2- İÇİLECEK ŞEYLER HAKKINDA ÇEŞİTLİ MES'ELELER

Bir kimse, kuru hurma şirasından dokuz bardak içse, onuncuyu da yudumlasa ve sarhoş olsa; ona had cezası uygulanmaz. Çünkü, sar­hoşluk, ona yakın olana izafe edilmiştir. Siraciyye'de de böyledir.

Yaş üzüm şırası, hurma şırasına veya kuru üzüm Nekı'ına karış­sa; pişmeden önce de şiddetlice ve üçte ikisi gidene kadar kaynasa, o helâl olmaz.

Keza, o pişmiş şeye, yaş üzüm suyundan veya yaş hurma şırasın­dan yahut kuru hurma şırasından veya kuru üzüm şırasından bir bar­dak dökülse ve pişmeden önce de iyice kaynasa, bu helâl olmaz.

Şayet iyice kaynamadan önce pişer ve dökülen yaş üzüm şirası olur­sa; üçte ikisi gidene kadar helâl olmaz.

Eğer dökülen, başka şıralardan ise, pişmekle helâl olur; pişmesi kâfidir.

Eğer pişen şeye, yaş üzüm, hurma veya kuru üzüm atılır; sonra da iyice kaynarsa; Muallâ, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un şöyle buyurduğunu ri­vayet etmiştir: "Eğer atılan az olur ve ondan şıra çıkarılmaz ise, işte ona itibar yoktur. Onu içmekte de bîr beis yoktur. Eğer çok olur ve on­dan veya onun mislinden şıra çıkarılırsa, ve sonra da pişmeden iyice kay­narsa, helâl olmaz. Gıyâsiyye'de de böyledir.

Yaş üzüm pişer, az pişmesi sıkıp suyunu çıkarmaya kâfidir.

Hasan bin Ziyâd, İmâra Ebû Haoife (R.A.)'in şöyle buyurduğunu riva­yet etmiştir. "Az pişmesi kâfidir." İmâm Ebö Yûsof (R.A.): "Pişmekle üçte ikisi gitmezse, helâl olmaz." buyurmuştur.

Esahh olan da budur. Çünkü, şıra onda kâimdir. Pişmede sıkıldıktan önce veya sonra olmasında müsavidir. Kâfî'de de böyledir.

Hurma şırasına veya bal şırasına yaş üzüm atılsa; pişip de üçte ikisi gitmedikçe, helâl olmaz.

Yaş üzümün şırası da böyledir. Tatarhâniyye'de de böyledir.

İmâmeyn'in şöyle buyurdukları rivayet olunmuştur:

Pişmiş şıra, on gün durmakla bozulmaz ise, işte o haramdır. Eğer bozulursa, helâldir-

Pişmiş hurma, içinde pişmemiş yaş üzüm olan bir kaba konur ve ikisi birlikte kaynarlarsa, mekruh olur.

tçen şahıs sarhoş olmadıkça, had yapılmaz.

Bu, pişmiş hurma fazla olduğu zaman böyledir.

Eğer yaş üzüm fazla ise i'tibar galibedir.

Bu, şıra pişip üçte ikisi gider ve onu bırakıp soğutup sonra tekrar yarısı gidene kadar pişirip geride kalan şeydir. Şayet kaynamadan ve şıra hâli bozulmadan önce pişmeyi iade ederse, bunda bir beis yoktur. Çünkü pişmek şiddetle kaynayıp haramlığı sabit olmadan öncedir.

Eğer kaynayıp değiştikten sonra, pişerse; bunda hayır yoktur. Zira ikinci defa pişmek haramlık sabit olmadan öncedir.

On litre şıra pişer ve bir litresi giderse; sonra da içine üç litre şıra dökülür ve sonra da kalanın pişmesi istenir ve üçte ikisi gidene kadar pişirilirse; geride onbir litre kalır. Çünkü bir litre pişmekle gitmişti. Se-rahsî'nin Muhıyu'nda da böyledir.

Bir adam, bir kazana on litre şıra ve yirmi litre de su döker ve kaynamakla su tebehhur edip giderse; geride kalanı da üçte ikisi gidene kadar kaynatmak gerektir.

Şayet kaynamakla su gitmez ise, üçte ikisi gidene kadar kaynatılır.

Şayet şıra, su ile beraber giderse, yine üçte ikisi kalana kadar kay­natılır. Çünkü kaynamakla şıranın ve suyun üçte ikisi gitmiştir. Geride üçte bir şıra, üçte bir de su kalmıştır. Piştikten sonra, şıranın üçte bir ve üçte ikisine su dökülse, müsavidir. Mebsût'ta da böyledir.

Arpadan, darıdan, elmadan, baldan yapılan içilecek şeyler pişsin veya pişmesin —sarhoş etmedikçe, —içilmeleri caizdir,

Bu; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre böyledir.

İmâm Muhammed (R.A.)'e göre içilmesi haramdır.

Fakıyh: "Biz bunu kabul ederiz." demiştir. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse, bu tür içilen şeylerden sarhoş olunca, bunları içmesi bi'1-icma haramdır.

Haddin gerekip gerekmediğinde ihtilaf vardır: Fakıyh Ebû Ca'fer: "Had yapılmaz. Bunlar, şarabın aslından değil­dirler; o hurma ve yaş üzümdür," demiştir.

Şemsül-Eimme SerahsTde böyle buyurmuştur. Ba'zı âlimler de: "Had yapılır." demişlerdir. "Bu Hasan bin Ziyâd'ın kavlidir." denilmiştir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir adam, içinde şarap bulunan suyu içse, eğer su, şarabın tadı ve kokusu belli olmayacak derecede rengi de belirli olmayacak halde çok ise; onu içene had yapılmaz.

Şayet şarap fazla olur; tadı ve kokusu belli olup, rengi de görülür­se, onu içene had uygulanır. Kokusu olmaz da, tadı bulunursa yine had uygulanır.

Bir adam, ağzını şarapla doldursa, sonra da onu tükürse ve kar­nına bir şey gitmese, o adama had yoktur. Mebsût'ta da böyledir.

İbnü Semâa, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

Bir adam, şarabın içine ekmek doğrar ve o ekmeği yerse ve eğer o ekmekte, şarabın tadı bulunur; rengi de belli olursa onu yiyene had uygulanır.

Şayet şarap beyaz olur da rengi görünmezse; önada —tadı belli olur­sa —had uygulanır.

Bakkalı kitabında şöyle zikredilmiştir:

Şarapla yuğrulan hamur tedavi de kullanılırsa, had hususunda ek­sere itibar olunur.

Zoraki içirüdiğini iddia eden şahıs, tasdik edilmez. Ancak, zorlanma yapılarak yedirilip içildiğine beyyinesi olursa, o zaman muteber olur. Mahıyt'te de böyledir.
En doğrusunu bilen Allahu Teâlâ'dir. [6]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..