmaz Mu-hıyt'te de böyledir.
«Bugün kur'ân okumayacağım,» diye yemin eden kimse; namazda veya başka yerde okursa; yemini bozulur. Keza : «Rükû' ve secdeleri yapmayacağım,» diye yemin eden kimse; bunları namazda veya başka yerde yaparsa, yemini bozulur.
Eğer, yemin eden kimse; besmeleyi okur da, sûre-i Nemil'de olanı kast eylerse; yemini bozulur; değilse bozulmaz. Çünkü, insanlar besmeleyi teberrük için okuyorlar; kıraat için okumuyorlar. Fetâvâyi Kât hân'da da böyledir.
Bu şekilde yemin eyleyene çâre Farzları cemaatla kılarsa; yemini bozulmaz; şayet, bir rek'atı kazaya kalır da, onu yalnız kılarsa, yemini bozulur.
Kadın, böyle yemin eylemişse; kocasına veya başka bir mahremine iktidâ eyleyerek kılar ve yemini bozulmaz. Muhıyt-te de böyledir.
Vitir namazını kasdeden kimse; Ramazanın haricinde de, bir başka vitir kılana uyarsa; yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Kur'ân okumamaya yemin eden kimse; Fatiha Sûresini, duâ niyyetiyle okursa, yemini bozulmaz. Zahiriyye'de de böyledir.
Bir kimse : «Eğer Kur'ânm bütün sûrelerinden okursam; sadaka vermek, üzerime borç olsun.»-derse : İmâm Muhammed (R.A.)'e göre bütün Kur'ân üzerine yemin eylemiş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir
Bir adam : «İstersen, yemin üzerime olsun,» der; diğeri-de : «İsterim,» derse; yemin etmiş olur. «Eğer filanla konuşursam yemin üzerime olsun,» diyen de böyledir. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Eğer, filan adamın evine gider ve onunla konuşursan, benden boşsun,» der; kadın da, onun evine gitmez; fakat başka bir yerde, o adamla konuşursa; yemin bozulmaz.
«Eğer, filan adamın evine gitmez ve onunla konuşmazsan benden boşsun,» demiş olsa ve evine gitmese, fakat başka bir yerde konuşsa yemini bozulur. Ve karısı boş olur.
Bir kimse, karısına : «Benimle bugün yaptığım filan adama söylemezsen; sen, boşsun.» der; kadın da dediği gibi konuşur fakat, o adam duymazsa; kadın boş olmaz.
«Eğer,-bu gün bana söylemezsen sen boşsun,» der; kadın da söyler; fakat kendisi duymazsa; bu kadın boş olur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir adam, kimsenin aybını söylememek üzere karısının talâkına yemin etse; karısı ile konuşurken de : «Filan içki içti ve içki sattı; sonrada tevbe eyledi,» dese karısı boş olur. Sirâcü'l-Vehhâc'da da böyledir.
«Bir sene, konuşmamaya» yemin eden kimse, senin baki kalan günlerinde konuşmaz.
Bir ay konuşmamaya yemin eden kimse; yemin eylediği günden itibaren, bir ay konuşmaz. Kâfî'de de böyledir.
«Aylara, konuşmam» diye yemin eden kimse; İmâm E-bû Hanîfe (R.A.)'ye göre üç ay konuşmaz.
«Seninle, senelerce konuşmam,» diye yemin eden kimse; üç sene konuşmaz. Bu bil - ittifak böyledir. Bedâi'de de böyledir.
«Hin veya zaman konuşmamaya» yemin eden kimse; nefi de olsun, isbatta olsun, altı ay konuşmaz.- (misâl : «Bir müddet veya bir zaman oruç tutacağım.» diye yemin eden kimss-; eğer, bir "zaman tayin eylememişse; altı ay oruç tutar. Eğer, muayyen zamana niyyet etmişse; tasdik edilir. Dehir de, böyledir. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.) ve İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, niy-yetinde belirli bir azman yoksa; bu müddet altı aydır. İmâm Ebü Hanîfe (R.A) «Dehir nedir? Ben bilmiyorum,» demiştir. İhtilaf kelime nekre (= belirsiz) olduğuna göredir. Eğer, marife (= belirli) olursa; bil - icma ebediyet ifade eylerler Tebyin'de de böyledir.
Zamanlara konuşmamaya, yemin eden kimse; İmâm Ebû Hânife (R.A.)'ye göre, altmış ay konuşmaz. Sirâcü'İ - Veh-hâc'da da böyledir.
«Dehirlerce konuşmamaya» yemin eden kimse;, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.) ve İmâm Muhammed (R.A.)'e göre en sekiz ay konuşmaz. Tahâyî Şerhi'nde de böyledir.
Ömür boyu konuşmamaya yemin eden kimse: niyeti yoksa, ömrünün sonuna kadar konuşmaz, Eğer, nekre olarak «omren» demişse İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre altı aydır, hin gibi. Eğer, «bir hukup» demişse; bu müddet seksen senedir. Si-râcü'l - Cehhac'da da böyledir.
Asıl'da : Ayın evveli; yansı geçmeden önceki zamandır.
İmâm Ebû Yûsuf (R.A)'a göre, bir adam, «filanca ile, aym evvelinde, günün sonunda konuşmam,» diye yemin eylese ve günün evvelin de, aym sonunda da konuşmam... dese; onboşin-ci ve on altıncı günleri konuşmaz. Hulâsa'da da böyledir.
«Annesiyle, üç yıl konuşmamaya» yemin ve talâk üzere şart eden kimsenin haber yollayarak, annssinin kendinden râzi olmasını ve hakkını helâl etmesini istemesi uygun olur. Hâvî'de böyledir.
İmâm Mulıammed (R.A.)e «Senenin veya aym bu gününde konuşmam,» diye yemin eden kimse;' seneler veya aylar devreyledikce, o gün, konuşmaz. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir kimse : «Filan ile, bu senemizde konuşmam, diye yemin etse; muharrem ayını nbaşma kadar, konuşmaz, -yoksa, yemin ettiği andan itibaren bir sene değil.-
Bir adam, karışma : «Eğer, seninle seneye kadar, konuşursam; sen boşsun, git ey Allah'ın düşmanı,» dese; kadm boşanmış olur. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse : «Vallahi, aydan sonra bir ay, seninle konuşmam,» diye yemin etse işte o, iki ay konuşmama sözü menzilindedir. Keza : «Vallahi, seneden sonra bir sene, seninle konuşmam,» diye yemin etse; «iki sene konuşmam» demiş olur,
Bir kimse : «Vallahi, bu aydan sonra, seninle bir ay konuşmam,» derse; bu şahıs, içinde bulunduğu ayda konuşur; ondan sonraki ayda konuşmaz. Zehıyre'de de böyledir.
Bir kimse : «Vallah; filan adamm geldiği günde, seninle konuşmam,» derse; günün evelinde, o adamla konuşur; günün sonunda da, «gelirse» dediği adam gelirse; yemini bozulur.
Şayet, o gelecek adam günün evvelin gelse de yemin eden şahıs günün sonunda konuşsa; bütün âlimlere göre, yemin bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Bir adam : «Filan adamın gelmesinden önceki bir ayda; filan adamla konuşamam,» diye yemin etse ve aym başında «konuşmam» dediği o adamla konuşsa; «gelirse» dediği adam da ,aym son günü gelse; yemini bozulur.
Bir adam : «Vallahi, filan adamm gelmesinden önce, bir ay seninle konuşmam,» dedikten sonra konuşsa; beş gün sanra da,- o adam gelse; yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse : «Vallahi, bir gün hariç veya bir günden başka, senin, bir ay konuşmam,» diye yemin etse; işte o, niy-yjeti üzerinedir. Eğer, niyyeti yoksa; istediği günü seçebilir. Çünkü, gün nekredir yani belirli değildir
Şayet : «bir gun noksan,» demiş olsaydı, yirmi dokuz gün konuşmaması gerekirdi. Çünkü, ^noksan, bir şeyin sonunda otur* fcâmiu'I - Kebir Şerhi'nde de böyledir.
Bir kimse : «Filan ve filan ile bir gün hariç, bu sene konuşmam,» diye yemin etse; eğer, ikisiyle de ayni günde konuşursa; yemini bozulmaz.
Eğer, birisiyle bir gün, diğeri ile de, başka bir günde konuşursa; yemini bozulur.
Şayet, birisiyle konuştuğu gün, diğeri ile de, konuşda; yemini bozulmaz.
Eğer, belli bir günü istisna eylemişse; birisiyle o belli günde konuşsa da, diğeri ile başka bir günde konuşsa-, yemini bozulmaz.
Ve eğer, bir gün hariç ikisiylede bir ay konuşmamaya yemin eylemişse; eğer, bir günü tayin eyleyerek niyet eylemişse; işte, o gün konuşabilir. Eğer, böyle bir niyeti yoksa, dilediği günü seçer. Muhıyt'te de böyledir
Bir adam, Karısına : «Filan adamla bir gün konuşursam; sen, benden boşsun,» dese; işte o, geceli ve gündüzlü bir gün h az. Şayet, gece veya gündüz konuşursa yemini bozulur.
Eğer Hassaten, gündüzü niyyet eylemişse; hükümde, sözü doğrulanır ve geçerli olur. Kâfî'de de böyledir.
Bu kimse : «Eğer, gece filanla konuşursam veya gece filan gelirse; sen boşsun,» demiş olsa da, gündüz konuşsa; veya adam gündüz gelse; kadın boş olmaz. Çünjtü, gece lügatte gecenin karanlığının ismidir. Burda örf yoktur. Bedâi'de de böyledir.
Bir adam, karısına : «Eğer filan ile konuşursam; sen boşsun; yalnız filanın gelmesi-veya gelene kadar müstesna veya filan izin verene kadar müstesna» dediği halde konuşursa; kadın boş olur. Eğer , adam geldikten veya izin verildikten sonra konuşursa; kadın boş olmaz.
Keza : «Eğer filan ile konuşursam; sen boşsun; ancak filan gelirse müstesna,» der ve o adam ölürse; yemin, İmâm Ebû Ha-nîfe (R.A.) ve İmam Mulymımed (R.A.)'e göre düşer. Kâfî'ds de böyledir.
Bizzat, bir gün, bir adamla konuşmamaya yemin eden kimsenin yemini, o güne aittir. Gecesi beraber değildir. Tahâvî Şerhi'nde de böyledir.
Bir kimse : «Günlerce onunla konuşmam,» diye yemin ettiği zaman; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, on gün konuşmaz. Hidâye'de de böyledir.
«Günlerce onunla konuşmam,» diye yemi neden kimse : Cami Kitabına göre üç gün üzerine yemin etmiş sayılır, «Bunun hilafı, söylenmemiştir. Sahih olan da budur.» denilmiştir.
«Çok günler, onunla konuşmam,» diye yemin eden kim-, se; on gün üzere, yemin etmiş sayılır. Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R. A.)'nın kıyasında böyledir. Bedâi'de de böyledir.
Bir adam: «Seninle, her gün konuşursam; şu yemin üzerime olsun,» dese de, onunla, iki gün konuşsa, iki yemini bozulmuş olur. Şayet, her iki günde konuşursam demiş olcaydi, bir yemini bozulurdu. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir adam: «Onun şu günlerinde, filan adamla konuşmayacağım,» diye yemin etmiş olsa; İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'e göre, o, üç gün konuşmaz. Şayet, «bütün günlerinde konuşmayacağım.» demiş olsaydı; ömür boyu konuşamazdı. Fetâvâyi Kâdi-hân'da da böyledir.
«Seninle, on gün konuşmayacağım,» diyen kimse; bu sözü, Cumartesi gününde söylediyse, iki cumartesi konuşmaz. Çünkü, on günün içinde, cumartesi günü, iki defa dolanmaz Keza : «Seninle, cumartesi günü, iki günü, iki gün konuşmam» dese; iki cumartesi günü konuşmaz. Çünkü, cumartesi günü, iki gün olmaz ve iki günde iki cumartesi arka arkaya gelmez; onun muradının, iki defa, cumartesi günleri konuşmak olduğu anlaşılır.
