12- DİRHEMLERİ BİRBİRİNE VEREREK HELÂLLEŞMEK HAKKINDA YEMİN

«Filan adamdan, hakkını almaya» yemin eden kimse; onu bizzat kendisi veya vekili alsa; yemini yerini bulmuş olur.

Eğer, binefsihi kendisi almaya niyyet eylemişse; bu niyyeti, hem diyâııeten hem.de hükmen tasdik olunur.

Keza, hakkını onun vekilinden alsa; yemini, yerini bulmuş olur.

Keza, borçlunun emriyle, borçlunun malına kefil olandan al­sa; yemini, yerini bulmuş olur. Zehiyre'de de böyledir.

Borçlunun emri olmadan kefilinden veya havale eylediği şahıstan alsa; yemini bozulur."

Âlimler: Alacağına karşılık olarak fasid bir satışla; bir köle­sini satın alsa ve onu gasbeylese; eğer kölenin kıymeti alacağına karşılık geliyorsa; onu, alacağının yârine almış olur; yemini bo­zulmaz. Eğer karşılamıyorsa; yemini bozulur. Şayet yemin eden kimse; alçağı kadarım gasben (== zoraki) alsa; yemini yerine gel­miş clur. Keza, alacağı kadar, o adamın parasınıveya dinarını im­ha eylese; yemini yerine gelmiş olur. Bedâi'de de böyledir.

Alacaklı bir kimse, «alacağını, almaya» yemin ettiği halde, buna bir vakit tayin eylemese; borçluda, malından ona teberru veya bağış yapsa; yemini bozulur. Şayet, bir vakit tâyin eylemiş olsa ve borçlu, o vakit gelmeden önce teberru eyleseydi; yemin düşer ve vakit gelene kadar bozulmazdı. Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R. A.) ve İmâm Muhammed (R.A.)'e göredeir.

Alacağını almış oîsa, ve onu, kalp olarak bulsa; yemini yerine gelmiş olur Eğer, o parayı sahte para olarak bulsa; hakkını almış sayılmaz. Eğer, hakkının yerine, onun elbisesini aldıktan sonra onu arızalı bulduğu için geri verse; yemini yerini bulmuş olur. îzah'ta da böyledir.

«Borçlusundan alacağını alana kadar, ayrılmamaya.» ye­min eden kimsenin yanından, borçlu kaçsa; yemin bozulmaz.

Borçlusu, borcunu ödeyene kadar, ondan ayrılmamaya vtmin eden bir alacaklı, borçlusunu görecek şekilde mak'adm üze­rene oturup, onu muhafaza eylese, ayrılmış sayılmaz. Eğer arala­rında, perde veya direkler varsa; yine ayrılmış sayılmaz.

Keza, birisi mescidin dışında digeride, içinde oturur kapı da açık bulunur ve birbirini görürlerse; ayrılmış sayılmazlar.

Eğer mescidin  duvarı, birini gizler;  diğeeri de içerde olursa; ayrılmış olurlar.

Keza, aralarında, kitli kapı olur, anahtar, yemin edenin elin­de olduğu halde, yemin eden, kapmm dışında oturursa; ayrılmış sayılmazlar. Müntekâ'da da böyledir.

Bunun çâresi : Alacaklı uyur veya borçludan gafil bulu­nur, veya bir başkası onu sözle meşkul eylerde; borçlu kaçarsa; yemin bozulmaz.

Şayet uyumaz ve ondan gai'ü olmazda, borçlu giderken ken­dide gitmez ve imkân olduğu halde ona mâni olmazsa; yemini bozulur.

«Borcunu ödeyene kadar ondan ayrılmamaya» yemin eden r-lcckh şahıs; ondan rehin veya kefil alsa; yemini bozulur. Ancak rehin daha ayrılmadan helak oiur kıymeti ise, borç kadar veya daha çok olursa; bu durumda yemini bozulmaz Zehıyre'de de böy­ledir.

Bir alacaklı, borçlusunun kapısına gelse ve : «O adamdan hakkın almadıkça, ordan gitmemeye» yemin eylese; borçluda ge­lip, ordan men eylese; o da hakkını almadan kendiliğinden ora­dan gitse, bazıları; «Yemini bozulur.» bazılanda «bozulmaz,» de­mişlerdir. Zahîriyye'de de böyledir.

Bir borçlu, «filan adamın hakkını vermeye yemin edip; bir başkasına vermesini emreylese veya ona havale eylese ve borç varisle; yemin yerine gelmiş olur.

