2) Allah'ın Zâtı Ve Sıfatları İle İlgili Küfür Sözleri


Allahu Teâlâ'yı, lâyık olmayan bir sıfatla vasıflanıak, küfürdür. Allahu Teâlâ'nin isimlerinden birisi ile alay eden kimse, kâfir olur. Allahu Teâlâ'nın emirlerinden biri ile aîay eden kimse, kâfir olur, Allahu Teâlâ'nın va'd ve va'îdini inkâr eden kimse, kâfir olur. Allahu Teâlâ'ya Ortak koşan, veya "O'nun çocuğu var." diyen veya "Onun, karısı var." diyen; veya Allahu Teâlâ'ya cehl (= cahillik) isnad eden; veya Allahu1 Teâlâ'ya acz (= acizlik) isnad eden; veya Allahu Teâlâ'ya noksan isnad eden eden kimseler, bu gibi sözleri söylemekle kâfir olurlar.

"Allahu Teâla'mn, kendisi hikmet olmayan bir işi yapması caiz olur.". Veya "Allahu Teâlâ, küfre razı olur." diye itikad eden kimse kâfir olur. Bahru'r-Râık'ta da böyledir.

Bir kimse: "Allahu Teâlâ, şöyle emretmiş olsaydı; yapmazdım." dediği zaman, kâfir olur. Kâfî'de de böyledir.

Tahyir İsimli kitapta şöyle denilmiştir:

"Kur'anda bulunan el ve yüz kelimeleri, Allahu Teâlâ için uzuv değildir. Bunları, farsça olarak, AHahu Teâlâ'ya ıtlak etmek caiz olur mu?

Bazı âlim^r: "Söyliven, âzâ olarak itikad etmezse, ıtlâkı caiz olur." demişler; âlimlerin ekserisi ise: "Caiz olmaz." demişlerdir. İthnad da, bu kavil üzerinedir. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Bir kimse: "Filân adam, benim gözümde; AHahın gözünde olan, yahudi gibidir." dese; kâfir olur.

Âlimlerin cumhuru, bunun üzerinedirler.

Ancak, "O sözü ile, o şahsın işinin çirkinliğini kasdediyorsa, kâfir olmaz." denilmiştir. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir.

Bir kimse, ölen bir şahıs için: "Allaha lazımmış." dese; kâfir olur.

Hulâsa' da da böyledir.

Bir kimse: "Bu iş, Allah için vuku' buldu." demiş olsa; kâfir olmaz. Fakat, bu söz,  şen'î (=çok çirkin)    bir    sözdür. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir.

Bir kimse, hasmına:  "Seninle olan işimi, Allanın hükmü ile yaparım." der; o da: "Ben, Allanın hükmünü bilmem." veya "Burda, Allahm  hükmü  geçmez."   yahut:   "Burası,   hüküm  yeri  değildir." veyahut da: "Burda hükmetmek, doğru olmaz." yahut: "Burda ifrit hükmeder." demiş olsa; bunların hepsi de, küfür olur.

Hâkim Abdurrahman'dan:

—  "Ben işimi resmî yaparım; hükümle değil" diyen kimse, kâfir olur mu? diye soruldu. Ö, şu cevâbı verdi:

—  "Şayet, maksadı, halkın fesadını istemek; şer'î şerîfi terk ve resmiyete uymaktaki maksadı, hükmü reddetmek değilse; kâfir olmaz." Muhıyt'te de böyledir.
Elbisesini bir yere koyan bir şahıs: "Onu, Allaha teslimettim." deyince; başka bir şahıs da; bu şahsa: "Hırsız çalarsa, men etmeyene teslim ettin." dese; Şeyhu'1-İmâm Ebû Bekir Mu ha in m e d bin Fadl: "—Böyle diyen— kâfir olmaz." demiştir.

Bir kimse: "Biz yalan söylüyorsak, Mevlâ da yalan söylüyor." dese; kâfir olmaz.

Bir kisme öfkeli iken, karısına: "Seni, Öyle kahpe doğurmuş ki! Öyle muhannes (= kötü adam) ekmiş; öyle Mevlâ ki yaratmış." dese; bazı âlimler: "Bu söz, küfür olur." demişlerdir.

Ebû Nasr ed-Debbûsî'dem "Buna ne dersin?" diye sorulmuş; O, günlerce düşünmüş ve cevap vermemiştir.