«Eğer, cumartesi günü, üç gün konuşmam; seninle,» diye yemin eylemişse; o üç günün hepsinin de, Cumartesi günleri olması gerekir. Câmiu1! - Kebîr Şerhi'nde de böyledir.
Bir kimse : «Onunla bir gün bir sene, bir gün, konuşmam.» veya «Bir sene, bir gün, konuşmam,» der; eğer aynı günü niyyet eylemişse; bütün sene, o güne tesadüf eden günde konuşmaz.
Şayet, bir şeye niyyet eylemişse; sene boyu haftanın cum'a günü konuşmaz.
Eğer, bir cum'a konuşursa; yemini bozulur. Itâbiyye'de de böyledir.
Filan adamla, on güne kadar konuşmamaya yemin eden kimsenin yeminine onuncu günde girmiş olur. Fetâvâyi Kâdî-hân'da da böyledir
«Onunla bugün veya yarın konuşmam,» diyp yemin eden kimse, bu gün veya yarın konuşsa; yemini bozulur. Itâbiyye'de de böyledir.
«Vallahi; onunla, bugün ve yarın konuşmam,» diyen kimse : o günün kalan kısmıyla; yarın, konuşmaz. Aradaki gece ise, yeminin içine girmez. Bedâi'de de böyledir.
«Onunla, bugün ve yarın ve öbür gün, konuşmam,» diye yemin eden kimse; gecede olsun, gündüzde olsun, bir tek söz söyleyemez. Şayet, «Bu günde, yarın, öbür günde, konuşmam.»
demiş olsaydı; o üç günde, ayrı ayrı konuşmadıkça yemini bozulmazdı. Ve gece konuşsa bile yine yemini bozulmazdı. Ksrder"nin Veçîzi'nde de böyledir.
İmâm Muhammed (R.A.)'e göre «Filan adamla, iki gün arasında bir gün konuşmam,» diyen kimse; bir niyyeti yoksa; işte o, «vallahi, onunla bir gün konuşmam» diyen gibidir. Muhiyt'te de böyledir.
Eğer, gece : «Onunla, bir gün konuşmam,» derse; O andan, güneş batana kadar, konuşamaz Itâbiyye'de de böyledir.
Eğer, yemininden sonra, şafak yeri ağarmadan, konuşursa; sahih kavle göre, yemini bozulur. Muhiyfte de böyledir.
Şayet gündüz : «Onunla, gece konuşmam/, derse; o andan itibaren, fecrin tulûuna kadar, konuşmaz. Itabiyye'de de böyledir.
Günün bazı kısımmda : Onunla bir gün konuşmamaya yemin eden kimsenin yemini, o andan itibaren, yemin eylediği dakikaya kadar, gece ve gündüz devam eyler.
Keza, gecede iken : «Gece konuşmam,» diye yemin edenin yemin müddeti, o dakikadan itibaren, gelecek gecenin o anma kadar, gündüzde dahil olmak şartıyla devam eyler. Bedâi'de de böyledir.
«Vallahi, seninle, bir gün ve birgün konuşmam,.» veya «iki gün konuşmam,» diyen kimse; aralardaki gecelerde de konuşamaz.
Şayet : «Seninle, bir gün ve iki gün konuşmam,- dese; üçüncü gün sona erince, yemin de nihayet bulur. .
Eğer : «Seninle, bir gün, iki gün değil, konuşmam,» der ve üçüncü 1 gün, konuşursa; yemini bozulmaz.
Bir kimse gecenin yarısında veya gündüzün ortasında: «Vallahi, seninle, iki gece konuşmam,» demiş olsa! yarının ayni saatma kadar da, konuşmasa; yemini bozulmaz.
«Filan adamla, otuz gün konuşmam diye yemin ettiği zaman, yemin eylediği andan itibaren, otuzuncu günün batışına kadar konuşmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Günün bir kısmında .- «Vallahi bugün, onunla konuşmam,« diyen kimse; o günün geride kalanı kadarında, konuşmaz. Şayet, geceleyin yemin eylemişse; yarının gün batınıma kadar konuşmasıyla yemini bozulur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Gündüzleyin : «Bu gece konuşmam,» diye yemin eden kimsenin yeminine, o günün kalan kısmı dâhil olmaz. Bu yemin, geceye mahsusdur.
«Gecenin evvelinde, niyyeti olmaksızın : «Bugün konuşmam,» diye yemin eden kimsenin; yemini geçersizdir.
Eğer, gecenin sonunda yemin eylemiş olsaydı, işte o, gelecek günde,, konuşamazdı.
«Vallahi, filan adamla, günlerimin birisinde, konuşurum veya günlerimin birinde veya ikisinde çıkarırım veya günlerim de çıkarırım,» dese işte o kimse, o gün ve gece de dâhil olmak üzere, on günden az bir zamanda konuşur veya çıkarırsa yemin yerini bulmuş olur. Eğer, on gün geçene kadar konuşmaz veya çıkarmazca; yemini bozulur. Muhıyt'te de böyledir.
Üç gün konuşmam! yalnız, bu gün hariç, diye yemin eden kimse! o günden sonra, iki gün konuşmaz. Şayet : «Bu günden gayri veya bugünden başka,» demiş olsaydı, bu durumda, üç gün konuşmazdı. Itabiyye'de de böyledir.
«Filan adamla, bu evde olduğu müddetçe, konuşmam.» diye yemin eden kimse, o adam, o evden eşyalarını çıkardıktan sonra, gelse ve o zaman konuşsa; yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Keza : «Evde durduğu müddetçe» dese, yine böyledir. İzah -da da böyledir.
«Bağdad'da kaldığım müddetcs, seninle konuşmam,» diye yemin eden kimse; kendisi bizzat Bağdat'tan çıkınca; yemin kalmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
«Şu elbise üzerinde olduğu müddetçe, filan adamla konuşmam,» diye yemin eden kimse; o adam, o elbiseyi çıkarıp tekrar giydikten sonra, konuşursa; yemini bozulmaz. Şâyct : "Şu elbise, üzerinde olduğu halde, konuşmam,» diye yemin etse ve
o adamda, o elbiseyi çıkarıp tekrar giydikten sonra konuşsaydı; yemini bozulurdu. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karışma : «Vallahi, annen baban sağ iken, seninle konuşmam,» dese de, onlardan birisi öldükten sonra konuşsa; yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
İmâm Ebû Yûsuf(R.A.)'e göre, ayakta duran bir adam hakkında : «Vallahi, şu adamla konuşmam,» dese ve «onun, a-yakta olduğu müddeti niyyet eylese» ve ayakta ikende konuşmasa; niyyeti geçerli değildir.
Şayet : «Şu ayakta durduğu müddetçe,» demiş olsaydı; kendi ile Allah arasında olurdu. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse : «Ebediyyen, elbette konuşacağım,» diye yemin ettiği adamla karşılaştığı, müddetçe, devamlı konuşacaktır. Eğer : «Ebediyen konuşmayacağım,» demiş olsaydı; konuştuğu zaman yemini bozulurdu. îzâh'ta da böyledir.
«Filan adamla, hac dönüşüne kadar konuşmayacağım,» diye yemin eden kimse; hacdan bir kişi geldikten sonra, konuşursa; yemini bozulmaz. -
Keza «Hasad zamanına kadar, filan adamla konuşmayacağım,» dese de; bir kişi hasad yapsa; yemini sona ermiş olur.
«Kar olmadığı müddetçe, konuşmam,» diye yemin eden kimse; eğer, kar yer yüzünde olmadığı müddeti niyet eylemişse; hakikaten, kar, yer yüzünde oldukça; konuşamaz. Eğer yemin e-den kimse, kendi bulunduğu yeri şart koşmuşsa; -başka beldeyi değil,- yemin eden kimsenin beldesinde, kar olmadığı müddetçe, yemini geçerli olur. Kar'm olması demek, kar'm gökte u-çar olması veya duvar veya ağaç üzerinde bulunupta yerde ka-rar etmemiş olması demek değildir. Kar'm, yerde mevcut olması demektir. Eğer, kar'm yağma zamanını niyyet eylemişse; kar yağma zamanı gelene kadar konuşmaz.
«Hac mevsimi gelene kadar, filan adamla kosmşmam,» diye yemin eden kimse. İmâm Muhammed (R.A.)'e göre kurban bayramı sabahı konuşur. İmânı Ebû Yûsuf (R.A.)'s göre ise, arefe günü güneş batınca konuşur. Muhıyt'te de böyledir.
«Filan adamla yaza veya kışa kadar konuşmam,» diye yemin eden kimse; bulunduğu beldede yaz veya kış tanınan zamana kadar konuşur. Kış, kalın elbiselerin giyildiği; yaz ise, ince elbiselerin giyildiği zamanlardır.
Kadir gecesi avama göre, Ramazanın yirmi yedinci gecesi-dir. Ariflere göre, ihtilaflıdır. İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre ileri ve geri gider. İmâmeyn'e göre ise gitmez.
Bu ihtilâfın faydası : «Bir adam, Ramazan geçene kadar, filan adamla konuşmam,» diye yemin etse; İmâm Ebû Hanîfe (R. A.)'ye göre, eğer Ramazmm bir günü geçtikten sonra yemin ey-lediyse gelecek senenin ramazanıda çıkana kadar konuşamaz.
İmâmeyn'e göre, ikinci ramazanın, birinci günü geçtikten sonra konuşabilir.
Eğer, Ramazan girmeden önce yemin eylemiş olsaydı; o Ramazan çıkınca konuşabilir. Fetva İmâmın kavline göredir. Kerderî'nin Vecîzi'nde de böyledir.
Bir kimse : «Filan adam ile konuşursam; cum'a veya perşembe günü kazancımın tamamı sadakadır.» dese; o iki günde, mâlik olduğunun tamamını tasadduk eyler.
Bir kimse : «Cum'a günü konuşmam,» diye yemin etse; niyyeti de olmasa; hafta'nm cum'a günlerini Itonuşmaz. Eğer, iki cum'a demiş olsaydı, işte o, iki cum'a günleri iki hafta konuşmazdı.
Şayet, üç cum'a deseydi, işte o, yemin eylediği günden itibaren, yirmi bir gün konuşamazdı.
.Eğer, yalnız cum'a gününü niyyet eyledim,» derse; bu sözü,, hükümde geçerli olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
«Vallahi, seninle bu Cum'a konuşmam," diye yemin eden kimse; cum'anm dışında kalan günlerde, konuşur.
«Seninle perşembe günü veya pazar günü veya pazartesi günü konuşmam,» diyen gibi...
Bu, niyyetinin yalnız cum'a gününe olduğuna göredir. Eğer, cum'a derken, bütün haftanın günlerini niyyet eylemişse; bu niyyetine göre haftanın hiç bir gününde konuşamaz. Muhıyt'te de böyledir.
«Vallâh, seninle, nıâlura cum'a günü konuşmam,» diye yemin eden kimse; diğer günlerde konuşur. Zira, cum'a bilinen bir günün ismidir. Bedâi'de de böyledir.
Bir kimse : «Filanla, şu zamana kadar konuşmam,» diye vemin edince; eğer, niyetinde, «bir zaman» varsa; (on saata kadar, on güne kadar, on aya veya on yıla kadar gibi...) bu kimse, niyyetine göre, amel eder. Eğer, böyle bir niyyetî yoksa, bir gün konuşmaz.
«Filanla, ebediyyen konuşmam,» diye yemin eden veya «ebediyyen» demeyip de, «konuşmam» diyen kimse; ebediyyen .konuşamaz. Her hangi bir vakit konuşsa; yemini bozulur. Ze-hıyre'de de böyledir.
«Filanla, ebediyyen konuşmam,» diye yemin eden kimse, o adam Öldükten sonra, konuşsa; yemini bozulmaz.