Bir borçlu, «borcunu vermemeye» yemin eder ve onun yerine onun emriyle bir başkası verirse; yemini bozulur. Eğer, biz­zat kendisi vermeyeceğini ııiyyet eylemiş olursa; buna hükümde itibar olunmaz Zehıyre'de de böyledir.

Bir «dam, başkasına : «Vallahi, senin malını, sana hâkim hükmedene kadar vermeyeceğim.» der; oda,  bir vekii  îulup, haki-mc müracaat eder; Hâkimde, yemin eyüyenin vekilinin lehine, hük mey leşe; bu, yemin eyleyenin üzerine, hüküm sayılır ve ye­mini bozulmaz.

Bir adam, borçlusuna : «Vallahi, senden hakkımı alana kadar, ayniınam.» dedikten sonra, borçlusundan o Alacağına be­del, bu" köle satın alsa; daha ayrılmadan Önce - ayı ilana kadar borç ödemiş olma/.. İmâm Muharrvmed (R.A.)'c göre, ayrılmadan önceki yapılan hîbe, yemini bozma/. İmânı Ebû Hanîfe (R.A.)'yr Iiövc bu hibe ile yemin bozulur. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, yen-ini bozulur. Bu; satın alman, kabz edilmeden önce, aynhrsa böyledir. Eğer ayrılmadan önce, köle satıcının yanında iken ölse de, sonra aynlsalar,  yemin  bozulur.

Şayet, borçlu, o kölesini, bu borca mukabil, bir başkasına satmış olsa; alacaklı da, köle teslim alınmadan ayrılsa; sonra köle­nin efendisi, «satış caiz olmadığından,» Köleye hak sahibi olsa; yemin edenin yemini bozulmuş olmaz. Eğer, borçlu köleyi muhay­yer okırak satsa; yemin eden, onu aldıktan sonra ayrılsa, yemini bozulur. «Şayet alacak, kadının üzerinde olur ve alacaklı hakkını, ondan almadıkça ayrılmamaya yemin ederse; ve o kadında olan alacağına mukabil kadını nikahlasa; işte bu, borçtan kurtulma olur. Borçlu, borcuna karşılık olarak, kölesini veya cariyesini satsa; o da, müdebbir veya mütekâtep veya iimmü veied olsa; vea müdebbir ve ünımii vclc.l borçludan başkasının olsa; sonrada alacaklı alacağını a-dıktan sonra, ayrılsa; yemin bozulmaz. Alcaklıya, borçlu tara­fından bin dirhem hîbe edilse alacaklı da, onu kabul eylese; yemi­ni bozulma/. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

«Ayın evvelinde borcunu ödemeye yemin eden kimse ayın yarısından ünce öderse; yemini yerini bulur; değilse bozulur. «Ayın başında, borcunu ödemeye» veya «Ay, hilal olun­ca ödemeye» yemin eden kimse; hilâlin olduğu gece ve günün tamamına kadar, müddete, sahiptir. «Boıcunu. ayın önünde ve so­nunda ödemeye» yemin eden kimse; onu, ayın on beşinci ve on altıncı günlerinde öder.

"Öğlen namazında, borcunu ödemeye» yemin eden kimse; öğlen nama/mm vakti içinde Öder. «Namaz kılındığı zamana ka­dar, borcumu öderim.» diyen kimse; o namazın bütün vaktinde öder.

Ayın başında Öderim» diye yemin eden kimse; onu ay­başından önce öder veya alacaklı ölürse, bu kimsenin yemini, İmâm Fbıı Hanîfe (R.A.) ye İmâm Muhammed (R.A.)'e göre sa-k:t olur. (= düşer) Eğer, borçlu ohın ölürse; bü-ittifak, yamini bozulmuş olmaz.

«Keza : «Filânın malını elbette ödeyeceğim.'; diye yemin etliği halde o yemin etmeden önce, o şahıs ölmüş, yemin eden de, bunu bilmiyorsa, yemini bozulmaz. Eğer biliyorsa, bozulur. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre bilse de,, bilmese de, yemini bozulur. Serahsî'-nin Mîıhıytî'nde de böyledir.
"İlk namaz kılmana kadar, [ilan adr^nm borcunu verece-.yinı.» diye yenıin eden kimse; onu, Öğle namazının vaktinde — bu vaktin..sonuna kadar — öder.Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

«Güneş doğarken" veya «güneşin doğuşu yanında» dese; işte o,güneşin doğupta beyazlanmasına kadar olan, zamanda borcu­nu öder. Eğer «kuşluk vakti» derse; güneşin beyazlandığı zaman­dan, öğle vaktine kadar, borcunu ödeyebilir (Mtıhiyt'te de böyle­dir.    