"Bu zahiren küfür olur." denilmiştir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, hasta olmayan bir adama: "Bu, Allanın unuttuğudur." veya Bu unutulanlardandır. derse; bu söz, bazılarına göre küfürdür.

Esahh olan da budur.

Bir kimse, başka bir kimseye: "Allah susturamıyor senin dilini; ben, nasıl susturayım." derse; kâfir olur.

Bir kimse, karısına: "Sen, bana, Allah'tan daha sevgilisin." dese; kâfir olur. Hulâsa'da da böyledir.

Bir kimse, başkasından bahsederken: "Ona, çirkin kaza geldi." dese; bu söz, büyük hatâdır. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, başka bir şahsa: "Allah (azze ve celle), sana, nimet verdi. Sen des Âllahın sana ihsan eylediği gibi, ihsan eyle." demiş olsa; veya "Git, AHahla savaş, niçin, sana vermiyor?" dese; esahh olan, bu sözü söyleyen kâfir olmaz. Hızânetü'1-Müf tîn'de de böyledir.

Aralarında husûmet bulunan iki kişiden biri, diğerine: "Merdiven kur; göğe çık ve Allahla savaş." dese; âlimlerin çoğu: "Bu, küfür olmaz." demişlerdir. Fetâvâyi Kâdîhânda da böyledir.

Câmiu'l-Esğar sahibi:

Bize göre, sahih olan budur. demiştir.

Hâniye'de de: "Fetva da, buna göredir." denilmiştir. Tatarhâ-niyye'de de böyledir.

Bir kimse, başka bir kimseye: "Semâda ol ve Allahla birlikte savaş." dese; bazıları: "Bu söz, küfür olur. "demişlerdir.

Şeyhu'l-İmâm Ebû Bekir Muhammed el-Fadl da, bu kavle mey-letmiştir.ŞeyhıTI-îmâm: "En uygun olan, bu şahsın, nikâhını yenilemesidir." demiştir. Fetâvâyi Kâdîhânda da böyledir.

Allahu Teâlâ için, mekân iddia eden kimse kâfir olur. "Allanın olmadığı, boş bir yer yoktur." diyen kimse, kâfir olur. "Allahu Teâlâ, gökte."diyen kimse;bununla, açık haberlede gelen hikâyeyi kasdediyorsa kâfir olmaz. Fakat, bu sözü ile, mekân kasde-diyorsa; o zaman kafir olur.

Bu şahsın, bir niyyeti yoksa; âlimlerin ekserisine göre, kâfir olur. Esahh olan da budur. Fetva da buna göredir.

"Allahu Teâlâ, insaf için oturuyor." diyen kimse, kâfir olur. Allahu Teâlâ'yı, "yukarıda", "aşağıda" diye vasıflandıran kimse, kâfir olur. Bahru'r-Râık'ta da böyledir.

Bir kimse: "Benim, gökte ilâhım; yerde filanım var." dese; kâfir olur. Fetâvâyi Kâdîhânda da böyledir.

Bir kimse: "Allah, semâdan bakıyor." veya "görüyor." yahut, "...arştan, bakıp görüyor." demiş olsa; bu söz, çoğunluğa   göre, kü­fürdür. Ancak, arabça olarak "ıttıla ediyor." derse; bu küfür olmaz.

Bir kimse: "Allah, arşın üzerinden biliyor." demiş olsa; bu küfür değildir.

Fakat; bir kimse: "Allah, arşın altından bilir." demiş olsa; işte bu söz, küfürdür.

Bir kimse: "Ben, Allahu Teâlâ'yı cennette görürüm." dese; bu söz küfürdür.

Fakat: Cennetten   görürüm.  derse; bu söz,  küfür olmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Ebû'1-Hafs: "Kim, Allaha zulm isnâd ederse; muhakkak kâfir olur." demiştir. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir.

Bir kimse: "Yâ Rabbî! Bu zulmü kabul eyleme." derse; bazı âlimler: "Bu kimse, kâfir olur." demişlerse de; esahh olan kavle göre, bu kimse, kâfir olmaz.

Bir kimse, başka bir kimseye:  "Şayet, Allah (azze ve celle) kıyamet günü, sana insaf etmiş olsa; ben de, insaf ederim." derse; kâfir olur.

Fakat, burada "lev" kelimesinin yerinde "izâ" kelimesi olsaydı; bu şahıs, kâfir olmazdı. Zahîriyye'de de böyledir.