«Uzun müddet konuşmam,» diye yemin eden kimse; eğer, bir zamana niyyet eylemîşse; o öyledir. Eğer, niyyeti yok sa; işte o, bir ay bir gün konuşmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böy-ledir
Bir kimse : «Yakın zamana kadar, seninle konuşmam,» diye yemin etmiş olsa; bir aydan bir gün noksana kadar, konuşmaz. İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göredir. Bunun hilafını
söyleyen de olmadı. Eğer, bir aydan fazlaya niyyet eylemişse öyle olur.
Uzak zamana kadar, konuşmamaya, yemin eden kimse; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre bir aydan fazla zaman konuşmaz.
İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre «serîan» diye yemin eden kimse; -niyyeti yoksa- bir aydan bir gün noksan, konuşmaz.
Eğer niyyeti varsa; ona göre hareket eder. «Acilen- derse; bu bir aydan azdır.
«Acilen- derse: bu; bir aydan çoktur.
«Bıd'a aşere yevmen.» derse, on üç gündür. Eğer : -Fazlaya niyyet eyledim.' derse; oudokuz güne kadar, sözü kabul ediliir., Tatarbâniyye'de de böyledir.
Bir kimse, bir köleye : «Senin efendinle konuşmam,» di-, ye yemin etse; o köleninde, iki efendisi olsa (biri yüksek, biri engin adam olsalar,) eğer niyyeti yoksa; biri ile konuşunca, yemini bozulur.
Keza : «Dedenle konuşmam,» diye yemin eden kimse; hem baba, hem de ana tarafından olan dedeleri ile konuşamaz. Meb-sût'ta da böyledir.
Bir kimse, diğerine : «Seninle, senenin yakınına kadar konuşmam» derse; altı ay ve bir gün, konuşmaz. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse, diğerine : «Ey filan! Vallahi, seninle on gün konuşmam;vallâhi, seninle dokuz gün konuşmam; vallahi, seninle sekiz gün konuşmam,» dese; yeminin ikisi bozulmuş olur; üçüncüsü kalır. Eğer, sekiz gün içinde konuşursa; o yemini de bozulur.
Keza, eğer : «Vallahi, seninle sekiz gün konuşmam; vallahi, seninle dokuz gün konuşmam, vallahi, seninle on gün konuşmam,» dese; yine yemininin ikisi bozulmuş, üçüncüsü kalmış olur, Eğer, on gün içinde konuşursa o yemini de bozulur. Meb-sût'ta da böyledir.
İmâm Muhammed (R.A.)'e göre : Bir,adam -. Filanla bir günde her konuşmamda, Allah için bir dirhem sadaka vermek, üzerime vacip olsun; iki günden, her konuşmamda, iki dirhem-, üç günde, her konuşmamda, üç dirhem; sadaka vermem, vacip olsun. Dört günde, her konuşmama dört dirhem; beş günde, her konuşmamda, beş dirhem; sadaka vermem üzerime vacip olsun,» dedikten sonra; dördüncü ve beşinci günlerde konuşsa; onun, otuz dirhem sadaka vermesi lâzım olur. Eğer, birinci gün veya diğer günlerden birinde iki defa konuşmuş olsaydı, otuz dirhem sadaka vermesi gerekirdi. En doğrusunu ancak Al-lahu Teâlâ bilir. [17]
Bir kimse karısına : «Eğer, seninle konuşursam-, işte, sen boşsun. Haydi git (veya haydi kalk)» dese yamini bozulmaz. Çünkü, «haydi git (veya haydi kalk)» sözü yemine bitişiktir. Eğer «kalk veya git)» sözleriyle kelimelere yeniden başlamışsa; sözü tasdik edilir. Ve eğer, «kalk git» sözüyle, boşamayı murad eylediyse, işte o boşama olur. Yemini, ile de ikinci bir talâk vâki olur. Çünkü, talâka niyyet eylediği zaman söze yeniden başlamış oldu. Ve yemini bozuldu. Bedâi'de de böyledir.
Eğer «git» demiş olsa veya yemininin arkasından «sen boşsun,» demiş olsa yemini bozulmuş olur.
Yazmakla, haber yollamakla işaretle yemin bozulmaz. Keza konuşmam diye, yemin ettiği adama, yanmda olsa da namaz da, ona karşı selâm verse yemini bozulmaz. Itâbiyye'de de böyledir.
«İzni olmaksızın konuşmam,» diye yemin eden bir kimseye izin verilse de kendisi onu bilmeden konuşsa, yemini bozulur. Kâfî'de de böyledir.
Niyeti olmamaksızm konuşmamaya yemin eden kimse; namaz kusa ve namazda okusa-, veya teşbih veya tehlil okusa-, istihsânen yemini bozulmaz. Fakat namazın dışında okursa; teşbih ve tehlil getirirse; âlimlerimize göre, yemini bozulur.
Fakiyh Ebül-Leys'e göre eğer yemini farsca yapmışsa, namazın haricinde okumakla, teşbih ve tehlille de yemini bozulmaz. Örfen böyledir. Çünkü, o kimse için okudu ve teşbih eyledi denilir de konuştu denilmez. Fetva da, buna göredir Kâfî'de de böyledir.
Konuşmamaya yemin eden kimse, namaz da tekbîr getirse veya dua eylese; yemini bozulmaz,
Eğer, namazın haricinde tekbir alır ve dua ederse yemini bozulur. Yemini arapca değiîde, farsca ise, namazda da haricinde de yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Filan adamla konuşmam diye yemin eden kimse, konuşmamaya yer "a eylediği kimseye uyup namaz kılarken; o adam sehveylese, yemin eden de, teşbih getirse; yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
İçinde yemin edileninde bulunduğu kimselere, yemin e-den kimse; İmâm olsa,- namazın sonunda verdiği birinci ve ikinci selâmla, yemini bozulmaz. Bu yemin edenin imam olmasına göredir. İmâma uyan kimse olsa da yemini bozulmaz.Ebû İmâm Ebû Hanife (R.A.) ve İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, yemini ey-liyen muktedî; yemin edilen de, imâm olsa,- yemin eden kimse, imamın yanılmasında, tekbir veya teşbihle imâmı uyardığında yemini bozulmaz.
Örfe göre, yemin eden yemin eylenene, Kur'an okutsa yemini bozulur Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
«Filan adamla, konuşmam,» diye yemin eden kimse; ona mektup yazsa; eğer maksadı ona yazı öğretmekse; yemininin bozulmasından korkarım. Hâvî'de de böyledir.
Filan adamla konuşmam diye yemin eden kimse, uzaktan çağırsa da sesi duyulmasa yemini bozulmaz.
Eğer uzaklık, sesin duyulacağı kadarsa; yemin bozulur. Keza, yemin edilen uyuyor olsa; yemin eden de, onu çağırsa; eğer uyanırsa, yemin bozulur. Uyanmazsa Şeyhu'l - İslâm, Şem-sû'l - Eimme Serahsî'ye göre yemini bozulmaz. Kâdîhân'ın Câ-miu's - Sağîri'nde de böyledir.
Âlimlerimiz bu görüş üzeredir. Muhtar olan da budur. Nehru'l - FâüVta da böyledir.
Yemin eden, yemin edilenin bulunduğu cemaata varıp selam verse; yemin edilen, selâmı duymasa bile; yemini bozulur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Eğer, onun haricindekilere, niyyet eylemiz olursa; yemini bozulmaz. Bu Allah ile kendisi arasında olur; hükümde geçer-olmaz. Bedâi'de de böyledir.
Selâm verdiği toplulukta, yemin edilen adam. varsa; bunu bilmese bile, yemini bozulur.
Şayet, «filan hariç size selâm olsun» diye istisna yaparsa; o zaman, yemini bozulmaz.
Eğer : «Bir kişi müstesna,» dese de, yemin eylediği adamı kasdettiğini belirtse; sözüne inanılır. Itabiyye'de de böyledir.
«Filan adamla konuşmamaya» yemin eden kimsenin kapusuna, yemin edilen adam çalsa, yemin eyleyen de, «kim?»; «Bu kim?» veya «o kim?» dese; âlimlerin bazıları : «Yemini bozulmaz.» demişlerdir. Ancak : «Sen kimsin?" derse; yemini bozulur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse; filan adamla, konuşmamaya yemin ettikten sonra; yemin edilen çağırsa da, yemin eden de : lebbeyk (= buyur) dese; yemini bozulur. Muhıyt'te de böyledir.
Bunu kapı çalındıktan sonra yaparsa, böyle olur. Eğer : «Burdayım,» derse, yemini bozulur. Hulâsa'da da böyledir.
«Filanla konuşmam,» diye yemin 'eden kimse; yemin edilen adam, bir başka adamı çağırınca yemin eden dö; lebbeyk ( = buyur) dese; yemini bozulur. Gıyâsiyye'de de böyledir.
Konuşmamaya yemin eden kimseye, karısı gelse; o da yemek yiyor olsa ve karısına : «Ne var?» dese; yemini bozulur. Muhıyt'te de böyledir.
Karısıyle konuşmamaya yemin eden kimse, eve girdiği zaman, orada, karısından başka kimse bulunmadığı halde «Bunu kim koydu?» vsya «Bu nerde?» dese; yemini bozulur.
Eğer, evde, karısından başka biri de varsa; o zaman, yemini bozulmaz.
Bu kimse : «Ne olurdu, şiirimi birisi söyleseydi.» deseydi ve evde de, karısından başka kimse, bulunmasaydı yemini bozulmazdı. Hulâsa'da da böyledir.
Filan adamla konuşmamaya yemin eden kimse; o adamın anlamadığı bazı sözler söylese bile, yemininin bozulması gerekir. Muhıyt'te de böyledir.
Yenlin edilen adam, birine sövdüğünde, yemin eden şahıs, onu men etmeye çalışsa; yemin eden şahıs «yapma» deyince, yeminini hatırlayıp sussa; yemini bozulmaz. Çünkü, bu kadar söz, -Konuşma» sayılmaz.
Yemin edilen adam, yemin eden şahsın, babasına sövünce; yemin eden : «Hayır belki de sensin,» dese; yemini bozulur. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Yemin eden, yemin edilenin içinde bulunduğu topluluktan, başka biriyle konuşsa da maksadı yemin edilene duyurmak olsa; yemini bozulmaz. Hızânetü'l - Müftîn'de de böyledir.
Filan adamla konuşmamaya yemin eden kimse; duvarla konuşarak : «Ey duvar, şöyle şöyle oldu,» dese; -göyesi yemin eylediği adama duyurmak olsa bile,- yemini bozulmaz. Fel-vâ da buna göredir. Fetâvâyi Suğra'da da böyledir.
İmâm Muhammed (R.A.)'e göre bir kimse karışma : «Eğer, kadın alırsam, (veya köle satın alırsam; erkeklerle konuşursam; insanlarla konuşursam) sen boşsun,» dediği halde, bir kadınla nikâhlansa; veya bir. adamla konuşsa yahut bir köle satın alsa; yemini bozulur.
«Miskinlerle veya fakirlerle konuşmam.» diye yemin e-eden kimse; onlardan birisiyle konuşursa, ylmini bozulur. Şayet, bütün erkeklere ve kadınlara niyyet eylemişse; sözüne inanılır! yemini bozulmaz.
Eğer : «Kadınları nikâhladıysam; (veya köle satın aldıy-sam; yahut, erkeklerle konuştuysam...» demiş olursa; yemini bozulmaz; ancak, üç köle satın alması ve benzeriyle yemini bozulur. Şayet : «Köle cinsini niyyet eylediğini söylerse; sözüne inanılır ve tek bir köle almakla yemini bozulur. Câmiu'I - Kebîrde de böyledir.
Adem oğullan ile konuşmamaya yemin eden kimse; eyli-yen; onlardan birisiyle konuşursa yemini bozulur, eğer, tamamım niyyet eylemişse bozulmaz. Sözüne inanılır. Gerçek kendi ile Allahu Teâlâ arasındadır. Sözü hükümde geçerlidir. Bedâi'de de böyledir.