Bir borçlu; «Bu beldeden, borcunu ödeyene kadar gitme-ıneyt, yemin etlikten sonra; borcunun tamamını ödemeden gitse; vemini bozulur. -(Borcunu ödememeye» yemin ettiği halde, az bir kısmım ödeyenin yemini  ise  bozulmaz. Kerderîniıı Vecîzi'nde  debeyledir.

Bir kimse : "Vallahi, bu gün, sende olan malımı almam.» der ve bu şahıs boıçlunu:ı cariyesini; o günkü alacağına mukabil olarak nikâhlar ve ona cima' ederse;, yemini bozulmaz.
Keza, alacaklı borçlusuna. «Sende, yüz dirhem alacağım var; eğer, bu gün senden bir dirhem noksan alırsam; kölem hür olsun.11 dtv ve onda eîli dirhem olur ve kalanını, güneş batana kadar al­mazsa; yemini bozulmaz.

Keza, bir defada, yüzünü de alsa; yemini bozulmaz. Eğer, on­dan gündü/.ün evvelinde elli dirhem; sonunda elli dirhem alırsa; yemini bozulur. Eğer, o dirhemlerin içinde, kalp veya sahte dirhem­ler bulursa; yemini bozulur. Geri versin; değiştirsin veya değiştir­mesin müsavidir. Keza, aldığı dirhemlerin içinde, sahte para veya kalay olursa; geri verip ayni günde değiştirse; değişildiği zaman yemini bozulur. Eğer, değiştirmezse; yemini bozulmaz.

Şayet:« Kölem hür olsun; eğer, bu gün bir dirhem noksan alırsam.« dediği halde, o gün, elli dirhem alsa; aldığı vakit yemini bozulur.

Bu istihsandır.   «Eğer, o gün  bir  şey almazsa  yemini bozulur.

Eğer vakit tâyin etmez (= belirtmez), ise; «Eğer, ondan bir dirhem, noksan alırsam; kölem hür olsun.» der de elli dirhem alırsa; bunu aldığı zaman yemini bozulur.» «Eğer bir dirhem noksan.» dese de; ona tartı ile elli dirhem verilse «alır­sam» dese de; ona tartı ile elli' dirhem daha t arıtarak verilse; ve ayni mecliste, bir elli dirhem daha tartılarak verilse; bütün âlim­lere göre, tartı İşlemi devam ettikçe yemini bozulmaz. Eğer, birin­ci tartıyı mütâakip başka bir işte meşkul olunduktan sonra, ikin­ci elli dirhem lartıhrsa; yemin bozulur.

«Eğer, malımı, filandan; bir şey noksan olarak alırsam.» de­miş olsa; onu, fakirlere sadaka eder. Filanda olan malından do­kuzunu alıp onu bir adama bağışlasa; sonra da geri kalan dir­hemleri alsa; onları tasaddik eylemek gerekir.

Bir kimse: «Senin üzerinde olan dirhemlerimi, senden al­mazsam.» diye yemin ettiği halde, ondan alırsa veya dinar alsa; ye­mini bozulur. Muhıyt'te de böyledir.

«Üzerinde olan. malımı tartttnp almazsam...» diye yemin eden kimse; hakkının cinsinin hilafına tartılı veya tartısız bir şey alsa; yemini yerine gelmiş olmaz. Çünkü, o tarttırmakla kayıtlan­mıştır. Sözün umûmî olması itibardan düştü ve ahassı hususa (= ö?:el bir söze)  çevrildi. Oda hakkım aynen almaktır.

«Eğer, sende olan hakkımı, ki kese içindedir; almazsam...» diye yemin eden kimse dirhemler, yerine; dinarlar alsa veya kağıt para alsa, bizim söylediğimiz gibi, yemini bozulur. Eğer, tartıyı niye I eylemişse Allah'la kendi arasındadır. Bu hükümde geçerli olmaz. Cami' Şerhi'ııdc de böyledir.

«Üzerinde olan malımı dirhemler olarak, almazsam...» di­yenin eden kimse; dediği gibi ahr.

Bir borçlu, alacaklısından, dirhem borç aldı ve cnuda geri ver­di; sonrada, ikinci defa ondan .borç aldı; geri verdi; aldı verdi böy­lece,  üç  dirhem  malını  ödediyss;  yemini   yerine gelmiş  olur.   Şayet, «hakkımı tartılı alırını...» diye yemin etmiş ve borçlu, ona tar­tılmayan şeyden ödemişse; yemin bozulmuş olur.