Bir kimse, başka bir kimseye: "Eğer, Allahu Teâlâ, kıyamet gü­nünde, hak ve adaletle hükmederse; hakkımı senden alırım." dese; bu söz, küfür olur. Muhıyt'te de böyledir.

"Burası, ilâhın ve peygamberin olmadığı yerdir." denilir ve bu sözle: "Bu yerde, Allanın ve peygamberinin emri yapılmıyor." mânası murad edilirse; küfür olmaz.

Bu şahsa: "Burada, zâhidler ve itaat edenler var." denildiği halde; o şahıs: "Burda, Allanın ve peygamberin emri yapılıyorsa; ben, onun, din olduğunu inkâr ediyorum." derse; bu durumda, kâfir olur. Yetîme'de de böyledir.

Bir kimse, bir zâlim zulmederken: "Yâ Rabbî! Bundan bu zulmü kabul eyleme. Eğer, sen kabul edersen; ben, onu kabul etmem." derse; bu söz, küfür olur.

Bu şahıs, sanki: "Sen, razı olursan; ben, razı olmam." demiş gibi oluyor. Hulâsa'da da böyledir.

Bir kimse: "Yâ Allah! Rızkımı genişlet. Ya ticâretimi artır veya bana.zulmetmiş olursun."demiş olsa; Ebû Nasr ed-Debbûsî: "Bu kimse, kâfir-i billah olur." demiştir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, diğer bir kimseye: "Yalan söyleme!" deyince, o: "Yalansız iş mi var." dese, o anda, kâfir olur.

Kendisine: "Allanın rızâsını iste." denilen şahıs: "Bana lâzım değildir.'' dese; veya:

"Allah, beni, cenetine girdirse; ona mâni olurum.*' dese;

Veya, o şahsa: "Günâh işleme! Allah, seni cehenneme sokar/ denilince; o da: "Ben, cehennemden korkmam." dese; 

Veya: "Çok yeme! Gerçekten, çok yiyeni, Allah sevmez." deni­lince; o şahıs: "Ben yerim; ister, beni sevsin, dost etsin; isterse, sev­mesin, düşman etsin." dese; kâfir olur.

Bir kisıfle, diğer bir kimseye: "Günâh işleme! Gerçekten Allahın azabı çoktur." dese ve o: "Ben, o azabı, bir tek elimle kaldırırım." cevabım verse; kâfir olur.

Bir kimseye: "Babana, anana eziyet etme." denilince; o: "Onların, benim üzerimde, hakları yoktur." cevabım verse; kâfir olmaz; fakat, günahkâr olur.

Bir kimse, şeytana: "Ey İblis! işimi güzelleştir. Çünkü, ben, sen ne emrettiysen, onu yaparım; anamın, babamın emrettiğini yapmam." demiş olsa; kâfir olur. Tahyîr'de de böyledir.

Bir kimse: "Eğer sen, âlemlerin ilâhı'da olsan; senden hakkımı alırım." dese; kâfir olur. Hulâsa'da da böyledir.

Bir kimse, yalan söylese; onu duyan, başka bir şahıs da: "Allah, yalanını hak kılsın." veya: "Allah, bu yalanını bereketli kılsın." dese; bazıları: "Bu söz, küfre yakındır." demişlerdir.

Misbâhu'd-Dîn'de:   "Bir  kimse,  yalan  söyler;  bir  başkası  da: "Allah, yalanını, bereketH eylesin." derse; kâfir olur." denilmiştir. Necmü'd-Dîn'den:

— Bir kimseye, filân adam, seninle, doğru yürümüyor, denilince; o jafeis: "Allahu Teâlâ, onunla beraber, doğru yürümüyor." demiş olsa; kâfir olur mu? diye sorulmuş. O, şu cevabı vermiş:

— Evet (kâfir olur.)

Tahyîr'de şöyle zikredilmiştir: Sadru'l-İslâm Cemâlü'd-DSn'den sordum:

—  "Allah, altım seviyor da, bana vermiyor." diyen kimsenin hâli nedir?

O, şu cevâbı verdi:

— Eğer bu sözü ile Allaha cimrilik izafe ediyorsa; kâfir olur. Fakat, bu şahıs, yalnız;   "altını seviyor." demekle, kâfir olmaz,

Tatarhâniyye'de de böyledir.

Bir kimse; diğer bir şahsa: "Allah dilerse; şu işi yaparsın." der; diğeri de: "Allah dilemese de yaparım." karşılığını verirse, kâfir olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Bir mazlum: "Bu, Allahın takdiri." der; zâlim de: "Ben, Allahu Teâlâ'nın takdiri olmadan da, yaparım." karşılığını verirse; kâfir olur. Füsûlü'l-Imâdiyye'de de böyledir.

Bir kimse: "Ey Allahım! Rahmetini, bana karşı, cimrilik yapma." demiş olsa; bu söz, küfür olan sözlerdendir. Sirâciyye'de de böyledir.
Kan-koca arasında, münâkaşa uzar ve koca, karısına: "Allahtan havfet ve ondan kork.'" deyince; kadın, buna cevaben: "Ondan kork­muyorum."  derse;  Şeyhu'1-tmâm Ebû Bekr Muhammed bin Fadl: "Eğer, kocası, o kadını, açık bir günâha karşı, ıtâb ederek, Allahtan kork dedi ve o, bu şekilde cevap vert lyse; bu kadın irtidat etmiş ve kocasından, bâin talâkla boş olmuş olur.

Ancak, onu, bir iş hakkında, ıtab eyledi ise, bu durumda kadın, kafir olmaz.

Kadın, bu cevabı ile istihfaf (= hafife alma; ehemmiyet vermeme) gibi, bir şeyi kasdetmişse; kocasından boş olur.

Bir kimse, diğer bir kimseyi, dövmek ister; o da: "Sen, Allah'tan korkmaz mısın?" der ve dövmek isteyen kimse:  "Hayır" cevâbını verirse; îmâm Muhammed (R.A.)'den gelen bir rivayete göre, kâfir olmaz. Çünkü, bu şahıs, burda "Takva ile iş yapmam." demiş olur.

Günah işleyen birini gören bir kimse, ona:  "Sen, Allahtan korkmaz mısın?" der; o da:  "Hayır" cevabını verirse; kâfir olur. Çünkü, bu şahsın, sözünün te'vili mümkün değildir.

Bir kimseye: "Allah'tan korkmaz mısın?" denilse de, o da, öfke hâlinde, böyle cevap verse; kâfir olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse: "Kötülüğe devam ettiğimiz müddetçe, Allah da, kötü­lük edicidir. Biz, iyilik ettikçe, Allah da, iyilik edicidir." demiş olsa; kâfir olur. Hulâsa'da da böyledir.

Itâbiyye'de şöyle denilmiştir:

Bir kimse: "Allahın hükmü veya Peygamberin şeriatı bana hay­ranlık vermiyor." demiş olsa; kâfir olur.

Bu, şunun gibidir:

Bir kimseye: "Allahu Teâlâ, dört kadım helâl kıldı." denildiğinde o da: "Ben, bu hükme, hayranlık duymuyorum." dese; kâfir olur. Tatar­hâniyye'de de böyledir.

Bir kadın, oğluna: "Niçin böyle yaptın?!" der; oğlu: "Vallahi, ben yapmadjm."   deyince, kadında, öfkeli bir halde: "Sen de, sus; val­lahin de sussun." derse; âlimler, bu kadının kâfir olup olmayacağı konusunda ihtilafa düştüler. Muhıyt'te de böyledir.

Bir kimse: "Allah baki kalır; bir şey baki kalmaz." derse, kâfir olur. Zahîriyye'de de böyledir.

"Allah, benim hakkımda, bütün hayırları yaptı; hâlbuki, ben şer yaptım." demiş olsa; muhakkak kâfir olur. Muhıyt'te de böyledir.

Bir kimseye: "Bir kadına karşı, gücün yetmedi. denilince; o: "Allanın bile* ona gücü yetmedi. Benim gücüm nasıl yetsin." dese; kâfir olur. Gıyâsiyye'de de böyledir.

Bir kimse, diğerine: "Onu, Allah'tan ve senden bilirim." veya "Onu, Allahtan ve senden isterim." demiş olsa; bu, çirkin bir sözdür. Fakat: "Onu, Allah'tan; seni de sebep bilirim." demiş olsa; bu güzeldir. Hizânetü'I-Müftîn'de de böyledir.

Bir kimse, hasmından yemin talep edince, o: "Ben, Allaha yemin ederim." der; yemin talep eden de: "Ben, Allah ile yaptığın yemini istemem. Bana, talâkla yemin et." veya "...Köle azâd etmek üzere, yemin et." derse; bu durumda, o şahıs, bazı âlimlerimize göre, kâfir olur. Çoğunluğa göre. ise, kâfir olmaz. Nasırı'nin Tecnîsi'nde de böyledir.

Bir kimse, diğerine: "Senin yeminin, eşeğin yellenmesine ben­ziyor." dese; muhakkak kâfir olur.

Bir kimse, başkasına: "Allah biliyor; ben, dâima, duamda seni. anıyorum." derse; bu sözün, küfür olup olmadığı hususunda, ihtilaf edilmiştir.

Bir kimse, şaka tarzında: "Ben, Hudayım" dese; kâfir olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Bir kimse, karısına: "Komşu hakkı gözetmiyor musun?" dese; karışı ise: "Hayır" cevabını verse;

Keza, koca: "Koca hakkı gözetmiyor musun?" deyince; karısı: "Hayır" dese;

Yine, koca: "Allah hakkı gözetmiyor musun?" deyince; karısı: * 'Hayır.'' cevabını verse;

bu durumda, bu kadın, kafir olur.

Bir kimse, hasta olduğu ve geçim darlığı çektiği zaman: "Allahın, beni, niçin yarattığını bilseydim ne olurdu? Dünya tatlılarından, benim için bir şey olmadı." demiş olsa; kâfir olmaz; denilmiştir. Ancak, bu söz, büyük bir hatadır.

Bir kimse, başkasına: "Gerçekten, Allahu Teâlâ, senin kötülük­lerin sebebiyle, sana, azâb eyler." der; diğeri de: "Senin söylediğini yapmaya, Allahı, nasb mı eyledin." (= vazifelendirdin mi?) derse; kâfir olur. Muhiyt'te de böyledir.

Tahyîr'de şöyle zikredilmiştir:

Bir kimse: "Allahın, cehennem yapmadan başkasına gücü yetmez." dese; muhakkak kâfir olur.

Keza, çirkin bir hayvan gören şahıs: "Allahın başka işi yokmuydu? Şunu yaratana kadar..." dese, kâfir olur.

Bir fakir, fakirliğinin şiddetinden dolayı: "Filan kul, şu kadar nimete sahip; ben de, kulum; şu kadar zahmet içindeyim. Böyle adalet olur mu?'' dese; kâfir olur.

Bir kimse, diğerine: "Allahtan kork," deyince; o: "Allah nerde?" karşılığını verse; kâfir olur.

Keza, bir kimse:

"Peygamber-, kabrinde yoktur." veya; "Allahın ilmi, kadim değildir." yahut; "Allah, olmayanı bilmez." dese, kâfir olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Bir kimse, ismi Abdullah olan şahsın, isminin sonuna kaf harfi getirerek Abdullah yerine Abdullak derse; veya, Halik ismini, bilerek ism-i tasğîr (= küçültme ismi) yapıp, Hâlık yerine Huleyk derse; kâfir olur. Bahru'r-Râik'ta da böyledir.

Bir kimse, diğerine: "Allah, senin kalbine rahmet eyliyor; benim kalbime,  rahmet  eylemiyor."  der  ve bununla,  kalbinin  rahmetten müstağnî olduğunu kasdetmiş olursa; kâfir olur.

Fakat, bu sözü ile "Allahın sabit kılması ilejkalbim sabittir ;|har e ket etmiyor." demeyi kasdetmişse; bu durumda kâfir olmaz.

Sabi çocuk ağlayıp, namaz kılmakta olan babasını istese; başka bir şahıs da, o çocuğa: "Sus, ağlama; baban, Allah için çalışıyor." dese; bu söz küfür olmaz. Çünkü, bunun mânası, "Allah'a hizmet ediyor." demektir. Muhıyt'te de böyledir.

Kör olan birisini veya bir hastayı gören şahıs; ona: "Allah, seni de görüyor; beni de görüyor; seni böyle yaratmış, benim günâhım ne?" dese; sahih olan, bu sözün, küfür olmadığıdır. Hulâsa'da da böyledir.

Bir kimse, diğerine: "Allah ve ayağın tozu hakkı için..." dese; kâfir olur.
Bu kimsenin: "Allah ve ömrün..."; •"Allah ve başın...", "...hakkı için." demesi halinde de âlimler, ihtilaf etmişlerdir. Zehıyre'de de böyledir. [136]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..