«Filan adamın şu kölesiyle konuşmam,» diye yemin eden kimse; o filanın satın aldığı başka bir köle ile konuşursa; yemini bozulmaz. Câmiu's - Sağır Şerhi'nde de böyledir.
«Filan adamın, kölesiyle konuşmam,» diye yemin eden kimse; eğer belirli bir köleye niyyet eylemişse, işte onunla konuşunca; yemini bozulur. Eğer, niyyeti yoksa; ister, o şahsın kölesi yemin ederken orda bulunsun, ister bulunmasın, onunla konuşunca, bil-icma' yemini bozulur. Tahâvî Şerhi'nde de böyledir. .,
Bir kimse : «Filancanın dostu, (veya karısı, veya oğlu) ile konuşmam,» diye yemin eylemiş olsa; (veya bunlara benzer, o adama izafe edilen biriyle mülküyet hükmü olmaksızın) bu şahıs yemin eyledikten sonra yemin edilen adam, bir kadınla nikâhlansa; veya bir oğlu olsa ve yemin eyliyen bununla konuşsa; yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Bir kimse filan adamın karısıyla konuşmamaya, yemin etse; bu sırada, o adamın karısı olmasa da sonra bir kadın alsa; yemin eden de onunla konuşsa; İmâm Ebû Hânîfe (R.A) ve İ-mâm Ebû Yûsuf (R.A)'e göre yemini bozulur. İmâm Muhammed (R.A.)'e göre bozulmaz. Fetva, önceki iki imamımıza göredir. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir kimse : «Konuşmam,- diye yemin eylediği kadınla, boşandıktan veya dost iken, düşman olduktan sonra, konuşsa; eğer yemin eylerken: «Şu kadın (veya şu dost)» diye tayin eylemişse; onlarla konuşunca yemini bozulur. Tayin eylememişse bozulmaz.
«Filan adamın, köleleriyie, konuşmam,» diye yemin eden kimse; üç köleye yemin etmiş demektir. O adamın, on kölesinden üçü ile konuşursa; yemini bozulur. Eğer, ikisi ile konuşursa bozulmaz, Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Eğer, tamamını niyyet eylemişse; sözüne inanılır. Sahih olan da budur.
Filan adamın, kanlarıyla veya dostlarıyla konuşmamaya yemin eden kimse; belirttiği kimselerin biriyle konuşmazsa; yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Filan adamın kardeşleriyle veya oğullarıyla konuşmamaya yemin eden kimse; onların hiçbiriyle konuşmazsa; yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Bir kimse : «Filan adamın, kardeşleriyle konuşmam,» diye yemin etse; halbuki, o adamın bir kardeşi olsa; eğer öyle olduğunu bilmekte idiyse onunla konuştuğu zaman, yemini bozulur. Eğer bilmiyor idiyse; yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kübrâ'da da böyledir.
Bir kimse : «Şu paltonun sahibiyle, konuşmam,» diye yemin etse ve o palto satıldıktan sonra, konuşsa; yemini bozulur, bil-tema' böyledir. Eğer, o paltoyu satın alanla konuşursa yemini bozulmaz.
Bir kimse : «Filan adamla konuşursam, onun istediği kadar yeminler üzerime olsun,» der ve o adamla da, konuşursa, ne çok nede az değil- üç yemin keffâreli gerekir. Muhıyt'te de
böyledir.
Bir kimse, farca olarak yemin edip: «Bekerdi nakerdan» dese, «Filan adamla konuşmam,» demiş olur. Hulâsa'da da böyledir.
İmâm Muhammed (R.A.)'e göre : «Bir kimse filan adamla konuşursam; bütün kölelerim ve cariyelerim hürdür,.- der ve o adamla da konuşursa; mâlik olduğu bütün köle ve cariyeleri hür olur.
«Şayet, filan adamla konuşursam; üzerime hac veya umre yapmak gereksin,» diye yemin eden şahıs muhayyerdir Konuşunca, isterse hac; isterse umre yapar. Muhıyt'te böyledir.
Kayın validesiyle konuşmamaya yemin eden bir kimse; karısının yanma girer, kayın validesi de, ona : «Sana ne oluyor? Böyle yapma.» der; yemin eden şahıs da: «Yemeye ve içmeye hazırım,» dedikten sonra «Ben, kayın valdeme cevap vermek istemedim. Karımı kasdeyledim.» derse! doğrusu, bu söz, -hükümde geçerli sayılmaz. Zahîriyye'de de böyledir.
«Babamla konuşursam, bütün malım sadaka olsun,» diyen kimsenin yapacağı iş; bütün malını, güvenilir bir kimseye, bir dürülü bez parçası mukabili satar; sonra, babasıyla konuşur, malı olmadığından bir şey gerekmez. Daha sonra da, sattığı gibi geri alır.
Bir kimse, diğerine : «Eğer, filan adamla konuzursan; kölen hür olsun,» der; diğer adam da : «Bu, senin izninle olursa,» der ve onun izni olmadan da, konuşursa; yemini bozulur. Tatar hâmyye'de de böyledir.
«Filan adamla, konuşmam,» diye yemin eden kimse-, yemin eylediği kimse; etle gelip dolaşırken, yemin eden «Ey et» derse; yemini bozulur.
«Konuşmam,» dediği adam apşırmca, yemin eden : «Yer-hamükallah,» derse; yemini bozulur. Hulâsa'da da böyledir.
Yemin eden bu şahıs sokağa çıkıp : «Et.» der; yemin edilen adam da orda olursa; yemini bozulmaz. Kerderî'nin Vecizi'-nde de böyledir.
Bir kimse :«Şu iki adamdan biriyle, her konuşmada, karılarımdan birisi, boş olsun, dese onun ikisiyle bir kelam konuşsa iki karısı boş olur Kâfî'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Eğer talâka konuşursam; kölem hür olsun,» dedikten sonra; karışma ; «Eğer, istersen; sen, boşsun,» der; kadın da: «İstemem,» derse bazı âlimler : «Kölesi hür olur» demişlerdir. Keza, «şirk ile konuşursam...» diye yemin e-den bir kimse : «Gerçekten şirk büyük zulümdür,» derse; Hasana göre, bu durumlarda niyyetine itibar olunur. Eğer : «Hiç bir şeye niyyet eylemedim,» derse, onun, yemininin bozulacağını görmüyorum,» demiştir. Fakıyh Ebû'l - Leys : «Bana svvelki: kavil sevgilidir.» demiştir. Bazı âlimler ise Hasan'ın kavlini ihtiyar eylemişlerdir, Tatarhâniyye'de de böyledir.
Esed bin Ömer'den : «Karısına, eğer sana iftira yaparsam, kölem hür olsun,» deyip de sonrada sen inşâallah zina e-dicisin diyen kimsenin durumu ne olur? diye soruldu : o «Yemini bozulur.» cevabını verdi.
Bir adam, üç defa karısına cima' yapmadan önce ; «E-ger seninle konuşursam; sen boşsun,« derse; ikinci dsfa söylemesi sebebiyle, birinci yemini bozulur. Bize göre, ikinci yemini bağlı kalır. Cezasız olarak yemini çözülür. Üçüncü de, mün'akid olmaz : Şayet, üçüncü ile, kan'- koca olana kadar yemin etmemiş ve sonra konuşmuş olsaydı, bize göre, ikinci yemin sebebiy-lele talâk vâki olurdu. Kâfî'de de böyledir.
Bir adam, karısına : «Eğer, filan ve filanla, konuşursan; sen boşsun,» _dese, kadın da onlardan birisiyle konuşsa, eğer, niyyetinde her ikisiyle de konuşma varsa; veya niyetinde bir şey yoksa; yemini bozulmaz.
Fğer, niyyetinde onlardan birisiyle konuşma varsa; yemini bozulur. Eğer, bulunduğu yerin örf ve adetinde tamamı değil de, birisi irâde olunursa, yemin edenin niyetine göre olur.
Filan ve filan ile konuşmamaya yemin eden kimsenin niyyeünde bir şey yoksa; veya niyetinde her ikisiyle konuşmamak, varsa; onlardan birisiyle konuşunca, yemini bozulmaz.
Eğer, birisiyle konuşunca yemininin bozulmasını niyyet ey-lemişse; niyyeti gibi olur. Fetâvâyi Kiibra'da da böyledir.
«Şu iki adamla; konuşmam,» diye yemin eden veya fars-ca olarak : «Şu iki şahısla konuşmam,» diyen, kimse; onlardan birisiyle konuşunca, yemini bozulmaz. Eğer, birisiyle de konuşunca, yemininin bozulmasına niyyet eylemişse; o zaman, her hangi birisiyle konuşunca yemini bozulur. Fetâvâyi. Kâdîhân-da da böyledir.
Bir kimse : «Şu topluîuğla veya Bağdatlılarla konuşmak beni müzerime haram olsun,» dese; onlardan her hangi bir insanla konuşursa; yemini bozulur.
Bu, Vallahi şu iki adamla konuşmam,» sözüne muhaliftir. Bu takdirde, biriyle konuşunca, bil - ittifak yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kübrâ'da da böyledir.
«Filan ve filanla konuşman bana haramdır,» diyen kimse; bunlardan» birisiyle konuşsa; yemini bozulur. Bazıları : «Eğer, niyyet eylemediyse; bozulmaz» Ancak, her ikisiyle de konuşunca, yemini bozulur demişler. Cevâhirû'IAhlâti'de de böyledir.
«Filan ile veya filan ile konuşmam,» diye yemin eden kimse; ikisinden birisiyle konuşursa; yemini bozulur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse : «Vallahi filan ile veya filan ile konuşmam,» derse; ister, önce söylediği adamla; isterse, sonra söylediği adamla konuşsun; yemini bozulur.
Şayet : «Vallahi, filan ve filan veya filan ile konuşmam,» demiş clsaydi; önceki iki kişi ile ve sonraki ile konuşunca yemini bozulurdu.
Eğer, önceki iki kişinin (teker teker) biriyle konuşmuş olsaydı, yenlini bozulmazdı. Kâfî'de de böyledir.
Bir kimse : «İçinde olanla konuşmadıkça, şu evden çıkar-sam; karım boş olsun, der; evde de kimse bulunmaz ve o evden çıkarsa; yemini bozulmaz. Bu İmâm Ebû Hanife (R.A.)'ye göre böyledir. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Bir kimse, dört kölesine : «Sizden herhangi birinizle, konuşursam; biriniz hariç, hürsünüz,» der ve, sağlığında dördüyle de konuşarak açıklamadan da ölse; hepsi hür olurlar. Kâfî'de de böyledir.
Bir adam; karısına : «Eğer, şu sözü filân adama söylersen; sen boşsun,» dedikten sonra, kadın, o sözü, o adama onun anlamayacağı bir dille söylese; kadın boş olur. Filan adamla konuşmamaya; yemin edipde, onun anlamayacağı şekilde konuşanın, yemini bozulduğu gibi... Muhıyt'te de böyledir.
«Bir şey konuşmamaya» yemin eden kimse; hayvan ve crnsızlerdan bazıları ile konuşursa; yemini bozulmaz.
Eğer, Sağır ve ahrasla konuşursa; yemini bozulur.
Çocuklarla konuşur ve konuşalam onlar anlarsa, yine yemini bozulur.. Anlamazlarsa, yemini bozulmaz. Tatahâniyye'de de böyledir.
Şemsü'I - İslâm Evzencî'den : «Hiç bir kimse ile konuşmamaya yemin eden kimseye; bir kâfir gelerek islâm olmayı isterse; ne yapar? diye sorulunca; «İslâm'ın sıfatını söyler; kâfir müslüman olur; ena başka bir şey konuşmaz. Böylece de yemini bozulmaz,» demiştir. Muhıyt'te de böyledir
Bir kimse, karısını bir yabancı ile konuşurken görse ve öfkelenerek karısına : «Eğer bundan sonra, yabancı birisiyle konuşursan benden boşsun,» der; karısı da, kocasının talebesi ile konuşursa, bu mahremlerinden olmaz ve kadın boş olur.
Bu kadın, evinde eğlenen tanıdık ve aralarında mahremiyet olmayan birisiyle veya mahremiyeti bulunmayan, yakın, bir akrabasıyla konuşursa, yine boş olur. Zahiriyye'de de böyledir.
Bir adamla konuşmamaya yemin eden şahıs; başka bir adamla konuşsa; ve : «Ben, bundan başkasını niyyet eyledim,-dese, yemini bozulmaz. «Erkek cinsiyle konuşmam,,, diye yemin etmek bunun hilafmadır. Yâni, yemini bozulur. Muhiyt'te de böyledir.
«Şu gençle konuşmam, diye yemin eden kimse; o genç, ihtiyar olduktan sonra; konuşursa; yemini bozulur. Hâvt'de de böyledir.
«Sabi ile konuşmam,» diye yemin eden kimse; ihtiyar ile konuşsa yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
«Bir adamla konuşmam,» diye yemin eden kimse; sabi ile konuşursa; yemini bozulur. Zahîriyye'de de böyledir.
«Kadın île konuşursam, kölem hür olsun,» diyen bir kimse» küçük kız ile konuşursa yemini bozulmaz. Şayet : «Eğer, bir kadınla evlenirsem...» demiş olsa da, sabiye ile evlense; yine yemini bozulur. Çünkü, sabilik konuşmamaya mânidir. Yemin ederken sabiye ile konuşmamayı murad eylemez. Evlenmek böyle değiHir. Bahru'r - Râik'ta da böyledir.
Bir kimse, sabi ile veya gulâm ile vsya genç ile veya orta yaşlı ile konuşmamaya yemin etse; bizo göre, şeriatte : Gu-lam : Buluğa erişmeyen demektir Bülüğa erişince genç sayılır ve fetâ denilir. İm ânı Efaû Yûsuf (R.A.)'a göre, genç : Onbeş yazından, otuz yaşına kadar olanlardır. Kehl : ( = orta yaş) ise, otuz yaştan, elli yaşa kadar olandır. İhtiyar, elliden yukarı olandır
Onbeş yaşından aşağı olana genç denmez. Otuz yaşından a-şağı olan da kehl f = orta yaşlı) sayılmaz. Elli yaşından aşağı olana da ihtiyar denilmez.
Bu arada, itibar, saçın ağarıp ağarmamasmadır. Nevâidir'-de : Orta yaş, otuzla kırk arasıdır. İhtiyar, elliden yukarı olandır. Her ne kadar, saçma beyazlık düşmese bile böyledir.
Eğer, bir kimse kırk yaşında olur; sacının da beyazı fazla bulunursa; o da ihtiyar sayılır. Eğer, beyazı çok değilse; ihtiyar sayılmaz. İmâm Muhammed (R.A.)'e göre Gulam : Onbeş yaşından aşağı olandır. Genç ve fetâ: Onbeşten yukarıda bulunandır. Kelıl (= orta yaşlılık) kırk ile altmışın arasıdır. Yalnız, bu arada saçının fazlası beyaz olana da ihtiyar denilir. Her ne kadar yaşı elli olmasa bile böyledir. Yalnız, kırka varmadan, orta yaşlı olmaz; kırkı geçmeden de ihtiyar olunmaz.
Bir kimse : «Filanın oğulunun yetimleri ile konuşmam,» veya «Filanın oğlunun .dulları ile konuşmam,» veya «Filanın oğlunun, evlileri ile konuşmam,» veya «Filanın oğlunun kızları' ile konuşmam,» diye yemin ederse; bu yeminlerde geçen kelimelerin mânâları şöyledir : : Yetim : Babası ölen ve bülüğa erişmemiş olan kimsedir. Bülüğa erişmişse yetim denilmez. İmâm Muhammet! (R.A.)'e göre de, bu böyledir.
Dul ise : Bu da, kocası cima' etsin veya etmesin, kocasından ayrılan muhtaç.kadındır. Bu isim, kadından başkasına verilmez. Ve bu isim, ancak, bülüğa erişmiş ve zevcinden ayrılmış olana söylenir. Bu isim, muhtaç ve fakir olmayana verilmez. Evli kadın'a gelince : Caiz olsun, bir nikâhla kendisine cima' olunan her kadının ismidir. Kocasından zengin olsun, fakir olsun veya bülüğa erişmiş veya erişmemiş olsun, ayrılan kadına verilen isimdir.
Seyyib : Helâl veya haram olarak cima' olunmuş, kocası var veya yok, küçük veya büyük, zengin veya fakir, her kadına verilen isimdir.
«Sen, benimle konuşmadıkça veya bana söylemedikçe veya benimle konuşana kadar, seninle konuşmam,» diye yemin 3den kimse, o şahısla beraberce selamlaşsa; İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, yemini bozulur. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'e göre, bozulmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse : «Mekke'ye giderse, onunla konuşmam,» diye yemin etse-, diğer şahıs da Mekke'ye gitse; yoldan geri, dönse ve yeminden şahıs o zaman konuşsa, yemini bozulur. İtâbiy-ye'de de böyledir.
Bir adam, arkadaşına': «Kğer, senden önce konuşursam veya evlenirsem kölem hür olsun," dese deT karşılaşınca ayni anda selamlaşmalar veya beraberce evlenseler yemini bozulmaz. Kâfi'de de böyledir.
Yemin eden kimseden, yemin düşer; Ve, bu yemin hükmüyle, ebediyyen yemini bozulmaz. Çünkü, yemin eyleyenin sözü, her zaman yemin olunan sözünden, sonra olmuş olur.
Bir adam karısına : «Eğer, sendan önce konuşursam; sen boşsun,» dediği vakit, karısıdâ ona : «Ben de, sen konuşmadan önce, konuşursam; cariyem hür clsun.» der; bundan sonra, Kocası konuşursa; yemini bozulmaz. Kadının da yemini bozulmaz-
Çünkü, o kocasından evel konuşmarmştır.
Eğer her ikisinin de yemini beraber oimuş olsaydı, lâyık olan yine beraberce konuşmaktı, o zaman, her ikisi de yeminini bozmuş olmazdı. Keza, başka birisine ; «Eğer, senden önce konuşursam; kölem hür olsun,- diyen kimse ile karşılaşmalarda aynı anda selamlaşsaiar yemin edinin yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Bir topluluk, bir mecliste, konuşurlarken bunlardan birisi : "Bundan sonra, kim konuşursa; karısı boş olsun.» dedikten sonra, kendisi konuşursa karısı boş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da
da böyledir.
Bir kimse : «AbduUahın çocuğu ile, kim konuşursa; söyle olsun...» der ve yemin edenin de adı Abdullah olursa, bu şahıs, kendi çocuğu ile konuşunca; yemini bozulur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse : «Vallahi, filan ile konuşmam, estağfiruüah, inşallah..." dese, îmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'e göre istisna etmiş o-lur ve diyâneten yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir,
İmânı Muhammet! (R.A)'c çnvc bir adanı : Vallahi, bir kimse ile konuşmam; ancak filan ile vey filân ile konuşurum,» dese; onların İkisiyle veya birisyls konuşabilir.
«Hiç bir kimse ile konuşmam yalnız Basralı veya Küfe-li biri ile konuşurum,» diye yemin eden kimse; onlardan birisiyle veya her ikisiyle konuşsa; yemini bozulmaz.
Keza, Küfeli veya Basralı birçok kimse ile konuşsa; yine, yemini bozulmaz, Keza : «İnsanlardan şu iki adam hariç, hiç biriyle kGnuşmam,» diye yemin eylese ve şayet «şu iki adamın lairisi hariç, ebediyyen hiç kimse ile konuşmam,» demiş olsa onlardan ancak birisi müstesna kalmış olur. Eğer, birisiyle konuşursa; yemini bozulmaz. İkisiyle de konuşursa yemini bozulur.
Keza : «Küfeli veya Basralı iki kişiden birisi hariç, hiç bir kimse ile konuşmam,» diye veya «Küfeli veya Basralı olan şu iki kişinin birisi hariç kimse ile konuşmam,» diye yemin eden kimse onlardan birisiyle veya her ikisiyleöe konuşursa, yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse : «Vallahi, bir kimse ile konuşmanı; yalnız bir kişi, küfeli hariç,» diye yemin etse ve küfeli iki kişi ile konuşsa yemini bozulur.
Şayet : «Kûfeli ehlinden, bir kişi hariç,» demiş olsaydı da; hepsiyle konuşsaydı: yemini bozulmazdı..
Bir kimse .- «Eğer Zeydin oğlu ile konuşursam; karım boş olsun,» der; bir başka adam da : «Amr'in oğlu ile konuşursam; kölem hür olsun,» dedikten sonra; konuşurlarsa; yeminleri bozulur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
«Filan adam ile konuşmam, diye yemin eden kimseye; yemin olunan adam, sevindirici bir haber söylese; yemin eden de, «elhamdülillah» dese; veya üzücü bir haber söylese de, yemin eylende : «înnâlillah,» dese, yemini bozulmaz. Tatahâniyye'-de de böyledir.
Bu şahıs, eğer: «Allah, bize de, sana da ecir versin,» derse; yine yemini bozulur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse : «Eğer seninle konuşursam, eve girmem haram olsun; filanca ile konuşmam da,» dediği halde eve girse ve o filanca ile de konuşsa; yemini bozulur.
Şayet : «Filan ile konuşamam da, haram olsun,» demiş ol-saydi; yemininin ikise de bozulmuş olurdu, Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir adam karısına: «Eğer filane ile konuşursan; sen boşsun,» dedikten sonra, karısı çamaşır yıkasa; konuşmaması gereken kadın da : «Temiz yıkadın,» deyince diğeri, o kadını tanısın veya tanımasın «Evet» dese; bu sözlerle; kadın boş olur. Zahîriyyc'de de böyledir.
Aslolan : Gerçekten konuşmak, anlatmak, hitap oylc-mek dudakla olur. İtbiyye'de de böyledir.
Bir adam diğerine : -Eğer, filan adam geldi diye haber verirsen; karım boş olsun.» veya «Kölem hür olsun» der; diğeri de yalandan haber verirse; yemin bozulur ve köle hür olur.
Eğer : «Bana, filan adamın geldiğini haber verirsen...» demiş olduğu halde, o, yalandan haber verseydi, yemin bozulmaz; köle hür olmazdı.
Bir adam, diğerine : «Eğer. karımın evde olduğunu bana haber verirsen; şöyle olsun...» der; o da yalandan haber verirse; yemini bozulur, fiöer : «Karımın evdeki ysrini söylersen,..» der: oda, yalandan haber verirse,- yemini bozulmaz.
Bir adam diğerine : «filan adam, geldi diye veya filan adamın geldiğini müjdelersen, şöyle olsun,» diye yevmin eyîese; diğer adamda yalandan müjdelcse, yemini bozulmaz.
«Eğer filan adamın geldiğini (veya geldi diye) bildirir-sen, şöyle olsun...» diyen bir kimseye; diğer adam, yalan olarak haber verirse; yemin bozulmaz.
Şayet, doğru olarak haber verdiği halde, yemin eyleyen, daha önce filanın geldiğini bilirse! yemin yine bozulmaz.
Fakat, yemin ederken : «Eğer, bana haber vsrırsen...» elemiş olsaydı; bu durumda, yemin eden kimse! diğerinin haber vermesinden önce, o şahsın geldiğini bflse bile,- yemini bozulurdu.
«Eğer bildirirsen..." demekle, «haber verirsen...» demeyi kasdeyiemişss; o zaman da, yemini bozulur, lâyık olan da, hem diyâneten hem de, hükmen kasdını kabul eylemektir. Bir kimse :
«Eğer, bana filan geldi diye, yazarsan» dediği zaman o şahıs, ena yalandan yazsa; mektup yemin eyleyene varsın veya varmasın, yemin bozulur.
Şayet : «Filanın geldiğini, bana yazarsan...» der; o da, yalandan yazarsa; yemin bozulmaz.
Diğer şahıs, yemin eden kimseye, şu şekilde yazarsa : Gerçekten, filan adam geldi. Hakikaten, o adam da mektup yazılmadan önce gelmiş, olsa fakat mektup yazan, onu bilmese; yemin bozulur. .
Bir adam; filanın sırrını filana açmayacağına ebodiy-yen yemin eylese de ya mektupla yazsa veya söylese veya filanın sırrı söylemi? diye sorulunca başı ile işaret eylese, yemini bozulur. .
Keza : «Filan adamın, sırrını filan adama ifşa eylemeye-ceğine,» veya «Filanın sırrını, filana bildirmemeye» veya «yerini bildirmemeye» veya «Sırrını gizleyeceğine yemin eyleyen,» veya «sırrını örteceğine yemin eyleyen,» veya «filana işaret eylem ey eceğine» yemin eden kimse; bunlardan birisini yaparsa; yemini bozulur.
Eğer, bunların tamamında, işaretten başka, söylemekle, yazmakla haber vermeyi kasdeyledi ise; Allah ile kendi arasındadır. Hükümde, inanılıp inanılmayacağı hakkında bütün âlimler : «inanılmaz,» demişlerdir.
Sonra da bu şekildeki yemininin kurtuluş yolunu ararsa; çâre şudur : «Biz, yerlerin ve sırların halini söyleyeceğiz Sen, yemin eylediğin adamın yeri ve sırrı olmadığı zaman hayır de ve biz, o adamın yerini ve sırrını söyleyince sus,» denilir. İşte, böyle yapılınca yemin edilenin sırrı ve yeri belli olsada yemin edenin yemini bozulmaz.
Filan kadını çahştırmamaya yemin eden kimse; ona ima eylese ve onu çalıştırsa : (halbuki işaretler büyüklerin halidir.) Kadın çalışsa da, çalışmasa da, yemin eden şahsın yemini, bozulmaz-
Bir adamın sırrını veya yerini diğer bir adama haber vermemeye yemin eden kimse; onu, yazmakla veya mektup yollamakla haber verse; yemini bozulur.
Keza; müjdelememeye yemin eden bir kimse; yazsa veya mektupla müjdelese yemini bozulur.
Şayet, yemin eden kimseye; «Filan adamın sırrı, şu değiîmi? veya» yeri, filan yer değil mi? denüse; o da, başıyla «evet» diye îmâ eylese; bu bir haber beşaret olmadığından, yemin eyleyenin yemini bozulmaz.
Eğer, baş işareti ili haber vermeyi veya beşaret eylemeyi kasdeylemişse; hem diyâneten hem de, hükmen tasdik olunur.
«Filan adamın malını ikrar eylemem,» diye yemin eden kimse : «Şöyle, şöye mi?» denilince: oda başı İle «evet» diye işaret yapsa; yemini bozulmaz.
«Filan adamın, sımm söylemem» diye yemin eden kimse; bu haberi yazmakla; işaret etmekle, yemini bozulmaz.
Şayet : «Filan adamın sırrı şu mu?» veya «yeri şura mı?» denilince; yemin eden «evet» dese; yemini bozulur.
Bu şekilde, yemin eden kimse; yeminden sonra ahras olsa; konuşmaya kudreti yetişmese; yemini, işaret üzere ve yazmakla olur.
Yalnız, bir her hariç : O da : Bir adamın sırrını konuşmayacağına, veya haber vermeyeceğine, yemin eden kimsenin yemini işaret ve yazmakla bozulmaz. îşâröt ve yazmak ahras olduktan sonra olsa bile böyledir.
«Filan adamı çağırmam» diye yemin eden kimse; onu yazmakla veya mektupla çağırırsa; yemini bozulur. İmâm Muhammet! (R.A.)'e göre, tebliğ, haber menzilindedir. Bu yazmakla da, haber yollamakla da, hasıl olur. Keza, bu hatırlamakda, yazmak ve haber yollamakla hasıl olur.
Bir kimse : «Hangi kölem,' beni şöylece sevindirirse; hürdür,» dese; kölelerde, birlikte müjdeleseler, hspside hür olurlar.
Eğer, birisi önceden müjdelerse ,o hür olur. Onlarda, birisi haberci yollasa; eğer, haber veren de, yemin eden kimsenin kölesi ise, işte o hür olur.
Eğer, haber veren, haberi kendini gönderen köleye mal ey-lemezse, bu köle, hür olmaz. Muhıyt'ta de böyledir.
Bir kimse, diğerine : «Eğer, bana şu taş altındır veya şu erkek kadındır diye haber verirsen...» diye bir şeye yemin eylese; o da, haber verse şart yerini bulduğundan yemin bozulur. Şayet : «Eğer, bildirir veya müjdelersen...» demi şolsaydi; yemini bozulmazdı. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir kimse, «filancaya mektup yazmam,» diye yemin ettiği halde, emredip bir başkasına yazdırsa; eğer, yemin eyleyen hükümdar ise, onun emreylenıesi kendi yazması yerinde olduğundan, yemini bozulur. Bedâi'de de böyledir.
Bir kimse : «Kur'âıı'dan sûre okumam,» diye yemin ettiği halde, bir sûreye gözüyle, sonuna kadar baksa; yemini bozulmaz. Bu ,bil - ittifak böyledir. Fetâvâyi Dûmrâ'da da böyledir.
Bir kimse «Filan adamın kitabını okumam.» diye yemin etse de, ona baksa ve kitabın içinde ne olduğunu anlasa; îir.ftm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, yemini bozulmaz. Fetva da, buna göredir.
Bir kimse : «Filan adamın mektubunu okumam,» diye yemin eylese de, bir satırını okusa, yemini bozulur. Eğer, yarım satır okursa, yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
«Bir süreyi okumamaya» yemin eden kimse; o sureyi okuyup, bir harfini okumasa; yemeni bozulur. Eğer, uzunca bir âyetini okumazsa; yemini bozulmaz. Bedâi'de de böyledir.
«Bir şiire benzetmemeye» yemin eden kimse; o şiirin yarısına benzetse; yemini bozulmaz. Eğer, o yarım beyt diğer bir şiirden bir beyt ise yine yemini bozulmaz. İmâm Muhammet! (R.A.)'e göre farslı bir adam el - hamd sûresini arapça okumamaya yemin eylese de, lalın ile okusa; yemini bozulmaz. Eğer adam fasih kimse ise, o zaman bozulur.
«Yazı okumamaya» yemin eden kimse, yumurta veya başka şey üzerine yazılmış yazıyı okursa ve «ben, kağıt üzerinde olanı okumamayı kast eyledim» derse; gerçek, kendi ile Al-lahu Teâlâ arasındadır. Hükümde bu sözü geçerli olmaz Mu-hıyt'te de böyledir.
«Bugün kur'ân okumayacağım,» diye yemin eden kimse; namazda veya başka yerde okursa; yemini bozulur. Keza : «Rükû' ve secdeleri yapmayacağım,» diye yemin eden kimse; bunları namazda veya başka yerde yaparsa, yemini bozulur.
Eğer, yemin eden kimse; besmeleyi okur da, sûre-i Nemil'de olanı kast eylerse; yemini bozulur; değilse bozulmaz. Çünkü, insanlar besmeleyi teberrük için okuyorlar; kıraat için okumuyorlar. Fetâvâyi Kât hân'da da böyledir.
Bu şekilde yemin eyleyene çâre Farzları cemaatla kılarsa; yemini bozulmaz; şayet, bir rek'atı kazaya kalır da, onu yalnız kılarsa, yemini bozulur.
Kadın, böyle yemin eylemişse; kocasına veya başka bir mahremine iktidâ eyleyerek kılar ve yemini bozulmaz. Muhıyt-te de böyledir.
Vitir namazını kasdeden kimse; Ramazanın haricinde de, bir başka vitir kılana uyarsa; yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Kur'ân okumamaya yemin eden kimse; Fatiha Sûresini, duâ niyyetiyle okursa, yemini bozulmaz. Zahiriyye'de de böyledir.
Bir kimse : «Eğer Kur'ânm bütün sûrelerinden okursam; sadaka vermek, üzerime borç olsun.»-derse : İmâm Muhammed (R.A.)'e göre bütün Kur'ân üzerine yemin eylemiş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir
Bir adam : «İstersen, yemin üzerime olsun,» der; diğeri-de : «İsterim,» derse; yemin etmiş olur. «Eğer filanla konuşursam yemin üzerime olsun,» diyen de böyledir. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Eğer, filan adamın evine gider ve onunla konuşursan, benden boşsun,» der; kadın da, onun evine gitmez; fakat başka bir yerde, o adamla konuşursa; yemin bozulmaz.
«Eğer, filan adamın evine gitmez ve onunla konuşmazsan benden boşsun,» demiş olsa ve evine gitmese, fakat başka bir yerde konuşsa yemini bozulur. Ve karısı boş olur.
Bir kimse, karısına : «Benimle bugün yaptığım filan adama söylemezsen; sen, boşsun.» der; kadın da dediği gibi konuşur fakat, o adam duymazsa; kadın boş olmaz.
«Eğer,-bu gün bana söylemezsen sen boşsun,» der; kadın da söyler; fakat kendisi duymazsa; bu kadın boş olur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir adam, kimsenin aybını söylememek üzere karısının talâkına yemin etse; karısı ile konuşurken de : «Filan içki içti ve içki sattı; sonrada tevbe eyledi,» dese karısı boş olur. Sirâcü'l-Vehhâc'da da böyledir.
«Bir sene, konuşmamaya» yemin eden kimse, senin baki kalan günlerinde konuşmaz.
Bir ay konuşmamaya yemin eden kimse; yemin eylediği günden itibaren, bir ay konuşmaz. Kâfî'de de böyledir.
«Aylara, konuşmam» diye yemin eden kimse; İmâm E-bû Hanîfe (R.A.)'ye göre üç ay konuşmaz.
«Seninle, senelerce konuşmam,» diye yemin eden kimse; üç sene konuşmaz. Bu bil - ittifak böyledir. Bedâi'de de böyledir.
«Hin veya zaman konuşmamaya» yemin eden kimse; nefi de olsun, isbatta olsun, altı ay konuşmaz.- (misâl : «Bir müddet veya bir zaman oruç tutacağım.» diye yemin eden kimss-; eğer, bir "zaman tayin eylememişse; altı ay oruç tutar. Eğer, muayyen zamana niyyet etmişse; tasdik edilir. Dehir de, böyledir. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.) ve İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, niy-yetinde belirli bir azman yoksa; bu müddet altı aydır. İmâm Ebü Hanîfe (R.A) «Dehir nedir? Ben bilmiyorum,» demiştir. İhtilaf kelime nekre (= belirsiz) olduğuna göredir. Eğer, marife (= belirli) olursa; bil - icma ebediyet ifade eylerler Tebyin'de de böyledir.
Zamanlara konuşmamaya, yemin eden kimse; İmâm Ebû Hânife (R.A.)'ye göre, altmış ay konuşmaz. Sirâcü'İ - Veh-hâc'da da böyledir.
«Dehirlerce konuşmamaya» yemin eden kimse;, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.) ve İmâm Muhammed (R.A.)'e göre en sekiz ay konuşmaz. Tahâyî Şerhi'nde de böyledir.
Ömür boyu konuşmamaya yemin eden kimse: niyeti yoksa, ömrünün sonuna kadar konuşmaz, Eğer, nekre olarak «omren» demişse İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre altı aydır, hin gibi. Eğer, «bir hukup» demişse; bu müddet seksen senedir. Si-râcü'l - Cehhac'da da böyledir.
Asıl'da : Ayın evveli; yansı geçmeden önceki zamandır.
İmâm Ebû Yûsuf (R.A)'a göre, bir adam, «filanca ile, aym evvelinde, günün sonunda konuşmam,» diye yemin eylese ve günün evvelin de, aym sonunda da konuşmam... dese; onboşin-ci ve on altıncı günleri konuşmaz. Hulâsa'da da böyledir.