Eğer, alacaklının vekili; tartılı olarak alırsa, yemin yerini bul­muş olur.

Keza borçlu, tartılı olaıak vermeye yemin eylese de vekili tartılı clarak verse; yemini yerine gelmiş olur.

Keza, hem alcaklı hem de, borçlu, tartılı alıp vermeye yemin cyleseler; her ikisi de vekil tayin else vekiller, önce tayin edil­miş sonrada asıllarının adına iş yapmışlarsa; her ikisi de, yeminden halâs olur. Cami'de de böyledir.

Bu mesele; Alacaklı bir kimse, alacağını tahsil etmek ti­lere, bir vekil tayin ettikten sonra alacağını almamaya yemin eder vekil de, bu yeminden sonra, onun alacağını alırsa; alacaklının ye­mini bozulur.« kavlini kuvvetlendiriyor. Mıhiyt'te de böyledir.

Bir borçlu, alacaklısına.- «Vallahi borcumu perşembeye kadar ödemem.» dese; perşembe gününün şalağı ağrana kadar da öde-mese; yemini bozulur. Çünkü, perşembe gününü gaye etti ise mad-rrbm lehe dahil olmaz.

Bir kimse: «Borcumu beş güne kadar ödeyeceğim.» diye yemin Utiği halde; beşinci günün güneşi batana kadar, ödemezse; yemini bozulmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Borçlusundan, «alacağım, bugün almamaya» yemin eden kimsenin alacaklısı, o gün, borçlusundan bir şey satın alsa; satın alan, onu o gün teslim alırsa yemini bozulur. Yarın, teslim alırsa; yemini bozulmaz. Yeminden sonra, o gün fasid satışla bir şey al­mış olsa ve teslimde alsa; eğer aldığı şeyin kıymeti, alçağı kadar veya daha fazla ise; yemini bozulur. Kıymeti, alacağından noksan ise, yemini bozulmaz. Eğer, o gün borçlusunun malından bir şey imha ederse helak olan alacağının emsali ise; yemini bozulmaz. Eğer, kıymet sahibi; kıymetjde alacağı kadar veya daha fazla ise; yemini bozulur. Fakat önce gasbetmek sonra, imha etmek şartıyla olursa; ve gasbetmeden helak ederse; (yakmak gibi) yemini bozul­maz. Zahirîyye'de de böyledir.

Borçlu, alacak sahibine : Eğer, malını yarın vermezsen; kölem, hür olsun.» der; alacaklı, yarma kadar kaybolursa; âlim­ler; «Borçlu borcunu, hâkime teslim eyler, öyle yaparsa yemini bozulmaz ve yerini bulmuş olur.» demişlerdir. Bu  muhtar olan gö­rüştür. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Alacaklı hazır olur, fakat kabul etmez; borçlu, alacaklı elini uzatınca, alacak şekilde yanma bırakırsa, yemini yerine gelir ve bozulmuş olmaz. Keza, bir kimse, zoraki alınan şeyi «almam.» diye yemin eylese ve öyle yapsa yemini bozulmaz. Hulâsa'da da böyle­dir.

Münteka'da İbn-i Sîma : «Ben, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un şöyle buyurduğunu duydum: «Alacaklısı hakkında, «Vallahi, bu­gün, hakkımı vermedikçe, senden ayrılmam...» diyen ve niyetide hakkını alana kadar ondan ayrılmamak olan bir kimse; o gün ge­çene kadar ayrılmasa; borçlu da, hakkını vermese; yemini bozul­maz. O gün geçtikten sonra    ayrüırsa; yemini bozulur.»

Keza «Seni, bu gün, hükümdara götürene kadar, senden ay­rılmam...» veya «seni; benden sultan kurtarana kadar, ayrılmam...» der; o gün geçtiği halde ayrılmazsa; sutlana götürmezse ve sul­tanda, onu kurtarmazsa; (bunlar müsavidir.) yemini bozulmaz. Ancak, bırakınca bozulur.

Şayet, o gün, sultana götürür ve : «Bugün hakkımı verene kadar, senden ayrılmam.» derse ve o gün öylece geçse; borçluda ödeme yapmasa; yemini bozulmaz. Eğer, o gün geçtikten sonra ay-nlsalar; yine, yemini bozulmaz Muhhıyt'le de böyledir.