«Annesiyle, üç yıl konuşmamaya» yemin ve talâk üzere şart eden kimsenin haber yollayarak, annssinin kendinden râzi olmasını ve hakkını helâl etmesini istemesi uygun olur. Hâvî'de böyledir.
İmâm Mulıammed (R.A.)e «Senenin veya aym bu gününde konuşmam,» diye yemin eden kimse;' seneler veya aylar devreyledikce, o gün, konuşmaz. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir kimse : «Filan ile, bu senemizde konuşmam, diye yemin etse; muharrem ayını nbaşma kadar, konuşmaz, -yoksa, yemin ettiği andan itibaren bir sene değil.-
Bir adam, karışma : «Eğer, seninle seneye kadar, konuşursam; sen boşsun, git ey Allah'ın düşmanı,» dese; kadm boşanmış olur. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse : «Vallahi, aydan sonra bir ay, seninle konuşmam,» diye yemin etse işte o, iki ay konuşmama sözü menzilindedir. Keza : «Vallahi, seneden sonra bir sene, seninle konuşmam,» diye yemin etse; «iki sene konuşmam» demiş olur,
Bir kimse : «Vallahi, bu aydan sonra, seninle bir ay konuşmam,» derse; bu şahıs, içinde bulunduğu ayda konuşur; ondan sonraki ayda konuşmaz. Zehıyre'de de böyledir.
Bir kimse : «Vallah; filan adamm geldiği günde, seninle konuşmam,» derse; günün evelinde, o adamla konuşur; günün sonunda da, «gelirse» dediği adam gelirse; yemini bozulur.
Şayet, o gelecek adam günün evvelin gelse de yemin eden şahıs günün sonunda konuşsa; bütün âlimlere göre, yemin bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Bir adam : «Filan adamın gelmesinden önceki bir ayda; filan adamla konuşamam,» diye yemin etse ve aym başında «konuşmam» dediği o adamla konuşsa; «gelirse» dediği adam da ,aym son günü gelse; yemini bozulur.
Bir adam : «Vallahi, filan adamm gelmesinden önce, bir ay seninle konuşmam,» dedikten sonra konuşsa; beş gün sanra da,- o adam gelse; yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse : «Vallahi, bir gün hariç veya bir günden başka, senin, bir ay konuşmam,» diye yemin etse; işte o, niy-yjeti üzerinedir. Eğer, niyyeti yoksa; istediği günü seçebilir. Çünkü, gün nekredir yani belirli değildir
Şayet : «bir gun noksan,» demiş olsaydı, yirmi dokuz gün konuşmaması gerekirdi. Çünkü, ^noksan, bir şeyin sonunda otur* fcâmiu'I - Kebir Şerhi'nde de böyledir.
Bir kimse : «Filan ve filan ile bir gün hariç, bu sene konuşmam,» diye yemin etse; eğer, ikisiyle de ayni günde konuşursa; yemini bozulmaz.
Eğer, birisiyle bir gün, diğeri ile de, başka bir günde konuşursa; yemini bozulur.
Şayet, birisiyle konuştuğu gün, diğeri ile de, konuşda; yemini bozulmaz.
Eğer, belli bir günü istisna eylemişse; birisiyle o belli günde konuşsa da, diğeri ile başka bir günde konuşsa-, yemini bozulmaz.
Ve eğer, bir gün hariç ikisiylede bir ay konuşmamaya yemin eylemişse; eğer, bir günü tayin eyleyerek niyet eylemişse; işte, o gün konuşabilir. Eğer, böyle bir niyeti yoksa, dilediği günü seçer. Muhıyt'te de böyledir
Bir adam, Karısına : «Filan adamla bir gün konuşursam; sen, benden boşsun,» dese; işte o, geceli ve gündüzlü bir gün h az. Şayet, gece veya gündüz konuşursa yemini bozulur.
Eğer Hassaten, gündüzü niyyet eylemişse; hükümde, sözü doğrulanır ve geçerli olur. Kâfî'de de böyledir.
Bu kimse : «Eğer, gece filanla konuşursam veya gece filan gelirse; sen boşsun,» demiş olsa da, gündüz konuşsa; veya adam gündüz gelse; kadın boş olmaz. Çünjtü, gece lügatte gecenin karanlığının ismidir. Burda örf yoktur. Bedâi'de de böyledir.
Bir adam, karısına : «Eğer filan ile konuşursam; sen boşsun; yalnız filanın gelmesi-veya gelene kadar müstesna veya filan izin verene kadar müstesna» dediği halde konuşursa; kadın boş olur. Eğer , adam geldikten veya izin verildikten sonra konuşursa; kadın boş olmaz.
Keza : «Eğer filan ile konuşursam; sen boşsun; ancak filan gelirse müstesna,» der ve o adam ölürse; yemin, İmâm Ebû Ha-nîfe (R.A.) ve İmam Mulymımed (R.A.)'e göre düşer. Kâfî'ds de böyledir.
Bizzat, bir gün, bir adamla konuşmamaya yemin eden kimsenin yemini, o güne aittir. Gecesi beraber değildir. Tahâvî Şerhi'nde de böyledir.
Bir kimse : «Günlerce onunla konuşmam,» diye yemin ettiği zaman; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, on gün konuşmaz. Hidâye'de de böyledir.
«Günlerce onunla konuşmam,» diye yemi neden kimse : Cami Kitabına göre üç gün üzerine yemin etmiş sayılır, «Bunun hilafı, söylenmemiştir. Sahih olan da budur.» denilmiştir.
«Çok günler, onunla konuşmam,» diye yemin eden kim-, se; on gün üzere, yemin etmiş sayılır. Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R. A.)'nın kıyasında böyledir. Bedâi'de de böyledir.
Bir adam: «Seninle, her gün konuşursam; şu yemin üzerime olsun,» dese de, onunla, iki gün konuşsa, iki yemini bozulmuş olur. Şayet, her iki günde konuşursam demiş olcaydi, bir yemini bozulurdu. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir adam: «Onun şu günlerinde, filan adamla konuşmayacağım,» diye yemin etmiş olsa; İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'e göre, o, üç gün konuşmaz. Şayet, «bütün günlerinde konuşmayacağım.» demiş olsaydı; ömür boyu konuşamazdı. Fetâvâyi Kâdi-hân'da da böyledir.
«Seninle, on gün konuşmayacağım,» diyen kimse; bu sözü, Cumartesi gününde söylediyse, iki cumartesi konuşmaz. Çünkü, on günün içinde, cumartesi günü, iki defa dolanmaz Keza : «Seninle, cumartesi günü, iki günü, iki gün konuşmam» dese; iki cumartesi günü konuşmaz. Çünkü, cumartesi günü, iki gün olmaz ve iki günde iki cumartesi arka arkaya gelmez; onun muradının, iki defa, cumartesi günleri konuşmak olduğu anlaşılır.
«Eğer, cumartesi günü, üç gün konuşmam; seninle,» diye yemin eylemişse; o üç günün hepsinin de, Cumartesi günleri olması gerekir. Câmiu1! - Kebîr Şerhi'nde de böyledir.
Bir kimse : «Onunla bir gün bir sene, bir gün, konuşmam.» veya «Bir sene, bir gün, konuşmam,» der; eğer aynı günü niyyet eylemişse; bütün sene, o güne tesadüf eden günde konuşmaz.
Şayet, bir şeye niyyet eylemişse; sene boyu haftanın cum'a günü konuşmaz.
Eğer, bir cum'a konuşursa; yemini bozulur. Itâbiyye'de de böyledir.
Filan adamla, on güne kadar konuşmamaya yemin eden kimsenin yeminine onuncu günde girmiş olur. Fetâvâyi Kâdî-hân'da da böyledir
«Onunla bugün veya yarın konuşmam,» diyp yemin eden kimse, bu gün veya yarın konuşsa; yemini bozulur. Itâbiyye'de de böyledir.
«Vallahi; onunla, bugün ve yarın konuşmam,» diyen kimse : o günün kalan kısmıyla; yarın, konuşmaz. Aradaki gece ise, yeminin içine girmez. Bedâi'de de böyledir.
«Onunla, bugün ve yarın ve öbür gün, konuşmam,» diye yemin eden kimse; gecede olsun, gündüzde olsun, bir tek söz söyleyemez. Şayet, «Bu günde, yarın, öbür günde, konuşmam.»
demiş olsaydı; o üç günde, ayrı ayrı konuşmadıkça yemini bozulmazdı. Ve gece konuşsa bile yine yemini bozulmazdı. Ksrder"nin Veçîzi'nde de böyledir.
İmâm Muhammed (R.A.)'e göre «Filan adamla, iki gün arasında bir gün konuşmam,» diyen kimse; bir niyyeti yoksa; işte o, «vallahi, onunla bir gün konuşmam» diyen gibidir. Muhiyt'te de böyledir.
Eğer, gece : «Onunla, bir gün konuşmam,» derse; O andan, güneş batana kadar, konuşamaz Itâbiyye'de de böyledir.
Eğer, yemininden sonra, şafak yeri ağarmadan, konuşursa; sahih kavle göre, yemini bozulur. Muhiyfte de böyledir.
Şayet gündüz : «Onunla, gece konuşmam/, derse; o andan itibaren, fecrin tulûuna kadar, konuşmaz. Itabiyye'de de böyledir.
Günün bazı kısımmda : Onunla bir gün konuşmamaya yemin eden kimsenin yemini, o andan itibaren, yemin eylediği dakikaya kadar, gece ve gündüz devam eyler.
Keza, gecede iken : «Gece konuşmam,» diye yemin edenin yemin müddeti, o dakikadan itibaren, gelecek gecenin o anma kadar, gündüzde dahil olmak şartıyla devam eyler. Bedâi'de de böyledir.
«Vallahi, seninle, bir gün ve birgün konuşmam,.» veya «iki gün konuşmam,» diyen kimse; aralardaki gecelerde de konuşamaz.
Şayet : «Seninle, bir gün ve iki gün konuşmam,- dese; üçüncü gün sona erince, yemin de nihayet bulur. .
Eğer : «Seninle, bir gün, iki gün değil, konuşmam,» der ve üçüncü 1 gün, konuşursa; yemini bozulmaz.
Bir kimse gecenin yarısında veya gündüzün ortasında: «Vallahi, seninle, iki gece konuşmam,» demiş olsa! yarının ayni saatma kadar da, konuşmasa; yemini bozulmaz.
«Filan adamla, otuz gün konuşmam diye yemin ettiği zaman, yemin eylediği andan itibaren, otuzuncu günün batışına kadar konuşmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Günün bir kısmında .- «Vallahi bugün, onunla konuşmam,« diyen kimse; o günün geride kalanı kadarında, konuşmaz. Şayet, geceleyin yemin eylemişse; yarının gün batınıma kadar konuşmasıyla yemini bozulur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Gündüzleyin : «Bu gece konuşmam,» diye yemin eden kimsenin yeminine, o günün kalan kısmı dâhil olmaz. Bu yemin, geceye mahsusdur.
«Gecenin evvelinde, niyyeti olmaksızın : «Bugün konuşmam,» diye yemin eden kimsenin; yemini geçersizdir.
Eğer, gecenin sonunda yemin eylemiş olsaydı, işte o, gelecek günde,, konuşamazdı.
«Vallahi, filan adamla, günlerimin birisinde, konuşurum veya günlerimin birinde veya ikisinde çıkarırım veya günlerim de çıkarırım,» dese işte o kimse, o gün ve gece de dâhil olmak üzere, on günden az bir zamanda konuşur veya çıkarırsa yemin yerini bulmuş olur. Eğer, on gün geçene kadar konuşmaz veya çıkarmazca; yemini bozulur. Muhıyt'te de böyledir.
Üç gün konuşmam! yalnız, bu gün hariç, diye yemin eden kimse! o günden sonra, iki gün konuşmaz. Şayet : «Bu günden gayri veya bugünden başka,» demiş olsaydı, bu durumda, üç gün konuşmazdı. Itabiyye'de de böyledir.
«Filan adamla, bu evde olduğu müddetçe, konuşmam.» diye yemin eden kimse, o adam, o evden eşyalarını çıkardıktan sonra, gelse ve o zaman konuşsa; yemini bozulmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Keza : «Evde durduğu müddetçe» dese, yine böyledir. İzah -da da böyledir.
«Bağdad'da kaldığım müddetcs, seninle konuşmam,» diye yemin eden kimse; kendisi bizzat Bağdat'tan çıkınca; yemin kalmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
«Şu elbise üzerinde olduğu müddetçe, filan adamla konuşmam,» diye yemin eden kimse; o adam, o elbiseyi çıkarıp tekrar giydikten sonra, konuşursa; yemini bozulmaz. Şâyct : "Şu elbise, üzerinde olduğu halde, konuşmam,» diye yemin etse ve
o adamda, o elbiseyi çıkarıp tekrar giydikten sonra konuşsaydı; yemini bozulurdu. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karışma : «Vallahi, annen baban sağ iken, seninle konuşmam,» dese de, onlardan birisi öldükten sonra konuşsa; yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
İmâm Ebû Yûsuf(R.A.)'e göre, ayakta duran bir adam hakkında : «Vallahi, şu adamla konuşmam,» dese ve «onun, a-yakta olduğu müddeti niyyet eylese» ve ayakta ikende konuşmasa; niyyeti geçerli değildir.
Şayet : «Şu ayakta durduğu müddetçe,» demiş olsaydı; kendi ile Allah arasında olurdu. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse : «Ebediyyen, elbette konuşacağım,» diye yemin ettiği adamla karşılaştığı, müddetçe, devamlı konuşacaktır. Eğer : «Ebediyen konuşmayacağım,» demiş olsaydı; konuştuğu zaman yemini bozulurdu. îzâh'ta da böyledir.
«Filan adamla, hac dönüşüne kadar konuşmayacağım,» diye yemin eden kimse; hacdan bir kişi geldikten sonra, konuşursa; yemini bozulmaz. -
Keza «Hasad zamanına kadar, filan adamla konuşmayacağım,» dese de; bir kişi hasad yapsa; yemini sona ermiş olur.
«Kar olmadığı müddetçe, konuşmam,» diye yemin eden kimse; eğer, kar yer yüzünde olmadığı müddeti niyet eylemişse; hakikaten, kar, yer yüzünde oldukça; konuşamaz. Eğer yemin e-den kimse, kendi bulunduğu yeri şart koşmuşsa; -başka beldeyi değil,- yemin eden kimsenin beldesinde, kar olmadığı müddetçe, yemini geçerli olur. Kar'm olması demek, kar'm gökte u-çar olması veya duvar veya ağaç üzerinde bulunupta yerde ka-rar etmemiş olması demek değildir. Kar'm, yerde mevcut olması demektir. Eğer, kar'm yağma zamanını niyyet eylemişse; kar yağma zamanı gelene kadar konuşmaz.
«Hac mevsimi gelene kadar, filan adamla kosmşmam,» diye yemin eden kimse. İmâm Muhammed (R.A.)'e göre kurban bayramı sabahı konuşur. İmânı Ebû Yûsuf (R.A.)'s göre ise, arefe günü güneş batınca konuşur. Muhıyt'te de böyledir.
«Filan adamla yaza veya kışa kadar konuşmam,» diye yemin eden kimse; bulunduğu beldede yaz veya kış tanınan zamana kadar konuşur. Kış, kalın elbiselerin giyildiği; yaz ise, ince elbiselerin giyildiği zamanlardır.
Kadir gecesi avama göre, Ramazanın yirmi yedinci gecesi-dir. Ariflere göre, ihtilaflıdır. İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre ileri ve geri gider. İmâmeyn'e göre ise gitmez.
Bu ihtilâfın faydası : «Bir adam, Ramazan geçene kadar, filan adamla konuşmam,» diye yemin etse; İmâm Ebû Hanîfe (R. A.)'ye göre, eğer Ramazmm bir günü geçtikten sonra yemin ey-lediyse gelecek senenin ramazanıda çıkana kadar konuşamaz.
İmâmeyn'e göre, ikinci ramazanın, birinci günü geçtikten sonra konuşabilir.
Eğer, Ramazan girmeden önce yemin eylemiş olsaydı; o Ramazan çıkınca konuşabilir. Fetva İmâmın kavline göredir. Kerderî'nin Vecîzi'nde de böyledir.
Bir kimse : «Filan adam ile konuşursam; cum'a veya perşembe günü kazancımın tamamı sadakadır.» dese; o iki günde, mâlik olduğunun tamamını tasadduk eyler.
Bir kimse : «Cum'a günü konuşmam,» diye yemin etse; niyyeti de olmasa; hafta'nm cum'a günlerini Itonuşmaz. Eğer, iki cum'a demiş olsaydı, işte o, iki cum'a günleri iki hafta konuşmazdı.
Şayet, üç cum'a deseydi, işte o, yemin eylediği günden itibaren, yirmi bir gün konuşamazdı.
.Eğer, yalnız cum'a gününü niyyet eyledim,» derse; bu sözü,, hükümde geçerli olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
«Vallahi, seninle bu Cum'a konuşmam," diye yemin eden kimse; cum'anm dışında kalan günlerde, konuşur.
«Seninle perşembe günü veya pazar günü veya pazartesi günü konuşmam,» diyen gibi...
Bu, niyyetinin yalnız cum'a gününe olduğuna göredir. Eğer, cum'a derken, bütün haftanın günlerini niyyet eylemişse; bu niyyetine göre haftanın hiç bir gününde konuşamaz. Muhıyt'te de böyledir.
«Vallâh, seninle, nıâlura cum'a günü konuşmam,» diye yemin eden kimse; diğer günlerde konuşur. Zira, cum'a bilinen bir günün ismidir. Bedâi'de de böyledir.
Bir kimse : «Filanla, şu zamana kadar konuşmam,» diye vemin edince; eğer, niyetinde, «bir zaman» varsa; (on saata kadar, on güne kadar, on aya veya on yıla kadar gibi...) bu kimse, niyyetine göre, amel eder. Eğer, böyle bir niyyetî yoksa, bir gün konuşmaz.
«Filanla, ebediyyen konuşmam,» diye yemin eden veya «ebediyyen» demeyip de, «konuşmam» diyen kimse; ebediyyen .konuşamaz. Her hangi bir vakit konuşsa; yemini bozulur. Ze-hıyre'de de böyledir.
«Filanla, ebediyyen konuşmam,» diye yemin eden kimse, o adam Öldükten sonra, konuşsa; yemini bozulmaz.
«Uzun müddet konuşmam,» diye yemin eden kimse; eğer, bir zamana niyyet eylemîşse; o öyledir. Eğer, niyyeti yok sa; işte o, bir ay bir gün konuşmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böy-ledir
Bir kimse : «Yakın zamana kadar, seninle konuşmam,» diye yemin etmiş olsa; bir aydan bir gün noksana kadar, konuşmaz. İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göredir. Bunun hilafını
söyleyen de olmadı. Eğer, bir aydan fazlaya niyyet eylemişse öyle olur.
Uzak zamana kadar, konuşmamaya, yemin eden kimse; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre bir aydan fazla zaman konuşmaz.
İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre «serîan» diye yemin eden kimse; -niyyeti yoksa- bir aydan bir gün noksan, konuşmaz.
Eğer niyyeti varsa; ona göre hareket eder. «Acilen- derse; bu bir aydan azdır.
«Acilen- derse: bu; bir aydan çoktur.
«Bıd'a aşere yevmen.» derse, on üç gündür. Eğer : -Fazlaya niyyet eyledim.' derse; oudokuz güne kadar, sözü kabul ediliir., Tatarbâniyye'de de böyledir.
Bir kimse, bir köleye : «Senin efendinle konuşmam,» di-, ye yemin etse; o köleninde, iki efendisi olsa (biri yüksek, biri engin adam olsalar,) eğer niyyeti yoksa; biri ile konuşunca, yemini bozulur.
Keza : «Dedenle konuşmam,» diye yemin eden kimse; hem baba, hem de ana tarafından olan dedeleri ile konuşamaz. Meb-sût'ta da böyledir.
Bir kimse, diğerine : «Seninle, senenin yakınına kadar konuşmam» derse; altı ay ve bir gün, konuşmaz. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse, diğerine : «Ey filan! Vallahi, seninle on gün konuşmam;vallâhi, seninle dokuz gün konuşmam; vallahi, seninle sekiz gün konuşmam,» dese; yeminin ikisi bozulmuş olur; üçüncüsü kalır. Eğer, sekiz gün içinde konuşursa; o yemini de bozulur.
Keza, eğer : «Vallahi, seninle sekiz gün konuşmam; vallahi, seninle dokuz gün konuşmam, vallahi, seninle on gün konuşmam,» dese; yine yemininin ikisi bozulmuş, üçüncüsü kalmış olur, Eğer, on gün içinde konuşursa o yemini de bozulur. Meb-sût'ta da böyledir.
İmâm Muhammed (R.A.)'e göre : Bir,adam -. Filanla bir günde her konuşmamda, Allah için bir dirhem sadaka vermek, üzerime vacip olsun; iki günden, her konuşmamda, iki dirhem-, üç günde, her konuşmamda, üç dirhem; sadaka vermem, vacip olsun. Dört günde, her konuşmama dört dirhem; beş günde, her konuşmamda, beş dirhem; sadaka vermem üzerime vacip olsun,» dedikten sonra; dördüncü ve beşinci günlerde konuşsa; onun, otuz dirhem sadaka vermesi lâzım olur. Eğer, birinci gün veya diğer günlerden birinde iki defa konuşmuş olsaydı, otuz dirhem sadaka vermesi gerekirdi. En doğrusunu ancak Al-lahu Teâlâ bilir. [17]
Konular
- Allah'ın Gayrisi İle Yapılan Yeminin Rüknü :
- Allah Île Yemin Etmenin Şartları :
- Allah'ın Gayrisi İle Yapılan Yemin
- Allah Adı İle Yapılan Yemin Üç Nevidir :
- 1-) Yemini Gâmus :
- 2-) Yemin-i Lağv :
- 3-) Yemini Mün'akîde:
- 2- YEMİN OLAN VE OLMAYAN LAFIZLAR
- 1- Zaleminin Yemin Vermesi Yemin Edenin Yemine Niyyet Etmesi Müstahlifin Yemine Niyyet Etmemesi
- 2- Yeminin Keffâreti
- Keffâreti Oruçla Yerine Getirmek:
- Nezir Hakkında Meseleler
- 3- GİRMEK, DURMAK VE BENZERİ FİİLLER ÜZERİNE YAPILAN YEMİN
- 4- ÇIKMA, GELME VE BİNME ÜZERİNE YAPILAN YEMİN
- 5- YEMEK İÇMEK VE BENZERLERİ ÜZERİNE YAPILAN YEMİN
- 6- SÖZ ÜZERİNE YAPILAN YEMİN
- 8- ALIM - SATIM, EVLENME VE BENZERLERİ HAKKINA YAPILAN YEMİN
- Bu Konu İle İlgili Bazı Meseleler ;
- 9- HAC, NAMAZ VE ORUÇ HAKKINDA YAPILAN YEMİN
- 10- ELBİSE GİYME VE SÜSLENME HAKKINDA YEMİN
- 11- DÖVME, ÖLDÜRME VE BENZERLERİ HAKKINDAKİ YEMİN
- 12- DİRHEMLERİ BİRBİRİNE VEREREK HELÂLLEŞMEK HAKKINDA YEMİN
- Bu Konularla İlgili Çeşitli Meseleler
- KİTÂBÜ'L-EŞRİBE
- (İÇİLECEK ŞEYLER, İÇKİLER)
- 1- EŞRİBE NE DEMEKTİR; İÇKİ YAPILAN ŞEYLERİN MÂHİYETİ
- İçki Çeşitleri:
- İçilecek Şeylerin Hükmü
- Şarabın Hükmü:
- Ekseri Âlimlere Göre Haram Olan İçecekler