«Hakkımızı filana alıp vermiyeceğiz.» diye yemin eden kimse; ondan aynhnasa ve haklaşmasa, yemini bozulmaz. Zâhîriy-ye'de de böyledir.

Alacaklı : «Eğer, sendeki alacağımı, yarın almazsam; ka^ nm, boş olsun.» der borçluda : «Eğer, yarın sana, borcumu verir­sem; karını boş olsun.» der, alacaklı alacağını zor kullanarak alır­sa; her ikisinînde yemini bozulma/,. Eğer mümkün almazda, borç­lusunu hâkimin kapısına çeker; orda muhakeme olurlarsa; yemini yerine gelmiş olur.

Bir kimse, borçlu bir şahsa, «alacaklısının hakkını filan gün vermeye» yemin ettirse; ve elinden tutup : Onun izni olmadıkça, r.ynlmayacaksm.» dese; borçluda, o gün gelse ve borcunu ödese; yalnı/. elinden tutmasa ve o izin vermeden ayrılsa; borçlunun ye-tr-ipi* bozulmaz.

Şâyel, «malımı sende bırakmam.» diye yemin eder; ve onu ha­kime götürür; oda, onu habseder veya ona yemin ettirirse; yemin edenin yemini'yerini bulmuş olur. Huîâsa'da da böyledir.

Keza, Hâkime çıkarmayıp, geceye kadar ondan ayrjlmasa; yemini yerini bulur.

Bir kimse «Borcunu, filan gün Ödeyeceğine» yemin eüiğı halde o günden Önce öder veya onu bağışlar; günü gelincede bir şeyi a'mazsa; İmâm Ebû Haııîfc (R.A.) 'ye göre, yemini bozulmaz. Eğer alacaklı Ölürde, veresesine veya vasisine öderse; yemini yerini bulur; değiîse, yemini bozulur, Kerderî'nin Vecîzi'nde de böyledir.

Bir adam, karısının talâkı üzere; ona, her gün bir dirhem vereceğine yemin etse ve onu bazen güneş batarken bazande ak­şam ödese; hiç bir. gece ve gündüz dirhem vermekten hâli kalma­mışsa; yemini yerini bulmuş olur.

Bir adam, «üzerinde hakkı olduğu adamdaki hakkını, bir ay geri bırakmamaya» yemin eylesc; ve bir ay geçene kadarda hak­laşmada sükut edip bir ay geçse; yemini bozulmaz. Çünkü, o geri bırakmamıştır. Yani, borçlu verip de alacaklı almamazhk yapma­mıştır. Fetâvâyi Kübra'da da böyledir.

Fetâvâyi Nesefî'de : Bir kimse borçlusuna, gizlenmeyece­ğine dair yemin ettirse ve bunu'bir vakitle de kayıtlamasa, onu, istediği vakit, borçlu, —istediğini bilerek— ona görünmese, yemini bozulur.

Eğer, gizli olarak çarşıya girerse; yemini bozulmaz. Alacak­lı, borçluyu istese de borçîu onu bilmeyerek görünmese; yemini bo/.ulmaz.
Şayet, alacaklılar iki kişi olurla]- ve ikis'de borçluya gizlenme­mek üzere, yemin ettirirler ve borçlu birinin borcunu öderse onun yemin de hakkı kalmaz. Huîâsa'da da böyledir.

Evzecendî bir suâle, şu cevabı "vermiştir: «Borçıu alacak­lısına : «Eğer, hakkım bayram günü ödeme/sem...» diye yemin eder; bayram günüde gelir; yalnız, o yerin hâkimi o günü bayram yaptırmaz ve o günde bayram namazı kılınmazsa; başka bir yerin hâkimi ise, o günü bayram ilân eder ve bayram namazı kildınrsa, -Ramazanda olduğu gibi, ayın doğuş yerlerinde ayrılık yoksa- bu­lunduğu beldenin hakiminin hükmüne uyar.» Muhiyt'te de böyle­dir.

Bir borçlu, niyet etmeksizin, «her ay borcundan bir dir­hem Ödemeye» yemin eylese; ayın başında yemin etmişse; o ay yeminine dahildir. Ve o ayda da bir dirhem vermesi gerekir. Ay çık­madan önce. yine böyledir.

Eğer, ayın sonunda yemin etmişse ve «her ayda öderim.» de­mişse yine böyledir. Mebsût'ta  da böyledir.
Borçlu olan şahıs, «borcunu ödemeye gayret edeceğine» yemin ederse; bu şahıs neyi varsa, satarak borcunu öder. Zahfriy-ye'cle de böyledir. [23]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye